İSTANBUL- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ: EHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Özge Akman sitemizin yazarı Özlem Armen’in sorularını yanıtladı.

Özge Akman kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?



30 yaşında, İstanbul doğumlu, Tekel işçisi bir ailenin en küçük çocuğuyum. Üniversite yıllarından bu yana sosyalist hareket içerisinde Emekçi Hareket Partisi yöneticiliği yapan bir sosyalistim. Bu günlere kadar hem toplumsal mücadelelerin içerisinde hem de seçimli süreçlerde emeğin başkenti İstanbul’da mücadele etmiş biri olarak, son seçimler itibariyle partimizin kurullarında yaptığımız değerlendirmeler ve kararımız sonucunda İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’na aday olduk.

2.İstanbul büyük bir kent ve kentin birçok sorunları bulunmakta, ağır bir süreci göğüslemek bir kadın olarak ve bu sürece dair neler söylemek istersiniz?

Biz bu kentte iyi günde de kötü günde de hep mücadelenin içerisinde yer aldık. Bundan önceki seçimli süreçlerde de, sosyalistler olarak bir mücadelenin içerisinde yer almayı savunduk. Haliyle bu sürece birçok deneyimle geldik. Şimdi böylesi büyük bir kentte, elbette eşit olmayan koşullarda fakat tüm deneyim ve birikimlerimiz sonucunda bir adaylık sürecini yaşıyoruz. Bizim açımızdan gayet güzel gidiyor. Hem parti örgütümüz İstanbul’un dört bir yanına ulaşmak için canla başla çalışıyor hem de biz bu süreçte birçok politik gündemi süreç içerisinde işliyoruz, gündeme getiriyoruz ve önemli bir politik programı topluma sunuyoruz. Kuvvetli bir emek verenlerin yerel yönetim programımız var ve bugün toplumun en çok sorun olarak yaşadığı ama kimsenin dile getirmediği iktisadi krizin üzerine gidiyoruz. Bu açıdan bizim açımızdan olumlu bir gidişat var.



3.Bize projelerinizi anlatır mısınız?

Biz bu toplumun tüm emek verenlerinin yöneteceği bir programı öne sürüyoruz. 20 maddede ele aldığımız kamu üretimi ve kamu hizmetlerini esas aldığımız, İstanbulluların sorunlarını öyle yalandan ele alan değil köklü çözümleri önerdiğimiz bir programımız var. Ve her seferinde üzerinde çalışmaya geliştirmeye de devam ediyoruz. Öncelikle kamu üretimi ve kamu hizmetleri yaklaşımında tüm siyasal eğilimlerden ayrışan önerimiz var. Biz belediyenin temel ihtiyaçlar üretmek üzere yatırım yapacağını öne sürüyoruz. Örneğin Halk Ekmek gibi. Sütü, eti kıyafeti temel ihtiyaçları üretmek halka doğrudan ulaştırmak üzere yatırımı betona değil üretime yapacağız. Bunun vesilesi ile devleşen işsizliğe karşı istihdam alanı yaratacağız. Kamu üretimi için açılan fabrikalarda istihdam mümkün. Öyle anlattıkları gibi bu koca işsizlik karşısında olmayan işin eğitimini önermek gerçek değil. Şimdi belediye deyince getirim para ve beton geliyor herkesin aklına. Kar yoksa hizmet yok gibi anlayış yerleşmiş. Biz kar esasını ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz bu nedenle de başta ulaşım sağlık ve eğitim olmak üzere belediyenin ücretsiz hizmetlerini sunacağız. Bu kentin her yeri beton tek bir yeşil alan bırakmadılar. Hala da rantı açmak için kalan yeşil alanları imara açmanın yoluna bakıyorlar. Bu rantı durmak tüm boşluğu yeşil alan yapmak önceliklerimizden. Bu nedenle hem mimari buna göre düzenlenecek hem de şehrin kaldırımlarından, binaların kendi çevrelerine kadar yeşil alanla ve bitki örtüsüyle buluşacak. Bizim en önemli bulduğumuz kalemimiz de nasıl bir yönetimin olacağı. Biz kendi görüşümüzde de olsa tek bir başkanın yönetmesi değil, halk meclislerinin yönetiminde bir doğrudan demokrasiyi uygulayacağız. Kentin tüm semlerinde halkın kendisi meclislerinde toplanacak, hem sorunlarını hem isteklerini kendileri tartışacak, kendileri karar alacak. Biz bu meclislerin sadece konuşmak talep etmek anlamında değil karar alabilen uygulama hakkına sahip meclisler olmasını sağlayarak tüm anlatılan modellerden ayrışıyoruz. Bu sayede yerinden yönetimi güçlendirmek hedefimiz. Yerinden yönetim güçlenirse, denetleyici bir model ortaya koyabilirsek, biz bir tek kişi yönetimi kalıcı olamaz, hata dahi yapamaz karar yetkisi toplumun kendisinde olur. Hem tek adam gibi uygulamaların geriletilmezi hem de kayyım gibi antidemokratik uygulamaların ortadan kalkması için yerinden yönetimin güçlenmesi şart. En temel anlamda anlattığım kamu üretimi, hama hizmeti, kent mimarisi ve yönetim biçimine yönelik bu temel başlıklarla beraber bunlara bağlı çok fazla önerimiz mevcut. En nihayetinde bu anlatıştan yola çıkarak bu kentin birçok imkânına ulaşamayan, kamusal hizmete ihtiyaç duyan ama hiç ulaşamayan toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını belediye karşılayacak.

Yerel yönetimde kadın sorununu nasıl bir projelendirmeniz olacak?

Biz kamu hizmetlerinin önemli bir bölümü yönetimler tarafından yapılmadığı için, kadınların üzerine yıkıldığını görürüz. Aslında her bir kalemde kamusal ihtiyaç olan şeyleri belediye üstlenecek kadınların istihdama katılmasının önünü açacak. Öncelikle başlı başına kamu hizmeti olarak sağlanması gereken ihtiyaçlar için belediye toplu hizmetler sunacak. Kullanılmayan AVM’leri toplu yemekhane, çamaşırhane, yatakhane, bakım evleri, kreşler yapacağız. Engelliler ve yaşlılar için ebeveynlere yüklenen rahat ve sağlıklı bir yaşamı belediye sağlayacak, ihtiyaçlarını karşılayacak. Ayrıca ülke genelinde en büyük sorunumuz kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet. Kadınların bu kentte rahatça yaşaması için aydınlatılmadık tek bir köşe bırakmayacağız. Her semtte yeterli sayıda sığınma evi ve şiddeti önlemek amaçlı kadınlara hizmet sağlayacak merkezlerimiz olacak. Belediye çalışanlarına kadına yönelik şiddet konusunda yaptırım uygulamak üzere iç düzenleme yapma örnekleri var, ben gayet yerinde buluyorum ve uygulamalıyız diye düşünüyorum. Ayrıca yine kentin genel yönetiminde olduğu kadınların da kendi kararlarını aldıkları meclisleri olacak.

Kadın aday olmanız toplum tarafından nasıl karşılanmakta? Ülkede ki kadın sorunu yerel belediyecilikte nasıl bir karşılığı olur?

Toplumdan kadın olmama dair herhangi bir farklılık yaşamadım hiç. Bir programı öne sürdüğümüz için genelde bizle de programımız üzere herkes konuşuyor, ya ona katıldığını ya da katılmadığını anlatıyor durumda oluyor. Benim fikrim toplumda konuya gakım bir siyaset söz konusuysa böyle bir peşin hüküm hemen olmuyor fakat yönetenler eliyle körüklendiği zaman elbette olabilir. Ama kadınların çok mutlu olduğunu görüyorum tabii. Çok fazla kadın arkadaşımız bir kadın aday görmekten mutlu olduğunu dile getiriyor. Hele son adaylıklar sürecinde kadınlara çok fazla haksızlık yapıldığını kadınlar gördüğü için ayrıca dile getirdikleri çokça oluyor. Elbette sadece kadın olmak açısından değil, bugüne kadar kadın hareketinin içerisinde yer alan birinin var olmasının çok fazla etkilerini gereceğiz. Ben zaten kadınların sadece bir kadın olmasını esas alarak değil, kadın hareketinin gündemlerini öne sürerek aday olmasının bile böyle etkileri olduğunu düşünüyorum.

Bugün üniversite mezunu birçok gençlerimiz işsiz ve okuyup mezun oldukları bölümlerde dahi atanamamaktadır. Bunun sonucunda birçok intiharlar oluyor, mevcut gençlik sorunlarına dair projeleriniz nelerdir?

Bugün gençlerin birçok sorun kalemi olmakla birlikte ben büyük sorunu öğrenci olan yani gurbetçi gençlerin üzerinden geçinmeyi kendisine iş sayan yönetimlerin sorun olduğunu görüyorum. Nerede bir öğrenci genç görseniz onun cebine harçlık koyulması gerekirken, gençlerin neyi var neyi yok elinden alındığı bir paralı eğitime mahkûm edildiği okurken çalışmak zorunda bırakıldığını görüyoruz. İstanbul da ulaşımda komik bir uygula var. Örneğin belli bir yaş üzerindeyseniz, ya da belli mesleklerdeyseniz ulaşım ücretsiz. Ben tüm ulaşımın ücretsiz olmasını savunuyorum ama adayların öğrencilere indirim sunmasını komik buluyorum. Eğer ulaşımı sadece bir kesim ücretsiz kullanabilecekse bile o da öğrencilerdir. Öğrencilerin hayatlarını bu kadar zorlaştıran turist muamelesi yapanlar üniversiteyi zindan ediyor bunu tedaine çevireceğiz. Burada temelli bir kalem işsizlik sorunu. Yıllarca her ile üniversite açıyoruz diye övündüler o mezunlar ne olacak onu hiç düşünmediler. Mevcut üretim yapan tüm fabrikaları kapattılar, ne varsa özelleştirdiler, bilimin bile önünü kapattılar. Şimdi mezun olan işsizlik ordusuna katılıyor. Bu krizde ve gidişatta işsizliği çözmeleri mümkün değil vaatleri tamamen yalan. Biz kamu fabrikaları ile istihdam alanı açmayı öne sürüyoruz. İstihdam alanı yoksa gençlere başka hiç bir şey vaat etmesinler. Burdu medyası İstanbul’da büyük bir manipülasyon uygulayarak sanki sadece CHP, AKP vb. partiler varmış gibi haber vermektedir. Bu sizin açınızda büyük bir sıkıntı yaratıyor mu? Halka giderken sizde kimsiniz? Sorularıyla karşılaşıyor musunuz?



Elbette bunun bir payı var, biz birçok imkâna onlar gibi ulaşamıyoruz ama bizi piyasacılardan, rantçılardan, para gözlerden ayıran örgütlü gücümüz. Bu sayede biz de halkla buluşuyoruz. Aslında seçimli süreçler bunun için en büyük imkân, tanımayanlar bilmeyenlerle tanışma fırsatı oluyor önümüzde, toplumda böylesi dönemlerde tanımaya çalışıyor. Genelde biz krizi gündeme getirdiğimiz için bize teşekkür ediyorlar. Ama seçimler böyledir hepimiz için deneyimlerde gelişiyor çok fazla geri dönüş alıyoruz, olumlu olumsuz bu da gayet gerçek sonuçlara ulaştırıyor bizi. Bu açıdan olumsuz bir hal olmuyor, toplumda eşit şartlar olmadığının farkında zaten her taraflar açısından.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ OLARAK TEŞEKKÜR EDERİZ.
Editör: Haber Merkezi