HABER MERKEZİ - Köleliğe baş kaldıran, eski köleler için toprak hakkını savunan, kadın hakları aktivisti kuzeyli feminist bir köle olan Sojourner Truth’in hikayesi, ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele tarihini kapsıyor.

Sojourner Truth 1797 yılında New York’da köle bir anne ve babanın kızı olarak doğdu. Gerçek adı, Isabella Baumfree idi. 1843 yılında dinsel etkilenmeler altında kendine Sojourner Truth adını taktı. Uzun yıllar bir köle olarak birçok ev değiştirdi ve çok ağır fiziki ve ruhsal baskılara maruz kaldı. İlk kez yeni bir ‘sahip’e satıldığında dokuz yaşındaydı ve bir koyun sürüsü ile birlikte satıldı.  Sojourner’in yaşı büyüdükçe fiyatı da artarak ortalama iki yılda yeni bir ‘sahip’e satıldı.

  

1815 yılında komşu çiftlikten Robert isimli bir köleyle birbirlerine âşık oldular ama Robert’in efendisi kölesinin başkasına ait bir köle kadınla ilişki kurmasına izin vermedi, çünkü doğacak çocuklar ona ait olmayacaktı. Efendisi, Robert’i öldüresiye dövdü ve Robert daha sonra aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybetti. 1817 yılında Sojourner, Thomas isimli yaşlı bir köleyle evlenmeye zorlandı. Robert’den bir kızı olan Sojourner, yaşlı kocasından da dört çocuğu oldu. 

Beyaz adama dava açan ilk kadın siyah 

New York devlet yetkilileri 1799 yılında köleliği kaldırma yasasını çıkarma yolunda adım atmalarına rağmen kölelerin azad edilmesi süreci 4 Temmuz 1827 yılında ancak tamamlandı. Dumont, Sojourner’e “eğer iyi çalışır ve sadık olursa” kendisini azad edeceği sözü vermişti ancak daha sonra, elinin yaralanması nedeniyle verimli çalışmadığı gerekçesiyle sözünden caydı. Sojourner, kızgınlığına rağmen görevini yerine getirmiş olmak için çalışmaya devam etti. 1826 sonlarında kucağındaki bebeğiyle kaçıp İsaac ve Maria Van Wegener’in evine sığındı. İsaac, kölelere özgürlük tanıyan yasanın yürürlüğe girmesine kadar Sojourner’in kendi yanında çalışabilmesi için sahibine bir miktar para ödedi.

Sojourner, bebeği dışındaki çocuklarını arkasında bırakmak zorunda kalmıştı, çünkü köleliğe son veren yasaya göre onlar yirmi yaşına kadar eski efendilerinin hizmetinde çalışmaya devam etmek zorundalardı. Sojourner, beş yaşındaki oğlu Peter’in Dumont tarafından Alabama’daki birine yasadışı olarak satıldığını öğrenince, Van Wegener’lerin yardımıyla dava açtı ve aylar süren mahkemeler sonucunda çocuğunu geri almayı başardı. Sojourner, beyaz bir adama karşı dava açan ve bu davayı kazanan ilk siyah kadınlardan biri oldu. 

Van Wegener’lerin yanında çalışırken Sojourner, inançlı bir Hıristiyan haline geldi. 1829 yılında oğlu Peter ile birlikte New York City’e gitti ve bir Hıristiyan Evangelist olan Elijah Pierson’un yanında kâhya olarak çalışmaya başladı. 1832 yılındaysa bu kez Peygamber Matthias olarak tanınan Robert Matthews’in yanına kâhya olarak girdi. Eski patronu Pierson ölünce, o ve yeni patronu onu soymak ve zehirlemekle suçlanıp yargılandılar ancak beraat ettiler. Oğlu Peter 1839 yılında bir gemide çalışmaya başladı. Oğlundan sonraki iki yılda üç mektup aldı, ancak 1842 yılında gemi geri döndüğünde oğlu içinde yoktu. Bir daha da ondan hiçbir haber alamadı.

İsmini değiştirerek kölelik karşıtı derneğe girdi

1 Haziran 1843 yılında ismini Sojourner Truth olarak değiştirdi ve arkadaşlarına şöyle dedi: “Ruh beni çağırıyor ve ben gitmek zorundayım.” Bir Methodist oldu ve köleliğin kaldırılması yolunda çalışmaya başladı. 1844 yılında Northampton Eğitim ve Endüstri Derneği’ne katıldı. Kölelik karşıtları tarafından kurulan bu dernek, kadın haklarını savunuyor, dini hoşgörüyü ve şiddet karşıtlığını öğütlüyordu. Derneğin 210 üyesi iki kilometrekarelik bir alan üzerinde yaşıyor; hayvan yetiştiriyor, bir biçkihane ile un değirmenini işletiyor ve ipek fabrikası çalıştırıyordu. Ancak, grup kendini geçindiremeyerek 1846 yılında dağıldı. Sojourner, 1847 yılında dernekteyken tanıştığı William Lloyd Garrison’ın eniştesinin yanında kâhya olarak çalışmaya gitti.

Ben bir kadın değil miyim?

 1850 yılında Sojourner, Northampton’da bir ev aldı ve Worcester’da 1. Ulusal Kadın Hakları Konvansiyonu’nda bir konuşma yaptı. 1851 yılında Sojourner, kölelik karşıtı bir konuşmacı olan George Thompson’a katılmak üzere Northampton’dan ayrıldı. Mayıs ayında, Ohio Kadın Hakları Konvansiyonu’na katıldı ve sonradan çok ünlü olacak konuşmasını yaptı. Bir kadın olarak yaptığı işleri ve yaşadığı zorlukları sıralıyor; “Ben bir kadın değil miyim?” diye soruyordu. Kadınla erkeğin eşit olamayacağını savunanları mahkûm ediyor ve soruyordu: “Oradaki adam bir kadının bir erkekle aynı haklara sahip olamayacağını, çünkü İsa’nın bir kadın olmadığını söylüyor. İsa’nız nereden geldi? Tanrıdan ve bir kadından! Eğer Tanrının yarattığı ilk kadın tek başına dünyayı baş aşağı çevirecek kadar güçlü idiyse, bu kadınlar da hep beraber onu yeniden ayakları üzerine dikebilmelidirler ve şimdi yapmak istedikleri de bu!”

Tepkilerle de yüzleşmek zorunda kaldı

Sonraki yıllarda Sojourner Truth, değişik sayıda kişinin bulunduğu ortamlarda konuşmalar yaptı. Irk ayrımcılığını, köleliği ve kadınların uğradığı hak gasplarını, maruz kaldıkları eşitsizliği mahkum etti. Hiçbir eğitim görmemiş olduğu halde etkileyici bir konuşmacıydı. Bir köle ve bir kadın olarak yaşadığı acıları, maruz kaldığı baskı ve işkenceleri, efendilerinden yediği dayakları, çocuklarının birer köle olarak satılmalarının ve onları kaybetmenin acısını etkileyici bir dille sözcüklere döküyor ve birçok kişinin bakış açısının değişmesini sağlıyordu. Bu konuşmalar sırasında çeşitli tepkilerle yüzleşmek zorunda kaldığı da oluyordu.

1851 yılından 1853 yılına kadar “Anti-Kölelik Borazanı” editörü Marius Robinson ile Ohio Eyaletini dolaşıp kölelik karşıtı konuşmalar yaptı. 1853 yılında New York City’de kadınlara oy hakkı mücadelesi veren Sufrajistlerin bir toplantısında konuştu. 1856 yılında Michigan’da “İnsan İlerlemesinin Dostları” adlı bir gruba yönelik konuşma yaptı. Uzun boyu ve güçlü yapısından dolayı birisi 1858 yılında konuşmasını keserek onun bir erkek olduğunu iddia etti. Sojourner, hiç tereddüt etmeden bluzunun düğmelerini açtı ve göğüslerini gösterdi. 1867 yılında Amerikan Eşit Haklar Cemiyeti toplantısında konuştu ve siyah ırktan kadınların da siyah ırktan erkeklerin sahip oldukları haklardan yararlanması gerektiğini dile getirdi. 1871 yılında siyahlara özgürlüğün sekizinci yıldönümü vesilesiyle yaptığı bir konuşmada, kölelikten azledildikten sonra devlet yardımıyla geçinmek zorunda kalanların sorunlarına dikkat çekerek siyahlara kendilerine ait topraklar verilmesi talebini dile getirdi.

Irkçılığa karşı tramvay sürdü

Sojourner, Amerikan İç Savaşı sırasında Birleşik Ordu için siyah askerlerin toplanmasına yardım etti. Torunu da savaşa katıldı. Sojourner, 1864 yılında Washington’daki Ulusal Freedman Yardım Derneği tarafından işe alındı. Burada Afrika kökenli Amerikalıların koşullarını düzeltmek için gayretle çalıştı. Bu yılın Ekim ayında Amerikan Başkanı Abraham Lincoln kendisiyle görüştü. 1865 yılında Freedman Hastahanesinde çalışırken ırk ayrımcılığının son bulmasına katkı için tramvay sürdü. 

Eski kölelere toprak mücadelesi 

1867 yılından sonraki dönemlerde de Sojourner, Battle Creek, New York, Massachusetts ve doğuda birçok toplantıda konuşmalar yapmaya devam etti. 1870 yılında yedi yıldır üzerinde durduğu ancak sonuca götüremediği, eski kölelere devletin bir parça toprak vermesi projesini hayata geçirmeyi tekrar denedi. Başkan Ulysses S. Grant’la Beyaz Saray’da görüştü. 1872 yılında Battle Creek’e döndü ve başkanlık seçiminde oy vermeyi denedi. Fakat kadınların oy kullanması yasal olmadığı için oy verme yerinden uzaklaştırıldı. Sojourner, köleliğin kaldırılması, kadın hakları, cezaevi reformu üzerine konuşmalar yaptı; Michigan Yasama Organı’na idam cezasının kaldırılması için başvurdu.

Konuşmaları herkesin hoşuna gitmedi ama o, dönemin etkili çevreleri içinde birçok dost ve destekçi buldu. Bunlar arasında tanınmış feministler Lucretia Mott ve Susan B. Anthony de vardı.

Sojourner, 26 Kasım 1883 yılında, Battle Creek’teki evinde yaşama veda etti ve orada aile mezarlığında toprağa verildi.

Anılarını arkadaşı Olive Gilbert’e yazdırmaya başlayan Sojourner’in anıları 1850 yılında William Lloyd Garrison tarafından, “Sojourner Truth’un Hikâyesi: Bir Kuzeyli Köle” adıyla basıldı.

Editör: Haber Merkezi