20 SORU KÖŞEMİZE DAİR"

Merhabalar, "Ötekilerin Gündemi" olarak sanatçılarımıza, yazarlarımıza, duruşlarıyla dünyayı güzelleştirmeye çalışanlar için "20 soru" adlı bir köşe hazırladık.

Bir ülkenin gerçek gelişmişliğini o ülkenin yazarları, sanatçıları ve filozofları belirler. Savaşlar biter, devri devran değişir, geriye yazı kalır ve yazılan romanlar, şiirler ve öyküler ve resimler toplumların gerçek tarihini oluşturur.

Hep klasikleşen “20 soru” gibi bir köşede ısrarcı olmamızın nedeni, yazarlarımıza ve sanatçılarımıza, dünyayı güzelleştirmek için emek harcayanlara ve direnenlere selam ederek, onların soluğunu duyurmak, kelimelerle onların dünyasını anlayabilmek ve anlatabilmek. Birbirinden değerli sanatçılarımızla, gazeteci, politikacı ve aktivistlerimizle yüreklerinize ve bilinçlerinize dokunmak istiyoruz. Bu köşeyi seveceğinizi umuyoruz.

Her anlamıyla tarihsel ve zorlu bir süreçten geçerken, heyecanı, ilgiyi, dahası umudu artırmak için, desteğinize ihtiyacımız var.

Ekte 20 soru var, her soruya kısa yanıtlar vererek katılırsanız seviniriz.

Hepinize sevgi ve saygılarımızla…

Ötekilerin Gündemi

SANATÇILARIMIZ VE YAZARLARIMIZLA 20 SORU

1-Varlık sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?

Varlık sözcüğü, üzerinde tartışılması gereken bir şeydir. Ama bana, maddeyi çağrıştırıyor. Elbette bu çok yönlüdür. Görünmeyen birçok şey var varlık içinde vardır. Bir yanıyla da sonsuzluktur. Bir başka tanımla ise değişim dönüşüm ve yeniden kendini üretmesi ve hep yeniden... çünkü dünyanın kendisi bir maddedir. Ama evren sonsuzdur. Dünya bu evren içerisinde sadece bir toz parçasıdır. Varlık, gözlerimizle gördüklerimizle tarif etmek sadece algıladıklarımızla alakalıdır. Bu da eksik kalır ve bizi yanılgılara götürür. Kavram dahi son bir şey değildir, sadece bir tarafını görmemizi sağlar. Sonsuz ilişkiler yumağında varlık aranmalıdır.

2- Geçmiş, şimdi ve gelecek dersek?

Eskiden kalan, şimdi içinde bulunulduğun an, gelecek ile alakalı olan şeyi çağrıştırır. Gerçi genelde insan merkezli bakılır gidişata ama doğa, merkezli ele alınırsa gelecek, o vakit gerçekleşe bilir hayallerimiz.

Zaman denen şeyin tümü; şimdi yaşadığımız andır.

3- En çok etkilendiğiniz Filim, roman ve tiyatro?

Roman: Yaşar Kemalin; İnce Memet.

Tiyatro: Jean Genet’in yazdığı Balkon tiyatro eseri.

Film: Doğu Kürdistanlı film yönetmeni Bahaman Ghobadi’nin, yönettiği Şarhoş Atlar Zamanı filmi derim.

4- En çok etkilendiklerinden üçü diye

Beni en çok etkileyen Filozoflardır. Onların düşün tarzıdır. Ayrıca da okuduğum romanların kahramanları beni etkilerdi.

5- İlk gençliğinizde kime öykündünüz, kahramanınız kimdir?

Muhtemelen vardı-lar ama ben şimdi hatırlamıyorum.

6- Nerede yaşamak isterdiniz? Coğrafya kader midir?

Coğrafyada doğmak kaderdir. Doğan insanın tercih yapma şansı olmadığından ötürü kaderdir. Ve o coğrafyadan insanoğlunun kültürel şekillenmesini yapar.

Çünkü doğduğun ya da kaldığın yerin toprağına, bitkisine zamanla insan alışıyor. Aslında coğrafya çok genel bir şeydir. Anlama, bilme ve alışmayla alakalı bir meseledir. Zevk aldığı bir yerde yaşamak ister. Özel olarak bir yeri tarif etmek çok önemli değil. İçinde bulunduğum ruh halim, beni Dersim de yaşamamı tercih etmeme vesile oluyor.

Doğduğum coğrafyada da o kadar çok özlem yaşadık ki! Bu topraklarda o kadar çok acımız var ki! Onlara olan vefa borcumuzun olduğunu düşünüyorum.

Doğduğum toprakta doyasıya yaşayamadığımızı... zengin coğrafyamızın en belirgin özelliği doğal yaşamın her çeşidi olmasıdır. Sadece toprağımıza ait olmayanların zulmü var, o da sunidir.

Bu acılar ve özlemler olmasa belki de bu kadar bağlılık olmazdı.

7- Yeniden doğsaydınız hangi mesleği seçmek isterdiniz?

Dağlarda Çoban olarak, koyun güderek yaşamak isterdim. Mağaralarda; Felsefe ve Tarih üzerinde derin uğraşanlardan ders almak isterdim. Felsefe, tarih ve şimdiki gibi roman dünyasıyla uğraşmak ömrümde hep arzuladığım meslekler arasında yer alır. Doğa içerisinde çalışmak bana, özgür yaşamı hatırlatıyor.

8 -En sevmediğiniz ve en sevdiğiniz yanlarınız? 3 yanınız.

En çok sevdiğim yanım, toplumsal düş dünyamdır. Kolektif yaşamı benimsememdir ve edebiyat dünyası içinde tiyatro ve sinema filmlerini izlerken gülmektir. Mizah yapmayı çok severim.

Bu kadar iyimser olmama rağmen bazen çok erken sinirleniyorum bu huyumun üstesinden bir türlü gelemedim. Birde, dönem dönem aldığım keskin kararlardır. Bunlar benim yanlışlarımdır.

9- aşka inanır mısınız? Aşk mı, özgürlük mü?

Evet, aşka inanırım. Çok değişik yanları var aşkın. Özgürlük derim. Özgür olmayan bir bireyin-toplumun, özgürce aşkını yaşayamayacağın kanısındayım. Ondan ötürüdür ki; aşkın özgürleşmesini savunanlardanım. Aşk sadece erkek ve kadın arasında gelişen bir şey de değildir. Doğaya aşık olursun vs. ayrıca da özgürlük her kese göre değişir. Bana göre kısaca özgürlük: manipülasyona karşı, duran ve aşandır özgürlük.

10- İnsan sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?

Düşünen, düşündükçe sorun yaratan bir varlığı çağrıştırıyor. Soyut anlamda bir şey değildir, aslında toplumsal koşullardan oluşan bir varlık. Hem iyilik hem kötülüğün sahibidir.

11- Dayanamadınız insan tipi?

Egoist, bencil ve “Ben” merkezli zihniyete sahip insan tipine ve yalancılığa, hileye vs. dayanamıyorum.

12- Koku dersek; kentlerin kokusu nedir sizin için?

Çok yönlüdür. Kent kargaşası ve şekillenen yaşamdır.

Kentler bana hep, bireysel yaşamı ve yozlaşmayı çağrıştırdığından ötürü, sanayi atık kokularını hep alırım. Topraksız, topraktan kopan bir koku yani…

13- Şimdinin kokusu?

Köyde, evin önünde yakılan ateşin üzerinde demlenen çayın kokusunu derim. Buram buran koku ve ateşin sıcaklığını…ruhsuzluğu ve ihanetin kokusu da gelmiyor değil ha!

14- En Çok dinlediğiniz müzik?

Kırmancki dilinden bütün müzikleri, Fars ve Kürt müziklerini de dinlemeyi severim. Sanat müziğini de dinlerim. Ruhuma hitap eden müzikleri dinlerim. Çünkü; evrenseldir.

15- Şu an neler okuyorsunuz?

Uzun zamandan beri dünya edebiyatından roman ve biyografi okuyorum.

16- Pişmanlıklarınızdan üçü…

Sanırsam istediğim kadar anne ve babamla yeterince vakit geçiremedim. Kardeşlerimle köyde son yıllarımızı birlikte yaşamamanın pişmanlığı var.

17- Ölümden ve yaşlılıktan korkar mısınız?

Doğal karşılarım. Çünkü insan ve insan doğasını biliyorum, bundandır korkmayışım. Kaçınılmaz bir sondur ölüm. Lucretius dediği gibi, “Ölüm varken ben yokum. Ben varken ölüm yok. O halde korkacak ne var?”

18- Yalnızlık?

Tecritti anımsatıyor, ölümü çağrıştırıyor…mutsuzluğu vs. vs.

19- En büyük hayaliniz?

Modern köleciliğin yaşandığı yerküreyi alt üst edecek sosyal devinimlerini, dünya gözüyle görmek olacak. Kitaplardan okuduğumuz o büyük devrim-leri görmeyi ve yaşamayı düşlüyorum. Bir dakikalığına da olsa bu ütopyayı yaşamayı hayal ediyorum.

Dünyanın başına bela olan bu dengesiz ekonomi paylaşımın ortadan kalkmasını. Dünyayı sarsan yeni Sosyalist Devrimlerin hayaliyle kavruluyor beynim.

20- hayatınızda olmazsa olmaz üç şey

Hiç düşünmedim. Çok olmazsa olmaz olmaya bilir.

Editör: Haber Merkezi