SAYIN BAKANIMA EN ÜST DERECEDEN SAYGILAR “ Dolarla ne işimiz var” dedikçe göz kapakları seri atışla açıp kapanıyordu! Psikologlar “ yalan söyleyenler gözlerini kaçırır” derler! Bizimki hiç kaçırmadı ve Ahmet Hakan’la öylesine göz gözeydi ki mutlu bir ülke insanının tanımsız tarifi gibiydiler! Sayın Bakan refah seviyemizi anlattıkça ben buz dolabına koştum! İçinde ne yoktu ki? Domates, biber, patlıcan, yaban eriği,bayatlamasın diye dürüp katladığımız kat kat köy ekmeği ve diğer boşlukları da pet sularla doldurmuşuz! Zaten baharda ne kadar ot, çiçek varsa topladık kuruttuk, sıra kuş burnu ve böğürtlende, malum hastalık falan kapıda hastane mi kaldı ki gidesin! Sonra Bakan, bir elimizin yağ da, bir elimizin bal da olduğunu daha iyi örneklemek için satılan konutların sayısını verdi “ ikiyüz elli bin konut satılmış ve ortalama fiyat altı yüz bin, vatandaş iki yüz elli bin lira kredi kullanmış, diğeri de kendi parası!” Ahmet Hakan bu açıklamaya pembe mimiklerle onay verdikten sonra “ demek ki vatandaşta para var!” diyerek Bakana ulvi desteklerini sundu! Vatandaşta para olduğunu sürekli burada yazar dururum! İlginçtir! Bir sanayi ülkesi değiliz ve bu konuda montajdan başka bildiğimiz bir şey yok! Geride övündüğümüz tarımımız var ve onu da zaten dışarıya havale ettik! İsrail ilacı ile, Arap mazotu el yakıyor, bu şartlarda hangi çiftçi tarlaya iner ki? Ama para var! Nasıl oluyor, nerden geliyor, doğrusu hiç çözemediğim bir denklem! Site kapılarına bakıyorsun ikişer ikişer arabalar ve hepsi de üst model! Şehre iniyorsun, trafikte yürüme şansın yok! Şimdi söyleyin bakalım yalan mı? Sahiller dolmuş, taşmış durumda! Yabancı gelemiyor ve biz koşuyoruz! Tabi yabancı can atıyor ama, onlar için birinci öncelik sağlık! Ülkeler vatandaşlarını uyarıyor ve “ aman haa!” diyor! Almanya “ tutuklanabilirsiniz!” diyor! Ne kadar acı bir durum değil mi? “ Tutuklanmak!” Niçin? Attığı bir tivit, ya da eleştiri yüzünden! Çünkü demokrasi “ biat” la yer değiştirdi! Biat varsa korku da vardır! Şimdi tivit ve eleştiriden tutuklanıyorsanız, gün gelir yan bakışlardan da tutuklanırsınız! Hadi çok merak ettiniz, paranın kaynağını söyleyeyim! Üretmeyen bir ülkede para alt tabakanın tüylerinden yolunur! Vergi, zam ve habire cezalar! Sonra bu paralar bir avuç zenginin emrine verilir ve üstelik o imtiyazlı zenginin vergi borçları silinerek! Sonra bankalar! Kredi adı altında altınıza araba ve üstünüze ev verirler! Ana paralarını tahsil ettikten sonra siz tökezlersiniz ve sonra döner elinizdeki arabayı da, evi de alırlar! Eh, bu durumdaki bir vatandaş topluluğuna manevi bir iklim de sunulmuştur, “ Şükürdar ol!” diye! Şükürdarız! Allah sizi başımızdan eksik etmesin! Sizi o kadar hak etik ki, bana kalırsa bir yirmi yıl daha tepemizde bulunmanız lazım! Çünkü tepeleyerek kırmadığınız kemiğimiz kalmadı! O kemiklerin ezilip un ufak olması bir yirmi yıl daha gerektiriyor! Hani ölünce börtü böcek zahmet çekmesin diye!. .


SAYIN BAKANIMA EN ÜST DERECEDEN SAYGILAR

“ Dolarla ne işimiz var” dedikçe göz kapakları seri atışla açıp kapanıyordu! Psikologlar “ yalan söyleyenler gözlerini kaçırır” derler!

Bizimki hiç kaçırmadı ve Ahmet Hakan’la öylesine göz gözeydi ki mutlu bir ülke insanının tanımsız tarifi gibiydiler!

Sayın Bakan refah seviyemizi anlattıkça ben buz dolabına koştum!

İçinde ne yoktu ki?

Domates, biber, patlıcan, yaban eriği,bayatlamasın diye dürüp katladığımız kat kat köy ekmeği ve diğer boşlukları da pet sularla doldurmuşuz!

Zaten baharda ne kadar ot, çiçek varsa topladık kuruttuk, sıra kuş burnu ve böğürtlende, malum hastalık falan kapıda hastane mi kaldı ki gidesin!

Sonra Bakan, bir elimizin yağ da, bir elimizin bal da olduğunu daha iyi örneklemek için satılan konutların sayısını verdi “ ikiyüz elli bin konut satılmış ve ortalama fiyat altı yüz bin, vatandaş iki yüz elli bin lira kredi kullanmış, diğeri de kendi parası!”

Ahmet Hakan bu açıklamaya pembe mimiklerle onay verdikten sonra “ demek ki vatandaşta para var!” diyerek Bakana ulvi desteklerini sundu!

Vatandaşta para olduğunu sürekli burada yazar dururum!

İlginçtir!

Bir sanayi ülkesi değiliz ve bu konuda montajdan başka bildiğimiz bir şey yok!

Geride övündüğümüz tarımımız var ve onu da zaten dışarıya havale ettik! İsrail ilacı ile, Arap mazotu el yakıyor, bu şartlarda hangi çiftçi tarlaya iner ki?

Ama para var!

Nasıl oluyor, nerden geliyor, doğrusu hiç çözemediğim bir denklem!

Site kapılarına bakıyorsun ikişer ikişer arabalar ve hepsi de üst model!

Şehre iniyorsun, trafikte yürüme şansın yok!

Şimdi söyleyin bakalım yalan mı?

Sahiller dolmuş, taşmış durumda! Yabancı gelemiyor ve biz koşuyoruz!

Tabi yabancı can atıyor ama, onlar için birinci öncelik sağlık!

Ülkeler vatandaşlarını uyarıyor ve “ aman haa!” diyor!

Almanya “ tutuklanabilirsiniz!” diyor!

Ne kadar acı bir durum değil mi?

“ Tutuklanmak!”

Niçin?

Attığı bir tivit, ya da eleştiri yüzünden!

Çünkü demokrasi “ biat” la yer değiştirdi!

Biat varsa korku da vardır!

Şimdi tivit ve eleştiriden tutuklanıyorsanız, gün gelir yan bakışlardan da tutuklanırsınız!

Hadi çok merak ettiniz, paranın kaynağını söyleyeyim!

Üretmeyen bir ülkede para alt tabakanın tüylerinden yolunur!

Vergi, zam ve habire cezalar!

Sonra bu paralar bir avuç zenginin emrine verilir ve üstelik o imtiyazlı zenginin vergi borçları silinerek!

Sonra bankalar!

Kredi adı altında altınıza araba ve üstünüze ev verirler!

Ana paralarını tahsil ettikten sonra siz tökezlersiniz ve sonra döner elinizdeki arabayı da, evi de alırlar!

Eh, bu durumdaki bir vatandaş topluluğuna manevi bir iklim de sunulmuştur, “ Şükürdar ol!” diye!

Şükürdarız!

Allah sizi başımızdan eksik etmesin!

Sizi o kadar hak etik ki, bana kalırsa bir yirmi yıl daha tepemizde bulunmanız lazım!

Çünkü tepeleyerek kırmadığınız kemiğimiz kalmadı! O kemiklerin ezilip un ufak olması bir yirmi yıl daha gerektiriyor!

Hani ölünce börtü böcek zahmet çekmesin diye!