BATMAN- Batman'da  binlere seslenen DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride tepki göstererek, "Kürt halkının tahammül sınırlarını zorlamayın" dedi. 

Mezepotamya Haber Ajans'ın haberine göre;  Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından Êlih’te “Savaşa ve yoksulluğa hayır” şiarıyla düzenlenen mitingde binlere hitap etti. Aydeniz'in konuşması öncesinde, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Hiç kimsenin adını bile söylemediği bir ülkenin yurtseverliğini biz yaptık. Hiç kimsenin kimliğini bile ağzına almak istemediği bir halkın gerçeğini ortaya çıkardık” sözleri hoparlörken verildi. Binlerce kişi, hep bir ağızdan "Bijî Serok Apo" ve "Bê Serok jiyan nabe" sloganları attı. 

'DİRENECEĞİZ'

Aydeniz, iktidarın ömrünü uzatmak için Kürt kazanımlarını hedef aldığına işaret ederek, "Ama biz her yerde örgütlü olmanın mesajını vereceğiz. Bu gün Batman’dayız, onların gidişi yakındır. Paris’teki katliamı şiddetle kınıyorum. Paris hükümeti Sakinelerin cinayetinin üstünü örterek, yeni saldırıya zemin hazırlamıştır. Eğer kendilerinin bir rolü yoksa kimler yaptıysa ortaya çıkarılsın. Roboski ile Paris katliamlarının failleri aynı. Aynı el devrede. Bu iktidar sınırı tanımayan bir düşmanlık sergiliyor. Seçim sürecini savaş, katliam ve gözaltılar ile götürülüyor. Partimize dönük saldırılarda gösterdiğimiz zafer işareti direnişimizin bir parçası. Her alanda her yerde direnmeye devam edeceğiz. Kürt siyasetini cezaevine alarak yok etmek istiyorlar. Her yerde direnen tüm yoldaşlara selam olsun. Ölüm ve şiddet yerine dönüşen cezaevlerinde büyük bir direniş var. 4 duvar arasında direnenlere bin selam olsun” diye konuştu. 

TECRİDE TEPKİ

Federe Kürdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılara değinen Aydeniz, “Rojava’dan sonuç alamayınca Başur’a, oradan da Bakur’a saldırıyor. Düşmanlık üzerinde oluşan bütçe ile bunu yapıyorlar. Ekonomileri çökmüş durumda. Tecrit Sayın Öcalan ile başladı ancak şuan yaşamın her alanına yayılmış durumda. Bu tecrit devam ettikçe savaş politikaları devam edecek. Türkiye’nin demokrasisinin önü kesilmek isteniyor. Biliyorlar ki Öcalan demokratik siyasetin öncüsü. Bundan kaynaklı tecrit devam ettirilmek isteniyor. Öcalan’a yaklaşım özgürlüğe yaklaşımdır. Öcalan özgür olmadan özgürlükten bahsedilemez. Kürt halkının tahammül sınırlarını zorlamayın. Öcalan’ın avukatları derhal görüş yapmalı. Öcalan’ının özgürlüğü yakındır. Bunun için mücadelemizi her yerde büyüterek devam ettireceğiz" şeklinde konuştu. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecride tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, muhalefet partilerine, "İktidarın savaş politikaları ve seçim sürecini dizayn etme girişimlerine karşı bir heyet oluşturarak İmralı'da görüşme talebinde bulunun" çağrısı yaptı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Êlih’te “Savaşa ve yoksulluğa hayır” şiarıyla miting düzenliyor. Miting alanı parti bayraklarıyla donatıldı. Ayrıca üzerinde, “jin, jiyan, azadî”, “Genç başladık genç başaracağız”, “Baskılar ve gözaltılar bizi yıldıramaz” ve “Gençlik size boyun eğmez” pankartları alana asıldı. Binlerce kişi 4 bir koldan miting alanına giriş yaptı. Yurttaşların, yöresel kıyafetlerle mitinge katılması dikkati çekti.  

‘BIJÎ SEROK APO’

Mitinge katılanlar, Paris Katliamı'nda hayatını kaybedenlerin fotoğrafları ile Süleymaniye'de katledilen Jineolojî Akademi Merkezi üyesi Nagihan Akarsel’in fotoğraflarını taşıdı. Miting, demokrasi mücadelesinde yaşamın yitirenler için yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşu sırasında binler, hep bir ağızdan “Çerxa Şoreşê” marşını okudu. Mitingde sık sık “Bijî Serok Apo” ve “Bê Serok jiyan nabe” sloganları atıldı.  

'YÜRÜYÜŞÜMÜZ ENGEL TANIMIYOR'

Mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “HDP’yi operasyonlarla, kumpas davalarıyla yargılamalarla, gözaltılarla bitireceklerini zannedenlere en güçlü cevabı bu meydanlardan veriyoruz. Bu ses her yere ulaşıyor, bu ses ve coşku, bu inanç ve destek bizim en büyük gücümüzdür” dedi. “Baş eğdirmeye çalışanlar en güçlü cevabı halkın mücadeleyi büyütmesiyle alıyor” diyen Sancar, kimsenin halkın iradesini kıramayacağı ve sindiremeyeceğini ifade etti. DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve DBP'li il eşbaşkanlarının gözaltına alınmasına tepki gösteren Sancar, "Keskin yoldaşımızın boynunu eğmeye çalıştılar, ama zafer işareti gereken mesajı verdi, boyun eğmedi. Bundan önce yoldaşlarımız nasıl durduysa öyle durdu. 2 Mart 1994'te de aynı oyunu oynadılar, dokunulmazlıkları kaldırdılar, DEP milletvekillerini gözaltına almaya çalıştılar, Orhan Doğan'ın boynunu eğmeye çalıştılar ama boyun eğmedi. Geçen gün Semra Güzel vekilimizin vekilliğini düşürdüler. Bahane devamsızlık ama asıl gerekçe mücadele devamlılığıdır. Bu yüzden vekilliklerini düşürüyorlar. Onun da boynunu eğmeye çalıştılar ama başaramadılar. En güçlü cevabı halkın mücadeleyi büyütmesiyle alıyorlar, kararlılık ve mücadele büyüyor, yürüyüşümüz engel tanımadan devam ediyor” diye konuştu. 

ÇÖZÜMSÜZLÜK POLİTİKALARI

Sancar, şunları söyledi: “Demokratik siyasette bu baskıların amacı ve sebebi de bellidir. Sebep Kürt sorununda çözümsüzlük politikalarıdır, çözümsüzlüğün temeli de imha ve inkardır. İmha ve inkara dayalı çözümsüzlük politikalarını 3 şey üzerinden yürütüyor iktidar. Bundan önceki iktidarların çoğu da aynı şeyi yaptı. Biri demokratik siyaseti tasfiye çabalarıdır. Demokratik siyaseti bitirdiklerinde imha ve inkar siyasetini kalıcı hale getireceklerini sanıyorlar ama demokratik siyaset direniyor ve büyüyor. HDP’nin büyük gücü onlara kaybettirecek. Buradan Manisa'ya, Antalya'ya, Van’a, İzmir’e, Mardin’e mücadele büyüyerek devam ediyor. Halkların umudu olmayı büyük bir başarıyla sürdürüyor. Başaramıyorlar, başaramadıkça hırçınlaşıyorlar, daha çok saldırıyorlar. Saldırmalarının asıl nedeni, çözümsüzlük politikaları ve içinde bulundukları korkudur. Bu karanlık ve inanç HDP’nin demokratik siyasetteki bu ısrarı ve büyük gücü onlara kaybettirecek. Bunu biliyorlar, o nedenle daha çok saldırıyorlar. Saldırdıkça kendileri tükeniyor. Bundan önceki bütün iktidarlar gibi Kürt sorununa savaş politikaları yaklaşanlar tarihin çöplüğünü gitti. Bu iktidarda tarihin çöplüğüne hızla yol alıyor. Onları da tarihin çöplüğüne göndereceğiz” şeklinde konuştu. 

‘SAVAŞ POLİTİKALARINI BÜYÜTÜYORLAR’

"Düşmanlık politikalarının" ülkeyi yoksullaştırdığını söyleyen Sancar, “Batman ve bütün Kürt halkının, Türkiye halkları sizlerle gurur duyuyor, gençler, anneler, halkımız bizler sizlerle gurur duyuyoruz. Çözümsüzlük politikalarının bir sütunu da savaş planlarıdır. Kürt sorununda imha ve inkar politikalarını sürdürmek için savaş politikalarını büyütüyorlar. Her türlü yöntemi kullanıyorlar, yetmiyor Kürtlerin bütün kazanımlarına nerede olursa olsun saldırıyorlar. Şimdi Rojava’ya yaptıkları gibi. Savaş politikaları, bu iktidarın temel sütunudur. İktidar kontaklarını bir arada tutan harç Kürt karşıtlığıdır. Kürde karşı savaş politikalarıdır. O nedenle biz de diyoruz ki savaşa hayır, savaşa hayır. Savaş politikaları ile kendi varlıklarını sürdürmek istiyorlar ama bu ülkeyi ve bölgeye karanlığa sürüklüyorlar. Her gün yeni acılar yaşanıyor, canlar gidiyor. Ülkenin insanları can veriyor. Düşmanlık politikaları, nefret zihniyeti ülkeyi yoksullaştırıyor" şeklinde konuştu. 

‘PARİS’TEKİ KATLİAM AYDINLATILMALI’

Paris’te yaşanan katliama değinen Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2 gün önce Paris’te bu nefret ve düşmanlık ikliminin bir sonucu 3 insan katledildi, onları rahmetle anıyorum. Bütün sevenlerine ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bir kez daha Fransa yönetimine çağrıda bulunuyoruz; Ortada şüpheler ve soru işaretleri var. 10 yıl önce yaşananlar ortada. 3 kadının Sakinelerin katledilmesinin aydınlatılmaması şüpheli soruları artırıyor. O nedenle Fransa yönetimi samimi ve kararlı bir şekilde bu cinayetleri aydınlatmalıdır. Çağrımız Fransa yönetimine budur. Arkasında ne var, hangi güçler var, nasıl gerçekleşti bu cinayetler bir an önce aydınlatılsın! Aydınlatın ki karanlıktan beslenen böyle canice eylemlere başvuramasınlar. Bizler de bunun takipçisi olacağız. Arkasında kimlerin yer aldığını soruşturan Fransız makamlarına çağrılarımızı yineleyeceğiz, dünya kamuoyunda da gündemde tutacağız.

YILLIK 40 MİLYAR DOLAR SAVAŞA HARCANIYOR

Savaş politikalarının yarattığı yıkımı, tahribatı her alanda yaşıyoruz. Bakın bugün savaş politikalarıyla canlarımız, ekmeğimiz gidiyor, ekmeğimiz çalınıyor. Biz söylemiyoruz, AKP’nin temsilcisi Mecliste bütçe konuşması yaparken şu sözleri söylemişti: 'Güvenlik harcamalarını da yapıyor arkadaşlarımız. Çok büyük paralar harcıyoruz. F-16’lardan atılan akıllı mühimmatın tanesi 400 bin Dolardan 1.2 milyon dolara kadar çıkıyor. En son yeni geliştirdiğimiz nüfuz edici bombanın bir tanesinin maliyeti 1.2 milyon Dolar, fırtına obüslerinden sık sık atılan, çok namlulu roketatarlardan atılan bir mühimmatın maliyeti 5 bin dolar. En ufak bir operasyonlarda binlercesi atılıyor. Bunu şunu için söylüyorum, bütün bu gelişmeler sağlanıyor, bu harcamalar yapılıyor.' Bunu söyleyen AKP temsilcisi Nurettin Canikli. 40 yılda savaş politikalarının parasal maliyeti araştırmalar göre 3 Trilyon Dolar. Yıllık 40 milyar Dolar savaşa harcanıyor. Kimin cebinden çıkıyor bu paralar, nasıl toplanıyor? Halkın cebinden çıkıyor. Savaş devam ettikçe yoksulluk derinleşiyor, halkın ekmeği küçülüyor.

SAVAŞA KARŞI MÜCADELEDE KARARLIYIZ

Bugün 30 milyon açlık sınırında yaşıyor, savaşa harcanan bütün bu paralar halka adil bir şekilde harcansa bu ülkede refah olur. Barış olur, barış refah ve adaleti de getirir. Bu yüzden savaşa karşıyız, savaşa karşı çözüm müzakeredir, siyaset ve diyalogdur. Biz bunda ısrarcıyız. O nedenle bıkmadan, usanmadan barış istiyoruz diyoruz. Bu ülkeye barış, demokrasi, refahı ve demokrasiyi de getirir. Savaşa karşı mücadelede ısrarlı barış hedefimizde kararlıyız.

TECRİT YOKSULLUĞU DERİNLEŞTİRİYOR

Savaş politikalarının Kürt sorununda çözümsüzlük zihniyetinin devamı temel sütunlarından biri de İmralı'da Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrittir. Tecrit ile savaş politikaları arasında kopmaz bir bağ vardır. Ne zaman tecrit derinleşirse savaş politikaları büyüyor. Ne zaman savaş planları genişletilirse İmralı’daki tecrit ağırlaştırılıyor. 21 aydır İmralı'dan haber alınamıyor, avukatların yaptığı açıklamaya göre CPT heyeti İmralı'ya gittiğinde Öcalan görüşmeye çıkmamış. Şüpheleri arttırıyor, bu ağırlaştırılmış tecrit ülkede çözümsüzlüğü derinleştiriyor, çatışmaları ve yoksulluğu derinleştiriyor, demokrasinin önünü tıkıyor. O yüzden diyoruz ki tecrit mutlaka ve bir an önce kalkmalıdır. Ne demişti bundan önce son görüşmesinde Abdullah Öcalan. ‘Bana imkan tanınsın bir haftada bu çatışmayı bitiririm’ demişti.

İMRALI’DA ÖCALAN İLE GÖRÜŞMEK İSTİYORUZ

İşte tecridin asıl nedeni bu. Çatışmanın bitmesini istemek ki onlar savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyorlar. O nedenle çözüm ve barış için çok önemli rol oynayacağını herkes bildiği Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ağırlaştırıyorlar. Biz de diyoruz ki tecrit kalkmalıdır. Bizler de başvurduk görüşmek istiyoruz. Abdullah Öcalan ile İmralı’da HDP’nin eşbaşkanları olarak görüşmek istiyoruz. Avukatlarıyla görüşmek hakkıdır. Bu tecrit büyük hukuksuzluktur. Tecrit üzerinden, savaş politikaları üzerinden bu iktidar siyaseti ve seçim sürecini de dizayn etmek istiyor. O nedenle tecrit sadece bizim meselemiz olarak görülemez. Tecrit bu ülkenin tümünün meselesidir. Bu ülkede adaletten yana demokrasinin gelmesini isteyenlerin hepsinin tecride karşı çıkması lazım. Bu nedenle bütün siyasi partiler çağrı yapıyoruz. İktidarın savaş politikalarındaki ısrarına karşı ve siyaseti seçim sürecini yönlendirme ve dizayn etme girişimlerine karşı sizler de bir heyet oluşturarak İmralı'da görüşme talebinde bulunun. Kimse bundan çekinmesin. Hukuksuzluktur tecrit, çözümsüzlüğün temelidir. O nedenle siyasete ve toplumsal demokrasi güçlerine düşen sorumluluk bütün bunlara karşı birlikte ses çıkarmaktır. Gelin hep birlikte savaşa hayır dediğimiz gibi çözüm ve barış istediğimiz gibi tecride de hayır diyelim.

YENİ BİR YAŞAM YARATACAĞIZ

Seçim yaklaşıyor, davalar sürüyor, operasyon yürütülüyor. Savaş politikaları sürdürülüyor. böyle hazırlıyor seçime iktidar partileri, AKP ve MHP. Bizlerse halklarımızla buluşarak ev ev, sokak sokak, şehir şehir gezerek seçime hazırlanıyoruz. Biliyoruz ki bizim bu ülkeyi değiştirecek gücümüz var. Güçlü demokrasi özgürlüğü, adalet ve eşit yurttaşlığı ve büyük barışı bizler getireceğiz. Yeni bir yaşam mümkündür. Bunu bizler kuracağız ittifaklarımızla sizlerin büyük gücü ve desteği ile yeni bir Türkiye yaratacağız. Yeni bir yaşam yaratacağız. Eşitlik, özgürlük ve demokrasi ve barış bizlerle gelecek.

DEMOKRATİK CUMHURİYETİN YOLUNU AÇACAĞIZ

Onun için meclise en güçlü şekilde gireceğiz. Bunu mutlaka yapacağız. Çünkü gelecek dönemi bizler inşa edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de sahip olduğumuz belirleyeceği gücü demokratik sorumluluk ile çözüm için kullanacağız. Ülkeyi karanlığa mahkum olmaktan çıkaracağız. o kararlılık ve inanç var bizde. Halkın desteği de arkamızda. Bu yürüyüş mutlaka ama mutlaka başarıyı da getirecektir. Sizler burada duruşunuzla sesinizle iradenizle Türkiye'de çözümün adresini gösteriyorsunuz, çözümün adresi burada halkların kalbinde ve gözlerindedir. Sizlerin bizlere yüklediği sorumluluğun farkındayız. Bu sorumluluğu yerine getirmek ve size layık olmak için her şeyi yapacağız. Söz veriyoruz bu gidişatı durduracağız, bu sömürü talan ve zulüm iktidarını da düzenin de değiştireceğiz. Bu ülkeye Demokratik Cumhuriyetin yolunu açacağız. Hep birlikte kazanacağız, Herkes bunu iyi bilsin."

( Kaynak: Yazılı haber Mezepotamya Haber Ajansı (MA) )

Editör: Haber Merkezi