İSTANBUL - AKP’nin iktidarını finanse etmek için toplumu yoksullaştırdığını belirten HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, “Kürt sorunu demokratik bir şekilde çözülmeden bu krizlerin son bulması mümkün değil” dedi.

Kürt sorununun çözümsüz bırakılması ve savaş politikalarına paralel olarak ülkedeki ekonomik kriz de derinleşiyor. Savaşın tüm maliyeti topluma yansırken, ekonomideki kötü gidişat nedeniyle yoksulluk da büyüyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, iktidarın mevcut ekonomi politikaları, siyasal tercihleri ve topluma yansımalarını değerlendirdi.

‘SİYASİ İKTİDARINI FİNANSE ETTİ’

Turan, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iktidarda olduğu 21 yılda 600 milyar dolar ülkeye sıcak para girdiğini belirtti. Bu paranın bilime, teknolojiye ve üretime harcanmadığını söyleyen Turan, Erdoğan’ın bu parayı kendi siyasi iktidarını finanse etmek için ve “nemalanmak” için inşaat sermayesini güçlendirmeye dönük kullandığını dile getirdi. Erdoğan’ın uluslararası ekonomi normlarını hiçe sayarak yeni kurallar oluşturmaya çalıştığını dile getiren Turan, “Uzun vadede ise Türkiye ekonomisinin katma değer üretmeyen, bilime teknolojiye dayanmayan, daha çok omurgasını inşaat sermayesinin oluşturduğu bir ekonomi olmasıdır” dedi.

KRİZİN NEDENİ: ERDOĞAN’IN POLİTİKALARI

Ekonomik krizin uluslararası gelişmelerden bağımsız olmadığını söyleyen Turan, ülkede son yıllarda giderek artan kur artışının iki temelinin olduğunun altını çizdi. Birincisinin pandemi olduğunu, ikincisinin ise Rusya-Ukrayna Savaşı ile Suriye’deki gelişmeler olduğunu vurgulayan Turan, bu gelişmelerin yanı sıra mevcut politikalar nedeniyle Türkiye’de ekonomik krizin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Krizin asıl sebebinin Erdoğan’ın faiz-enflasyon politikası olduğunu dile getiren Turan, “Erdoğan'ın bir faiz ve enflasyon arasında kurmuş olduğu son derece yanlış ve bilim dışı ilişki, yani faizin enflasyona sebep olduğu çıkarımı, memleketi bu hale getirdi. Faiz düşünce enflasyonun da düşeceğini ifade ettiler. Fakat baz etkisiyle enflasyonun düşmediğini gördük”  diye belirtti. 

DÜŞÜŞ SOKAĞA YANSIMADI

Verilerde enflasyonun düştüğünü fakat bunun sokağa ve etiket fiyatlarına yansımadığını vurgulayan Turan, “Para politikası araçlarından bir tanesi olan faiz, Merkez Bankası’nı anlamsızlaştırdı. Yani normalde kurun yükselmesi durumunda faiz yükseltilir. Böylece parasını bankada değerlendirmeye, faizde değerlendirmeye yönelir. Kur stabilize edilirdi ama bu aradaki yani para politikasının araçları Erdoğan sayesinde tüketildi. Bu durum kurun sürekli yükselmesine neden oldu” diye konuştu. 

EKONOMİNİN TARIMA ETKİSİ

Tarımın döviz kuruyla birebir bağlantılı olduğunu ifade eden Turan, “Tarımsal girdilerin hepsi dövize bağlı. Mazot, gübre gibi temel girdiler dövize bağlı. Bu para politikası araçları devre dışı bırakılır ve kur sürekli artarsa, tarımda maliyet enflasyonu körüklenir. Tarımsal girdi maliyeti artınca da çarşıda, pazarda pahalılık ortaya çıkar. Vatandaş da ürünleri pahalılaşmadan almaya çalıştı. Böylece talep arttı. Fiyat artışlarının çok önemli sebeplerinden biri buydu” şeklinde konuştu. 

‘TÜRKİYE ÜRETMEYEN ÜLKEYE DÖNÜŞTÜ’

Bu durumun Türkiye’yi üretmeyen bir ülke konumuna getirdiğini ifade eden Turan, “Tarımda ithalatçılık inanılmaz biçimde arttı. Hem Türkiye’deki hem Kurdistan’daki kırsal açısından bunu söyleyebiliriz. Yoğun bir şekilde çiftçilerimiz tarımsal üretimi bıraktı. Dış borçlar arttı. Giderek aldığın, sattığından daha fazla olmaya başladığında, bu defa cari açık boyutlanmaya başladı. Bu yeteneksizliğin sonunda devasa bir bütçe açığı oluştu” ifadelerini kullandı.

‘SAVAŞ HALKLARA KAYBETTİRİYOR’

Turan, iktidarın, “refahı arttıracağız” yönündeki açıklamalarının karşılığının olmadığını belirtti. Hazine ve Maliye Bakanının değiştirilmesi başta olmak üzere yapılacak hamlelerin krizi aşamayacağını belirten Turan, ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunların çözümünün iktidarın yürüttüğü savaş ve çatışma politikalarından vazgeçmesi olduğunu vurguladı ve Kürt sorununun çözümüne işaret etti. En büyük sorun olan ve tüm alanları etkileyen Kürt sorununun demokratik temelde çözümünün elzem olduğunu belirten Turan, savaşın tüm Türkiye halklarına kaybettirdiğini vurguladı. 

Turan, şöyle devam etti: "Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmeden, bu krizlerin son bulması mümkün değil. Kursağımıza giren ekmeğimizin büyük bir kısmı militarizme gidiyor.” 

MA / Ergin Çağlar