VAN-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; Sitemizin Köşe yazarı Behice Dinçer'in "BİR SEVDA İKİ YÜREK" ilk şiir kitabına ilişkin Gazeteci Hamza Özkan’ın sorularını yanıtladı;
Söyleşimize sizi tanıyarak başlamak istiyoruz, Behice Dinçer kimdir, neler yapar, nasıl bir hayat görüşünü benimser, evrenle ve insanla nasıl bir ilişki içindedir?
Merhabalar öncelikle.1966 Hakkâri/Yüksekova doğumluyum. Eğitim ve Öğrenim hayatımı Yüksekova’da tamamlayıp iş hayatımın ilk adımını da memleketimde attım. İş hayatına atıldıktan sonra 2 çocuk annesiyken lisans eğitimimi bir anne ve iş kadını olarak Eskişehir-Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümü mezunu olarak tamamladım. “Hayatın her şeye ve herkese rağmen yaşamaya değer olduğunu ayrıca yaşam sürecinde saygıyı gölge, sevgiyi ise yaşam pınarı olarak” benimseyen bir hayat görüşüm var. Evren için; Gecenin karanlığındaki aydınlığın, gündüzün aydınlığındaki karanlıktan çok daha huzurlu olduğunu buluyorum. İnsanı evrenin dilinin sadece sözcüsü olarak görüyorum. Katili olduğu halde…
Bir şair olarak dil sizin için nasıl bir anlam taşıyor ve özelinde şiir sizin için ne ifade ediyor?
İnsanın varoluşunun en temel öğesi dildir. O dil ki bazen kalem olup sorguyu, yargıyı yazar bazen fırça olup yarayı boyar, müzik olup gamı kederi söyler. Bazen de şiir olup ruha hitap eder.
Şiir yazmak nasıl bir süreç, hangi aşamalarda geçiyorsunuz?
Şiir yazarken kendime kurallar koymuyorum. Gece genelde şiirlerimin ve ilham perimin bekçisi olur. Gecenin 12’si arkadaşım, ruh yapım yoldaşım, duygularım ise kaleme yoldaşım olur.
Yayınlanan “Bir sevda iki yürek” şiir kitabınızın temaları neler, okuyucuya neler anlatıyorsunuz, kitaplarınız nasıl bir sanat anlayışı ile yazıldı?
Kitabımda ki şiirlerin temasında kadın, çocuk, sanat, sanatçı, doğa ve yaşanmışlıklar var. Okuyucuya toplumdaki ve coğrafyamızda ki kadın isyanını, ezilmişliği, çocukların sesini, sanatçının sanatıyla topluma örnek oluşunu ve doğamızdaki zorlu yaşanmışlıklarımız içinde dilimizi, kimliğimizi, yaşamda ki haksızlığı ve hukuksuzluğu şiir diliyle dökmeye çalıştım.
Türkiye ve şiir kavramlarını aynı anda kullandığımızda aslında tek bir şiirden bahsedemiyoruz. Bu topraklarda yaşayan pek çok halkın şiirinden de bahsetmek gerekiyor, Türkiye’de şiir hakkında neler söylersiniz?
Diller evrensel olduğu halde geçmiş ve yaşanan son 30 yıl içinde düşünce özgürlüğü olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Örneğin; kaleminden, sözünden, sazından içeri alınan, yasaklanan, ya da ülkesine hasret kalan Şair, Yazar ve Düşünürlerimiz bu konu hakkında verilecek en önemli örnekler değil mi? Türkiye ‘de yaşanmışlıkların insanda açtığı yara ve acılardan dolayı okuyucu şiiri kendine daha yakın buluyor.
Hep şiirlerinizden söz ettik ama “Bir sevda iki yürek” kitabınız şiir olarak raflardaki yerini aldı. Şiir yazmaya sizi iten ne oldu, şiirin sizdeki yeri nedir?
Çocukluğumdan beri yazma aşkı ile aslında iyi bir roman yazarı olmak isterken kendimi şiirin derinliklerinde buldum. Beni buna iten neden ise yaşanmışlıklarımı ve hissettiğim derin duyguları şiirle daha özgün bir şekilde dile getirebilmek.
Türkiye’nin geleceğine dair endişeleriniz nelerdir, bu gidişat sizi, sanatı ve özelde de edebiyatı nasıl etkiliyor?
Her vatandaş gibi benimde gözle görünen sorun ve gidişattan kaynaklı geleceğe dair endişelerim var elbette. Ekonomi, insan hakları, özgürlük alanlarındaki kısıtlamalar sanatı ve sanatçıyı nasıl mı etkiliyor dersiniz? Ahmet Kaya’yı hep hatırlatır kalemle, sazıyla anlatılması gerekenleri fırlatılan çatalların dansını hiç unutmam. Mehmet Uzun’u yıllarca uzaktan Evdalê Zeyne’nin sesinde ki yankısından duymak, Aziz Nesin’in alevlerin arasından yardım istemesini ve yazmak isteyip ta duygularını yazamayan çok saklı edebiyatçıların gizli varlıklarını yansıtıyor.
Son olarak ilk kitabım olan BİR SEVDA İKİ YÜREK ’in Ötekilerin Gündem’de konuşmak ve paylaşmak aynı sitenin yazarı olarak beni onurlandırıyor. Bunun için size ve siteme sonsuz teşekkürler. Okuyucular BİR SEVDA İKİ YÜREK ’ta umarım hissettikleri özlem ve duyguları bulurlar. Herkese saygılarımla
Editör: Haber Merkezi
