DİYARBAKIR - Kobanê savaşında yenilgiye uğrayan DAİŞ'in gerçekleştirdiği saldırılardan biri olan Ankara Gar Katliamı'nda kızını kaybeden Suruç Belediye Eşbaşkanı Hatice Çevik, Suruç Katliamı'na dair konuştu. Hatice, "Suruç katliamının sorumlusu devletin kendisidir" dedi.

JINNEWS'ten Medya Üren'in haberine göre; Urfa'nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015'te Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla toplanan 300 genç, Kobanê’ye insani ihtiyaçlar temelinde yardım götürmek için Suruç’ta bulunan Amara Kültür Merkezi’nin önünde basın açıklaması yapmak üzere toplandı. Basın açıklaması yapılacağı sırada DAİŞ'li Abdurrahman Alagöz bombalı saldırısı gerçekleştirdi. 7 yıl önce bugün gerçekleştirilen saldırı sonucu 33 genç hayatını kaybetti. Bu saldırıdan sonra bölge ve Türkiye kentlerinde de birçok bombalı saldırı gerçekleştirildi.

10 Ekim 2015'te DAİŞ’in yaptığı Ankara Gar Katliamı’nda kızını kaybeden Hatice Çevik, o süreçten bu yana yakınlarını kaybeden ailelerle birlikte adalet arayışında olduklarını ve faillerin yargılanması için mücadele ettiklerini belirtti. Hatice, Suruç Katliamı’nın 7’nci yıldönümünde, sorumluların açığa çıkması için gösterdikleri direnişe dair konuştu.

‘Güvenlik önlemleri alınmamıştı’

DAİŞ’in yoğunlaşan saldırılarının bölge kentlerine nasıl dağıldığını hatırlatan Hatice, bu saldırılarda yüzlerce insanın katledildiğini dile getirdi. DAİŞ’in insanlığa karşı bir savaş yürüttüğünü kaydeden Hatice, “Rojava’da gerçekleştirdikleri büyük vahşeti daha sonra bölge ve Türkiye kentlerine de taşıdılar. Bunun nedeni şüphesiz Türkiye hükümetinin yürüttüğü politikalardır. Bu bombalı eylemlerde ilk kurbanlar, savaş sınırında Kobanê’ye yakın olan Suruç’ta verildi. Terör estiren katliamlarına Suruç’ta başladılar ve diğer kentlere de dağıldılar. Bu katliam yöntemi birçok yere dağılmasına rağmen hiçbir güvenlik önlemi alınmadı’ ifadelerini kullandı.

‘İnsanlık için haklı bir savaştı’ 

Hatice, bölge kentlerine dönük saldırıların amacına dikkat çekerek, bütün saldırılara rağmen bir devrim gerçekliğinin yaşadığına da işaret etti. Hatice, “DAİŞ vahşice saldırılar yürütüyor olsa da tarihi bir devrimin yükselişini engelleyemedi. Bu devrim bütün Ortadoğu halkları için demokrasi ve özgürlük örneği olacaktı. Bu düşünce ve devrim fikri o kadar büyüktü ki milyonlarca genci direniş için seferber etti. Gençler Kobanê’ye gitmek istedi. Bu savaş insanlık için haklı bir savaştı. Devrim gerçekliğinin her yere yayılmasına tahammül edemeyen güçler kirli saldırılara başladılar. Suruç, Ankara ve diğer yerlerde gerçekleştirilen bombalı saldırılar bu kirli politikaların bir parçasıdır. Halkın gözünü korkutarak seferberliği önlemek istediler” dedi.

‘DAİŞ üyeleri korundu’

“33 genç Kobanê’nin yaralarını sarmak için Suruç’ta bir araya geldi” diyen Hatice, savaş bölgesinde bulunan çocukların yaşadığı kaosa cevap olabilmek için onlara oyuncak götüren gençlerin bu katliamda hayatını kaybettiğini anımsattı. Hatice, “Katliamda rolü olduğu belirlenen birçok fail ifade alımından sonra serbest bırakıldı. Failler korunuyor. Bu artık netleşen bir durum. Eğer böyle olmasaydı o failler tutuklanırdı. Çünkü tutuklanmaları için deliller vardı. Onlardan biri DAİŞ bayrağıyla ve onlara ait bazı malzemelerle birlikte yakalandı ama buna rağmen bırakıldı. Şayet bu katliam iyi araştırılsaydı ve gerekli önlemler alınsaydı diğer saldırıların önü alınabilirdi. Bu saldırının sorumlularını, dayanaklarını ortaya çıkaramamaları ve güvenliği sağlayamamaları mümkün değil. Failler korundular ve diğer saldırılara yol açıldı. Öyle görünüyor ki katliamları engellemek istemediler” şeklinde konuştu.

‘DAİŞ’liler Türkiye’ye özgürce giriyor’

Suruç Katliamı’ndan Ankara Katliamı’na kadar geçen sürecin herkesin gözleri önünde yaşandığını vurgulayan Hatice, sözlerini şöyle sürdürdü: “Neden araştırma yapılmadı? Neden güvenlik önlemleri alınmadı gibi sorular sormak gerekiyor. DAİŞ’in aramızda nasıl bu kadar rahat gezdiğine vereceğimiz cevap bizi daha rahat sonuca ulaştırır. Bu olaya dair bilinenlerin de üzerini kapatmak ve delilleri karartmak istiyorlar. Mahkeme salonlarında sergilenen adaletsizlikle bunu yapıyorlar. Katliamdan 40 gün önce saldırıyı gerçekleştiren fail Abdurrahman Alagöz’ün babası emniyete giderek onu şikayet ediyor. Açık bir şekilde ‘Çocuklarım bir şey yapacak, haberiniz olsun’ diyor. Ona rağmen önlem alınmıyor. Bu çocuklardan biri Suruç’ta biri de Ankara’da saldırı gerçekleştiriyor. Katliamlara öncülük yapan faillerden Deniz Büyükçelebi ve İlhan Balı Türkiye hastanelerinde tedavi edilmişler. Bu gerçeklik basında da işlendi, paylaşıldı. Eğer bu failler serbest bir şekilde Türkiye’ye gelip tedavi olabiliyorlarsa, ne demokrasiden söz edebiliriz, ne adaletten ne de devletin bu katliamları aydınlatmak istediğini söyleyebiliriz. Bu durum iktidardaki siyasetin işine yarıyor. Katliamları aydınlatmak istememeleri bize bunu gösteriyor.”

‘Direniş bizi ayakta tutuyor’

Hatice, hükümetin katliamlarla iktidarda kalmayı planladığının altını çizerken, iktidara rağmen ailelerin her yerde kendilerini örgütlediğini ve dayanışma ile güçlendiğini belirtti. “Suruç’tan Ankara’ya kadar adalet istemimiz çoğalıyor” diyen Hatice, “Direniş ve dayanışma bizi ayakta tutuyor. Eğer biz bunun peşini bırakırsak o zaman vicdanımızı da kaybederiz. Sonuna kadar hesap sormak zorundayız. Kendimizi örgütlemez ve dayanışma ile birlikte bir mücadele yürütmezsek adalet kendiliğinden gelmez. Bizler ancak mücadele ederek adaleti getirebiliriz. Herkes bunun için ses çıkarmalı. Sessiz kalarak hiçbir sorun çözülmez. Kobanê Devrimi bizim için ele alınabilecek en iyi örnektir” dedi.

‘Dayanışma yaşatır’

Suruç katliamının 7’nci yıldönümünde, yaşamını yitirenleri anan Hatice, şu çağrıda bulundu: “Bu katliamlara şahit olanlar ve şehit olanların aileleri aynı acıyı yaşıyor. Bu acıyı daha yeni olmuş gibi anıyoruz. Adalet yerini bulana kadar acımız kendini yenileyerek devam edecek. Unutulmaya karşı her gün yükümüz ağırlaşıyor. Adaletin sağlanması için herkese dayanışma çağrısında bulunuyorum.”

Editör: Haber Merkezi