VAN-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:  Pandemi sürecinde hükümet tarafından verilen destekleri yetersiz bulan VADSİAD Başkanı Berrin Tatlı Uçar, pandeminin aleyhine işlediği kadınların ağır ekonomik sıkıntılar, baskı ve şiddetle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Van Dinamik Sanayici ve İş İnsanları Derneği (VADSİAD) Başkanı Berrin Tatlı Uçar, koronavirüs salgını nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar, iktidar tarafından verilen kısa çalışma ödeneği, pandemi sürecinde kadınların yaşadığı sıkıntılar, kapanan işletmeler, işsizlik ve pandemi sonrası yaşanacak sıkıntıları MA / Adnan Bilen 'e  anlattı.


NORMALLEŞME UZUN SÜRECEK


Hükümetin normalleşme adımlarına değinen Uçar, “Normalleşme olarak kastedilen şey, tüm sektörlerin eski rutinine ve kapasitesine biran önce kavuşması ise şayet, bunun kısa sürede gerçekleşmeyeceği kanaatindeyim. Sınırlı, korunmaya ve mesafeye dayalı bir sosyo-ekonomik döngü, elbette yakın vadede gerçekleşecektir. Ama tam teşekküllü bir yaşama dönüşün yaklaşık bir yılı bulacağını düşünüyorum. Bu dönemde birçok sektör ve kurum açısından şüphesiz ciddi bir kriz yaşanmakta ve yaşanacaktır. Devletin küçük esnafı, KOBİ’leri, tarım, hayvancık gibi temel geçim kaynaklarını desteklemesi, bu bağlamda hayati bir rol oynayacaktır. Pandemi döneminde, kendi kendine yeten üretici kimliği, gelişkin bir ülke olmanın gerekliliğini daha derinden idrak ettik. Temel yaşamsal ihtiyaçları karşılayan alanlara öncelik tanımak, o sahalardaki istihdam kapasitesini genişletmek, işsizler ordusunun önemli bir bölümünü bu üretim sahalarına kanalize etmek ve lüzumsuz bürokratik masrafları kısmak, istikrarlı bir devlet politikası haline getirilmelidir” diye konuştu.


ÖDENEKLERLE GEÇİM SAĞLANMIYOR


Toplumun büyük bir kısmının uygulanan karantina tedbirlerinden ötürü işini kaybettiğini ya da işine devam edemediğini belirten Uçar, “Devletin kısa çalışma ödeneği için yaptığı yardımdan en fazla 5 milyon kişi faydalanabildi. İnsanların aldıkları ödenekler geçimlerini sağlayama yetmiyor. Özellikle Van'da, salgın dolayısıyla İran'dan gelen tüketici nüfusun yokluğunda, kentte gözle görülür bir kriz yaşanmakta, esnaf tabiri caizse kan ağlamaktadır. Kentte işsizlik oranı sürekli artarken, tarım ve hayvancılığın gerilemesi kentin temel üretim ve geçim kaynaklarını da iyice zayıflatmış durumda. Karantina sonrasında küçük esnafı, üretim atölyelerini, tarım ve hayvancılığı destekleyecek güçlü bir devlet ve uzun vadeye yayılmış düşük faizli kredi desteği olmadan, kentin eski canlılığına kavuşması zor görünmekte. Fahiş kiraların düşürülmesi konusunda da esnafın ve tüm üretim birliklerinin birlikte hareket etmesinde fayda var. Kadınların iş hayatına yeniden dahil edilmesi için KOSGEB gibi kuruluşların sağlayacağı hibeler ve kabul edecekleri projeler de önem arz etmektedir” diye belirtti.


İŞSİZLİK ARTACAK


Pandemi sürecinde tüm tüketim ürünlerinde yaşanan fiyat artışları, hayat pahalılığı ve gittikçe artan işsizliğin kriz sonrası çok daha ağır bir eşitsizliği beraberinde getireceğine işaret eden Uçar, “Toplumdaki farklı katmanlara ve sınıflara farklı şekilde etki edecek bu krizi, sadece toplam işsizlik rakamları üzerinden yaratılan politikalarla bertaraf etmeye çalışmamız, eşitsizliklerden doğan olası sorunları, yıkımları görünmez kılmakta ve kriz sonrası dönemde daha fazla eşitsizliğe sebep olma riski taşımaktadır. Serbest piyasa düzeninin bu salgını bir felaket kaldıracı olarak kullanarak, daha da güçlenmiş olarak geri döneceğini tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Zaten küresel siyasetin ufkunu uzun zamandır apokaliptik hayaller kaplamış durumda. Buna karşı direnmenin yolu da küresel bir dayanışmadan, başkalarıyla bağ kurmaktan, şeffaf bir dünya sistemi talebini, küresel bir sağlık sisteminin gerekliliğini ve dünya kaynaklarını eşit kullanma hakkını daha fazla gündemleştirmekten geçmektedir. Aksi takdirde çıplak hayatlarımızı kurtarma mücadelesi, zayıfların ve yaşlıların ortadan kalktığı bir hayatta kalma savaşına evrilecektir. İçinde bulunduğumuz çıkmaz ve ölümcül tehditler, belki de yeni bir uygarlık tasavvuruna ulaşmamızı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.


PANDEMİ KADINLARIN ALEYHİNE İŞLEDİ


Pandemi sürecinde özellikle kadınların ağır ekonomik sıkıntılar, baskı ve şiddetle karşı karşıya kaldığını dile getiren Uçar, şöyle konuştu: “Karantina zamanlarının cinsiyetçi etkilerine ve sonuçlarına dair ileride çok kapsamlı araştırmalara imza atılacağına eminim. Ataerkil düzenin evin içine tüm dehşetiyle ve eşitsizliğiyle çöktüğü, toplumsal, psikolojik ve ekonomik birçok alanda kadının aleyhine işleyen bir zaman dilimi oldu. Bu süreç; kadınların evdeki iş yükünü arttıran, çocuklara bakma sorumluluğunu katlanılmaz boyutlara vardıran bir kapalı hayat oldu. Sonuç itibariyle, sokağa çıkma kısıtlamaları kadına toplum tarafından biçilen rol daha da belirginleşti. Bu dönemde sosyal medyada dolaşan ‘korona aşısını bilim insanlarından önce anneler bulacak’ capsleri, yaşanan durumun yakıcılığını ortaya koymaktadır. Dünya genelinde, sokağa çıkma kısıtlamalarıyla birlikte, ev içi şiddet ciddi ölçüde atarak, kadınları hem fiziksel hem de psikolojik olarak tehdit etmeye devam ediyor. Kriz dolasıyla eve kapanan birçok kadın, evdeki ağır iş yükünden ötürü dijital ortamda, yani uzaktan çalışma koşullarını yerine getirmekte de zorlanmaktadır. Haliyle eşitsiz ev şartları, dijitalleşen iş ağlarında, erkeklerin daha fazla çalışıp, kadınların daha fazla ev işi yaptığı bir düzeni de beraberinde getirmektedir. Kriz sonrasında adaletli bir istihdam politikası ve psikolojik destek gibi çözümlerin, devlet ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla devreye sokulması, kadınlar açısından hayati önem taşımaktadır.”

Editör: Haber Merkezi