<br /> <div class="_1NMxy"><br /> <div><br /> <br /> <strong>27 Mayıs </strong>1960.<br /> 60 yıl geçmiş.<br /> O tarihte 16 yaşındaydım, Ankara'da<br /> Atatürk Lisesi'nin ikinci sınıf öğrencisi...<br /> Evimiz Bakanlıklar'daydı.<br /> 27 Mayıs sabahı silah sesleriyle uyanmıştım.<br /> Babam <strong>kapıyı açmayın, pencereye<br /> yaklaşmayın</strong>, diye uyarıyordu.<br /> Hemen radyoyu açmıştık.<br /> <strong>Albay Alpaslan Türkeş</strong>'in darbeyi ilan<br /> eden o boğuk, kalın sesi yükseliyordu<br /> Ankara radyosundan...<br /> <h5><img src="https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2020/05/1590504124006-1590347547549-raw-davutoglu-bahceliye-27-mayis-darbesinin-bildirisini-okuyan-turkesi-hatirlatti-721524272.jpg" alt="" width="500" height="250" />Albay Alparslan Türkeş radyodan darbe bildirisini okurken</h5><br /> Makineli tüfek sesleri ve ürkütücü<br /> patlamalar, bahçesinde futbol oynadığımız<br /> İçişleri Bakanlığı tarafından geliyordu.<br /> Sonra da Millet Meclisi'ne, Çankaya Köşkü'ne<br /> doğru uçan jet uçaklarının kulak tırmalayıcı<br /> seslerini duymaya başladık.<br /> Tedirgindik.<br /> <strong>Demokrat Parti</strong>'yi tutan babam üzgün görünüyordu:<br /> <br /> <strong><em>Ordu darbe yaptı!</em></strong><br /> <br /> Apartmanın önünde bir askeri jip durdu.<br /> Silahlı subaylar, üst katımızda oturan<br /> <strong>Samsun mebusu Ferit Bey</strong>'i ite kaka alıp götürdüler.<br /> Çocukları arkadaşımdı, içim acıdı.<br /> Sonraki yıllar, yarım asrı geçen gazetecilik<br /> hayatım hep "<strong>darbe</strong>"lerle, başarısız<br /> darbe girişimleriyle iç içeydi.<br /> <br /> <strong><em>27 Mayıs</em></strong> (1960)<br /> <strong><em>22 Şubat</em></strong> (1962, başarısız)<br /> <strong><em>21-22 Mayıs</em></strong> (1963, başarısız)<br /> <strong><em>12 Mart </em></strong>(1971)<br /> <strong><em>12 Eylül </em></strong>(1980)<br /> <strong><em>28 Şubat </em></strong>(1997)<br /> <strong><em>27 Nisan E-Muhtırası </em></strong>(2007, başarısız)<br /> <strong><em>15 Temmuz </em></strong>(2016, başarısız)<br /> <br /> Bugüne kadar 14 kitap yazdım.<br /> Sonuncusu henüz basılmayan bütün<br /> kitaplarımda <strong>darbeler</strong> vardır, <strong>asker </strong>vardır.<br /> 2010'da çıkan <strong>Türkiye'nin Asker Sorunu<br /> </strong>adını taşıyan kitabımın kapağına şu damgayı<br /> özellikle vurmuştum:<br /> <br /> <strong><em>Ey asker, siyasete karışma!</em></strong><br /> <br /> <img src="https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2020/05/1590504344136-0000000331108-1.jpg" alt="" width="200" height="332" /><br /> <br /> Neden?<br /> Çünkü askerin siyasete karışması, darbeler<br /> yapması Türkiye'ye <strong>iyilik değil kötülük</strong> getirmiştir.<br /> <br /> <em>Demokrasiyi engellemiştir.<br /> </em><em>Hukuk devletini engellemiştir.<br /> </em><em>Özgürlük düzenini engellemiştir.<br /> </em><em>İnsan haklarını engellemiştir.</em><br /> <br /> Nasıl denize girmeden yüzme<br /> öğrenilemezse, bu ülke de askeri darbe ve<br /> müdahaleler yüzünden <strong>demokrasi nedir</strong><br /> bir türlü öğrenememiştir,<br /> taşlar bir türlü yerli yerine oturmamıştır.<br /> Tabii burada sormak gerekiyor:<br /> Türkiye'nin siyasal tarihinde "<strong>demokrasi<br /> kültürü</strong>"nden nasipsiz olan sadece <strong>asker </strong>midir?<br /> Elbette değil.<br /> Evet<strong> asker</strong>, "Memleketi biz kurtardık,<br /> Cumhuriyet'i biz kurduk" diyerek her zaman<br /> <strong>kurtarıcı</strong> rolünü benimsemiş ve<br /> "<strong>sivil siyasetçi</strong>"yi küçümsemiştir.<br /> <strong>Sivil siyasetçi</strong> ise askerin <strong>darbe anayasaları</strong><br /> ile kurduğu oyunu genellikle kabullenmiştir.<br /> Askerin darbe anayasalarıyla çektiği<br /> <strong>kırmızı çizgiler</strong> çerçevesindeki oyunu<br /> demokrasi sanmış, oynayıp durmuştur.<br /> Sivil siyasetçi, tek tük istisnalar dışında,<br /> askere şöyle bir ağız dolusu<strong> hayır</strong> çekip, askere<br /> <strong>itiraz </strong>hakkını kullanıp demokrasi yolunu<br /> ne yazık ki açamamıştır.<br /> Sağdaki, soldaki sivil siyasetçiler bunun<br /> için kendi aralarında bir <strong>demokrasi ittifakı</strong><br /> kuramamışlardır.<br /> <strong>"Demokrasi</strong>"yi sadece kendileri için,<br /> sadece kendi seslerinin çıkması için istemişlerdir.<br /> Oysa, askeri darbe sonrasındaki dönemlerde<br /> demokrasi açısından bir <strong>fırsat kapısı</strong><br /> önlerinde aralanmıştı.<br /> <h5><img src="https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2020/05/1590505149955-20160906201847-unnamed.jpg" alt="" width="400" height="525" />Desen: Selçuk Demirel</h5><br /> <strong>12 Mart </strong>ve özellikle <strong>12 Eylül</strong> darbeleri sonrasında<br /> <strong>Demirel</strong>'le <strong>Ecevit</strong> demokrasi çatısı<br /> altında buluşup <strong>demokrasi ve Avrupa Birliği</strong><br /> yolunu -Yunanistan'la Portekiz'in darbe<br /> rejimleri sonrasında yaptıkları gibi- açabilirlerdi.<br /> Yapamadılar.<br /> Bu fırsatı kaçırdılar.<br /> Böyle bir <strong>demokrasi kültürleri</strong> yoktu.<br /> Tek bildikleri şey olan <strong>birbirleriyle<br /> kavgaya</strong> ne yazık ki devam ettiler,<br /> üstelik bunu da<br /> demokrasi sandılar.<br /> 60 yıl önceye, <strong>27 Mayıs</strong>'a döneyim.<br /> Bir zamanlar ben de 27 Mayıs'a <strong>darbe değil<br /> devrim</strong> derdim, buna da <strong>27 Mayıs<br /> Anayasası</strong>'nı örnek gösterirdim.<br /> Evet, demokratik hak ve özgürlükler<br /> açısından 27 Mayıs Anayasası'nın olumlu<br /> çizgileri hiç kuşkusuz vardı.<br /> Ama bu olumlu çizgiler, siyasi tarihimizde<br /> 27 Mayıs'ın demokrasi sınavından çakmasını<br /> önleyemeyecekti.<br /> <br /> <strong><em>27 Mayıs,<br /> </em></strong><strong><em>en başta idamlarıyla,<br /> </em></strong><strong><em>siyaset yasaklarıyla,<br /> </em></strong><strong><em>hapis cezalarıyla,<br /> </em></strong><strong><em>Demokratlar'a baskılarıyla,<br /> </em></strong><strong><em>askeri vesayetiyle,<br /> </em></strong><strong><em>Kürt sorununa bakışıyla<br /> </em></strong><strong><em>devrim değil,<br /> </em></strong><strong><em>ancak darbe olabilirdi.</em></strong><br /> <h5><img src="https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2020/05/1590505043440-1590429228166-870771-2.jpg" alt="" width="500" height="281" /><br /> Yassıada yargılamaları</h5><br /> Hatırlıyorum.<br /> Cumhuriyet'te Genel Yayın Yönetmeni'yken,<br /> 27 Mayıs için gazete tarihinde ilk kez <strong>devrim<br /> değil darbe</strong> diye yazdığımda,<br /> nasıl bir tepki dalgasının kabardığı, yazının<br /> çıktığı gün <strong>İlhan Abi</strong>'nin odasına <strong>27 Mayısçılar</strong>'ın<br /> bana dönük tepkileriyle nasıl akın ettikleri<br /> bugün gibi gözümün önündedir.<br /> Evet, 27 Mayıs devrim değil darbedir.<br /> Özellikle <strong>idamları ve siyaset yasakları</strong> ile<br /> Türkiye'de "<strong>siyasal kutuplaşma</strong>"nın kapısını<br /> ardına kadar açmıştır.<br /> Böylece, Türkiye'de siyasetin<br /> normalleşmesine ölümcül bir darbe indirmiştir.<br /> Bu noktayı vurgularken, <strong>siyasal kutuplaşma<br /> </strong>konusunda sivil siyasetçilerin rolünü<br /> kesinlikle gözardı etmiyorum.<br /> 1950'lerde <strong>Demokrat Parti</strong> iktidarının hak<br /> ve özgürlükleri hiçe sayan politikaları da bu<br /> memlekette kutuplaşmayı azdırmıştı.<br /> Yalnız <strong>Demokratlar</strong>'ın değil, <strong>Halk<br /> Partililer</strong>'in de uzlaşma ve diyalog kültüründen<br /> nasipsizlikleri Türkiye'de kutuplaşmanın,<br /> cepheleşmenin keskinleşmesine yol açmıştı.<br /> <strong>27 Mayıs</strong>'tan bugüne bir çizgi çekin.<br /> 60 yıl sonra Türkiye'de siyaset hâlâ normalleşmiş değil.<br /> Bugün de <strong>kutuplaşma</strong> keskinleşerek sürüyor.<br /> Bugün de <strong>dediğim dedikçilik</strong> var.<br /> <strong>Uzlaşma</strong>, <strong>diyalog</strong> bugün de yok.<br /> Hâlâ böyle bir siyaset geleneğinden yoksun yaşayıp gidiyoruz.<br /> İktidar dizginleri "<strong>tek adam</strong>"ın elinde...<br /> 60 yıl önce <strong>askeri darbe</strong> vardı.<br /> 60 yıl sonra da <strong>sivil darbe</strong>...<br /> Ne kadar hazin.<br /> <strong>Demokrasi için birlik olamayacak mıyız?</strong><br /> <br /> <br /> <br /> <strong>( Kaynak: Hasan Cemal T24 Köşesinden yazdı: 60 yıl önce askeri darbe, 60 yıl sonra sivil darbe... Ne kadar hazin...Demokrasi için birlik olamayacak mıyız? )</strong><br /> <br /> </div><br /> </div>