SAVAŞIN HAKLISI ve HAKSIZI

İnsanın tarihi neandertaller ile ~375.000 yıl önce ortaya çıktı ve ~65.000 yıl önce homo sapiensler ile karşılaştılar. (discovery channel) Önce vahşi doğa ile insan arasında olan savaş, tıpkı hayvan dürtüleri gibi yaşamsal dürtülerle ayakta kalmaya çalışan insanların savaşı. Kimi kaynaklara göre daha sonra homo sapienslerce soylarının bitirildiği iddia edilen neandertaller ile olan savaş. Eğer doğru ise, insan türünün ilk ırk savaşı olmalı belkide. Ancak bunları arkeolojik verilere göre var sayıyoruz şimdilik.

Sonra, evrim ile gelişen insan zekasıyla birlikte, kurnazlığın, entrikanın, kötülüğün, iyiliğin, sevginin, mutluluğun öğrenilmesi ve farklı zamanlarda farklı yerlerde farklı kültürlerin, dillerin gelişmesi ile oluşan gruplar, kabileler... Ve hem kültürel, hem çıkara dayalı kurulan ilişkiler.... Ve birbirinden kopuk yaşayan insan gruplarının birbirini, öteki, düşman olarak görmesi, güçlü olan kabilenin güçsüz olanın elindekilere göz dikmesi ve saldırarak yağmalamak, elde ettiği ganimetler ile güç kazanan kabilenin saldırganlığı diğer kabileleri de işgal ve yağmalaması ile başlamış olmalı haksız savaşlar. Mülkiyetçilik hırsı ile hiç bitmeyen ve gelişen üretim araçlarıyla birlikte sömürü sistemleri, İşgalcilik ile başlayan haksız savaşlar... Ve bir de güçlü olanın güçsüz olanın elindekini almak gibi haksız saldırı ve savaşların olması kadar, alınmak istenilen haklarını vermemek için meşru savunma hakkının kullanıldığı haklı savaşlar var.

Vahşi doğa karşısında bir çok üstünlük sağlamış insanın, zaman ile güçlünün zayıfa saldırması, toprağını, mülkünü, kültürünü, dilini dahi yok edecek savaşların tanığıdır tarih. -Vahşi doğayı yenen insan- derken, doğanın da insan saldırganlığı karşısında uğradığı haksızlığı yok sayamayız. Her ne kadar doğanın, insan tarafından ehlileştirildiği, yağmalandığı doğru olsa bile, insan tarafından ele geçirelemeyen deprem, sel, fırtına gibi güçlerinin de farkındayız.

Meseleyi savaşların haklı ve haksız tarafına getirmek istiyorum. Haklı savaş insan hayatı, insan hakları, toplumsal özgürlük, siyasi bağımsızlık vb. kazanmanın ahlaken gerekli olduğu savaştır aslında. Fakat savaş o kadar kirlidir ki savaşı açanlar da tıpkı yukarıda bahsettiğim gerekçelere sığınarak savaş açtıklarını halkına çeşitli enformasyonlarla gerçek olmayan ''terör'' gibi çeşitli bahaneler öne sürerek, halkına medyalar aracılığı ile göstermek istedikleri kadarını gösterip onları kirli propagandalarla inandırmaktır. Savaşın ön hazırlıkları halkı, ırkçı, dinci, hamasi propagandalar ile körleştirerek, etkisiz ve tepkisiz hale getirmektedirler. Hatta etkilerini haksız olarak saldırdıkları halkın barbarlığına kadar götürüp, bilinçsiz karşı tepki yaratırlar. Vatan için, ganimet için neredeyse savaştan çıkar uman kitlelere dönüştürürler.

''Tüm savaşlar kirli ve haksızdır'' kadar sloganik değil elbet. Basit bir örnekle; gece evinize silahlı hırsızlar geliyor ve siz hane halkı olarak ''aman gelen mala gelsin, cana gelmesin'' diye karşı koymayıp görmezlikten gelmek istiyorsunuz. Ama hırsız evi soymakla yetinmiyor, hane halkına saldırıyor, tecavüz de etmeye çalışıyor. Bu durumda ya sessizce teslimiyeti seçeceksiniz, ya da saldırgana karşı kendinizi müdefa etmek için ölümünüz pahasına karşı saldırıya geçeceksiniz. Evinize giren hırsız meselesini bir ülke veya halkın savaşı ile de teşbih edebilirsiniz.

Haksız olarak saldıran ve bunu daha da ileri götürerek etnik temizlik ve toplu katliamlar yapan devleti durdurmak gerekir, fakat bunun nasıl yapılacağı üzerinde anlaşmak öyle kolay bir şey değildir.Bu hem saldırılan ulusun halkı ve hem de saldıran ulusun halkı tarafından ortak vicdan çerçevesi içinde bulmak lazım.

Haksız savaş saldırganlığı karşısında kurbanın nefsi müdafaa savaşı verme hakkı vardır. Ayrıca uluslararası toplumun diğer üyelerinin hukuku yürürlüğe koyma savaşı. Herhangi biri kurbanın yardımına gelebilir, saldırgana karşı gerekli gücü kullanabilir. Ama bunu iyi niyetle yapmalıdır. bir soykırımı durdurmak gibi, iyi niyetli olunmalıdır, zira maddi kazanç, öç alma, zafer kazanma vb. kötü niyetler savaşı tamamen haksız kılar. Bunu Almanya'da Nazileri durdurmaya karşı kalkışan ülkeler örneğinde görmüştük.

Çürüyen kapitalizmin en üst aşaması emperyalizmin(v.i lenin) Yaptığı savaşların çoğu tek taraflı ve haksız savaştır. Çünkü bir işgale, pazara, ganimete yöneliktir bu savaşlar. Ve her zaman güçlü olan emperyalizm çıkardığı bölüşüm savaşlarıyla halkları, hayvanı ,çevreyi doğayı da katletmektedir. Kısacası kendi evimizden bakacak olursak Türkiye'nin Suriye'ye girmesi haksız, Suriye'deki halkların karşı koyması haklı bir savaştır. İç savaşların da haklı olanı vardır. Özgürlüğün eşitsizliğin adaletin yok edildiği bir ülkenin halkı olarak, haklarına karşı savaşmak haklı bir savaştır.

21.01.2018
Editör: Haber Merkezi