Bu saatlerde Yıldız'ı uğurlamak için buluştuk dostları arkadaşları yoldaşları olarak, bir Cemevinde. YILDIZ, bir kadın olarak dünyaya gelmişti. İçine doğduğu inanç dünyası Kızılbaş ve etnik kimliği Kürttü. Her Kürdün yolu bir şekilde göçe düşer. Onun göç yolu Adana'ya düştü.

Tarih 70'ler derken Yıldız, bu kez genç bir kadın işçi oldu. Adananın esan sahibi sayılan SA'ların bir fabrikasında. Bu kez de komünist oldu. Dört K ile perçinlenmiş Yıldız, 12 Eylül zorbalığı altında bütün K'ları ile direniş saflarında bir emekçi olarak durdu. Takvim 90'lara koşarken o da gönlündeki adamla evlenip İstanbul'a geldi. Devrimci saflarda da süren toplumsal cinsiyetçi yaşam tarzı onu bir evkadını ve nihayetinde annelik işi ile buluşturdu. Anneliğini çok sevdi ve çok mutlu oldu, oğlcuğu yaşamını dolduran en büyük varlıktır artık. O varlıkla devrimci yaşamın içinde olmaya devam etti. Ama ev kadınlığı ı yapsa bile kimliğiyle barışık olmadı hiç. Orada kendisi gibi bir avuç komünist kadınla başlayan isyanın içinde yer aldı.

Sosyalist kadınların birinci dalga aydınlanmasında Emekçi Kadınlar Birliğini var etme kavgasındaydı. 2000'lerde başlayıp 2009'da kendini ortayakoyan Kadın Devriminin güçlü savunuculuğundaydı artık. Sosyalist Kadınlar mutfakları terk etme özgürlüğüne ulaşmışken, milyonlarca ev kadını da evdeki emeğinin sahibi olmalı ve karşılığını almak için yeni bir mücadele alanı açmalı, evdeki işçi kimliğini bu erkek egemen düzen ve devletten çekip almalıydı. O günlerden aklımda kalan en önemli duruşu bu oldu Yıldız'ı. Hatta ilk dalgada da bunu savunduğunu açıklandığında iyice coşkundu. Şimdi o adı gibi Yıldızlara karışırken, bu dünyada kadın devrimini, devrimler silsilesine eklemişlerin onuruna sahip beşinci K'nın neferi olduğu bilinsin isterim.

Kanser illetine yakalandığında, yüreğinde bu tarihin bilincini taşıyordu ve bu kez bir savaş alanı daha açılmıştı önünde; doğayla savaş! Onu bu yeni savaşında hiç yalnız bırakmayan dostları, eşi Celal ve hayatını erteleyen oğlu Özgün, benim gibi ziyaretçi kervanındakiler, Yıldız ın 5 K ile düşünüp yaşadığına, bu kavgadan zaferle çıkmak için dişini tırnağına taktığına tanıktır. İnsanın ölümsüzlük arayışının dinler, Felsefe, tıp ya da siyaset alanlanlarındaki bilgisine bakarak diyebilirim ki, YILDIZ, bunun insan kadın örneğiydi, yaşamak için büyük bir aşkla direndi. Öyle ki, Celal'den öğrendiğim kadarıyla; son günleri bilirken bile bir vedalaşma yaşamamışlar! Şimdi bunun ne önemi var diye sormayın bana.

Devrimcilerin ölümü fütursuzca karşılaşmaları geldi aklıma.Yıldız Meral, kadim kadın yoldaşlarımdan, bu dünyayı terk etmek zorunda kalan bir insan, şu saatlerde memleketi bildiği Adana'da en yakınlarının ve yollara çıkma hakları olan dostlarının omuzlarında son mekanına ulaşmış olmalı. Toprağı bol olsun, üstünden çiçekler eksilmesin. Ona son altı yılını feda eden yakınların, ablası Leyla'nın ve tüm dostların başı sağ olsun.

Editör: Haber Merkezi