Dijital din inancı deneysellik içermektedir. Geleneksel metinlerin ise deneysizlik içerdiğini söyleyebiliriz, bunlar kopyalanıp çoğaltılabilir, dünyanın birçok bölgesine gönderilebilir ve sonsuz bir paylaşıma açılabilir. Tüm bunlar görece olarak teknoloji ağırlıklı olsa bile, sonuçta bu metinlere isteyen herkes sahip olabilir. Bugün birçok haham ekran başında çeşitli dersler vermektedir. Ayrıca mail ile sorular yanıtlanabilmektedir. Kutsal metinleri evirip çevirmek, bunu dijital ortamda sürekli yapmak ve paylaşmak, her paylaşımda yeniden dönüştürmek, üzerinde yazılı olmayan bazı sembolleri ve imgeleri yerleştirmek, tüm bunların yapılmasını sağlayan teknolojiye din olarak inanmak başka bir konudur aslında.

Tezden okumayı sürdürelim;

“Otherkin, kendilerinin kısmen veya tamamen insan dışı olduğunu düşünen bir grup bireydir.”

Buna inanan insanların kendi ruhlarını insan dışı olarak kabul ettikleri söylenmektedir. Sözgelimi, “Bu insanlardan bazıları, kendilerinin bir insan bedenine sahip olduklarına, ancak insan olmayan bir ruha sahip olduklarına, tek bir bedende birden fazla ruha sahip olduklarına veya reenkarnasyona uğramış insan olmayan varlıklar olduklarına inanırlar. Hatta bazı kişiler görünüşlerinin insani olmadığını bile iddia ediyor. Bu bağlamda bahsedilen insan dışı varlıklar arasında ejderhalar, vampirler, elfler, periler, melekler veya diğer herhangi bir efsanevi popüler kültürün yaratımları yer alır.”

 Kadim dönemden bugüne kadar bazı insanların kendilerini insan dışı bazı varlıkları benzettiği söylenmektedir. Birden fazla ruhu olduklarını, çoğu kez de bir hayvana benzediklerini iddia etmektedirler. Bazılarının, bedenlerini inandıkları hayvana benzetebilmek için çeşitli dövmeler yaptırdıklarını, onlar gibi davrandıkları, benzer sesler çıkardıklarını, yaşadıkları yerleri de buna göre seçtikleri bilinmektedir.

Daha önce değindiğimiz gibi periler, melekler, cinler, şeytanlar, elfler, yaratıklar vb. bunlar gerçeğe ne kadar yakındır? Aralarında nörolojik bozukluğu olanlar var mıdır? Bunun farklı bir örneği kadim dönemden günümüze kadar insan kanı içen, zevk için insan öldüren, işkence yapmayı seven, kavgadan hoşlanan milyonlarca insan vardır. Unutmayalım ki bu kategorilere girmeyen ama savaş çıkartmaktan hoşlanan silah tüccarları, savaşla beslenen üst düzey subaylar ve siyasetçiler için ne diyeceğiz?

Abbott Handerson Thayer Melek Wifredo Lam Şeytan

Metin Kutusu: Wifredo Lam Şeytan Tarih: 1942, Orijinal Boyut: 106,4 x 86,4 cm, Yer: Museum of Modern Art New York

Metin Kutusu: Abbott Handerson Thayer Melek Tarih: 1887.

Dijital Din Nedir? -1- Dijital Din Nedir? -1-

 

“Otherkin, "Paylaşılan bir bilgi bütünü" olarak görülüyor. Bu ifade, bireyselleştirilmiş manevi uygulamaların ve kişisel yaşanmış deneyimlerin önemine atıfta bulunur. Dolayısıyla takip etmeniz gereken bir kitap yok, size nasıl davranmanız veya yapmamanız gerektiğini söyleyen kimse yok, tamamlamanız gereken ritüeller ya da takip etmeniz gereken gelenekler yok. Bu din birey temellidir ve resmileştirilmiş otorite yapılarının eksikliği vardır. Ardından "Başkaları bir din midir?" sorusu gelir. Kendisini Otherkin olarak tanımlayan birçok araştırmacı ve kişi bunun bir din olmadığını savunuyor. Ancak Kirby'nin sadece kitabının başlığına bakıldığında, Otherkin'i popüler kültürden türeyen yeni bir din türü olarak kategorize ettiği açıkça görülüyor. Otherkin'in geleneksel "din" tanımlarına uymasa da metafizik ve manevi perspektiflerden araştırılması gereken "süper ampirik" deneyimlere vurgu yaptığına inanıyor. Kendisi, bu perspektiflerin araştırılmasının geleneksel din tanımlarıyla uyumlu olduğuna inanmaktadır”

Dijital din yanlıları kendilerinin takip edecekleri kutsal bir metnin olmadığını savunuyorlar. “Dolayısıyla takip etmeniz gereken bir kitap yok, size nasıl davranmanız veya yapmamanız gerektiğini söyleyen kimse yok, tamamlamanız gereken ritüeller ya da takip etmeniz gereken gelenekler yok.” Ortada Tanrı’dan geldiği düşünülen ve buna inanılan bir kutsal metin yoktur. Ayrıca geleneksel din ritüelleri de yoktur.  Bu, tamam. Bu oluşum bireysellik üzerine bina edilmiştir. Dijital ortamda dolaşan materyallerin üzerinde yapılacak tartışmalardan kesin bir sonuç çıkmayacağı da bellidir zaten. Burada dikkat edilecek bir husus da şudur: Dijital din yanlıları var olan kutsal metinler üzerinden yeni bir din yaratmayı düşünmektedirler. Var olanın varlığını reddedip onun ana temasını konuşma konusu yaptıktan sonra tartışmak yeterli olacak mıdır? 

“Dijital platformlar, Otherkin üyelerinin inançları geleneksel dinlere göre daha bireysel olsa da topluluk oluşturabilecekleri tek yer medyadır. Dijital platformlar, Otherkin topluluğunun kendileri hakkında düşünebileceği ve kimlikleriyle etkileşime geçebileceği yegâne yerlerden biridir. Bu siteler özel bir öneme sahip oldukları için "kutsal" kabul edilebilirler; bu nedenle daha istikrarlı ve bağlantılı olabilmek için web sitelerinin daha sağlam olması gerekir.”

Bu metinde açıkça görüldüğü gibi, söz konusu dijital sitelerin kutsal (?) edilmesi istenmektedir. Bireysel anlamda oluşturulan bu dijital sitelerin çokluğu ile çoklu özne kavramları bir araya geldiğinde herkesin dini kendinedir anlayışı öne çıkmaktadır. Dijital siteler aracılığıyla oluşturulan bu tür topluluklar arasında her bireyin inancı kendine göre olacağı için kendi aralarında bir birlik oluşturmaları da olanaksız görülüyor. Geleneksel dinlerde ise mezhep ve tarikat farklılıkları olmasına rağmen, sonuçta her din inanırının bir kutsal kitabı vardır.

Dijitalleşme ise bireysel anlamda görece bir özgürlük verebilir. Kişilere verilen bu özgürlük sayesinde bağlı bulundukları dinleri yarattıkları sanal kimliklerle eleştirebilir, dönüştürebilir ve yok sayabilir. Onun bu özgürlüğünü sağlayan dijital siteler 19. Yüzyıla kadar egemen olan büyücüler, falcılar, kehanetçiler ve benzer yapılanmalara inananların temelde bireysel eksikliklerini anımsatmaktadır. Bunlar arasında Veba salgını, İspanyol Gribi, Kuduz ve Sarı Humma hastalıkları, Cüzzam ve Tifo gibi hastalıkları henüz gelişmemiş olan modern tıp çözemeyince devreye üfürükçüler, falcılar ve kâhinler girmiştir. Günümüzde ise gelişen tıp teknolojisi sayesinde birçok hastalığa çare bulunmuştur. Dijital din yanlıları ise geleneksel dinlerin etkisiz kaldığı, zaaf gösterdiği, bazı sorulara yanıt veremediği korulara çare bulup hızla bu yanıtları birçok kişiye ulaştırmak yerine daha karmaşık bir yolu deniyorlar. Sorun olan bir olayı düzenlemek ve bunun doğrusunu kitlelere ulaştırmak ile geleneksel olanı düzenlemek yerine tamamen değiştirmeye/dönüştürmeye yönelik bir yapı oluşturmak başka bir konudur.


              Arnold Böcklin, Veba, 1898

Editör: Hamza Özkan