Darbeler süreci işliyor. Saray merkezli darbe ve diktatörlük uygulamaları iç içe geçti.

 

Darbeler süreci işliyor.

Saray merkezli darbe ve diktatörlük uygulamaları iç içe geçti.

İktidarın ömrünü uzatmak için her türlü hukuksuzluk mübah sayılıyor. Halkın iradesine darbe üzerine darbe vurulurken, diktatörlük uygulamaları dört koldan sergileniyor.

Dün üç milletvekili daha hapse atıldı.

Çok olmadı, bir süre önce AKP ve MHP eliyle hapiste ne kadar kirli işe bulaşmış hükümlü varsa onlarla birlikte organize suç örgütü lider ve mensupları serbest bırakılmıştı. Devlet Bahçeli serbest bırakılmasını sağladığı Çakıcı ile poz vermişti, fotoğrafları servis edilmişti.

Önceki gün 3 milletvekili tutuklandı.

TBMM Genel Kurulunda bir süre önce mafya liderlerini hapisten çıkarmak için kalkan MHP ve AKP’li milletvekillerinin elleri bu defa aynı çatı altında bulundukları halkın temsilcilerini hapse göndermek için kalktı indi.

HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile CHP’li Enis Berberoğlu’nun milletvekillikleri düşürüldükten sonra HDP’li iki milletvekili hakkında hızla yakalama kararı çıkarıldı ve çok sürmedi aynı günün gecesi iki milletvekili gözaltına alınıp cezaevine kondu.

CHP’li Enis Berberoğlu da yeniden hapse atıldı.

AKP ve MHP milletvekillerinin çıkardıkları yasayla o bırakılan organize suç örgütü liderlerinin ve mensuplarının boşaltıldığı, gazeteci, yazar, aydın, milletvekili, belediye başkanı, siyasetçilerin, muhaliflerin doldurulduğu cezaevlerine bir kez daha halkın oyuyla seçilmiş CHP ve HDP’li milletvekilleri gönderildi.

Dün, HDP’li milletvekillerinin Ankara’da Güven Park’ta halk iradesine darbeyi protesto etmek için yapmak istedikleri açıklamaya da izin verilmedi, milletvekillerine saldırıldı, engellendiler. Ancak direniş önemliydi, nereden yürümek gerektiğine işaret ettiler. Keşke CHP’li milletvekilleri de orada olsaydı!

Ne yazık ki CHP, şimdilik açıklamalarla işi kotarmaya çalışıyor.

CHP’yi HDP’ye vurdukça korkuttular, ezme, etkisiz kılma çabasında bayağı mesafe alındığı bir gerçek. Yine ne yazık ki CHP, HDP’ye yönelik “bölücülük” kılıfı altında uygulanan şiddete ve baskıya sessiz kaldıkça hedef haline getirilmesinin koşullarını sunuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir cenaze töreninde, tartaklandı, lince maruz kaldığı o olayın ve davanın sonucundaki fiyaskoya bakarak birçok şey görülebilir. Bir Twitter yazıp atanın gözaltına alındığı, tutuklanıp cezaya çarptırıldığı yerde, CHP’nin Lideri Kılıçdaroğlu’na yumruk sallayan o zat tutuklanmadı bile.

Ve CHP’ye karşı Kılıçdaroğlu’ndan başlayan saldırganlık artık yaygınlık kazandı, tutuklamalara vardırıldı; Adana’da, İzmir’de görüldü bu uygulamalar. Ve yine ne yazık ki, şimdi saldırganlığın yeni bir aşamada olduğunun farkında bile değil CHP.

Zira AKP-MHP bloku, ülkeyi ancak darbeler döneminde görülebilecek ve yine ancak diktatörlüklerde tanık olunabilecek uygulamaların her gün yenilerine imza atıyor ve bu süreci derinleştireceğini ilan ediyor.

CHP, “Bizi sokağa çekmek istiyorlar” diyerek sokağı kötü bir şeymiş gibi gösterip pasifizmin, bir anlamda teslimiyetin teorisini yapmayı sürdürdükçe, her defasından öbür yanağını tokat atılmak üzere iktidara uzatmayı sürdürdükçe, bu pervasızlık artarak sürecektir.

TBMM, resmen Saray’ın arka bahçesi haline getirilmişken ve AKP-MHP kazanamayacağı bir seçime gitmemek için her yolu deneyecekken ve bu süre içinde tüm muhalefeti ezme çabası kararlıca sürdürülecekken, bir çıkış yolu bulamayan muhalefetin bu tavrı sürerse, ne yazık ki kötü sonda tercihlerle baş başa kalmaktan başka bir seçenek kalmayacak.

Dün bir kez daha halk iradesi ayaklar altına alındı. “Türkiye usulü başkanlık sistemi” ile tek adam yönetimini icra eder hale gelen TBMM, Saray’dan verilen talimatlarla kendisini var eden milletvekillerini yiyen bir çarka dönüştü.

Böyle giderse HDP’li milletvekillerine yönelik baskılar dinmeyecek, haklarında açılmış davalara yenileri eklenecek, davalar hızla sonuçlandırılıp birer ikişer hapse atılmaları sürecek gibi görülüyor.

CHP ise, eğer bir tutum değişikliğine girmez ise, dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki ortaklığının azabıyla yaşamakla kalmayacak, kendi iradesiyle çürümesini kaçınılmaz kılacak.

Dün, HDP’li milletvekillerinin sergilediği demokratik direnme hakkını destekleyerek yaygın hale getirmeli, mücadeleyi birleşik bir demokratik harekete dönüştürmenin yollarını bularak ilerlemekte ısrar etmeli…