AMED - Tahliye edildikten sonra yaşamını yitiren ağır hasta tutuklu Abdulhalim Kırtay, pişmanlık dayatmasına karşı, “Yatağımda öleceğim ama pişman olmayacağım” diye yanıt verdi. Kırtay’ın son sözü ise kamuoyuna “Hasta tutuklulara sahip çıkın” çağrısı oldu. 

Ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmeyen hasta tutuklular, her geçen gün insan hakları ihlallerinin arttığı cezaevlerinde ölüme terk ediliyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre 651’i ağır bin 517 hasta tutuklunun durumu her geçen gün ağırlaşırken, hasta tutukluların tahliye edilmesi talebiyle Adalet Nöbeti tutan ailelerin acil tahliye edilmesi istenen tutuklular dahi tahliye edilmedi. Sadece son iki yılda 93 tutuklu cezaevinde yaşamını yitirdi. 

İHD’nin ağır hasta tutuklu listesinde yer alan 75 yaşındaki Abdulhalim Kırtay da tüm çağrılara rağmen tahliye edilmedi. Cezaevinde sağlık durumu ağırlaşan Kırtay, cezasının bitimine 2 aydan kısa bir süre kala 22 Mart’ta tahliye edildi. Tahliye edilmesinden 51 gün sonra ise (12 Mayıs) tedavi gördüğü Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. 

DEVLET VE HİZBULLAH’IN HEDEFİ OLDU

Amed’in Farqîn (Silvan) ilçesinde yaşayan Kırtay, 1990’lı yıllarda hem devletin hem Hizbullah’ın hedefi haline geldi. Mücadelesinden vazgeçmeyen Kırtay ve oğlu hakkında yakalama kararı çıkarılmasıyla, aile evi 3 ay boyunca askerlerce kuşatmaya alındı. Kırtay ailesinin erzak almasının dahi engellenmesiyle, evin en küçük bireyi Zinarin açlıktan yaşamını yitirdi. 

ÖNCE KIZI SONRA KIRTAY TUTUKLANDI

1992 yılına gelindiğinde ise Kırtay’ın kızı Herdem Merwanî, henüz 13 yaşındayken tanık ifadesine dayandırılarak gözaltına alındı ve 3 aylık gözaltı sürecinden sonra tutuklandı ve 13 yıl cezaevinde kaldı. Bir yıl sonra 14 Mayıs 1993’te ise Abdulhalim Kırtay gözaltına alındı. Kırtay’ın nerede olduğunu soran ailesine, uzun süre bilgi verilmedi. Yaklaşık 50 gün boyunca gözaltında tutulan Kırtay, aile ve avukatlarının ısrarlı arayışı sonucu gözaltında olduğu kabul edildi. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılanan Kırtay, “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu süreçte Kırtay ailesinden ve akrabalarından 10 kişi, devlet ve Hizbullah tarafından farklı tarihlerde katledildi. 

30 YIL TUTUKLU KALDI 

Kırtay, tutuklu kaldığı süre içinde Rize, Sêrt, Wan, Amed, Êlîh, Kırklareli, Yozgat, Dîlok, İzmir, Balıkesir olmak üzere birçok cezaevine sürgün edildi. Sağlıklı girdiği cezaevinde 30 yılda birçok hastalığa yakalanan Kırtay, ileri derecede prostat, diyabet, yüksek tansiyon, fıtık, kalp ve hemoroit hastalıklarıyla mücadele eder. 

2017’DE HASTALIKLARI BAŞ GÖSTERDİ 

Kırtay’ın ağır hastalıkları 2017 yılında Kırklareli Cezaevi’nde iken baş gösterdi. Burhaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen Kırtay’, götürüldüğü hastanede şalvarına bakılarak nereli olduğu soruldu. Amedli olduğunu söyleyen Kırtay’a, doktor bir iğne yapıp gönderdi. Ertesi gün Kırtay’ın moraran testisleri patladı. Buna rağmen tedavi edilmeyen Kırtay’ın durumu ağırlaştı ve tedavi için Şakran 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.

KIRTAY: ÖLÜM HABERİMİ ALABİLİRSİNİZ 

Ancak burada da sağlık hakkı engellenen Kırtay, 9 Mart 2022’de ailesiyle yaptığı haftalık telefon görüşmesinde, “İki gündür hücredeyim. Çok hastayım. Bana çok baskı kuruyorlar. Bu hafta ölüm haberimi alabilirsiniz. Hazırlıklı olun” dedi.

ATK RAPORUNA RAĞMEN TAHLİYE EDİLMEDİ 

Kırtay, 2018 yılından sonra hastalıkları nedeniyle birçok kez hastaneye sevk edildi. Tüm hastaneler “Cezaevinde kalamaz” raporu vermesine rağmen Kırtay, ATK’nin kararıyla tahliye edilmedi. Tahliye edilmeyen Kırtay’ın sağlık durumu, zamanla hayatını tek başına idame edemeyecek noktaya geldi. Kırtay, cezasının yatarı olan 30 yılı tamamlamasına 2 aydan kısa bir süre kala 22 Mart'ta bulunduğu Balıkesir Burhaniye T Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi. Tahliye edilen Kırtay, 51 gün sonra tedavi gördüğü Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

BABASININ AKIBETİNİ GAZETEDEN ÖĞRENDİ 

Kırtay’ın kızı Herdem Merwanî, babası Abdulhalim Kırtay’ı anlattı. Merwanî, 90’lı yılların en karanlık dönemlerinde ailesinden yaklaşık 10 kişinin katledildiğini belirterek, “O yaşananlar basına yanmıyordu ve cenazeler günlerce sokaklarda kalıyordu. Böylesi bir süreçte babam gözaltına alındı ve ağır bir işkenceye maruz kaldı. Babamın gözaltına alındığında ben de Elazığ Cezaevi’ndeydim. Babamın akıbetini gazetelerden öğrenmeye çalışıyordum” diye konuştu. 

TEDAVİ İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ 

Babasının tutuklandığında herhangi bir hastalığının olmadığının altını çizen Merwanî, “Babam yaşamı seven ve yaşama bağlı bir insandı. Hastalığı 2018’de Kırklareli Cezaevi’nde başladı. Tedavi için İzmir Aliağa’ya sevk edildi. Ancak pandemi döneminin başlamasıyla birlikte hasta tutukluların tedavisi askıya alındı. Tedavi edilmediği için gittikçe sağlık durumu ağırlaştı. Birden çok hastalığı bulunduğu için ATK’ye her gidip gelişinde ring aracında ve elleri kelepçeli bir şekilde muayenesi yapıldı. Bu da bir nevi babam için bir işkenceye dönüştü. Hastaneler, ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu veriyordu. Ancak buna karşı ATK ise ‘Cezaevinde kalabilir’ diyordu” dedi. 

'CEZAEVİNDE ÖLMESİN DİYE TAHLİYE EDİLDİ' 

Merwanî babasının tahliyesine 2 ay kala tahliye edilmesine dair şunları söyledi: “Tahliye olacağını cezaevindeki arkadaşlarının yakınlarından öğrendik. Babam çıktığı gibi hastaneye yatırıldı. Birkaç gün sonra akrabalarımızda kaldıktan sonra Amed’de geldi. Geldiğinde de ne ayakta durabiliyordu ne de konuşabiliyordu. Açık ve net bir şekilde cezaevinde ölmesin, gidip evinde ölsün diye bırakıldı. Tahliyesinden birkaç gün sonra kendine geldi ve bize neler olduğunu anlattı. Babamın durumu ağırlaşınca savcı ve müdür koğuşa geliyor. 

30 YIL SONRA PİŞMANLIK DAYATMASI

Babama pişmanlık dayatmasında bulunuyorlar. Babam kabul etmiyor. Savcıya ‘30 yıldır içerdeyim pişman olacak bir şey yapmadım. 2 ay kaldı tahliyeme, bu saatten sonra da 2 ay için pişman olmam. Tedaviyi de kabul etmiyorum, yatağımda öleceğim ama pişman olmayacağım’ diyor. Ona pişmanlık dayatılması çok ağrına gitmişti. Buna işkence ve zulüm desem yetersiz kalıyor. Bir insanın yaşamı bu kadar ucuz olmamalı. 30 yıl bir ömürdür. Sonunda tahliyenin bir araç olarak kullanılması vicdani değil.”

'51 GÜNDE BİZE HAZİNE BIRAKTI' 

Merwanî, babasının tahliye edildiği günden yaşamını yitirdiği güne kadar daha çok hastanede olduğunu belirterek, “Tahliyesinden sonra kötüleşince onu hastaneye kaldırdık. Babamı tedavi eden doktor cezaevinde olduğunu bilmediği için, bu durumda olasına çok kızdı.  ‘Neden bugüne kadar babanıza sahip çıkmadınız? Şimdi mi sahip çıkıyorsunuz’ diyerek bize bağırdı. Cezaevinde olduğunu öğrenince, ‘Babanız 10 yıl önce kalp ameliyatı olmalıydı. Eğer ameliyat olsaydı, bu kadar kötü olmazdı’ dedi. Babamın bir hastalığı tedavi edilirken, bir başka hastalığı baş gösteriyordu. Vücudunun tamamı iltihaplanmıştı. Eğer babam hasta değilse, neden bu kadar ilaç verildi. Bu ilaçlar babamın net bir şekilde ne kadar hasta olduğunun belgesidir. Babamın katili bizzat ATK’nin kendisidir” ifadelerinde bulundu. 

SON ONA KADAR GÜLÜMSEDİ

Sağlık sorunları nedeniyle babasının yaşadığı acılara rağmen hep gülümsediğini kaydeden Merwanî, “Bizlerle sohbet etti. Anılarını anlattı. Stranlar söyledi. Bu bizim için adeta bir hazineydi. ‘Devlete inat ellerinde ölmeyeceğim’ dedi, öyle de oldu” diye aktardı.

'SİYASİ PARTİLER SÖZÜNDE DURMADI' 

Hasta ve infazı yakılan tutukluların serbest bırakılması için 2021 ile 2023 yılları arasında yaklaşık bir buçuk yıl tutuklu yakınları tarafından Amed, Wan başta olmak üzere birçok kentte sürdürülen Adalet Nöbeti eylemlerini hatırlatan Merwanî, “Başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütünün kapısını çaldık. Bize verilen sözler yerine getirilmedi. Gereken duyarlılık açığa çıkmadı. Eğer sahiplenme olsaydı, daha farklı şeyler olurdu. Kürt siyasi hareketinin de hasta tutuklular konusunda destekleri yetersiz kaldı” diye konuştu. 

SON SÖZLERİ: HASTA TUTUKLULARA SAHİP ÇIKIN 

Merwanî, babasının yaşamını yitirmeden önce son sözlerini şu şekilde aktardı: “Ben hasta tutuklu olarak ne ilkim ne de son olacağım. Bugün binlerce hata tutuklu var. Bu tutuklulara yeterince sahiplenme olmadı. Siyaset yapmak istiyorsanız ve Kürtlerin yaşadığının farkına varmak istiyorsanız, daha fazla hasta tutuklulara sahip çıkmanız gerekir.” 

'BABAMI KURTARAMADIK AMA…'

30 yıl boyunca babasından ayrı yaşayan Merwanî, şöyle devam etti: “Başkaları bu hasreti çekmesin istiyorum. Mehmet Emin Özkan ve Sıddık Güler gibi tutuklular hem yaşları itibariyle hem de hastalıkları itibariyle içerde oldukları için kendi adıma utanıyorum. Siyasetçiler ya da sivil toplum örgütleri, onlar için bir şey yapamaz mı? Babamı kurtaramadık ancak diğer hasta tutukluları kurtarabiliriz. Kurtarırsak ancak babamın ruhu şad olur. Bir nebze acımız diner.”

‘MÜCADELE MİRASINI YAŞATACAĞIZ’

Merwanî, son olarak babasının hayallerinden birinin bahçeli bir evde yaşamak olduğunu ekleyerek, “Onun anılarını yaşatmak adına bahçeli bir ev yapacağız. Doğayı, ağaçları seviyordu, her çeşit meyve ağacı ekeceğiz. Bize bıraktığı mücadele mirasını yaşatacağız. Tek bir kişi kalsak da yaşatacağız” dedi.

MA / Mehmet Güleş

Editör: Hamza Özkan