Rozerin Gültekin-Gülistan Gülmüş

AMED -  Zamlar ve asgari ücretin düşüklüğü nedeniyle geçinemediklerini belirten kadınlar, “Demokrasi olursa herkese hak ettiği bir bütçe uygulanır” dedi. Kadınlar, “Eşit işe eşit ücret talep ediyoruz” diye ekledi. 

Asansör boşluğuna düşen emekçi hayatını kaybetti Asansör boşluğuna düşen emekçi hayatını kaybetti

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 2 Aralık’ta Amed’de, “Emekten yana, demokratik halk bütçesi istiyoruz” şiarıyla 2024 yılı bütçesinden taleplerine ilişkin miting gerçekleştirdi. Mitingde savaş ve ranta ayrılan bütçeye tepki gösteren kadınlar, düşük asgari ücrete ve derinleşen ekonomik krize dair konuştu.

‘Asgari ücret hiçbir şeye çare olmuyor’

7 yıl önce Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ziraat mühendisliğinden ihraç edildiğini söyleyen Gülay Tekin, ihraç edilmelerini “emek soykırımı” olarak tanımladı. Gülay, “Kadınları kamu alanında uzaklaştırma yaklaşımı söz konusu. İhraçlarla beraber birçok kadın kamu alanından uzaklaştırıldı. Kadınlar güvencesiz iş koşullarına maruz bırakıldı. Şu an mevcut asgari ücret bir ailenin bir kişinin bile geçinemeyeceği bir miktar. Bu, insanları açlığa mahkum etmektir. Önceden de asgari ücret düşüktü ama alım gücü yine de vardı şimdi asgari ücret hiçbir şeye çare olmuyor. Asgari ücretin 4 kişilik ailenin geçimini sağlayabilecek düzeyde olması gerekiyor. Emekli maaşı ve asgari ücret insanların yaşamlarını idame ettirebilecekleri bir seviyede olmalı” dedi.

‘Pastanın en küçük kısmı emekçilere veriliyor’

Sağlık emekçisi Nazime Akay da, mevcut maaşıyla geçinemediğinin altını çizdi. Hiçbir ihtiyacını karşılayamadığını kaydeden Nazime, “Çocuklarımız için bir şey yapamıyoruz. Geleceğimiz için kaygılıyız. Asgari ücretin en az 40 bin lira olması gerektiğini düşünüyorum. Pastanın en küçük kısmı emekçilere veriliyor. Emekçiler günün 24 saati aralıksız çalışan insanlar. İnsanca yaşam için sivil toplum kuruluşlarının, muhalefetin daha aktif hareket etmesi gerekiyor. Eşit işe eşit ücret talebim var. Emekçilerin, emeklilerin, işçilerin gelecek kaygısı duymadan yaşayabileceği bir ücret talep ediyorum” şeklinde konuştu.

‘Emekçiye ayrılan bir bütçe yok’

Mevcut asgari ücretten memnun olmadıklarını dile getiren psikolog Bahar Bayındır, açlık ve yoksulluk sınırının üzerinde bir asgari ücretin belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Bahar, “Geçinemiyoruz. Geçinemememizin nedeni yüksek enflasyon ve enflasyona göre artmayan maaşlar. Enflasyona rağmen emekçiye ayrılan bir bütçe yok. Onun yerine savaşa, ranta ayrılan bir bütçe var. Eğer bütçe emekçiye ayrılmış olsaydı daha iyi şartlarda bir yaşam olurdu” ifadelerini kullandı.

‘Asgari ücret yoksulluk sınırının üzerinde olmalı’

Geçinemedikleri için alanlara çıkarak seslerini yükselttiklerini belirten hemşire Selime Karuç, ”İnsanca yaşam için emeğimizin karşılığında bir ücret almak istiyoruz. Başka şeylere bütçe ayrılmasından ziyade emekçiye bütçe ayrılmasından yanayız. Yeni asgari ücret yoksulluk ücretinin üzerinde olmalı. Yani yaşamak için sadece bir ücret yeterli değil. Bugün sadece hayatını idame ettirmek zaten yoksulluk sınırının üstünde. O yüzden yaşamın birçok alanında idamenin olması için daha üstü bir ücret olması gerekiyor” sözlerine yer verdi.

‘Çözüm demokrasi’

Öğretmen Naciye Turan da yoksulluk sınırının 45 bin TL olduğuna değindi. Demokratik bir yöntem uygulanması sonucunda herkesin hak ettiği bir bütçe olacağını ekleyen Naciye şöyle konuştu: “Eskiden bir öğretmen çalıştığında koskoca bir aileye bakıyordu. Şu anda tek başıma yaşıyorum, ne evim var ne arabam. Kirada sürünüyorum. Hatta kirada bile kalamıyorum eski lojmanlarda sürünüyorum. Şu anda deprem gündemde. Her an deprem olacak, yıkıntıların altında kalacağız korkusuyla yaşıyoruz. Karın tokluğuna yaşıyoruz. Bir öğretmen için bunu söylemek utanç verici. Hükümet bundan utanmıyor. Milyonlarca boşu boşuna akıtılan para var. Kendi yandaşlarına akıtılan para var ama emekçiye, kendi öğretmenine sahip çıkmıyor, hiçbir saygısı yok. Emekçiye bütçe yok. Eğer gerçek anlamda bir demokrasi olursa hak, adalet, hukuk olur. Dolayısıyla herkesin gerçekten hak ettiği bir bütçe uygulanır. Yoksulluk sınırı 45 bin, asgari ücret de en az 50 bin olmalı.”

‘Günlük ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz’

Ekonomik kriz nedeniyle eğitimde aksaklıklar yaşandığına dikkat çeken öğretmen Sevim Aydın ise genel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiklerini, “Genel olarak geçinemiyoruz. Şu anki ücretlerle bir öğretmen olarak başka bir yere tayin isteyemiyorum. Çünkü temelde kiraların olduğu, verilen yetersiz maaş ve her şeyin gün geçtikçe artmasıyla beraber günlük ihtiyaçlarımızı karşılayamayacak bir durumdayız. Eğitim her şeyin temel taşıdır ve eğitime vermediğimiz, ayırmadığımız bütçe ile hiçbir yere varamıyoruz. Çocuklara bir şeyler aktaramıyoruz, yetersiz kalıyor. Öğrencilere bir kitap okumalarını bile öneremiyoruz. Çünkü kitap fiyatları çok artmış durumda” ifadeleriyle dile getirdi.

Kaynak: http://jinnews.net/TUM-HABERLER/content/view/222687