Gezi direnişi 3. kez yargılanıyor…

Son günlerin revaçtaki söylemiyle, Gezi Direnişi, Taksim Meydanı’na, Gezi Parkı’na “çökmek” isteyenlere karşı bir halk direnişidir.

Mafya lideri onca pislik döktü orta yere ancak ne bir soruşturma ne bir dava… Cinayet, silah, uyuşturucu sevkiyatı, gazete baskınları, para aktarmalar, çökmeler… Onlar için ne yargıdan ses çıktı ne de iktidar ortaklarından…

Oysa Gezi ülkesinin doğasına, ağacına, böceğine sahip çıkanların birliğiydi. Bir avuç azınlığın yağma hareketine karşı milyonların hareketi olarak gelişen bir direniştir Gezi. Öyle yalanla, riyayla “Yoluna baş koyma” değil, gerçek bir sahiplenmedir Gezi. Irkçılık söylemi, milliyetçilik böbürlenmesi değil; yaşlısı, genci, kadını, erkeği, farklılıklarının tümüyle ortak mücadelenin adıdır. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i, Arap’ı…  Özcesi tüm halklarıyla, farklı dillerden, farklı inanç ve kültürlerden tüm Türkiye halklarının ortak sesi, ortak duygusu, ortak sahiplenmesi, ortak direnişidir Gezi.

Güneşe tükürmeye kalkan yüzüne tükürür...

Öyle olmadı mı?

Hani, bir kadına onlarca kişi saldırmış, üzerine işemişti! “Kadınlar küfrediyor, erkekler vuruyordu…” Hitler’in Goebbels’iyle yarışırsınız. Hepiniz birlikte söylediniz o yalanları, inandırmak için tüm kanallarınızı sonuna kadar açtınız. Pislik sökün etti o kanallardan. Ama hani! Gezi’yi kirletebildiniz mi?

Hayır!

Gezi parlamaya, göz kamaştırmaya, yürekleri doldurmaya devam ediyor.

Sonra cami yalanı…

Onu da caminin hocası yalanladı… Yalanınıza ortak olmadı, “Yalan söyleyemem” dedi diye Hhocayı işinden, ekmeğinden ettiniz.

Bunca kötülük kol gezerken mayalanmaktadır iyilik, güzellik direnişidir Gezi ve kaynağı güçlü bir çağlayandır. Yer yer çıkıyor ortaya; Kaz Dağlarında, taş ocağında, kesilen ağacın gövdesinde, derenin çağıltısında, çiçeğin dalında, arının, kelebeğin kanadında…

Bugün Karadeniz’de dolaşıyor Gezi ruhu… Direniş bayrağını İkizdere köylüleri, Eşkencedere halkı dalgalandırıyor. Kadınlar orada da en önde. Karadeniz dağlarında, yaylalarında, ormanlarında, derelerinde, çaylarında yankılanan kadınların sesidir, dalgalanan bayraktır Gezi.

Gezi, öyle bir etki yarattı, öyle bir miras bıraktı, öyle bir kültür yarattı ki onu söküp atmak mümkün olmayacak. Karalamaksa hiç olası değil. Oralarda ne için sürüyorsa direniş ve kime karşı sürüyorsa Gezi’de de öyleydi…

“Baş koymuşum Türkiye’min yoluna

Düzlüğüne yokuşuna ölürüm

Asırladır kır atımı suladım

Irmağına akışına ölürüm…” diyenlerin yalanı bir yana, Gezi direnişi bir yana. Irkçılık söz konusu olunca bin dereden su getirenler bir saray ortaklığına dönüştürülmüş olan beşli şirketler eliyle ülkenin yağmalanması karşısında bırakın kıllarını kıpırdatmayı, iktidarla el ele verip muhalefeti, direnişi, haklı eylemleri bastırmaya çabalıyorken, halklarımız toprağına, taşına, ırmağına sahip çıkıyor. Gezi budur işte!

Gezi doğaya sahip çıkanların direnişiydi, yağmaya karşı duruştu ve duruş bugün de sürüyor. Geçilmeyen köprülerden, inilmeyen havaalanlarından yağma sürüyorsa gezi sürer. 30 yıl, 40, 50 yıl garantili yağma varsa Gezi Ddirenişi bitmez. Ve o direniş mutlaka başarıya ulaşacaktır.

Dün yine Gezi davası duruşması vardı. 3. kez aynı davadan yargılama yapılıyor. Osman Kavala 3.5 yıldır rehin tutuluyor. Suçu, Gezi Ddirenişinde dayanışma içinde olmak… O kadar. Milyonlardan biri… Ama tıpkı Kabataş yalanı gibi, Ccamide bira içtiler, yalanı gibi…

Osman Kavala da beraat etti oysa… Ama Erdoğan müdahalesi ile yeniden yargılama yapılıyor…

“Bu da olmadı bir daha…” Bu kaçıncı dava… Gezi Ddirenişi demokratik bir gelecek arayışı olanlar ile diktatörlük heveslileri arasındaki bir direnişti. Evet, direniş, Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesi ile patladı, ama birikimler AKP yönetiminin yağma politikasına karşı birikmişti. Baskıya, zulme, hukuksuzluğa karşı bir başkaldırıydı.

Gezi direnişine katılan milyonlar, kendi bilgi birikimleriyle AKP’nin Türkiye’yi nereye götürmek istediğini ta o zaman görmüştü. Milyonlar bunun endişesi içindeydi ve kötü gidişe “dur” demek için bir araya geldiler, harekete geçtiler.

Gezi direnişi, son günlerde su yüzüne çıkan pislikleri ta o zamandan görmüş olanların haklı direnişidir. Suç örgütü liderlerinden Sedat Peker’in bir bölümünü ifşa ettikleri bile Gezi’nin ne denli haklı bir direniş olduğunu gösteriyor. Gezi başarılı olsaydı, başka bir Türkiye için yol açılacaktı. Oysa bugün Türkiye’nin başına çökülmüş olduğunu görüyoruz.

Gezi bir yana, mafya, medya, yargı, iktidar bir yana. Geziciler temiz Türkiye isteyenler. Oysa, iktidarın hali pür melali orta yere serilmiş halde duruyor; çürümüşlük Türkiye’nin her yanını sarmış durumda.

Dolayısıyla, bugün limanlara çökenlere, köprülere, havalimanlarına, derelere, doğaya, medyaya çökenlere, yargıya çökenlere karşı bir direniştir Gezi, ve o direniş sürüyor.