İZMİR - Ekonomik kriz ve döviz kurlarının faturası işçilere kesilirken, sadece İzmir ve Balıkesir'de yaklaşık 512 işçi işten çıkarıldı. Gıda-İş Ege Bölge Temsilcisi Ufuktan Öden, işten çıkarmaların siyasi olduğunu belirtti. 

MA'nın haberine göre; Ekonomik ve siyasi krizler, kendisini savaş, yüksek enflasyon, yüksek döviz kurları olarak gösterirken, bunun faturası ise yine işçilere kesiliyor. Ekonomik krizden kaynaklı binlerce işçi işinden olurken, işsiz kişi sayısı da artıyor. Özellikle sendikal örgütlenmelerin yaşandığı yerlerde işten çıkarmalar yaşanırken, işçiler tazminatsız ve her türlü haktan yoksun bırakılıyor.

5 FARKLI YERDE DİRENİŞ 

Türkiye'nin de birçok bölgesinde işten çıkarmalar yaşanırken, sadece Ege bölgesinde ise 5 ayrı yerde işten çıkarmalar yaşandı. Bu işten çıkarmalara karşı işçilerin fabrika önünde ve kent merkezindeki eylemleri ise sürüyor. Direnişte olan işçilerin eylemleri şöyle:

* İzmir'in Çiğli ilçesinde DYO Boya fabrikasında toplam 18 işçi 9 Aralık’ta işten çıkarıldı. Borsada yüzde 538 net kâr açıklayan DYO Boya yönetimi, işten çıkarmaya “küçülme” gerekçesini sundu. 

* Karşıyaka Belediyesi’nde maaş ve geriye dönük alacakları ile ilgili işçiler sıkıntı yaşıyor. Kent AŞ’de 2021 yılına ait 2 ikramiye, 2022 yılına ait 1 ikramiye, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı 1 aylık geriye dönük ve bu ayki maaş ödemesinin yaklaşık yüzde 20’si henüz yatırılmadı. Belediye işçileri son günlerde çeşitli yerlerde yaptıkları eylemlerle haklarını istiyor.

* Bornova ilçesinde Turkcell Global firmasında çalışan işçiler, İletişim-İş'e üye olmaya başladıktan sonra 25 Kasım'da işten çıkarmalar başladı. İşçiler yaptıkları açıklamalarla seslerini duyurmaya çalışıyor, haklarını istiyor. Telekomünikasyon şirketi Turkcell’in bünyesinde çağrı merkezi hizmeti veren Turkcell Global firma Kasım ayı boyunca Türkiye'nin dört bir yanında 300 civarı işçiyi işten çıkardı. İzmir'de yaklaşık 25 işçinin işine son verildi.

* İzmir Büyükşehir Belediye (İZBB) bünyesinde taşeron bir şirkette çalışan 31 Toplum Sağlığı ve Evde Bakım işçisinin işine 21 Temmuz'da son verildi. Yaklaşık 5 aydır farklı eylem ve etkinliklerle direnişte olan işçilerden sadece 5'i işine geri dönebildi. Tüm işçilerin geri alınacağı sözünü veren Belediye Başkanı Tunç Soyer'e karşı işçilerin eylemi farklı biçimlerde sürüyor. 

* İzmir'in Torbalı ilçesinde Philip Morris (Marlboro) fabrikasında sendikalı olan 200'ün üzerinden işçi işten çıkarıldı. 20 Eylül'de işine son verilen işçiler fabrika önünde oturma eylemi başlattı. İşçilerin eylemi aylardır devam ediyor.

* Balıkesir Balya ilçesinde Eczacıbaşı'na bağlı taşeron şirketlerde çalışan işçiler, küçülme bahanesiyle işten çıkarıldı. İşte çıkarılan 243 maden işçisi 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde fabrika önünde oturma eylemi başlattı. Kurdukları çadırlarda direnişini sürdüren işçiler, talepleri karşılanıncaya kadar eylemlerine devam edecek.

İŞTEN ÇIKARMALAR SİYASİ 

Direnişteki Philip Morris işçilerinin örgütlü olduğu Türkiye Gıda Sanayi İşçileri Sendikası (Gıda-İş) Ege Bölge Temsilcisi Ufuktan Öden, işten çıkarmaları değerlendirdi. Türkiye'de işten atmaların iki ayağı olduğunu vurgulayan Öden, birincisinin iktidarın ve egemen sınıfların bir siyasi tercihi olarak bunu tercih etmesi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1-2 ay önce işverenlere “Seçim öncesi işten atmaları yasaklayacağız. Şimdiden tedbirinizi alın” mesajı verdiğini belirten Öden, "İktidar böylece daha az işçiyle daha fazla üretim yapmanın olanağını sunacağını ama seçim öncesi oy kaybetmek istemediğini belirtti. Bunun sonucunda Ege Seramik ve birkaç iş yerinde işten atmalar yaşandığını gördük" dedi.

UCUZ İŞ GÜCÜ CENNETİ

İşten atmaların ikinci ayağının ise Türkiye'yi dünya tekelleri için ucuz iş gücü cennetine çevrilmek olduğunu kaydeden Öden, şöyle devam etti: "Tekellere 'Burada sendikasız, üç kuruşa işçi çalıştırabilirsiniz' deniliyor. Bunun için sık sık dışarıdan ülkeye yatırımcı çağırırlar. İşçilerin haklarını arayamayacağı, istedikleri şartlarda çalıştırabilecekleri koşulları yaratmak istiyorlar. Bunların yanı sıra işçiler hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında bir çıkış arıyor. Sahada korkunç bir sendikalaşma talebi görüyoruz. Bunun önüne geçmek için hangi sendikadan olursa olsun sendikal hak talebi olduğunda işçileri baskı altına almayı deniyorlar. Bunu beceremezlerse işten atıyorlar."

'İKTİDAR TEKELLERİN YANINDA'

Son günlerde Eskişehir, İstanbul, Balıkesir ve İzmir'de çok sayıda işten çıkarma yaşandığını belirten Öden, patronların kesinlikle örgütlü bir işçi sınıfı istemediğini vurguladı. Bunun yolunu da siyasi iktidarın açtığını dile getiren Öden, "İktidar yıllardır grevleri yasaklayarak, işçilerin mücadelesini tanımayarak, baskılarayarak bunu yaptı. Marlboro'dan örnek verecek olursak; İktidar sürekli yerli ve milli iktidar propagandası yapıyor. Ama işten atılan, açlığa mahkum edilen işçiler yerli insanlar. Onların karşısında iktidarın temsil ettiği ise uluslararası tekel. Yerli ve milli bir hükümet olsa tekelin karşısındaki işten atılan işçilerin yanında olması gerekmez mi? İktidarın yerli ve milli bir durumu yok. İşbirlikçi sermayenin hizmetinde, uluslararası tekellerin yanında bir iktidar gerçekliği var" ifadelerini kullandı.

ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ŞART

Halkın gündemin baskıya alındığını ve işten çıkarmaların üstünün örtüldüğüne dikkati çeken Öden, "Burada en belirleyici şey işçilerin kendi gündemini dayatmasıdır. Bunun asgari koşulu örgütlenmekten geçiyor. İktidar seçim yatırımı olarak asgari ücret ve emekli sorunun konuşurken altılı masa seçimi beklememizi istiyor. Ama işçinin seçimi bekleyecek durumu yok ki. Ya da patronlar işçileri işten atarken seçimi beklemiyorlar. Dolayısıyla verilebilecek bir şeyin geri alınabileceğini öngörerek, kendi hakkımızı kendimizin aldığı bir yola girmeye ihtiyaç var. Yine işten atılma, asgari ücretin belirlenmesi gibi konularda sendika farkı gözetmeden, bütün işçi sınıfının örgütlü mücadelesini örmek gerekiyor. Böyle bir birliğe ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Haklarımız etrafında birleşebileceğimiz bir mücadele hattı yaratmak, bu işin çıkış yolunu açacaktır" diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi