Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) ve Kocaeli Dayanışma Akademisi’nin (KODA) ortaklaşa düzenlediği “Irk, Etnik Köken, Din veya İnanç Temelinde Ayrımcılık Üzerine Uluslararası Konferansı” ikinci gün yapılan sunumların ardından tamamlandı. Karaköy Novotel’de yapılan konfreransın ilk konuşmasını “Baskın Kimlikler, Gelenekler, Kutuplaşma ve Ayrımcılık” başlığı altında akademisyen Dr. Barış Ünlü yaptı. Türklük Sözleşmesi’nin tarihsel sosyolojisi ile konuşmasına başlayan Ünlü, “Türklük Sözleşmesi ile belli görme ve düşünme biçimleri ediniyorsunuz ama aslında görmeme ve düşünmeme gibi Türklüğün negatif hallerini de ediniyorsunuz. Sözleşme açısından bazı konularla ilgilenmemek daha kıymetlidir” dedi.

‘Hakikat söylenmeyecek’

Konuşmasında Müslümanlık sözleşmesine de değinen Ünlü, şöyle devam etti: “Müslümanlık sözleşmesi dikey değil, devletten dayatılmıyor. Merkez ve taşra arasında yatayda gelişiyor. 1915 yılında Ermenilere yapılan soykırım, katliam veya her ne ise Müslümanlık sözleşmesi çerçevesinde yapılmıştır. Bu soykırımda merkez ile taşra arasında bir uyumluluk vardır. Söz konusu sözleşmenin iki temel maddesi olduğunu altını çizen Ünlü, “Müslümanlık sözleşmenin iki temel maddesi vardır. İlki, güvende ve imtiyazlı yaşamak için Müslüman olmak şarttır. İkincisi, gayrimüslimlere yapılan ve yapılacaklar hakkında kimse hakikati söylemeyecek, duygudaşlık kurmayacak ve hakkında siyaset yapmayacak” diye konuştu. Ünlü’nün ardından konuşan Halkların Köprüsü Derneği’nden Prof. Dr. Cem Terzi ise, İzmir’de mültecilerle yapılan çalışmaları ve maruz bırakıldıkları ayrımcılıkları anlattı. Terzi, İzmir’de Suriyeli mülteci bebeklere aşı yapılırken, Arapça bilgi notuna izin verilirken Kürtçe bilgi notunun dağıtılmasına izin verilmediğini belirtti. Konuşmasında Osmanlı ve Türkiye’nin göç siciline değinen Terzi, Türkiye’nin kuruluş sürecinden bu yana geçen 80 yılda toplam 4 milyon insanın göçlerde öldüğünü söyledi.

‘AB’ye karşı kullanılıyorlar’

“Uygarlık yerleşme ile başlar, birilerinin yerleşme hakkını elinden alırsanız insalığı yok etmiş olursunuz” diyen Terzi, “Bugün dünyada mültecilere ve bizim Türkiye’de Suriyelilere yaptığımız budur. Bir yandan AB ülkelerinin aksine Türkiye’de Suriyelilere gösterilen misafirperverlik ve merhametin milli gurur kaynağı olduğuna vurgu yapılıyor, öte yandan her fırsatta AB’ye karşı kitlesel güç silahı olarak kullanılmaktan çekinilmiyor” dedi. kaynak: (Yeni Yaşam Gazetesi)
Editör: Haber Merkezi