“Savaşların kurbanı olan güzel çocuklar…’Nerden geldik, nereye gideceğiz?’ diyecek zamanınız olmuyor kimi zaman. Ne acıdır ki onu soracak kadar büyümüyorsunuz da. Yüzünüzün geçmişe mi geleceğe mi dönük olduğunu dahi bilmiyorsunuz.”





3 yaşındaki Arap kız çocuğu Şehat'ı görünce öyle derinlere daldım… Enkazların içinde büyüyen bu esmer yüzlü kızın gözlerinde öyle derin bir korku var ki ona bakanlar insanlığından utanır.


Şehat, 4 yaşındaki halasının oğlu Ahmet ile birlikte koyunlarını otlatıyor. Yanlarından geçerken birden dikkatimi çektiler. Onlarla konuşurken yanlarına 16 yaşındaki Muhammet geldi. "Bu küçük çocukları neden çoban yaptınız?" diye sorduğumda aldığım cevap "Ne yapalım. Kimsemiz yok. Babaları DAİŞ tarafından öldürüldü. Akrabayız ve onlara bakıyoruz" oluyor.


Bu cevap aslında birçok şeyi özetliyor. Sahi savaşlar kimlere karşı verilir ki? Bu vahşi savaşların tek kurbanı yine kadın ve çocuklar. Şehat ve Ahmet tıpkı Suriye'de olan diğer çocuklar gibi gözlerini kurşunların sesiyle açmışlar. Her gördükleri insana büyük bir korkuyla bakıyorlar. İnsanlardan zarar gelecek sanıyorlar. Çünkü onlar bu zararın en büyüğünü gördü. Bir gece yarısı "Allah u Ekber" sesleri arasında belki ilerde çok hatırlamayacakları fakat yaşamlarında iz bırakan o zulme tanıklık ettiler. O küçücük kalpleri hızlı hızlı çarparken olup bitenlerden de habersizler. Şehba'nın Fafine ilçesinde yaşayan bu güzel çocukların yüzünde ki korkulu ifade tüm insanlığın utancı olmalı aslında.


20 koyun ve keçiyle geçimlerini sağlayan bir ailenin fertleri olan bu güzel çocuklar, hayvanlara öyle rahat insanlara ise öyle korkuyla yaklaşıyorlar ki onların kendi içlerinde neler yaşadığını rahatlıkla görebiliyorsun. Şehat, elindeki su şişesini ısınmasın diye sarmış bir kumaşa ve öyle sıkı sarılmış ki yanından geçen ondan alacakmış gibi duruyor. "Şehat sen ne güzel bir çocuksun" deyince korkulu gözlerle bakmaya devam etti. O an Aram Tigram'ın "Bir daha dünyaya gelsem bütün silahları alıp saz, keman yapacağım" sözü geldi aklıma. Şehat'a bakarken gözlerinde gördüğüm korkuyu yaşadığım sürece unutmayacağım.


Çok istedim korku dolu gözler yerine sıcak bir gülümseme ile bakmasını. Ama kucağındaki su şişesine sarılmış ve öylece bana bakıyordu. Uzaklaşınca bir umutla el salladım ve evet o esnada yüzünde belirdi o sımsıcak gülümseme. O esmer yüzüne gülmek nasılda yakıştı. Tekrar yaklaştım ve zarar vermeyeceğimi anlayınca gülümsemeye devam etti. O minik elini sallayarak bizleri yolculadı.


Çocukların korkuyla yaşamasına neden olan sistem ve güçlerden Şehat'ın şahsında bir kere daha nefret ettim. Sözde her gün insanlık, demokrasi ve hukuktan bahsedenler, Şehat ve onun gibi sayısız çocukların hayallerini çalarken de aynı cümleleri sıralamıştınız…




Editör: Haber Merkezi