DİYARBAKIR - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kayyımların kadın iradesine ve kazanımlarına yönelik saldırı olduğunu belirterek, ortak mücadeleyle kazanımların ileriye taşınması gerektiğini söyledi. 

MA'nın haberine göre; Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, Diyarbakır’da bulunan Amed Şehir Tiyatrosu'nda “Kayyımın kadın alanındaki tahribatları ve ortak mücadele hattını oluşturma” konulu panel düzenledi. Panele, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, görevden alınarak yerine kayyım atanan HDP’li kadın belediye eşbaşkanları, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Nihal Yanık, Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, Mersin Akdeniz Belediyesi eski Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, Kadının İnsan Hakları Derneği’nden Zelal Ayman ve Amed Şehir Tiyatrosu’ndan Elvan Koçer, panelist olarak yer aldı. 

Panale, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Rosa Kadın Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) Genel Başkanı Ayşe Yetmen ve gazeteci Ayşe Düzkan ile çok sayıda kadın aktivist katıldı. 

Panelin açılış konuşmasını yapan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, 2016 yılından bu yana kayyım yarattığı tahribatlara tanık olduklarını belirterek, “Bunun seçilme hakkına, irade gaspı anlamına geldiğini belirttik. Kayyım atanan belediyelerde, hırsızlığın, yolsuzluğun nasıl yaşandığına tanıklık ettik. Amed’de belediyenin hizmet binasında yapılan değişiklikleri, rantı hep beraber gördük. Belediyelerin karakola çevrildiğini gördük. Kadın bakış açısı kazandırdığımı belediyelerin nasıl birer rant ve iktidar alanına çevrildiğini fotoğraflarla da gördük” dedi. 

EŞİT TEMSİLİYET PERSPEKTİFİ 

Kayyımların derinlemesine tartışılması gerektiğinin altını çizen Başaran, “Belediyeler iktidarın kendini en mutlak olarak kendini hissettiği alanlardan biridir. Siyasi partilerin politikalarını yerelde uyguladığı alanlardan biridir. Bizler yerel yönetimlere yeni bir iddia ile giriş yaptık. 1999’da ilk defa belediyelerde kadın perspektifiyle adımlar attık. 2014 seçimlerinde eşbaşkanlık ile demokrasi belediyelerde oturdu. Kadınların ortak mirası aynı zamanda dünya kadınlarına bir armağandır eşbaşkanlık sistemi. Eşit temsiliyetin yerel yönetimlerde uygulanması bir ilk oldu. Belediyelerin erkek egemen anlayışıyla şekillenmeyeceğini, kadınlar gösterdi. Kadın kurumlarından şiddet hattına, kadın daire başkanlıklarından kadın müdürlüklerine perspektif oluşturuldu” diye konuştu. 

KAYYIMLARIN İLK İŞİ 

Kayyımların ilk işinin kadın kurumlarını kapatmak olduğunu ifade eden Başaran, “Kadın kurumlarımızı hedef gösterdiler. Bu sadece kadın kurumlarının kapatılmasından ibaret değil. Aslında bir politikanın sonucudur. AKP-MHP ittifakı, erkek egemen bir anlayışla siyaset yapıyor. Kayyım rejimiyle ideolojik perspektifini yerellerde yaratmaya çalıştı. Belediyecilik anlayışımızı ters yüz etmeye çalıştılar. 2016 yılından bugüne kadın kurumlarının kapatılması, kayyım atanan şehirlerde kadına yönelik şiddetin artışı iktidarın yürüttüğü politikaların sonucudur. Kadınlar şiddete uğradıklarında iktidara bağlı merkezlere gitmeyi tercih etmiyorlar. Ya evlerine gönderildiler, ya da suçlu çıkarıldılar. Kadınlar bu nedenle belediyelerimize bağlı olan merkezlerimizde kendilerini daha güvenli hissettiler. Kadınların bugün şiddete uğradığında gidebileceği çok az kurum var. Bu kurumlarda iktidarın hedef haline getirildi” şeklinde konuştu. 

KADIN İRADESİNE SALDIRI

Kadın kurumlarının karşısında konumlandırılan kurumlarla erkek egemen anlayışın yerleştirildiğini söyleyen Başaran, “Erkeğe biat eden, en nihayetinde devlete biat eden kadın profilleri ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Aslında eşbaşkanlık sistemiyle, ortak bir fikriyatla, ortak akıl yerine bırakın yerelden seçilen bir iradenin, merkezden atanmış, toplumun iradesini yok sayan bir saldırı söz konusu. Kadınların ihtiyacına göre bir hizmet perspektifiyle hareket ediyorduk. Ama şuna bu perspektiften çok uzak, toplumun yarısı olan kadınları görmeyen kayyım rejimiyle karşı karşıyayız. Bu süreçte tahribatların boyutu büyük bir şekilde karşımızda duruyor. Bizler kayyımın halkın iradesine, seçme seçilme iradesine ve Kürt halkına bir saldırıdır. Ancak aynı zamanda kadın iradesine ve dönüştürme iradesine saldırıdır” ifadelerini kullandı. 

KAZANIMLAR KORUNMALI

Kadınların ortak kazanımlarının korunması gerektiğinin altını çizen Başaran, “Tam da bu noktada iktidar daha pervazsız bir şekilde kazanımlarımıza yöneliyor. Bugün önümüzdeki dönemin yol haritasını çıkarmak çok önemli. Ortaklaştıracağımız fikirler var, bu kazanımlarımızı nasıl ileriye taşıyabiliriz üzerinden tartışmak gerekiyor” dedi. 

Kadınların ortak mücadele mekanizmalarını kurması gerektiğini vurgulayan Başaran, “Bizlerle sınırlı kalmamalı. Diğer partilerle bu dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Ortak mücadele hattı, kadın mücadelesinin nasıl dönüşüm yarattığını gösterecek” diye konuştu.  

Mutlu: Kayyımlar kadın mücadelesine ideolojik saldırıdır

Kayyımların kadın mücadelesine ideolojik saldırı olduğunu belirten Akdeniz Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, “Kadınlar bu saldırıları püskürtebilir. Ortaklaşmamız gerekiyor” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu tarafından Diyarbakır’da bulunan Amed Şehir Tiyatrosu'nda düzenlenen “Kayyımın kadın alanındaki tahribatları ve ortak mücadele hattını oluşturma” paneli, katılımcıların konuşmalarıyla devam ediyor. 

KÜRT KADIN BELEDİYECİLİĞİ

Panelde konuşan Mersin Akdeniz Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, yerel yönetimlerin önemine değinerek, “Yerel yönetimler sadece belediyelerden ibaret değildir. Yerel yönetimler, kadın hareketleri ve sivil toplum örgütlerini kapayan bir çalışmadır. Bu yönetim şekli eğer demokratik ise aynı zamanda özerktir. Yerel yönetim aynı zamanda toplumun bir arada bulunduğu demokrasinin ilk çağıdır. Yerel yönetimlerde demokratik bir anlayış varsa, bu hem merkezi hükümeti hem devleti hem de toplumu demokratikleştirir. Türkiye anti demokratik, faşizan bir yönetime sahip. Ulus devlet ideolojisi, tekçi bir ideolojidir. Bu yerellerde farklı kültürlere nasıl ulaşılır. Kürt belediyeciliği, kadın belediyeciliği bunun imkanlarını buldu” diye belirtti. 

Kürt kadın belediyeciliğin güçlü hikayesinin 1999 yılında Halkın Emek Partisi’nin (HEP) kuruluşuyla başladığını dile getiren Mutlu, “HDP’den önceki Kürt siyasal hareketinin içinde kadınlar mücadele ederken, kadın kollarıyla başlayan bir hikaye var. Bugün eşbaşkanlık noktasına vardık. Bunun güçlü bir başarı olduğunu görmek gerekiyor. Eşbaşkanlıkla taçlandırılan bir yerel yönetim anlayışımız var. Büyük bedeller ödeyerek, bugünlere kadar geldik. 1999’da üç arkadaşımız vardı. ‘Kadından belediye başkanı olmaz’ denilen zamanlardan geldik. ‘Kota olsun ama başarılı kadınlar olsun’ denildi. Erkeklerin bizi tanımladığı dönemde, bir yandan erkek egemen cinsiyetine karşı mücadele ederken diğer yandan da kendimizi dönüştürmek için mücadele ettik” diye belirtti. 

ÖRNEK OLACAK ÇALIŞMALAR 

Mutlu, toplumun yarısını kadınların oluşturduğunu belirterek, “Kadınlar mücadele alanında var, bunu Ortadoğu’yu sarsacak bir güçle eşbaşkanlıkla taçlandırdık. 2014’te BDP döneminde eşbaşkanlık sistemine geçildi. Siyasal partide demokratikleşme paketinde kabul edilmişti. Fakat yerel yönetim alanına geldiğimizde, özgürlük idealimizle seçildik. Yüksek oylarla mücadeleye başladık, halka hizmet etmeye başladık. Belediye eşbaşkanlarımız örnek olacak birçok çalışma yürüttü. Kadına, halka sorarak çalışmalar yürüttük. Yerel yönetimler nasıl bir çalışma yürütüyorsa, kadına sorarak yürüttü. Seçimlerde kadınlara sorarak projeler hazırladık. Kadınlar toplumsal olanı istiyordu. Klasik belediyecilik değil, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerle tarihe geçtik. Kürt kadınlar için gurur meselesidir” dedi.  

KADIN ÖZGÜRLÜKÇÜ PARADİGMA

Kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik paradigmayla yola çıktıklarını dile getiren Mutlu, “Biz doğayı savunuyoruz, tahrip edemeyiz. Sistemin tahribatlarını ortadan kaldıracak bir mücadeleyi esas aldık. Kadının özgürlük mücadelesini büyüten, şiddetle mücadele eden bir anlayışla çalışmalar yürüttük. Belediyelerde toplumsal cinsiyete duyarlı hizmetler başlattık. Kadın müdürlükleri oluşturduk. Kürt kadın belediyeciliği güçlü bir örnek oldu” ifadelerini kullandı. 

‘GÜÇLÜ BİR MİRAS BIRAKMAK İSTEDİK’

Kadınların aynı zamanda demokratikleşme mücadelesi de yürüttüğünü söyleyen Mutlu, şunları söyledi: “Bizden sonra gelecek kadınlara da güçlü bir miras bırakmak istedik. Sistem buna da müdahale etti. Sistem, ideolojik bir saldırı gerçekleştirdi. Bırakacağımız güçlü mirasa, halka, kadın mücadelesine müdahale etti. Bizim de ideolojik olarak güçlü bir direnişimiz oldu. Türkiye feminist hareketinin, kayyımlar geldiğinde bize ne kadar sahip çıktı? Birbirimize soralım. Kuşkusuz mücadelemiz, yolumuz devam edecek ancak bundan sonra yol alırken, bu ortaklıklarımızı birlikte nasıl yürüteceğimizi tartışmak gerekiyor. Yatay, iktidarsız mücadele esaslı bir yola ihtiyaç var.”

‘KADINLAR OLMADAN OLMAZ’

Eşbaşkanlık sisteminin iktidar tarafından suç olarak gösterildiğini belirten Mutlu, “Belediye eşbaşkanlığı dünyada tek örnek. Avrupa’ya gittiğimizde, ilk olduğunu gördüler. Bunun çok önemli, değerli, güçlendirilmesi gerektiği söylendi. 3 kişi ile başlayan hikayemiz, eşitlikle devam ediyor. Kadın-erkek eşit komisyonlar kuruldu. Erkekler gördü; kadınlar olmadan bu iş yürümez. Sistem bu siyasal ideolojiye müdahale etti. Bu müdahale devam ediyor. Kadınlar bu saldırıları püskürtebilir. Ortaklaşmamız gerekiyor” diye belirtti.   

Panel katılımcıların konuşmasıyla devam ediyor. 

Editör: Haber Merkezi