<br /> <br /> <br /> <br /> <br /> <h1>Siyasette bir büyük boşluk doğuyor, Erdoğan'ı ağır ağır içine çekmekte olan bir boşluk...</h1><br /> <h2>"Barış değil savaş"tan kopamayan Erdoğan kendi sonunu hızlandırıyor</h2><br /> <div class="_1NMxy"><br /> <br /> Saray medyasının manşetlerine bakıyorum, <strong>savaş dili</strong> hiç eksik olmuyor.<br class="fi-incontent-mark" />Köşelerdeki <strong>Saray tetikçileri </strong>de öyle, cümle aleme meydan okuyorlar.<br class="fi-incontent-mark" />Esin kaynakları <strong>Erdoğan</strong> tabii.<br class="fi-incontent-mark" />O da sanki bir <strong>Zaloğlu Rüstem</strong>, her Allah'ın günü yedi düvele pala sallıyor.<br class="fi-incontent-mark" />Ara sıra belki bazı telkinlere kulak verip, "Düşmanlarımızı değil dostlarımızı çoğaltacağız" dese de yapamıyor, çünkü her tarafta <strong>düşmanlar</strong>, <strong>vatan hainleri </strong>görüyor. Zira onlara ihtiyacı var iktidarını devamlı kılmak için...<br class="fi-incontent-mark" />Sürekli hedef büyütüyor.<br class="fi-incontent-mark" />Karşısına almadığı güç neredeyse yok gibi.<br class="fi-incontent-mark" /><strong>S-400</strong>'lerle Amerika'sıyla, Avrupa'sıyla, NATO'suyla kavga halinde...<br class="fi-incontent-mark" /><strong>Doğu Akdeniz'de sondaj </strong>dolayısıyla papaz olmadığı devlet kalmadı. Amerika da, Avrupa Birliği de, Rusya da, İsrail de, Yunanistan da, Mısır da bozuk atıyor Türkiye'ye.<br class="fi-incontent-mark" /><strong>Suriye</strong>'de yalnız Amerika değil, Rusya, İran, hatta Suudi Arabistan bile Türkiye'yle aynı çizgide değil.<br class="fi-incontent-mark" />Fırat'ın doğusu-Fırat'ın batısı ve Kürtler, PKK-PYD konularında <strong>Trump</strong>'la <strong>Putin</strong>'in Erdoğan'dan farklı düşündükleri malum...<br class="fi-incontent-mark" />Bütün bu politikalar Türkiye'nin dışarıda <strong>manevra alanını </strong>gitgide daraltsa da, Erdoğan ayağını <strong>barış değil savaş</strong> pedalından çekmiyor.<br class="fi-incontent-mark" />Ege'ye, Kıbrıs'a bile <strong>barış değil savaş</strong> mesajları verebiliyor.<br class="fi-incontent-mark" />Kandil'e, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyine bomba akınlarıyla <strong>Güneydoğu'da operasyonlar </strong>hız kesmiyor.<br class="fi-incontent-mark" />Ayrıca unutmayın:<br class="fi-incontent-mark" />Bugün Türkiye'nin sınır ötesinde, Irak'ta ve Suriye'de askeri, ayrıca <strong>Katar</strong>'da, <strong>Sudan</strong>'da, <strong>Somali</strong>'de üsleri var.<br class="fi-incontent-mark" />Bu <strong>savaşçı çizgi</strong>, Erdoğan'a göre, <strong>Türkiye'nin beka </strong>sorunundan kaynaklanıyor; iç ve dış düşmanlara karşı mücadeleden kaynaklanıyor.<br class="fi-incontent-mark" />Erdoğan neredeyse her şeyi bu <strong>savaşçı</strong> politikasına bağlamış durumda.<br /> O kadar ki, kötü ekonomik gidişten söz edenleri susturmak için, sindirmek için bile, "<strong>Yoksa</strong><strong>sen terörle mücadeleye karşı mısın?</strong>" diye bağırabiliyor:<br /> <br /> <em>Ne diyorlar? Ekonomi bitti, </em><em>ekonomi battı. Bunlar nankör! </em><em>Türkiye’nin dört bir yanında, </em><em>içeride dışarıda terörle bu denli </em><em>büyük mücadele verilirken, bu </em><em>mermi, kurşun, kalkan uçaklar, </em><em>helikopterler fıstık leblebi mi </em><em>dağıtıyor? Bunların hepsi para </em><em>değil mi, hepsi ekonomi değil mi? (<a href="https://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/o-ucaklar-keske-fistik-leblebi-et-sut-dagitsaydi,23161" target="_blank" rel="noopener noreferrer">Oya Baydar'ın T24'teki 17 Temmuz tarihli köşe yazısı</a>ndan.)</em><br /> <br /> Erdoğan'ın bu sözleri bana 1990'lı yılları hatırlatıyor.<br /> 1993, 1994 yılları olabilir.<br /> <strong>Tansu Çiller </strong>başbakan.<br /> Türkiye dolu dizgin o korkunç <strong>2001 Krizi</strong>'ne doğru yol alıyor. Çünkü, ekonomide yapısal sorunlar çözülemiyor, enflasyon canavarını besleyen kara delikler kapatılamıyor.<br /> O günlerin kriz ortamında Başbakan Çiller bir sohbette bugünkü Erdoğan gibi konuşmuştu:<br /> <br /> <em>Enflasyon canavarı, enflasyon </em><em>canavarı... Tamam da, hiçbiriniz </em><em>terörle mücadele dolayısıyla </em><em>askeri harcamaların nasıl </em><em>arttığını yazmıyorsunuz.</em><br /> <p class="fi-incontent-mark">Haksız sayılmazdı zamanın Başbakan'ı. 1990'lardaki enflasyon kaynaklarından biri de hızla büyüyen askeri harcamalardı. <br class="fi-incontent-mark" />Evet, enflasyonu yenmek için bir yandan yapısal sorunları çözmek, diğer yandan da <strong>savaş değil barış </strong>yapmak gerekiyordu. <br class="fi-incontent-mark" />Ama gel gör ki, 1990'lı yılların zayıf koalisyon hükümetleri her iki dersten de sınıfta çaktılar. Böylece Türkiye'yi fena halde yoksullaştıran <strong>2001 Krizi </strong>patladı. Ve krizin yarattığı büyük boşlukta da <strong>Erdoğan ve AKP</strong> doğdu.<br class="fi-incontent-mark" />Bir büyük siyaset boşluğunun doğmaya başladığı bugünün Türkiye'sine gelin şimdi bir de 1990'ların penceresinden bakmaya çalışalım.<em> </em></p><br /> <p class="fi-incontent-mark"><em><strong>1.</strong> Türkiye bugün 1990'lardaki gibi derinleşen bir ekonomik kriz yaşıyor.<br /> <strong>2.</strong> Enflasyon yükseliyor.<br /> <strong>3.</strong> Enflasyonla birlikte ekonomi küçülüyor, işsizlik büyüyor, iflaslar yaygınlaşıyor.<br /> <strong>4.</strong> Reel sektör ve bankacılık zorda; batık krediler, borçlar çok büyük bir sorun.<br /> <strong>5.</strong> Türk lirası dolar karşısında eriyor. <strong><br /> </strong></em><em><strong>6.</strong> Enflasyonla mücadelenin gereği tam yapılmıyor.<br /> <strong>7.</strong> Enflasyonla mücadelenin bel kemiği olması gereken kamu harcamalarında ise gerçek tasarrufa hâlâ uzak kalan bir ekonomi yönetim var.<br /> <strong>8.</strong> Bütün bunlarla birlikte Türkiye, tıpkı 1990'lardaki gibi <strong>barış değil savaş</strong> yapmaya devam ediyor.</em></p><br /> Yukarıdaki sekiz noktayı bu köşede çıkan <a href="https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/ekonomik-kriz-dalga-dalga-gelip-carpmaya-devam-edecek,20616" target="_blank" rel="noopener noreferrer">17 Ekim 2018 tarihli yazımda</a> vurgulamıştım.<br class="fi-incontent-mark" />Ve <strong>barış değil savaş </strong>konusunun altını kalın olarak çizmiştim.<br class="fi-incontent-mark" />Bugün de çiziyorum.<br class="fi-incontent-mark" />1990'lardaki gibi, bugün de Türkiye siyasetinde bir <strong>büyük boşluk</strong> doğuyor; <strong>barış değil savaş</strong> çizgisinden kopamayan <strong>Erdoğan</strong>'ı ağır ağır, usul usul içine çekmekte olan bir büyük boşluk...<br class="fi-incontent-mark" />Ve bir soru:<br class="fi-incontent-mark" />Erdoğan'dan doğmakta olan bu büyük siyasal boşluk nasıl doldurulacak?<br /> <br /> </div>