JINNEWS- Melek Avcı

ANKARA - HDP Ankara İl Eşbaşkanı Pakize Sinemillioğlu, Maraş merkezli yaşanan deprem felaketinin ardından 200 bine yakın insanın Ankara’ya göç ettiğini söyleyerek, depremzedelerin barınma sorununun çözülmesi için boş TOKİ’lerin de devreye sokulması gerektiğini belirtti.  

Mereş merkezli yaşanan deprem felaketinde resmi verilere göre 45 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Yok olan şehirlerden göç eden insanlar ise geldikleri kentlerde birçok sorun ile karşı karşıya kalıyor. Sivil Toplum Örgütleri (STÖ), bazı siyasi partiler ve gönüllüler depremzedelerin yaralarını sarmak, ihtiyaçlarını gidermek için çalışmalar yürütüyor. Hem deprem bölgesinde hem de Ankara’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve sivil kurumlar yardımlarını ve dayanışmayı sürdürüyor.

HDP Ankara İl Eşbaşkanı Pakize Sinemillioğlu, depremden bu yana HDP ve Ankara İl örgütü olarak yürüttükleri çalışmaları ve değerlendirmelerini aktardı.

‘Bir kez daha anladık ki dayanışma yaşatıyor’

Depremle birlikte bütün il ve ilçe örgütlerinin dayanışma ile harekete geçtiğini söyleyen Pakize, Ankara’da ilçelerin dışında Batıkent Yeni Yaşam Derneği, Anafatma Cemevi, HDP Çankaya İlçe Örgütünü yardımların toplandığı depo olarak kullandıklarını belirtti. Pakize, insanların büyük bir dayanışma gösterdiğini söyleyerek, “Biz biliyoruz ki dayanışma yaşatır, birlikte güçlüyüz ve bizim birbirimizin yarasını sarmaktan başka bir yolumuz yoktu. Sadece burada bize yakın Haymana esnaflarından içinde çadırı, jeneratörü, sobası, giyimi, gıdası olan 117 tane kamyonet ulaştırıldı. Bizden doğru da bütün deprem bölgesine ihtiyaç tırları gönderdik. Almanya’daki Alevi Dernekleri Federasyonu da il örgütümüze ulaşarak arama kurtarma çalışmalarında kullanılacak iş kıyafetlerini gönderdi. Ayrıca yerel bir dernek bizim adımıza bir tır doldurmuş ve yola çıkmış, sabaha kadar bu tırı korumak ve AFAD’a kaptırmamak için uğraştık ve deprem bölgesine ulaştırdık. Aynı zamanda arama kurtarma ve yardım koordinasyonunda görev almak üzere genç arkadaşlarımızı ekipmanlarıyla birlikte yolladık. Tekrar anladık ki dayanışma gerçekten yaşatıyor, halk dayanışırken ilk 72 saat bölgede devlet yoktu. Devlet o saatlerde gidip Rojava’yı bombalıyordu. Deprem bütçelerini tanka, topa, tüfeğe ve gazlara yatırarak orada halklarımızı, Rojavalıları, Kürtleri bombalıyordu. Hiç ortada yoklardı” dedi.

‘200 bin depremzede Ankara’ya geldi’

11 ilden doğru Ankara’ya binlerce insanın göç ettiğini söyleyen Pakize, ilk etapta evini depremzedelere açan insanlar bulmaya çalıştıklarını ifade etti.  Pakize, “Ankara il örgütü olarak bir deprem kriz masası oluşturduk ve burada bütün alt birimleri kurduk. Barınma, psikolojik destek, kadın ve eğitim gibi birçok başlık yer aldı. Bu sistem inanılmaz işledi ve herkes kendi biriminden sorumlu olarak hareket etti. Bu kriz masası modelini aynı zamanda bütün Ankara’da gerçekleştirdik ve Ankara’da 110 kurumun yan yana geldiği Ankara Deprem Dayanışma Platformu oluşturduk. Bu tüm Türkiye’ye örnek olan bir yapı oldu ve şu anda diğer iller de böyle bir örgütlenme içerisine girdi. Bu model tutarsa bütün illerde iyi işleyebilecek. Çünkü amasız-fakatsız yan yana geliyoruz. Şimdi depremle birlikte Ankara’ya bir göç yaşandı, aldığımız son bilgilere göre Ankara’ya 200 bin insan gelmiş.  İlk etapta biz 3 kişi 5 kişi olarak daha küçük aileleri burada yaşayan ve evini açıp yardım etmek isteyen kişilerin yanına yerleştirdik. İç Anadolu’nun bazı illerinde de bunu yaptık ama şuan geldiğimiz noktada kitlenmiş durumdayız çünkü 200 bin insanın göçü çok ciddi bir rakam” diye belirtti. 

Barınma sorunu çözmek için çalışma yürütülüyor

Barınma sorununun ciddi boyutta olduğunu vurgulayan Pakize, platform olarak Ankara’da bulunan boş TOKİ’lerin depremzedelere açılması için çalışma yürüttüklerini kaydetti. TOKİ’lerin yanı sıra konteynır kentler için de görüşmeler yaptıklarını ifade eden Pakize, “Bunun yanında 3 bin liralık evi 8 bine kiralamaya çalışanlar oldu. Zaten Ankara’da genel olarak kiralık ev bulma problemi var ama bu depremzedelerle birlikte arttı. Üstelik mevcut kiracısını çıkarıp yeni gelen depremzedeye 3 katı fiyattan kiralama vicdansızlığına da şahit olduk. Bu yetmiyor 3 aylık kira, depozito ve memur kefil isteme gibi taleple karşı karşıyalar. Bunun için ADDP şuanda, Polatlı-Temelli civarında TOKİ’nin bitmiş ve kullanılmayan binlerce evinin depremzedelere açılaması için uğraşıyor. Gelen aileleri oralara yerleştirmek için uğraşıyoruz. Yine Sincan tarafında TOKİ’ler var, onlarında bütün fotoğraflarını çektik ve evlerin kullanıma hazır bir durumda boş olduğunu belgeledik. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne de konteynır kentler kurulması talebiyle gittik. Ankara içerisinde uygun bölgelere konteynırlar koyup onun alt yapısının oluşturulması fikrini belediyeden talep ettik. Biliyoruz ki insanlar geçici olarak buralara geliyorlar, çünkü kimse memleketini terk etmek istemiyor. Kimse memleketini yine talana ve ranta vermek istemiyor. AKP-MHP iktidarının amacı oraları yalnızlaştırmak, istediği şekilde yandaşlarına vermek fakat insanlar buna izin vermek istemiyor” ifadelerini kullandı.

Ticarileşen devlet gerçeği

Tüm engellemelere rağmen HDP’nin hem il ve ilçelerde hem de deprem bölgesindeki her yerde çalışma yürüttüğünü belirten Pakize, tüm halkların yarasını sarmaya çalıştıklarını dile getirerek şöyle devam etti: “Dün bize düşmanlık gösteren insanlar dahi ‘bize elini uzattı, bizimle lokmasını paylaştı, bize çadırını verdi’ ve bunun gibi bütün halktan inanılmaz olumlu dönütler aldık. Tabii keşke bu deprem yaşanmasaydı ve biz yine halklarımızla dayanışırdık ama bu süreçte bu halklara yapılan bir zulümdür. Öyle bir devletle, AKP ve küçük ortağıyla karşı karşıyayız ki düşünün 99 depreminden bu yana alınan onca deprem vergilerinin nereye gittiğini ve devletin nasıl ticarileştiğini bir kez daha gördük. Ben eğitim emekçisiyim ve yıllarca bize Kızılay zarfları verirlerdi, ‘Kızılay hayat kurtarır, afetteki insanların dostudur’ yazardı tabii ki bugünkü karşılığı bu değil. Kızılay haftası olurdu ama bugün ne yazık ki Kızılay’ın bir ticari şirkete dönüştüğünü ve bu ticari şirketi de AKP ve küçük ortak MHP’nin ortaklaşa yaptığını ve gözlerimizin içine baka baka yıllardır toplanan deprem paralarımızı nereye harcadıklarını gördük. Savaşa, ranta, kendi yandaşlarına gittiğini bir kez daha gözlerimizle gördük. Üstelik o engellenerek AFAD’ın el koyduğu tırlardaki malzemeler, Kızılay paketlerine konularak bizim halkımıza geri verildi. Halka vermeleri gereken desteği yapmayıp, dayanışma gösteren insanların gönderdikleri malzemeleri alarak bir lütufmuş gibi halka verdi ve utanmadan Kızılay başkanı çıkıp açıklamalar yapabiliyor. Pazarcık’a kayım atadılar ve iktidar yetkilileri gelip depomuzu talan ettiler. Onlar not düşüyor ama biz de tarihe not düşüyoruz.”

‘Yaşayan insanlara enkaz altında sela dinlettiler’

Zamanında devletin tüm güçleriyle deprem bölgesine ulaşmadığını ve bu nedenle on binlerce insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Pakize, talan ve rant siyasetinin bu felakete zemin hazırladığının altını çizdi. Pakize, “Eğer zamanında deprem bölgesine ulaşılsaydı askeriyle, AFAD’ı, Kızılay’ı ile bütün güçleriyle oralarda olsalardı bugün ölü sayısı belki bu sayıda kalırdı ve göçük altında yüz binlerce insan kalmazdı. Oraya imamları gönderdiler. Sela okunuyor ve insanlar o esnada ‘kurtarın beni’ diye bağırıyor. Ama onlar o insanlar ölmüş gibi davrandı. Mantıkları bu ama biz bütün bunlara karşı yine de halklarımızla birlikte olmaya devam edeceğiz. Bu dayanışma illaki yaşatacak. Hiçbir şey asla geri gelmeyecek ve eskisi gibi olmayacak çünkü şu anda 200 bin civarı ölüm olduğu düşünülüyor. Tabi ki deprem bir doğa olayı ama bütün o binaları hiçbir zemin etüdü yapılmadan, araştırmadan üstüne kaçak katlar yapılarak felakete zemin hazırlandı. Denetlemeden uzak bir sistem oluşturdular. Neden TMMOB’tan ve TTB’den kurtulmaya çalıştıklarını bir kez daha anladık. Çünkü bu talanları açıklayacaklarını biliyorlardı. Sağlam kalan kaçak yapıları raporlara geçmemesi için yerle bir ettiler” değerlendirmesinde bulundu. 

‘Yerinden ve yerel yönetimlerin önemi bir kez daha ortaya çıktı’

Sivil toplumun ve yerel kurumların dayanışmasının bu süreçte öneminin bir kez daha ortaya çıktığını ifade eden Pakize, uzun bir süre depremzedeler ile dayanışmanın sürmesi gerektiğini vurguladı. Pakize konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Bu süreçte bir kez daha gördük ki bütün yerel kurum ve derneklerin önemi ortada. HDP olarak hepsiyle ortak hareket ettik. Yerel derneklerin ve yapıların dayanışma içinde olması ve daha çabuk bölgelere ulaşmış olması çok önemliydi. Bizim 65 belediyemize kayım atandı, sadece iki belediyemiz kalmıştı ve o iki belediyemiz neler yarattı neler. Demek ki 65 belediyemize kayyım atanmasaydı insanlar bugün bu yoksulluk ve yoksunlukları hiç yaşamayacaklardı. Yerel ve yerinden çok kıymetliymiş, bunu bir kez daha yaşayarak farkına vardık. Bu yerel yönetimlerin nelere kadir olduğunu iktidar da biliyor ki ‘İstanbul’u kaybedersek Türkiye'yi kaybederiz’ lafı ortaya çıktı. Buradan ne kadar beslendiği, tanka, topa, tüfeğe ne kadar harcadığı tahmin edilebilir. Bizi tek iyi hissettiren kız kardeşlerimizle, erkek kardeşlerimizle, çocuklarla ve halklarımızla yan yana olmak ve onlara dokunmak. Dolayısıyla dayanışma bizi güçlendiriyor. Tabi bu çok uzun süreli olacak. Bugün bunları yapıyoruz ama yarın da bunu yapabilmeliyiz. Bu yaraları sarmaya hep birlikte uzunca sürdürmeliyiz. Biz ona özen gösteriyoruz. Buraya gelen depremzedeleri yerleştirdik, gıdalarını, giyimlerini ulaştırdık. Biz bütün ulaşabildiğimiz depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışarak dayanışma gösteriyoruz hem de onları ziyaret ediyoruz. “

Editör: Haber Merkezi