Habibe Eren

ANKARA - AKP-MHP ittifakının Efrîn'e yönelik işgal harekatını değerlendiren SYKP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Türkiye’nin elini kolunu sallayarak ‘bir gece ansızın’ girme romantizmine kapılarak Efrîn'e girmesi bir daha hiç çıkmaması anlamına gelir" derken, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ise, "Bu müdahaleye destek verenler bu hesabın altında kalacaktır" dedi.

Kuzey Suriye Federasyonu’nun Efrîn Kantonu’na yönelik AKP ve MHP ittifakının başını çektiği kesimlerce yapılan saldırı tehditleri ve bu yöndeki askeri hazırlıklar sürerken, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından da savaş kararı çıktı. Saldırı tehditlerine Efrîn halkından da cevap gecikmedi. Efrîn ve Kuzey Suriye kentlerinde sokağa çıkan yüz binlerce kişi saldırı tehditlerine cevap verdi. Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan Efrîn'e yönelik saldırı olasılığını değerlendirirken, operasyonun olması halinde sonuçların yıkıcı olacağı uyarısında bulundu.

‘Türkiye Rojava ile komşu olmak istemiyor’

Suriye’de savaşın başladığı günden bu yana Rojava bölgesinde Kürtlerin özgürlük mücadelesi verdiğini söyleyen Tülay, DAİŞ karşı ciddi bir mücadele yürütüldüğünü vurguladı. Kuzey Suriye’de yaşayan başta Araplar olmak üzere tüm halklarla ortaklık kurulduğunu ifade eden Tülay, “Şu an Rojava’da bir özerklik ilanı söz konusu. Suriye’de oluşacak yeni Anayasada Rojava’nın federatif bir yapı olarak tanınmasını Kürt halkı doğal olarak beklemektedir. Olması gereken de budur. Türkiye’nin asıl rahatsızlığı buradan kaynaklanmaktadır. Kürt halkının örgütlü bir şekilde Rojava’da tüm dünya çapında artık bilinen ve varlığı tanınan bir yapıya dönüşmelerini kabul etmiyor” dedi. Türkiye’nin Rojava ile komşu olmak istemediğine vurgu yapan Tülay, bunun Türkiye’deki tarihsel süreçle de ilgili olduğunu söyledi.

‘Korkunun ecele faydası yok’

Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmek istenmediğini vurgulayan Tülay, şöyle devam etti: “Bu sorun hala en açık biçimiyle derinlemesine devam ediyor. Türkiye Rojava’da olası bir başarının özerk bölge ilanın Türkiye’de ki Kürt halkını da etkileyebileceğinin farkında. Bu taleplerinin Türkiye’de öne çıkacağını bildiği için engellemek istiyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Sonuçta Rojava gerçekliğini bugün bütün dünya kabul etmişken Türkiye’nin kabul etmemesi artık makul bir şey değildir. Bu Türkiye’nin aleyhine işleyen bir süreçtir. Türkiye’nin tek çıkarı gerek Türkiye’de gerek bölgede Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesinin önünü açan plan ve projelerin içerisinde yer alması gerekiyor. Bunun başka yolu yoktur.”

‘Sonuçları Kobanê’den daha ağır olur’

Efrîn’e olası bir saldırının sonuçlarının ağır olacağını söyleyen Tülay, Kobanê sürecini hatırlatarak “Kobane’dê IŞID güçleri Kürt halkının üzerinde her türlü yöntemi uyguladılar. Evet uzun süren ve ciddi kayıpların olduğu bir süreç yaşandı; ancak en nihayetinde orada Kürt halkı ve müttefikleri kazanmış oldu. Dolayısıyla Efrîn sürecini Kobanê sürecine benzetmek mümkündür. Kürt halkı bugüne kadar özellikle Suriye’de süren savaşta çok ciddi bir mücadele verdi. Bununla beraber ciddi bir savaş ve diplomasi deneyimi kazandı. Efrîn’de de bunları daha fazla konuşturacaktır” ifadelerini kullandı.

‘Bir gece ansızın girme’ romatizmi ile oradan çıkamayabilir’

Efrîn’de Türkiye’nin başarılı olma gibi bir imkanının olmadığını söyleyen Tülay, buna kanıt olarak Kürt halkının örgütlü bir biçimde verdiği mücadeleyi gösterdi. Efrîn’de yaşayan Arap haklarının da oraya yönelik işgal harekatını kabul etmeyeceğini ifade eden Tülay, bu durumun uluslararası düzeyde de sakıncaları olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Türkiye’nin Efrîn’elini kolunu sallayarak, ‘bir gece ansızın’ girme romantizmine kapılarak Efrîn’e girmesi bir daha hiç çıkmaması anlamına gelir. El Bab’a geçmişte bir operasyon düzenledi ama orada da gireceği sınırları Rusya ve ABD belirledi. Şimdi de bu ülkelere bakmaktadır. Onların belirleyeceği sınırlara bakmak zorundadır. Türkiye her ne kadar ara ara inkar etse de bir NATO ülkesidir. Başka bir ülkenin topraklarına askeri bir operasyon düzenlemek istiyor. Bunu NATO ülkeleri nasıl karşılayacak? ABD nasıl karşılayacak bu önemlidir. Ayrıca Rusya’nın tutumu da önemlidir. Mesela Rusya Türkiye’nin sınırlı oranda Efrîn’e girmesine göz yumabilir. NATO yörüngesinden sapması için bunu yapabilir. Ama sebebi ne olursa hedefleri ne olursa olsun Efrîn’e girmek bir daha oradan çıkamamak ve Türkiye’yi ciddi bir savaşa sürüklemek anlamına gelir.”

‘İktidar Kuzey Suriye'yi paranoya haline getirdi’

Türkiye’de yaşayan halklar olarak bu savaşı kabul etmeyeceklerini, Efrîn Kantonu ve Rojava’nın Türkiye için asla bir tehdit olmadığını söyleyen Tülay, iktidarın bu durumu paronaya haline getirdiğini vurguladı. İktidarın “güvenlik” bahanesiyle saldırıyı sürekli gündeminde tuttuğunu dile getiren Tülay, “Türkiye’nin güveliğini tehdit eden bir şey yok ki ortada. Bu tamamen uydurma MHP ile kurmuş oldukları mutabakata bağlı kalmak için milliyetçi tabanı tutabilmek için atılan adımlardır. Ama bunu faturası çok ağır olacaktır” dedi.

‘ABD ve Rusya’nın atacağı adımlar belirleyici’

MGK kararı ile savaşın teşvik edildiğini söyleyen Tülay, ABD’nin yaptığı açıklamanın da dikkat çekici olduğunu vurguladı. Tülay, “Bu savaş kararının önümüzdeki günlerde nasıl uygulanıp uygulanmayacağını göreceğiz. Şu anda gerek ABD gerekse Rusya’nın bu konu ile ilgili atacağı adımlar biraz belirleyici olacak ve Türkiye’nin atacağı adımları belirleyecektir” ifadelerini kullandı. CHP’nin, Efrîn’e yönelik saldırıyı onaylamasını, “Bir yandan bölgede savaş istemediğine dair beyanlar verirken, bir yandan da bölgede Kürt halkı söz konusu olduğu zaman ulusalcı kesimi kendi etrafında tutabilmek için kendi gelenekçi yapısından ödün vermiyor” sözleriyle değerlendiren Tülay, CHP’nin, AKP’nin aldığı bu kararı desteklemesiyle muhalefeti ciddi anlamda zedelediğini söyledi. “Kürt halkı bizim düşmanımız değildir. Kürt halkı Türkiye’nin asli unsurudur. En az Türkler kadar hakka hukuka sahiptir. Buranın vatandaşıdır” diyen Tülay, CHP’nin artık klasik devlet partisi mantığından sıyrılıp Türkiye’de halkların kardeşçe nasıl yaşayabileceğine dair bir fikir geliştirmesi gerektiğini vurguladı.

‘CHP savaşa destek veriyor'

CHP’nin savaşa verdiği destekle iktidarın Türkiye’yi sürüklemek istediği savaş atmosferine imza atmak istediğine dikkat çeken Tülay, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yarın olası bir savaşta ölecek insanlar bizim çocuklarımızdır. Yoksul halkın çocuklarıdır. İçinde her türlü etnik kökenden belki insanların olacağı bir operasyon düzenlendiğinde ölen yine bizim çocuklarımız olacaktır. CHP buna bakmak zorundadır. Ayrıca Türkiye’nin ekonomisine, sosyal yapısına, barış ortamına hele de OHAL ile yönetilen bir ülke iken şu anda buna daha çok katkı vereceğini buna destek verenler görmek zorundadır. Bugün ülkenin OHAL ve KHK’lerle yönetilmesine ve faşizmi kurumsallaştırmasına bir itirazınız varsa savaş politikasına da bir itirazınız olmak zorundadır ki samimiyetiniz açığa çıksın. CHP’yi böyle bir çizgiye davet etmek istiyorum.”

‘Soçi ertelenebilir’

Kuzey Suriye’nin geleceğini ise halkın verdiği mücadelenin belirleyeceğini belirten Tülay, Soçi görüşmelerine de değinerek, “Özellikle İdlib’de savaşın tekrardan patlak vermesi şimdi Efrîn e dönük tehdidin gündemde olmasıyla birlikte Soçi’de bir çözümün çıkmasını beklemiyorum. Hatta Soçi ertelenebilir diye düşünüyorum” dedi.

'Kürtler er ya da geç demokratik özerk yönetimlerini kuracaklar'

Özellikle Suriye’de siyasal çözüme yaklaşıldıkça derin güçlerin ortalığı kızıştırarak savaş atmosferini yeniden canlandırmak istediklerini vurgulayan Tülay, şöyle devam etti: “ Bunun nedeni orada siyasal çözüm engellensin, savaş bitmesin. Bunda ABD’nin çok büyük payı olduğu kanaatindeyim. Çünkü şu anda Soçi’de çözüme doğru gitme eğilimi mevcut ve orada Rusya ve İran’ın lehine ilerleyen bir süreç var. Bunu engellemek de istiyorlar. Tabi Soçi ertelenebilir de nihai bir sonuç şimdi çıkmayabilir; ancak en nihayetinde Kürt halkı verdiği mücadele ile kendi kaderini zaten belirlediği için savaş uzasa da kendi demokratik özerk yönetimlerini kuracaklardır. Başka çaresi yoktur. Bölgede var olan güçler de er ya da geç bunu kabullenmek zorunda kalacaklar”

‘Sonuçlar yıkıcı olur’

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan ise, Efrîn’e olası bir saldırının sonuçların yıkıcı olacağı uyarısında bulunarak, “ Irak başta olmak üzere Suriye’de dahil Ortadoğu’da herhangi bir savaşın içerisinde yer almak bunun yıkıcı sonuçlarını da göze almak demektir” dedi.

‘Savaş politikalarına karşı mücadele haktır’

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın iç siyasette kendi iktidarının gücünü artırmak için Türkiye’nin geleceğini felakete sürüklemekten kaçınmadığına vurgu yapan Selma, “Efrîn’e yapılacak bir müdahale de yaşanılacak acı sonuçları hep birlikte bütün bir Türkiye yaşayacaktır. Biz kamuoyu olarak bu savaşçı politikalara karşı mücadeleyi büyütmeyi bir hak olarak görüyoruz. Hükümeti de bu karardan dönmeye çağırıyorum” dedi.

‘Müdahaleye destek verenler altında kalacaktır’

“Öncelikle bu mesele milli bir mesele değil; Erdoğan burada savaşçı politikasını meşrulaştırmak için ulusal bir mesele ülkenin bir milli meselesi gibi ele alıyor” diye konuşan Selma, son olarak şunları söyledi: “Ortadoğu’da Türkiye’nin Suriye’de gireceği bir savaş ve Efrîn’e yapılacak müdahaleyi savunmak ya da meşrulaştırmak aynı zamanda bu savaşın yıkıcı sonuçlarının ortağı olmak anlamına geliyor. Efrîn’e müdahaleye destek veren partiler bu hesabın altında kalacaktır. CHP’de bunun içindedir.” (Jinnews)
Editör: Haber Merkezi