KADINLARDAN NE İSTİYORUZ, DERDİMİZ NE ?
Ötekilerin Gündemi
Hamza Özkan
Merhaba arkadaşlar, dünyayı saran bu ölümcül virüsün toplumları alt üst ettiği, insanları bir fanusun içine hapsettiği bu dönemde, her ne kadar acı, karamsarlık, umutsuzluk yakamıza yapışsa da, “İNSAN” denen varlık direngendir; bu direnişi anlamlı kılan insanın düşünsel yapısıdır, değişimi ve dönüşümüdür.
Zamansızlıktan yakınmamız için bir mazeret yok artık! Kitap okumak ve yaşamımıza anlam katan siteleri okumak için güzel bir fırsat. “Korona Gündemi” ile ilgili yaptığımız dizi söyleşi serisi oldukça ilgi çekti. “Korona Gündemi”nin ötesinde, Türkiye’nin hatta dünyanın dinmeyen, bitmeyen ve kanayan yarası “KADIN ŞİDDETİ, KADIN CİNAYETLERİ!” Nedir bu bitmez tükenmez ve gittikçe artan kadın şiddeti? Derdimiz ne ? Kadınlardan ne istiyoruz ?
Bir toplumun gelişmişlik düzeyi, kadınların içinde bulunduğu gelişmişlik düzeyiyle ilişkilidir. Neden siyasette, bilimde, kültür ve sanatta kadınlar birer aksesuar olarak görülüyor ? Şu bir gerçek ki, kadınların düşünsel gücünden yararlanmadığımız sürece, eril düşünce sisteminin tahakkümü devam ettikçe, dünyanın güzelleşmesi, normalleşmesi uzak bir ihtimaldir. Sözü fazla uzatmayayım. Kadınlar dosyamızın söyleşine başlarken, “HEPİMİZ SUÇLUYUZ! ERKEKLER ERKEKLER ERKEKLER DAHA SUÇLUDUR” diyoruz. Evde kalıyoruz, dışarıya çıkmıyoruz. İçten selamlarımla.
Hamza ÖZKAN
Ötekilerin Gündemi
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde 11 Aralık 2019 tarihinde gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Patnos L Tipi Cezaevi’ne konulan gazeteci Aziz Oruç ile ona yardım ettikleri gerekçesiyle tutuklanan Muhammet İkram Müftüoğlu ve HDP Doğubayazıt İlçe Eşbaşkanı Abdullah Ekelek hakkındaki soruşturma tamamlandı. Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame, sunulduğu Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Hazırlanan iddianamede gazeteci Oruç hakkında "örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak", tutuklu Muhammet İkram Müftüoğlu, Abdullah Ekelek ile birlikte tutuksuz sanıklar gazeteci Dicle Müftüoğlu, Turgay Yılboğa ve Yücel İlhan’a ise "örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" iddialarında bulunuldu.
ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Tarihsel ve zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu geçiş süreçlerinde, savaşlarda ve ölümcül salgınlarda kadınlara biçilen roller nelerdir? Dünyada demokratik süreçlerini tamamlamış toplumları da baz alırsak, gerçek anlamda kamusal alanlarda kadınlar yerlerini alabilmişler midir?
Hülya ORUÇ: Sözlerime öncelikle koca bir hayır, demekle başlıyorum. Dünyanın her yerinde mi, bilemem ama biz hala değil haklarımızı savunmayı biz kadınlar olarak bu ülkede can güvenliğimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Pandemi sürecinde "evdeki şiddet arttı" diyorlar. Öyle düşünmüyorum. Aslında şiddet vardı ve eve kapanınca gün yüzüne çıktı.
ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Siyasette, kültürde, sanatta ve bilimde kadınların ayak sesleri geç duyuldu neden? Dünyada ve Türkiye’de bunu nasıl örneklendirebilirsiniz?
Hülya ORUÇ: Ben hep kendimi ülke sınırları içindeki gündeme ve yaşam şeklimize göre cevap vereyim. 7 aydır bilinen ama 3 yıldır tek başına bir kadin olarak mücadele veriyorum. Şöyle; bir gerçek ne kadar geri kalmışlık baskı ile mücadele etsekte bu ülkedeki kadınlar çok şeyler başarıyorlar. Aslında bu büyük bir başarı ve ben her zaman şunu diyorum: Bir kadın siyasi anlamda kesinlikle donanımlı olmalı.
ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Son yıllarda, Türkiye’nin toplumsal yapısında kadınlar nereye doğru gidiyor? Şiddetin ve tacizlerin bu denli artması ürkütücü!68, 78 ve 80 kuşağına bakıp bugünü nasıl değerlendirirsiniz?
Hülya ORUÇ: Eski kuşağa bakınca şunu söyleyebilirim. Belki o dönemde de bu tarz sıkıntılar vardı. Ama şuan teknoloji çağı ve iktidarın kutuplaştırma, baskı, ötekileştirme siyaseti ve kadına dayatılan "sadece evlenir ve çocuk doğurur" bakış açısı ve her şeyi dine bağlayıp baskılaması daha korkunç bir hala getirmekte.
ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ-Kadınlar dünyayı yönetseydi nasıl bir dünya olurdu?
Hülya ORUÇ: Ben dünyayı yada bu ülkeyi yönetiyor olsaydım; tüm farklılıklara zorunlu saygı kuralı getirirdim. Bu dünyadaki tek amacım bilimsel olarak gelişmek yaşam hakkı olurdu. Önceliğim bu çok büyük bir şey biz Her şeyi dayatmaya çalışarak karşımızdaki bireylerin hem ekonomik hemde anlamdaki yaşam haklarını çiğniyoruz. Bizde etnik ya da cinsel anlamda farklı hiçbir bireye saygımız yok. Ölmeli yaşamamalı yada kötü bir hayat sürsün politika. Bu ben bu ülkeyi yönetseydim dinleri yasaklardım (ibadet mabet insanin kalbidir. Hiçbir yer beni temsil etmiyor, dinler siyasete karıştığı günden beri) herkese çalışıp yiyip, içip zordaki çocuklara bireylere komünal bir yasam birinci kural saygı biz en çok saygı ve tahammülsüzlük yüzünden bu haldeyiz.