ANKARA - TİHV İstanbul Temsilciliği, demans hastası Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında rapor hazırladı. Verilen ATK raporlarının kabul edilemez olduğu belirtilen raporda,  Aysel’in sağlık sorunlarının ciddiyetine dikkat çekilerek, alternatif rapor hazırlanması talep edildi.

JINNEWS'in haberine göre; Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve demans teşhisi konan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un sağlık durumu her geçen gün ağırlaşıyor. Cezaevi doktoru tarafından sunulan görüş, İzmit Seka Devlet Hastanesi, Mehmet Kazım Dinç Kandıra Devlet Hastanesi ve son olarak Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın Aysel hakkında cezaevinde kalamayacağı yönündeki görüş ve raporlarına rağmen, iktidarın ayrıştırıcı, nefret söylemleri ve politikaları çerçevesinde İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) cezaevinde kalabileceği yönündeki “siyasi” raporu sonucunda Aysel’in tahliyesi engelleniyor.

Aysel’in tahliye edilebilmesi için başta kadınlar olmak üzere demokratik kamuoyu çeşitli eylem ve etkinliklerde bulunarak Aysel’in sesi olmaya çalışsa da iktidarın bunu görmezden gelmedeki ısrarı sonucu Aysel tahliye edilmiyor.

ATK raporlarına karşı TİHV raporu

ATK 3’üncü İhtisas Kurulu tarafından verilen “Cezaevinde kalabilir” raporu ile yargılandığı Kobanê Davası’nda mahkeme heyetinin savunma yapıp yapamayacağı yönünde ATK’den rapor istemesi sonucunda ATK 4’üncü İhtisas Kurulu ve Gözlem İhtisas Dairesi’nce verilen “kısmen savunma yapabilir” raporuna karşı Aysel’in avukatları Reyhan Yalçındağ Baydemir ve Serdar Çelebi’nin Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) yaptığı başvuru sonucunda TİHV İstanbul Temsilciliği, Aysel’in sağlık durumuna ilişkin yeni bir rapor hazırladı.

28 sayfalık TİHV raporu

Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Neşe Direk Tecirli, Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Gürvit ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer’in imzasını taşıyan 28 sayfalık rapor, avukatlarının istemi sonucunda hazırlandı. Aysel’in avukatlarından Veysi Eski ise TİHV tarafından hazırlanan raporu, 13 Mayıs’ta Aysel’in yargılandığı Kobanê Davası heyetine sundu.

Rapor büyük oranı 2018’den bu yana cezaevi doktoru, İzmit Seka Devlet Hastanesi, Mehmet Kazım Dinç Kandıra Devlet Hastanesi, Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı, ATK 3’üncü İhtisas Kurulu, ATK 4’üncü İhtisas Kurulu ve Gözlem İhtisas Dairesi’nin raporları, muayene ve görüş raporlarından oluşuyor.

Koğuş arkadaşları Aysel’in durumunu anlattı

Aysel’in koğuş arkadaşları Damla Bağcı ve Gültan Kışanak’ın Aysel’in sağlık durumu hakkında yazdığı mektup da raporda yer aldı. Damla ve Gültan’ın TİHV’e iletilmek üzere kaleme aldığı mektupta, Aysel’in sağlık durumunun kritik olduğuna ve yalnız başına yaşamını idame edemeyeceğine, kendilerinin yardımıyla Aysel’in ihtiyaçlarını giderebildiğine vurgu yapıldı.

Avukatlarının izlenimleri

Yine raporda Aysel’in avukatları Hatice Ezgi Güngördü, Elif Taşdöğen ve Veysi Eski’nin de Aysel ile gerçekleştirdikleri görüşmelere dair izlenimlerine yer verildi. Raporda Aysel hakkında Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın 12 Temmuz 2021 tarihli raporunda yer alan, “Demans hastalığının kronik seyirli olduğu ve ilerleyici vasıf göstereceği, kişinin takiplerinin üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında yapılması gerektiği, kişiye cezaevi koşullarında sağlanabilecek tıbbi destek ve bakımın yeterliliğinde sorun yaşanabileceği, yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığı, cezaevi koşullarına bir başkasının yardımı olmadan zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayacağı, dolayısıyla cezasının infazının ertelenmesi gerektiği, ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği” ibarelerine dikkat çekildi.

2 ayda ATK’ler arasında çelişki

Bu rapordan iki ay sonra 3 Eylül 2021 tarihli ATK 3’üncü İhtisas Kurulu’nun “Hayatını yalnız idame ettirebileceği, tedavisi ve önerilen aralıklarla düzenli poliklinik kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında infazına devam edilebileceği oy birliği ile mütalaa olunur” şeklindeki raporuna da yer verilen TİHV raporunda, ATK raporları arasındaki çelişkiye işaret edildi.

Kısmen savunma yapabilirmiş!

ATK 2’nci Üst Kurulu olan 4’üncü İhtisas Kurulu tarafından 25 Şubat 2022 tarihli, ATK 3’üncü İhtisas Kurulu kararını destekler ve “kısmen savunma yapabilir” şeklindeki raporu, tıbben eleştirilen konulardan oldu.

Cezaevi bile kabul ediyor ATK etmiyor

Aysel’in sağlık durumunu yakından gözlemleyen Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı’nın, 17 Mart 2022 tarihli kararında kullandığı, “Hükümlünün klinik durumunun demans ile uyumlu bulunduğu, gelişim değerlendirme (puanlama) sisteminde bulunan kriterler konusunda hastalığı nedeniyle yetersiz kaldığından dolayı gelişim değerlendirmesine tabi tutulmamasına, hükümlü hakkındaki değerlendirmelerin gözlem değerlendirmesi şeklinde yapılmasına, oybirliği ile karar verildiği” ifadelerine yer verilen raporda, Aysel’in sağlık durumunun ciddiyeti nedeniyle İdare ve Gözlem Kurulu değerlendirmesine tabi tutulmadığına değinildi.

Raporlardaki çelişkilerin giderilmesi istendi

Raporda yapılan tıbbi değerlendirmede, Aysel hakkında 30 Eylül 2021 tarihinde İzmit Seka Devlet Hastanesi ile Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yapılan incelemeler sonucu düzenlenen raporlar ile Adli Tıp 3’üncü İhtisas Kurulu’nun 3 Eylül 2021 tarihli raporu arasında çelişki olduğu belirtildi. TİHV raporunda, bu çelişkinin giderilmesi amacıyla daha önce de birtakım önerilerde bulunulduğu ancak bunların büyük oranda karşılanmadığı ve yetersiz kaldığına işaret edildi. Raporda, “Daha önce raporlar arasındaki çelişkileri gidermek için tıbbi değerlendirmelerin yetkin ve bağımsız bir sağlık kuruluşunda yapılması gerektiği belirtilmesine, ATK’nın tanılar arasındaki çelişkide taraflardan biri olmasına ve araştırma olanaklarına sahip olmamasına rağmen tekrar ATK’dan rapor alınma yoluna gidilmiştir” denildi.

‘ATK yanlış ilaç kullanımının önüne geçmeli’

ATK raporunda diğer hastanelerce düzenlenen raporda yer alan tıbbi değerlendirmeler ve görüşlere dair herhangi bir yorum veya tartışmanın yer almadığına dönük eleştirilerin de bulunduğu raporda, “Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi beklenirken raporda herhangi bir tanı belirtilmediği halde; ‘tedavisi ve önerilen aralıklarla düzenli poliklinik kontrollerinin sağlanarak cezaevi şartlarında infazına devam edilebileceği’ şeklinde bir sonuç cümlesine kes kopyala yöntemiyle yer verilmiştir. ATK’nın farklı kurumların hatalı, yanlış tıbbi tanıları nedeniyle kişilerin gereksiz ve yanlış ilaç kullanmasının önüne geçmemesi, hastaları ve meslektaşlarını hatalı tıbbi uygulamalar konusunda uyarmaması ve hatalı tıbbi uygulamalara göz yumması anlamına gelen bu durum ise ayrı bir değerlendirme konusu olabilir. ATK dışında yapılan tüm tıbbi değerlendirmelerde Aysel Tuğluk’un tanısının Demans olduğu ve tedavisinin buna göre düzenlendiği anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verildi.  

ATK ‘kısmen’ hastalığı kabul etti

Raporda, ATK Gözlem İhtisas Dairesi ile 4’üncü İhtisas Kurulu’nun raporlarında Adli Tıp 3’üncü İhtisas Kurulu’nun 3 Eylül 2021 tarihli raporunda işaret edilen “simülasyon” tanısından farklı olarak bu kez “Hafif Bilişsel (Kognitif) Bozukluk” tanısının yer aldığı belirtilerek, önceki kararın düzeltilmeye çalışıldığına işaret edildi.

‘İlkel bir öç almaya dönüşmektedir’

Raporda, ATK’nin, cezai sorumluluğu değerlendirmek yerine adeta tüm zamanlar ve fiiller için kullanılabilecek bir sertifika, bir diploma icat ettiğine vurgu yapıldı. Gözlem İhtisas Dairesi’nce verilen raporda, adli psikiyatrik değerlendirmenin unsurlarına yer verilmediğine işaret edilen TİHV raporunda, şu ifadeler kullanıldı: “Raporda iddianamede yer alan ifade ve suçlamalar dışında olaylarla ilgili başka bir bilgiye yer verilmediği, olayların iddia tarafı gibi aktarıldığı da dikkate alındığında; adli psikiyatri yönünden tek yanlı, çelişkili ve yüzeysel görüşler içeren, kanıta dayalı olmayan, bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir rapor olduğu anlaşılmaktadır. Kişinin hastalığıyla ilgili uzmanların yer almadığı ATK raporları, ATK’yla ilgili mevzuat açısından dahi kabul edilemez. Uygun tedavi ve sosyal desteğin sağlanamadığı hapishane koşullarında yıkımın daha da hızlı olacağı bilinmesine karşın bu durumun değerlendirilmemesi tıbbi bir malpraktis anlamına geldiği gibi hekimlik mesleğinin evrensel etik değerleri yönünden de ciddi bir ihlaldir. Fiil nedeniyle verilecek cezanın ayrımını yapamayacak durumda olan kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakmak hukuksal bir yaptırım olmamakta aksine ilkel bir öç almaya dönüşmektedir.”

Alternatif rapor talep edildi

Raporun sonuç kısmında ise Gözlem İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen ceza sorumluluk raporunda nöroloji uzmanı imzasının bulunmamasının kabul edilemez olduğunun altı çizilerek, Aysel hakkında ATK Gözlem İhtisas Dairesi ile 4’üncü İhtisas Kurulu tarafından verilen raporların değerlendirilerek alternatif rapor düzenlenmesi talep edildi.

Editör: Haber Merkezi