DÜŞLERİMDE ÖZGÜR KALAN Bir fotoğrafın karesine takıldı gözlerim. Anlatıyordu aslında olup biten her şeyi, teker teker.

 

 

 

 

DÜŞLERİMDE ÖZGÜR KALAN

Bir fotoğrafın karesine takıldı gözlerim.

Anlatıyordu aslında olup biten her şeyi, teker teker. Peki kaç kişi gördü, kaç kişi anladı o kareye sığmayanları, sığdırılmayanları...

Bir düşe dalar gibi daldım, o çocuğun gözlerine. Orda gördüm, orda anladım her şeyi...

Belki sabahın erken saatlerindeydi. Belki de gecenin karanlığındaydı.

Kimbilir...

Geldiler bir gün ansızın. Ve yerle bir ettiler bütün kenti. Evleri, sokakları, caddeleri...Böylece ölüm hükmünü vermişti bir kez daha; çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden...

Savuruyordu bütün öfkesini. "Kahrolmadan gel gör" diyordu yaşlı bir anne, ellerini gökyüzüne doğru açarak. Soğuk ve beçare zılgıtlar düşürüyordu, esmer yüzlü çocuklarının üzerine.

"Ölüm hep bu yana mı düşer" diyordu bir baba, çocuğunun cansız bedeninin üzerine düşmeden önce. Nerdeyim ben, nedir bu yıkım. Hiç bir şey olması gerektiği yerde değil. İnsanlar, evler, caddeler, sokaklar...Hiç bir şey tanıdık değil artık. Peki ya; bu ses, bu çığlık, bu koku, gözgözü görmez