HABER MERKEZİ- Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren kazasında 25 kişi hayatını kaybetti. Kaza ile ilgili yetkililer aşırı yağışa bağlı olarak menfezin kayması nedeniyle meydana geldiğini açıkladı. Ancak Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Çorlu’daki faciaya ilişkin hazırladığı rapor ihmalleri ortaya koydu. Kazanın ardından dört sanık hakkında “taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan ikişer yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianame, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Yargılama devam ediyor. 1352 gündür oğlunun da aralarında olduğu 25 kişi için adalet arayan Öz ile verdiği hukuk mücadelesini ve Hendek davasını Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'e konuştu.

- 1352 gündür adalet arıyorsunuz. O günden bugüne ne değişti?

Bizim hayatımız altüst oldu ama adalet tarafında ne yazık ki hiçbir şey değişmedi. 1352 günden beri bu katliama sebep olan kurumun başındaki yöneticiler, bir kez olsun sorgulanmadılar. Kimse görevinden alınmadı, kimse tutuklu yargılanmadı. Yani sebep olanların hayatında hiçbir şey değişmedi. Ama bizlerin hayatları bitti.

"KORKMUYORUM"

- Bu süreçte hakkınızda soruşturmalar ve davalar açıldı. Bu sizi şaşırttı mı?

Dört soruşturma açıldı. İkisi davaya dönüştü. Birinden ceza aldım. Şu an istinaf sürecinde. Diğerinde ise hukuka aykırı açılmış bir dava olduğu için dava düşürüldü.

İlk açılan soruşturmada çok şaşırmıştım. Çünkü benim evladımı, hayatımı öldürenleri eleştirmenin neresi suç, suçluları bir kez bile sorguya çekmediler diye düşünmüştüm. Ancak zamanla beni susturmak için yaptıklarını anladım. Artık şaşırmıyorum. Korkmuyorum da.

- Geçen yıl koronavirüse yakalandınız. Sosyal medyada her gün sizin için binlerce tweet atıldı. Hukuki süreçte de bu desteği hissediyor musunuz?

Ben entübeden çıkıp kendime geldiğimde öğrendim bu desteği. İnanılmaz kıymetli bir duygu yalnız olmadığını hissetmek. Hukuki süreçte de diğer günlerde de yanımızda olan, bizleri hiç bırakmayanlar var. Bu ülkenin güzel yürekli halkı, işini onuru ile yapan kıymetli gazetecileri, habercileri, derdimize çare olmak isteyen ve bizleri unutmayan siyasetçilerini, sesimize ses olan sanatçılarını biliyor ve tanıyoruz. Desteklerini olabildiğince hissediyoruz. Ama onlar kadar bizleri görmeyen, sırtını dönen, bir şey rica ettiğimizde uzak duran duyarsız ve korkak olanların da kimler olduğunu biliyoruz. Hiçbirini unutmayacağız.

"ÇIKAN KARARA İSYAN ETTİM"

- Çorlu tren katliamı kazasının kısmen benzeri olan Hendek havai fişek fabrikası patlaması davasında geçen günlerde karar çıktı. Duyunca neler hissettiniz?

Hendek aileleri ile sosyal haklar derneğinin düzenlediği “adalet platformu”nda tanışma imkânı bulmuştum. Patlama öncesi ve sonrası olanları, yaşayanların bire bir ağzından dinlemiştim. Ve davayı da yakından takip ettim. Çıkan karara isyan ettim. Adaletin bir kez daha yerle bir olduğunu görmek, acılı ailelerin her gün ölümüne sebep olmak demekti verilen karar. Hemde sanık olanların, adaletin karşısında bu kadar fütursuzca mahkeme heyetine, avukatlara, siyasilere ve acılı ailelere ithamlarda bulunması kabul edilebilir tarzda değildi. Adalet adına bir kez daha utandım.

- Sizin davanızda sizce adalet gelecek mi?

Er ya da geç gelecek. Elbet adalet, altında ezildiği bu zulümden kurtulacak ve herkes için eşit olacak.

Ben kendimi artık bu ülkede güvende hissetmiyorum. Ulaşım hakkının bile ölüme çıktığı bir olayda bu devletin yöneticileri benim oğlumu katletti. 25 insanı ihmalleri ile öldürdüler. Bir anne, bir kadın olarak verdiğim mücadelede bu ülkenin polisi tarafından tartaklanıp, aradığım adalet sonucunda ben ceza aldım. Her gün kadınların öldürüldüğü, katillerin, sapıkların cezalandırılmadığı bu düzenin değişmesi gerek. Bu ülkenin bizden aldığı canlara karşılık, bize karşı hak, hukuk, adalet borcu var. Hesabını sormadan ölmeyeceğim. 

Editör: Haber Merkezi