Parmak salladıklarına gücü yetmeyince, işin içinden ustalıkla çıkmak şart oldu. Hali hazırda yakın bir zamanda yapılması planlanan seçim dönemi de varken işi lehine çevirmek elzem oldu.



Parmak salladıklarına gücü yetmeyince, işin içinden ustalıkla çıkmak şart oldu. Hali hazırda yakın bir zamanda yapılması planlanan seçim dönemi de varken işi lehine çevirmek elzem oldu. Savaşı göze alamayınca, seçim yatırımı olsun ve Akdeniz unutulsun diye ortaya attıkları maddelerden biri sadece, doğalgaz rezervlerini bulduk demek. Bir yıl sonra da petrol rezervlerini bulduk derler ve zaten yıllardır yerin altına gömdükleri o kaynakları gün yüzüne çıkaranlar diye tarihe geçecekler…

Plan bu kadar basit, biz karmaşık hale getiriyoruz. O kaynaklar zaten vardı. Devlet hep üstünü örttü. Yıllar önce Batman’da deyim yerindeyse insanların bahçesinde petrol fışkırırken toprakla üzerini örttüler. Çünkü Kürt halkının ekonomik yönde güçlenmesi bu sistem için büyük bir tehlike olarak görüldü. Dil, kimlik, sosyal, kültürel alanda halk olarak yıllardır verdikleri mücadele zaten bu ceberrut sistemin korkulu rüyası haline geldi. O yüzden o bölgelerde tek bir taşın kaldırılmasını istemiyorlar. Olur ya her taşın altında bir zenginlik fışkırır diye. En azından o taş yerinden oynayacaksa bu, devletin eliyle olmalıdır düşüncesi hüküm sürüyor…



Savaş çığırtkanlığı her dönem, onları dörtnala koşturmasa da sürünerek de olsa bir dönem daha ileriye taşıdı, çünkü savaştan beslenen ve bu ortamda ganimet elde edeceğini düşünen ve elde de eden insan sayısı hiç de az değildir.



Ekonomik durum bu haldeyken, her gün kadın ve çocuk ölümlerine uyanırken, insanlar kimliğinden dolayı sokağın birinde hala dövülüyor ve öldürülüyorken, kadınlar çocuklar sahip oldukları zenginlikten bir haber başka yerlere mevsimlik işçi olarak sürüklenirken, doğal zenginlikler, birer birer yok edilerek birilerine peşkeş çekilirken, Kürtçe tabelalar birer birer yerinden sökülürken, Bir dil, bir halk asimile yoluyla, zorbalıkla, tehditle, ölümle yok edilmeye çalışılırken, farklı inançlara yönelik gelişen saldırılar gün gün artarken, Aleviliği kendi merkezinde, Dersim’deki değerlere, doğal alanlarına saldırarak ortadan kaldırma planları hüküm sürerken, sürdürülen ve ilmik ilmik örülen korkunç planları tek bir maddeyle sınırlamak büyük bir hata olur. Geçmişten günümüze attıkları her adımı, söyledikleri her sözü planlayarak günümüze taşıdıklarını unutmamak gerekir. Yapılan hiç bir şey, söylenen hiç bir söz boşa değil. Mutlaka, bu sistemin bir parçası ve oyunudur ve hiç masumca değildir…

Ayasofya’dan sonra bakalım bu büyük sürpriz işe yarayacak mı?…



Zarif LAÇİN