ANKARA - HDP PM'nin sonuç bildirgesinde, seçim sürecinde yürütülecek çalışmalar ve alınacak kararlarda MYK'ye tam yetki verildiği belirtildi. Bildirgede, “Newroz ateşiyle özgürlüğe yürüyeceğiz” mesajı öne çıktı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi’nin (PM) 12 Mart tarihinde gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesi açıklandı. Mereş merkezli 6 Şubat depreminde hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar ve tüm bölge halkına geçmiş olsun dileklerinin yer aldığı bildirgede, Gazi ve Qamişlo katliamlarının sorumlularının açığa çıkarılması istendi.  

Depremlerin iktidarın politikaları nedeniyle felakete dönüştüğüne dikkat çekilen bildirgede, “Aynı zamanda tarihi seçim sürecine girildiği koşullarda; Parti Meclisimiz yaşanan insani felaketin sebep ve sonuçlarını, yeni bir yaşamın inşa edilmesinin zaruretiyle birlikte kapsamlı bir muhtevada tartışmıştır. Partimizin depremin ilk gününden itibaren seferberlik ruhuyla hızlı bir biçimde bölgeye ulaşarak halkla güçlü bir dayanışmayı geliştirebilmiş olmasında, etik ve politik zemine dayandırdığı yerel demokrasi ilkesinin etkisine ve önemine işaret edilmiştir. Hayatiyet arz eden bu etkili dayanışma çabalarının sürdürüleceği hususunda da kararlılığını ifade etmiştir” denildi.

Afet ve Acil Durumlar Komisyonu’nun kurulmasının karar altına alındığı vurgulanan bildirgede, Newroz’un bu süreçteki anlam ve önemi ile birlikte seçim süreci ve ittifak politikasının da birçok yönüyle tartışıldığı aktarıldı.

KADIN DAYANIŞMASI 

Bildirgede, “Sevdiklerini, yakınlarını, evlerini kaybeden kadınlar, iktidarın yok sayan politikalarıyla daha çok yasamdan koparılmak istendi. Şiddetin ve eşitsizliğin iktidar politikası depremde daha da yükseldi. Kayıplarımız büyüktü. Refakatçisi olmayan çocukların tarikatlara verilmesi ile Aile Bakanlığının sorumsuzluğu, kayıplarımızı sadece ölümle açıklamamaktadır. Devletin bütün kurumlarının bu süreçte nasıl bir kötülükle, sermayenin çıkarıyla ve ayrımcılıkla alanda olduğunu görmekteyiz. Rantı, ayrımcılığı, cinsiyetçiliği, tekçiliği biz kadınlara gösterdiler. Afet zamanı hakkımız olanı bizden çalarak bize satmaya çalışan bu iktidara karşı öfkemiz büyük” ifadelerine yer verildi. 

Bildirgede, “Biz kadınlar ‘Yalnız Değil Birlikteyiz’ diyerek tüm yasaklamalara rağmen 8 Mart’ı her yerde yaşamlarımızı savunmak için gerçekleştirdik. Erkek egemen, tekçi, rantçı, talancı bu iktidarı göndereceğiz. Mücadelemiz ve kararlılığımız büyük, yeni yaşamı kadınlarla birlikte kuracağız” vurgusu yapıldı.

‘ÖLÜM DEĞİL YAŞAM' 

Bildirgede şunlar kaydedildi: “Depremin felaket halini almasında hükümetin rant politikalarının, liyakatsizlik ve tedbirsizliğinin, kamunun olanaklarını kurtarma ve yardım için kullanmamasının sorumluluğu karşısında toplumda biriken öfkenin “yağmacılık” ve “hırsızlık” suçlamasıyla mültecilere yönlendirilmiş olması; yine KCK’nin afet sebebiyle eylemsizlik kararı almış olmasına rağmen kara operasyonları ve hava saldırılarının sürdürülmüş olması, AKP-MHP iktidarının dayanışma değil ötekileştirmeyi, yaşamı değil ölümü öncelediği ve çözümde değil savaşta ısrarcı olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye’nin deprem felaketiyle birlikte çok daha kapsamlı bir boyut kazanmış olan çoklu kriz koşullarında olduğu, yaşanan yapısal-sistemik krizin aşılabilmesinin Kürt sorununun demokratik bir çözüme kavuşmasıyla mümkün olduğu tespiti yapılmıştır.

BARIŞ TECRİDİN KALDIRILMASIYLA MÜMKÜN

Tüm halkların barış, adalet ve demokrasi içinde yaşayabilmesi, tecrit politikalarının sona ermesiyle ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıyla mümkündür. Savaşta ısrar eden AKP-MHP ittifakı, depremde ve sonrasında da savaştan vazgeçmeyerek rejimini ölümler üzerine inşa etmeye devam etmektedir. Mevcut otoriter merkeziyetçi sistemin sadece siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal olgular ve gelişmeler karşısında değil; aynı zamanda bizatihi yaşamın korunması karşısında dahi yetersiz kaldığını ve dahası sorun kaynağı olduğunu halklarımızla acı bir biçimde deneyimlemiş bulunuyoruz.

Bir önceki dönemde olduğu gibi son yerel seçimlerde de kazanmış olduğumuz belediyelerin tamamına yakınına AKP-MHP hükümeti tarafından kayyım atanmış olmasının en ağır sonuçlarını, deprem bölgesindeki halklarımız yaşamıştır. Aynı kayyımcı tutumun -Pazarcık örneğinde görüldüğü üzere- sürdürülmesi de kayyım atamanın bir önlem değil rejim haline geldiğinin somut kanıtı olmuştur.

NEWROZ ATEŞİYLE ÖZGÜRLÜĞE

Hükümet tarafından gasp edilen belediyelerimize şayet kayyım atanmamış olsaydı, çok daha kapsamlı bir dayanışma ağının örülebileceğini elimizde bulunan sınırlı sayıdaki belediyenin kısıtlı imkânlara rağmen sergiledikleri performans açıkça ortaya koymuştur. Bu vesileyle kayyım uygulamalarının yalnızca halkın politik iradesine değil yaşama hakkına da bir müdahale olduğu gerçeği kendisini kanıtlamıştır. Halklarımızla birlikte tanıklık ettiğimiz üzere; iflas etmiş olan otoriter merkeziyetçi kayyım rejimine son verilmesinin, yerel demokrasinin ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin yaşamsal bir zorunluluk olduğunun altı önemle çizilmiştir. Halklarımızla dayanışmayı büyütmeye, Newroz Ateşiyle Özgürlüğe! Depremde yaşamını yitiren yurttaşlarımıza adanan önümüzdeki Newroz’u, acılarımızı ve yaralarımızı birlikte sararak halklarımızın barış ve dayanışma içinde olacağı özgür ve demokratik bir yeni yaşam baharının ön günü olarak karşılayacağız. Bugüne kadar direnişte ve acıda bir araya geldiğimiz halklarımızla bu Newroz’da da umutta yan yana, omuz omuza duracağız. Yaşanan afetin derinden acılara sebebiyet vermiş olmasından ötürü coşkulu kutlanmayacak olması yeni yaşam iddiamızı zayıflatmayacak, aksine mücadele azmimizi bileyecektir. Halklarımızla dayanışmayı büyütmeye, zalimlerden hesap sormaya ve Newroz ateşiyle özgürlüğe yürüyeceğiz.”

TEK BİR OYUMUZ HEBA OLMASIN 

HDP’nin 2021 Eylül ayında ilan ettiği Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı Deklarasyonu’na atıfta bulunulan bildirgede, deklarasyonun çoklu krizlerin çözümünde çerçeve olduğuna işaret edildi. Bildirgede, “Bu minvalde Üçüncü Yol stratejimizin, partimizin tarihsel ve ilkesel pozisyonu olduğu da hassasiyetle vurgulanmıştır. Seçim tarihinin netleşmesiyle birlikte partimizin ve geliştirdiğimiz ittifakların önemi daha belirgin bir şekilde görünür hale gelmiştir. Milletvekili seçimlerinde, tek bir oyumuzun heba olmaması perspektifiyle en çok milletvekili çıkarma hedefini gözeterek hareket edeceğiz. HDP olarak; 14 Mayıs’ta kadınların, gençlerin, halkların, inançların, engellilerin, çocukların, emekçilerin, cinsiyet kimliklerinin ve tüm toplumsal kesimlerin yeni yaşamı birlikte örmesinde güvence olacağız” denildi.

EN GENİŞ DEMOKRASİ İTTİFAKI

“Parti Meclisimiz, bu inanç ve iradeyle, 15 Mayıs sabahını; son halkasını AKP-MHP faşizminin temsil ettiği yüzyıllık merkeziyetçi, otoriter ve baskıcı rejim karşısında Cumhuriyetin ikinci yüzyılında halkların demokrasisinin miladı ve yeni yaşamın inşasının ilk günü olarak işaretlemiştir” vurgusu yapılan bildirgede, önümüzdeki seçimlerde tüm demokratik-sol-sosyalist parti, kurum ve güçlerin seçim süreci ve sonrasını da kapsayacak şekilde birlikteliğinin önemi vurgulandı ve başarının en geniş demokrasi ittifakından ve ortak mücadeleden geçtiğine dikkat çekildi.

MYK’YE TAM YETKİ

Bildirge şu sözlerle sonlandırıldı: “Yan yana olduğumuz ve birlikte hareket ettiğimiz toplumsal güçlerden aldığımız mücadele kararlılığı ve sorumlulukla, halklarımızın özgür ve demokratik yarınını inşa edecek bir iradeyle seçime ve değiştirmeye hazırız. MYK yetkilendirme Parti Meclisimiz seçim sürecinde yürütülecek çalışmalarda ve alınacak kararlarda Merkez Yürütme Kurulu’na tam yetki vermiştir.”

(MA)

Editör: Haber Merkezi