Erdoğan yönetiminin yirmi yılı aşkın süredir devam eden baskıcı iktidarı giderek çatırdarken ayakta kalma çabalarının tahribatları da ağır oluyor. Tek adam yönetimi henüz güçlü bir halk hareketi, kitlesel işçi ve emekçi protestoları ile karşılaşmasa da için için büyüyen tepki giderek iktidarın altını boşaltmış bulunuyor. Bunun farkında olan MHP destekli tek adam yönetimi ise ayakta kalmanın, ömrünü uzatmanın çaresizliğiyle yol yöntem bulma çabasında. Bu arayışlarının başında ise yine din ve milliyetçiliği kullanarak eski oy verenleri yeniden kazanmak geliyor.

Özellikle “terör sorunu” olarak lanse ettiği Kürt sorunu iktidarın içeride ve dışarıda sarıldığı can simidi oldu. Bir dönem, Kürt sorununu çözmek için kolları sıvadığını söyleyen ve Öcalan ile İmralı’da masaya oturan, Kandil’deki PKK yönetimi ile heyetler üzerinden görüşmeler yapan, çatışmaların durduğu, kanın akmadığı, anaların ağlamadığı dönemin mimarı olmakla övünen Erdoğan şimdilerde içeride ve dışarıda şiddet yolu ile Kürt sorununu “terör” sorunu olarak meşrulaştırma ve pirim toplama çabasında.

6’lı muhalefet bu tuzağı deşifre edip ortaya demokratik bir programla çıkamayınca AKP bu alanda hoyratça at koşturmaya devem edecek gibi görünüyor. Ancak bu çabalar içeride ve dışarıda tahrip edici acı dolu bir süreç yaratıyor. Zaxo’da yaşananı da bu yanlış politikaların bir sonucu olarak değerlendirmek gerek.

Bilindiği gibi 20 Temmuz günü Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içinde yer alan Zaxo’nun Perex köyünün turistik bir bölgesinde vahşi bir katliam gerçekleşti. Obüs toplarıyla vurulan bölgede çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 9 kişi yaşamını yitirdi. Ölenlerin arasında 1 yaşında bir çocuk da var. 20’den fazla yaralı tedavi görüyor. Sınır ötesinde konumlanmış TSK karakollarının ve KBY güvenlik güçlerinin bulunduğu bölgeden gündüz gözüyle işlenen katliam büyük bir infiale neden oldu. Irak halkı bir anda ayağa kalktı. Irak’taki Musul ve Necef gibi şehirlerde Türkiye Vize Büroları basıldı. Öfkeli, kalabalık Erdoğan yönetimini protesto etti.

Katliamın ilk saatlerinde bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanı Türkiye’yi sorumlu olarak gösterdi ve Erdoğan yönetimini kınadı. Bağdat Hükümeti sert bir tepki gösteri. Türkiye Büyükelçisi geri çağrıldı, 1 günlük yas ilan edildi. Şii Sadr hareketinin lideri Irak Türkiye ilişkilerinin kesilmesini istedi. Hava ulaşımı ve kara yolu kapılarının kapatılması çağrı yaptı. Erbil Yönetimi, KDP ve YNK temsilcileri, Rojava yönetimi tepki gösterdi. Arap Birliği, Mısır, Tahran, ABD ve dünyanın birçok yerindeki insan hakları örgütünden, CPT’den tepkiler yağdı. Erdoğan yönetiminin devam etmekte olan sınır ötesindeki operasyonlarına son vermesi isteniyor.

Ancak hemen her konuda aksatmadan kameraların önüne çıkan AKP kurmayları sus pus durumda. Yandaş basın Roboskî katliamında olduğu gibi iktidarın ağzına bakıyor. Ne TSK ne Hükümet bir açıklama yaptı. CHP’den ve 6’lı Millet İttifakından ortak güçlü bir tepki gelmedi. Bir televizyon programına çıkan Çavuşoğlu ise “TSK'dan aldığımız bilgiye göre sivillere saldırı olmadı” açıklamasında bulundu. Erdoğan’dan AKP yönetiminden bir açıklama gelmedi.

CHP’li eski hariciyeci Çeviköz ise iç burkan bir açıklamada bulundu. Sivas katliamı döneminde Tansu Çiller’in yaptığı açıklamayı hatırlattı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller 35 kişinin yanarak can verdiği Madımak katliamından sonra “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” demişti. CHP’li Çeviköz de Dışişlerine geçmiş olsun dileğinde bulundu. “Irak’ta yaşanmakta olan durum ile ilgili olarak Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’na geçmiş olsun dileklerimizi ilettik…” Çok şükür Türkiye’nin Irak konsolosluğu salimdi! Ne katliamdan ne ölenlerden söz etti ne de nedenlerinden.

HDP, Zaxo’da gerçekleşeni Roboskî katliamını benzetti. “Tarihe ikinci Roboskî katliamı olarak geçecek olan bu katliamdan iktidar siyasi ve hukuki olarak sorumludur” denildi. Emek Partisi ve Türkiye’nin barış ve demokrasi güçleri tepkilerini dile getirdiler. Katliama tepki yağmaya devam ediyor. Ancak Erdoğan yönetimi üzerine yönelmiş tepkilere bir yanıt vermiş değil. Çavuşoğlu’nun açıklamasına gelince, aslında Çavuşoğlu bu saldırının TSK tarafından yapılmadığını söylemiyor. “Sivillere yönelik bir saldırı olmamıştır” diyerek ileride yapabilecekleri açıklamalara alan bırakmış oluyor. Ancak Irak Hükümetinin, katliamın gerçekleştiği turistik bölgeye gönderdiği heyetin ilk incelemelerin sonuçları katliamın obüs toplarıyla gerçekleştirdiğini tespit ettiklerini açıkladılar ve fail olarak TSK’yı işaret ettiler. Özür dilemesini ve tazminat ödemesini istediler. Katliam, BM’nin gündemine götürülecek.