BİR ÖĞRENCİ HAREKETİ OLARAK TALİBAN ve YENİ AFGANİSTAN !

Afganistan: Orta Asya’nın güneyinde denize kıyısı olmayan dağlık bir ülke.. 
Siyasi tarihi 1709’da  Hotaki hanedanının kurucusu Mirüveys’in bağımsızlık ilan etmesiyle başladı. Yüzyıllara dayanan bir tarih. Şuan için 32 milyon nüfusu olan 652 bin kilometrekarelik yüz ölçümüne sahip olmasıyla dünyanın 41. büyük ülkesi.. 
Nüfus çoğunluğunu Peştunların oluşturduğu ülkede Tacikler, Hazaralar, Özbekler, Türkmenler,Aymaklar, Araplar ve Beluçlar yaşamakta.
Düne kadar yönetim şekli Başkanlık Tipi Cumhuriyet
Kişi başına düşen yıllık gelir 592 dolar. Yani Türkiye’de yaşayanlar olarak onlardan şanslıyız.Ne kadar da ülkede çöpten beslenenlerin sayısı her geçen gün artıyor ise de  bizim yıllık gelirimiz 8.500 dolar. Şahsim adına tek kuruşunu görmedim. Artık işin muhakemesini sizlere bırakıyorum.
TALİBAN Örgütü Kimdir ne zaman kuruldu:
Peştun dilinde
Talib:Öğrenci
Taliban:Öğrenciler
1994 yılında 50 medrese öğrencisiyle Afganistan-Pakistan sınırına yakın Kandahar’da kuruldu.
Kurucusu: 1980’lerde Sovyetlere karşı savaşan mücahit birliklerinin bir üyesi Molla Muhammed Ömer
Şuanki Lideri: Molla Heybetullah Ahundzade

Konunun öznelerine ilişkin bir kısa bilgilendirmeden sonra yazımıza başlayabiliriz. 
Afgan, denince nedense benim aklıma yüz çizgileri derin ve Bamiyan Vadisi’ndeki 1500 yıllık Buda heykellerini havaya uçuran insanlar geliyor. Katı, sert ve asil bir o kadar da onurlu insan topluluklarının yaşadığı bir coğrafya olarak hep kalmıştır aklımda. Ki kendilerini yakından tanıma fırsatım da oldu. 15 yıl önce Türkiye’ye göç eden ve yerleşen birçok kişiyle tanışma fırsatım olurken; az önce saydığım özelliklerini dirayetle koruduklarına şahitlik ettim. Kolay kolay dilencilik yaptığını göremez, hırsızlık, fuhuş vb kötü olaylara asla kolay kolay bulaşmazlar.
Her seferinden işgalci bir devletin saldırılarına maruz kalan Afgan halkı için savaş makus bir talihe dönüşmüş durumda. En son Rusya’nın 1980’lerin başında hiçbir gerekçe olmadan işgal ettiği Afganistan’da savaş kırk yıldır bitmek bilmiyor. Rusya’ya karşı direnen Afganlar, ABD’nin de desteğiyle Rus işgalinden kurtuldu. Rus işgali sonrası Afganistan hükümeti ve ülkedeki güçlü dere beyleri (Diğer bir adıyla savaş ağaları deniliyor Afganistan’da) ülkeli kendi menfaatleri doğrultusunda kanun nizamdan yoksun bir şekilde sözüm ona ‘Seküler’ bir kof anlayışla yönetmeye başlarken; Rusya’ya karşı savaşan ve büyük kayıplar veren mücahitler durumun vahametini görüp örgütlenmeye başladılar. Ve örgütlenmesi tabanı hazırlanan Taliban (Öğrenciler) örgütü resmen kuruldu. 50 kişiyle kurulan örgüt birkaç ay içerisinde savaşçı sayısı 20-30 bin militana dayandı. Bu korkunç bir büyümeydi. Bunu besleyen temel faktörü ülkedeki başıboşluk, adeletsizlik bununla beraber her geçen gün yoksullaşan aç bırakılan bir halk.. Tabi ki Taliban için tüm bunlarla beraber nüfusunun yüzde 95’inde fazlasının Müslüman olduğu bir ülkede İslam Şeri hukukunun tamamen ortadan kaldırılmış olması ve yerine içi boş egemenlerin çıkarlarına göre şekillendirilebilen hukuk normlarının uygulanmaya konması özellikle de halkta ‘Din ve diyanet elden gidiyor’ algısını oluşturdu.
Tüm bu ve daha fazla gerekçeyle köylerde, ilçelerde, şehirlerde propaganda yapan Taliban çok geçmeden kurulduktan 2 yıl sonra başkent Kabil’in kapılarına dayandı ve çok sürmeden 27 Eylül 1996 ‘da şehri tümüyle kontrolü altına aldı. Halktan müthiş destek gören Taliban hareketi, 1998’de ülkenin yüzde 90’ını eline aldı. 
Sorun o günden sonra başladı !
Ve işte sorun tam da o günden sonra yaşanmaya başlandı. İlk etapta BM binasına sığınan Devlet Başkanı Necibullah Ahmedzay ile kardeşi Şahpur idam edildi. Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve emiri de Emirel Müminin olarak Molla Ömer oldu ve adına camilerde hutbeler okundu. Pakistan, Arap emirlikleri, Suudi Arabistan Talibanı resmen tanıdı. 
Peki geldikten sonra neler mi  yaptılar ?
Şeriata dayalı anayasal sistem devreye konularak Hanefi mezhebi ön planda tutuldu
Şeriatın gündelik hayatta uygulandığını takip etmek için Emr-i bil Maruf (İyiliği emretme) bakanlığı oluşturuldu.
Erkeklere takke sakal mecburiyeti getirildi. Uygulamayanlar hapse atıldı.
Televizyon yayınları durduruldu müzik yasaklandı.
Namaz kılma mecburiyeti getirildi. 
Camilerde yoklama alındı gelmeyenler cezalandırıldı.
Namaz surelerini ezberleme mecburiyeti getirildi bilmeyenler kent meydanlarında kırbaçlandı.
Kadınlar bir erkeğin refakati olmadan asla dışarıya çıkamazlar.
Kadınlara ‘Hicap-Burka’ giyme zorunluluğu getirildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı
Kadınların eğitim hakkını engellediler ve on yaşından büyüklerin okula gitmesi yasakladılar. Malala Yousafzai adındaki 15 yaşında kız çocuğu sokak ortasında suikast girişimine maruz kaldı. Sonra Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Ders kitaplarındaki görseller kaldırıldı
Öğrencilere 3. Sınıftan itibaren en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.
Ele geçirilen tüm bilgisayarlar televizyon kabul edilerek kırıldı.
İslam Devletine karşı gelenler hain ilan edilerek direk idam edildi.
Taliban İslamcı radikallerin iştahını kabarttı !
Radikal köktenci İslam literatüründen vazgeçmeyen Taliban, konumunu bu zora dayalı sistemle ayakta tutmaya çalışırken; başka ülkelerde bulunan Radikal İslam yanlısı örgütlerinde iştahını kabartıyordu. Ve zamanla Tacikistan, Özbekistan, İran, Türkmenistan, Suudi Arabistan gibi ülkelerden binlerce militan Taliban saflarında yerini buldu yada kendi ülkelerinde örgütlenme ağlarını oluşturana kadar buradaki yapının içinde kaldılar. Öyle ki Taliban’dan çok önce Suudi Arabistan’da örgütlenen El Kaide örgütü lideri Üsame bin Ladin, kalkıp Taliban’ın yanına geçti ve buradan programladığı 11 Eylül 2001 ABD saldırısıyla 2.977 kişinin ölmesine neden oldu. ABD için bu bir milattı. Ve günden sonra Irak’a müdahele olmak üzere ABD’nin Ortadoğu’da ‘ terörü evinde bitirmek’ adına sert müdahaleleri gelmeye başladı. 
‘Ladin misafirimizdir ‘ söylemi yıkımın başlangıcı oldu !
ABD yönetimi, Afganistan’da Taliban kontrol ettiği yerlerde yaşayan El Kaide lideri Usame bin Ladin’i kendilerine teslim edilmesini talep ettiğinde Taliban’lar gelenekçi bir tavırla ‘ Ladin bizim misafimizdir onu kimseye teslim etmeyiz ‘ diye cevap verdi. Ve böylelikle dünyanın süper gücü ABD’nin öfkesiyle başbaşa kaldı. 
ABD 7 Ekim 2001’de Kuzey İttifağı’nın yardımıyla ülkeye müdahale etti. Kısa sürede tüm kentleri Taliban’ın en güçlü olduğu Kandaharı dahil alan ABD karşısında Talibanlar dağlara çekilmek zorunda kaldı. Rus işgali sonrası ülkenin kıymetini bilmeyen diğer ittifak gibi Taliban’da yönetimi devraldıktan sonra kıymetini bilmediği ülke yönetimini ABD’nin müdahalesiyle kaybetmişti. Batı yanlısı hükümet kuruldu. Talibanlar, Pakistan İstihbarat Teşkilatı (ISI) eliyle silahlanarak tekrar gerilla savaşına döndü. 
Talibanı ülkeden süren ABD, yeni bir hükümet kurdu. Kandahardan Kabile NATO kuvvetlerinin de desteğiyle tüm kontrolü ele aldı. 
11 Eylül saldırısının mimarı El Kaide lideri Üsame bin Ladin 2 Mayıs 2011 tarihinde Afganistan-Pakistan arasında bulunan kırsal alanda bir operasyonla öldürüldü.
Büyük güç kaybeden Taliban, yılmadı ve örgütlenmesini sürdürdü. Şehirlerde bombalı büyük eylemler düzenleyerek her zaman varlığını hisettirmeyi sürdürdü. Kırsal alanlarda radikal islamı benimseyen halktan çokça destek gördü. Batısında güçlü ve müreffeh bir Afganistan istemeyen Pakistan, Talibana istemediği kadar silah mühimmat sevkiyatı yaptı. Aynı şekilde Rusya, Çin gibi ülkeler de yine gayri nizami harba dahil olarak ABD’ye karşı Taliban’ı desteklediler. 
Sonsuza kadar Afganistan’da kalmayacak olan ABD, ülkenin kaderini Afganlara bıraktı !
ABD yönetimi, Afganistan’da 300 bin askerin eğitilip donatıldığı haliyle herhangi bir Taliban saldırısına karşı istenildiğinde çok rahat karşı konulabileceğinin tekniki tüm alt yapısını oluşturarak sonsuza kadar kalmayacağı Afanistan’dan 2014 yılı itibariyle çekilme kararı aldı. ABD Afganistan’ın kendileri ve müttefikleri için artık bir yük olduğunu öngörerek, planladığı çekilme takvimi işlerken; Taliban’lar özellikle son birkaç ay içerisinde kent merkezlerine tekrardan yönelmeye başladı. Tüm kent merkezlerinde bulunan Afganistan resmi hükümetine bağlı asker ve polisler, Talibanlara tek kurşun sıkmadan geri çekilmeye başladılar. Herhalde bunun müsebbibi de ABD değildir. 
ABD, 20 yıl içinde 300 bin Afgan askerini eğit donat kapsamında eğitti. Tüm havalanları ve askeri kışlaları modernize ederek Afgan hükümetine ve ordusuna kazandırdı. Asayişin sağlanması için birçok ABD askeri ve NATO müttefiği askeri yaşamını yitirdi. ABD toplamda 20 yıl için 100 milyar dolardan fazla bir bütçe ayırdığı Afganistan’da sonsuza kadar kalamayacağını ve artık Afganistan’ın geleceğine Afganların karar vermesi gerektiğini belirterek; 2014 yılından başlamak üzere çekilmeyi önüne koydu ve 11 Eylül 2021’de tam çekilmeyi eksiksiz tamamlayacağını açıklamıştı. ABD toplamda eğitip donattığı Asker sayısı 300 bin iken talibanın halihazırda güçü 85 bin savaşçı. Ve Afgan hükümeti ordusu çok daha etkili ve büyük silahlara sahip.
ABD yenildi mi yoksa bilinçli olarak geri çekildi mi ?
Ve bu gün geldiğimiz noktada yaşanan gelişmeler bunu gösteriyor ki ABD çekildi ve Afganlar kendi ülkelerinin geleceğini kendileri bir şekilde belirleyecek. ABD, Afganistan’ı bırakıp kaçtı gibi yorumlar, köyler arası yada Afrika’da kimseden bihaber yaşayan kabileler arası bir durum tahlili ötesine geçmez. 
ABD, özellikle savaş ve barış stratejilerini on yıllarca önceden planlayan ve bu plan doğrultusunda hayata geçiren bir süper güç. ABD, Afganistan’da Taliban’a yenildiği için mi çekildi ? Rusya, Çin, İran baskısından mı çekildi ? Afganistan’da her gün onlarca askeri ölüyor diye mi çekildi ? tüm soruların cevabı elbetteki hayır. Ön gördükleri stratejileri gereği çekildiler. Ve bu çekilme stratejisinin askeri ve politik birçok sonucu olacağına ilişkin hepimizin komplo teorileri elbette vardır. 
Bana sorarsanız, ABD yıllardır uğraştığı Afganistan durumu artık her açıdan çekilmez bir hal almıştı. Desteklediği eğittiği donattığı askeri yetkililer komutanlar, silahlarını götürüp Taliban milislerine satıyor yada bir şekilde onlara karşı kullanmaya asla yeltenmiyordu. Ne kadar da demokratikleşmeye çalışsa da Afanistan halkının kendilerinin kendilerini demokrasiye layık görmeyen bir ısrarla her zaman ABD’yi gayrimüslim ve Taliban’ını da kendilerinden biri kendi Müslüman çocukları olarak görüp aslında gönüllerinde yatan aslan hep Taliban idi . Tabi ki bu oran yüzde yüz olmasa dahil yüzde 70’e tekabül edecek kadar da gerçekçi olduğu bu gün için Taliban’ın elini kolunu sallayarak girdiği şehirlerde kentlerden kendilerine bir kurşun sıkılmamasından anlıyoruz. 
Şii İran hilafetine karşı Sünni Taliban Hilafeti dönemi !
ABD’nin Afganistan’da çekilmesi kısa ve uzun vadede elbette büyük etkileri olacaktır. ABD, İran Şii Hilafetine karşı Taliban eliyle inşa edilen Sünni Hilafetini her zaman bir sopa gibi İran’ın başında sallayacağından eminim. Öyleki aynı zamanda bir dönemler Rusya’nın özellikle Çeçenistan savaşında müzdarip olduğu radikal İslamcı gruplar bundan sonra Rusya için büyük bir tehlike arzetmeye başlayacaktır. Tüm bunlarla beraber, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Arap ülkelerinden gelen radikal İslamcı örgütler artık Afganistan üzerinden Rusya’ya ihraç edileceği dönem başlamıştır. Ki ABD Doha’da Taliban yöneticileri ile yaptığı toplantının bana göre tek önemli bir gündem maddesi vardı o da ABD karşıtı olarak örgütlenen El Kaide gibi terör grupların ABD’ye karşı  örgütlenmesine asla izin verilmeyecek denilmesiydi. 
Ve Kabili’i aldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı sarayından açıklama yapan Taliban yetkilileri, eskisi gibi katı, dayatmacı tutumlardan olabildiğince uzak duracaklarını ama ülkeyi şeri hukuk kuralları çerçevesinde yöneteceklerin ilk mülakatlarında belirttiler. Kabil hükümetiyle çalışan tüm herkesi af ettiklerini aynı zamanda silahını bırakan asker polislere asla karışmayacaklarını açıkladılar.
Tabi ki tüm bu açıklamalarda beraber BM ve ABD gelişmelerin takipçisi olacaklarını da belirttiler.
Bundan sonrasını Rusya, Çin, İran, düşünsün..Özellikle İran, Şii hilafetine karşı Sünni Hilafeti …

Editör: Haber Merkezi