İSTANBUL/VAN - Eril ve devlet tarafından yaşamın her alanına sirayet ettirilen kadına yönelik şiddet 2018 yılında da tırmanışa geçti ve 11 ayda en az 394 kadın katledildi, en az 269 kadın cinsel şiddete maruz kaldı. Bağımsız aktivist Songül Özünver, “2018 yılı kadına yönelik şiddet bitmedi, şekil değiştirdi. Cezai yaptırımların olmayışı, ‘iyi hal’ indirimleri, evliliğin kutsallaştırılması ve kadın derneklerinin kapatılması ile şiddet sokağa yansıdı” dedi.


Kadınların kendilerini güvende hissetmedikleri Türkiye’de şiddet, ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik ve fiziksel olarak yaşamın her alanına nüfuz etmiş durumda. 2018'in ilk aylarında erkek egemen sistemin fütursuz saldırıları, siyasetçilerin cinsiyetçi söylem ve politikaları, cezasızlık ve son olarak Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kadın kurumlarının kapatılması, şiddet, katliam ve cinsel istismarı arttırdı. Devletin savaş politikaları ile aynı orada yaygınlaşan örgütlü erkek şiddeti sonucu medyaya yansıyan verilere göre, 2018 yılının 11 ayında 394 kadın katledildi, 269 kadın cinsel şiddete maruz kaldı.


JINNEWS'ten Sibel Özalp-Hikmet Tunç'un haberine göre;  Kamuoyuna yansıyan ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan (KCDP) derlediğimiz verilere göre, kadın katliamları, cinsel saldırı ve istismar 2018 yılı boyunca artarak devam etti.


Ocak


Yılın ilk ayında erkekler 28 kadını katletti, 34 kadını şiddete maruz bıraktı, 10 çocuğu katletti ve 147 çocuğu istismara maruz bıraktı. Kadınların yüzde 54'ü, tanıdığı erkekler tarafından boşanma, ayrılma, görüşmeyi reddetme, kendi hayatına ilişkin karar alma gibi gerekçelerle katledilirken, yüzde 18'i şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti ve kadınların yüzde 7'si intihara sürüklendi. Yine kadınların yüzde 14'ü tanımadığı erkekler tarafından katledildi.


Kadına yönelik şiddet ve saldırı ile beraber çocuğa yönelik istismar, saldırı ve katliamlarda da aynı oranda artış yaşandı. Türkiye'de çocuğa yönelik istismar davalarında görülen cezasızlık, istismar ve zorla evlendirmeler Meclis gündemine taşındı. 2017 yılında 387 çocuk istismara maruz bırakılırken, 2018 yılının ilk ayında 147 çocuk istismara bırakıldı ve 10 çocuk erkekler tarafından katledildi.


Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katliamların artmasıyla beraber kadınların mücadelelerinde de artış yaşandı. Ocak ayında kadınlar, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çocuğa yönelik istismarı arttıracak söylemlerine karşı  sokaklara çıkarak tepkilerini dile getirdi. Dünya genelinde ise kadınlar maruz bırakıldıkları şiddete karşı #metoo diyerek yaşadıklarını anlatırken yine, TimesUp diye bir platform kurarak kadına yönelik şiddet, taciz, katliam ve çocuğa yönelik istismarı protesto etti. Ocak ayında 3 kadın ise özsavunma hakkını kullanarak yaşam hakkını korudu.


Şubat 


Yılın ikinci ayı Şubat'ta 47 kadının erkekler tarafından katledildi. Ay içerisinde ayrıca 13 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.15 kadının ise yaşamını yitirme sebebi tespit edilemedi.  Kadınların 6'sı İstanbul'da, 5'i İzmir'de, 3'ü Kocaeli'nde, 3'ü Balıkesir'de katledildi. Kadınların 21'i evinde, 7'si sokakta, 3'ü arabada, 2'si iş yerinde katledilirken, 7'sinin nerede katledildiği tespit edilemedi.


Öte yandan en yakınındaki erkekler tarafından yaralanan kadınlardan Bediha Bal, A.Ç. ve S.Ö. isimli kadınların hastane tedavilerinin sürdüğü, Bediha'nın hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi. Şubat ayında 31 kadın ise cinsel şiddete maruz bırakıldı.


Mart


Geçtiğimiz aylara göre Mart ayında kadın katliamlarında düşüş yaşandı. Mart ayında 25 kadın katledildi, basına yansıyan haberlere göre, 269 çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Yaşanan düşüşe rağmen Mart ayında şüpheli ölümler ve faili meçhul katliamlar arttı. Katledilen kadınların 11 ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kadın katliamları en çok İstanbul'da, Antalya'da ve Ankara'da gerçekleşti.


Nisan


Kadın katliamları Nisan ayında yine artarak devam etti. Bu ay içerisinde 30 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu kadınlardan 10'u kendi hayatlarına dair karar almak istediği için katledildi. 5'inin faillerinin neden katlettiği bilinmiyor. Kadınlardan 2'si ise boşanmak istediği için, 2'si ekonomik nedenlerle ve 1'i ayrılmak istediği için katledildi. Kadınlar en fazla İstanbul, Adana, Antep ve Kocaeli'de katledildi. Adana, Tekirdağ ve Kayseri'de 3 kadın, erkeklerin saldırısı sonucu ağır yaralandı.


Yine Nisan ayında en az 51 çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. 51 çocuktan 26'sının okulda, 10'u evde istismara maruz bırakıldı.


Mayıs


Kadın katliamları Mayıs ayında 37'ye yükseldi, en az 23 çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Faili tespit edilemeyen katliam veya şüpheli ölümlerin Mayıs ayında da fazla olduğuna dikkat çekildi. Katledilen kadınlardan 13'ü şüpheli şekilde yaşamını yitirdi, 12'sinin ölümü tespit edilemedi. Mayıs ayında kadınların yüzde 35'i şüpheli şekilde yaşamını yitirirken, yüzde 38'sinde ise "fail" tespit edilemedi. Kadınların yüzde 62'si ise en yakınlarındaki erkekler tarafından katledildi.


Haziran 


2018 yılının Haziran ayında 39 kadın katledildi, cinsel istismar ve cinsel şiddet artarak devam etti. Bu kadınlardan 18'inin neden katledildiği tespit edilemedi, 14'ünün ise faili belli değil. Bu ay da kadınlar yine en yakınları tarafından katledildi. Katliamların 14'ünün faili tespit edilemezken, kadınların 11'i evli olduğu erkek tarafından, 5'i akrabası, 3'ü imam nikahlı olduğu erkek, 2'si boşandığı erkek, 2'si erkek arkadaşı, 1'i oğlu ve 1'i babası tarafından katledildi. 22 kadın, cinsel şiddete maruz bırakıldı.


Basına yansıyan haberlere göre, 24 çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Bu çocuklardan 10'u tanımadığı kişiler, 5'i akrabası, 4'ü öğretmeni, 1'i işvereni, 4'ü tanıdığı kişiler tarafından cinsel istismara maruz kaldı.


Temmuz 


Temmuz ayında 37 kadın katledildi yine çocuk istismarı ve cinsel şiddet artarak devam etti. Temmuz ayı içerisinde Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvuran 392 çocuğun cinsel istismar sonucu gebe kaldığı ortaya çıktı. 433 çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Fakat bunun asıl sayı olmadığı daha da fazla olduğunun da altı çizildi. Yine Temmuz ayında 41 kadının cinsel şiddete maruz kaldığı belirtildi.


Ağustos 


Kadın katliamları, çocuk istismarı ve cinsel şiddet Ağustos ayında da devam etti. Ağustos ayında 41 kadın katledildi. Kadınlardan 15'i şüpheli, 13'ünün ise katledilme nedeni tespit edilemedi, 5'inin hayatına dair karar almak isterken katledildiği, 6'sı ekonomik bahanelerle, 1'i boşanmak istediği için, 1'i de barışma isteğini kabul etmediği için katledildi.  Ağustos ayında bir hafta içerisinde 2 trans kadın erkekler tarafından katledildi.


Ay içerisinde 22 kadın cinsel saldırıya, 37 çocuk ise istismara maruz bırakıldı.


Eylül


Eylül ayında kadın katliamları 45'e yükseldi. Çocuk istismarı ve cinsel şiddet bu ay da devam etti.  Kadın katliamlarının 11'i şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 12 kadının ise neden katledildiği tespit edilemedi. 13 kadın ise kendi hayatına dair karar almak isterken katledildi. 6'sının ise ekonomik bahanelerle katledildi.


Eylül ayında  27 kadın cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Kadınların 6'sı evde, 18'i sokak, hastane, okul, otobüs gibi kamusal alanda, 1'i sosyal medyada cinsel şiddete maruz kaldı. Tekirdağ'da patronu tarafından cinsel şiddete maruz bırakılan Ö.D. intihar girişiminde bulundu.


Ekim


Bu yılın Ekim ayında 34 kadın katledildi. Önceki aya göre düşüş yaşanan kadın katliamlarından 13'ü şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 7 kadının ise neden katledildiği öğrenilemedi, 9'u ise kendi hayatına dair karar almak isterken katledildi. Kadınların 10'u evli olduğu erkek tarafından, 2'si birlikte olduğu erkek, 3'ü akraba ya da tanıdığı kişiler tarafından, 2'si ayrıldığı erkek,1'i üvey oğlu, 1'i erkek kardeşi tarafından katledildi.


Ekim ayında 14 kadın cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Kadınların 5'i evde, 7'si sokak, hastane, okul, otobüs gibi kamusal alanda, 1'i sosyal medyada cinsel şiddete maruz kaldı.


Kasım


Kadım ayında 31 kadın erkekler tarafından katledildi. 7 kadının şüpheli, 8'inin neden katledildiği tespit edilemedi, 11'inin hayatına dair karar almak isterken katledildiği, 5'inin ise ekonomik bahanelerle katledildi. Kadınların 12'si tespit edilemeyen kişiler tarafından, 10'u evli olduğu erkek tarafından, 2'si birlikte olduğu erkek tarafından, 2'si erkek kardeşi tarafından, 2'si akraba ya da tanıdığı kişiler tarafından, 1'i de imam nikahlı erkek tarafından katledildi.


Cinsel istismar ve saldırı bu ay da devam etti. Kasım ayında 27 kadın cinsel saldırıya maruz bırakıldı,  ancak gerçek rakamların çok daha fazla olduğu açıklandı.


Kasım ayında ilk defa hükümet yetkilileri tarafından kadın katliamlarına ilişkin bir rapor yayınlandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçen yılın ilk 11 ayı ile bu yılın ilk 11 ayını karşılaştırınca kadın katliamlarında yüzde 22 azalış görüldüğünü iddia etti. KCDP ise, "Bakanlık verilerinin aksine, Türkiye'de 19 ayda erkekler tarafından 652 kadın öldürüldü. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Ancak çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla" diye belirtti.


Kasım ayında kadın katliamları arttı


Normalde Kasım verilerinde düşüş olmasına rağmen bu Kasım ayında bir azalma gerçekleşmediğini belirten KCDP, "Son dönemde kadın hareketi her ne kadar güçlü bir mücadele ortaya koysa da uzun zamandır yürütülen kadın düşmanı politikaların etkisi devam ediyor. Bu politikalar kadın cinayetlerinde azalma olmasını engelliyor. 6284 sayılı kanun ve Türkiye'nin de imzacılarından biri olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden doğan haklara rağmen şiddete karşı devlet ve ilgili kurumlar somut bir adım atmamakta ve etkin bir şekilde yasayı uygulamamaktadır. Hukuka olan güveninin bu kadar azalmasına rağmen Kasım ayında birçok ilde gerçekleşen eylemler, kamuoyu tepkileri ve açıklamalar, kadınların bu her türlü şiddete karşı mücadeleye birlikte devam ettiğini gösterdi" dedi.


'25 Kasım'da kadın mücadelesi tüm Türkiye'yi sardı'


Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle Ankara, Çanakkale, Çorum, Bolu, Denizli, Eskişehir, Antep, İstanbul, Muğla, Erzurum, İzmir, Aydın, Karabük, Manisa, Konya, Sivas, Tekirdağ, Mersin ve Kütahya'da 25 Kasım'da kadınlar Türkiye'nin dört bir yanında bir araya geldiğini dile getiren KCDP, engellenen eylemler için ise şu ifadelerde bulundu: "Kadın Meclisleri, 25 Kasım günü İstanbul - Kadıköy’de öldürülen kadınların aileleri ve şiddete uğrayan kadınlarla beraber eylem gerçekleştirildi. Adalet arayışına yoğun katılımla gerçekleşen eylem, güvenlik güçleri tarafından engellendi. Aynı günün akşamında Taksim'de gerçekleşen yürüyüş tekrar güvenlik güçlerinin engellemesiyle karşılaştı. Kadınlar Kadıköy'de eylemlerini gerçekleştirdi, Taksim'de engellenmeye çalışılan yürüyüş bütün Taksim'e yayıldı. Kadınlar korunmak istediğinde görevini yapmak için hiçbir kararlılık göstermeyen Valilik kadınların yürüyüşüne karşı karar almıştır. Şiddeti durdurmak için yürüyenlere şiddet uygulamak, kadına yönelik şiddetin boyutunu da artırıyor."


‘2018 şiddet ve cinsel istismarın arttığı bir yıl oldu’


Feminist aktivist Songül Özünver, kadına yönelik şiddet verilerinin gün geçtikçe arttığının altını çizerek, bu şiddet boyutunun kadın kırımına vardığını söyledi. Kadınların özellikle en yakınlarındaki erkeklerin şiddetine maruz kaldığını vurgulayan Songül, bu failleri ise “sevgili, abi, baba” olarak sıraladı.


Erkeğin “tasarlayarak” katlettiğini dile getiren Songül, “Kadınlar silah ve bıçak gibi aletlerle planlı bir şekilde katlediliyor. Bunun yanında bölge genelinde ev içi psikolojik, sosyal, ekonomik, cinsel ve fiziksel şiddet son derece yaygınlaşmış durumda. Ayrıca cinsel şiddetin ve çocukların maruz kaldığı istismar olaylarına çok sık rastlandığı bir yıl oldu. Özellikle farklı illerde peş peşe kaybolan kız çocuklarının, birkaç gün arayla ölü bulunmaları ve bazılarının istismar sonucu katledildikleri haberlerine tanık olduk. Bu olaylar da yakınları, akrabaları tarafından gerçekleştirildi” dedi.


‘İntihar adı altında onlarca kadın katledildi’


Van’da her ne kadar kadına yönelik şiddet verileri tutulmasa da yıl içerisinde sadece basına yansıyan onlarca kadın katliamının yaşandığını hatırlatan Songül, Mayıs ve Haziran aylarında aile baskısından kaynaklı 2 genç kadının “intihar” ettiği iddiasının basına yansıdığını aktardı. Bu olaylardan birkaç gün sonra evinin yakınlarındaki kayalıklarda bir cenazeye rastlandığını dile getiren Songül,  “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi(YYÜ) kampüs sahilinde genç bir kadına ait cesedin bulunmasıyla sarsıldık. İpekyolu ilçesine bağlı Bostaniçi mahallesinde sistematik bir şekilde eşinin şiddetine maruz kalan 80 yaşında bir kadın silah dipçiğiyle kafasına vurularak katledilmişti. Özalp ilçesinde biri beş aylık bebeği olan bir kadınında aralarında bulunduğu en az 4 ‘intihar’ olayı yaşandı. Yine Başkale ilçesinde bir kadının vajina bölgesine silahla ateş edilerek ‘intihar’ süsü verildi. Çaldıranda 45 yaşında bir kadının ‘intihar’ ettiği belirtildi. Aralık ayında Edremit'te genç bir kadının ‘intihar’ ettiği söylendi. Ama kayıtlara ‘şüpheli ölüm’ diye geçti. Yine Bostaniçi mahallesinde bir kadının ‘intihar’ ettiği basına yansıdı.  Aile ile alınan görüşmede neredeyse cinayet olduğu açıkça görülüyordu. Yine kayıtlara ‘şüpheli ölüm’ diye geçti fakat tutuklanan kimse olmadı. Bir hafta arayla Erciş’te 4 aylık hamile bir kadın eşi tarafından önce baltayla darp edildi, sonra av tüfeğiyle ağır bir şekilde yaralandı. Hastane raporlarına göre anne karnındaki bebek balta darbeleri sonucu vahşice katledildi. Bu da yetmezmiş gibi gözü dönmüş eş, av tüfeğiyle de kadının canına kast etmişti” diye belirtti.


‘Kadın derneklerinin kapatılması şiddeti arttırdı’


“Şiddet bitmiyor türü değişiyor ve daha ağırlaşıyor” diyen Songül, “Geçtiğimiz yıllarda 38 günlük bebek istismar sonrası yaşamını yitirmişti. Bu yıl da anne karnında katledildi bebekler. Yani durum giderek vahim bir hal almaya başlıyor. Biz kadınlar, yıllardır kadına yönelik şiddet ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Özellikle Van’da ciddi anlamda şiddetle mücadele konusunda çalışan bir dernek bulunmamakta ya da şiddet sonrası kadının başvurabileceği kadın dayanışma merkezlerinin olmayışı bölgedeki kadınlar için çok ciddi bir eksiklik ve sorun anlamına geliyor. Örneğin; şiddete maruz kalan bir kadının başvurabileceği yerleri, neler yapabileceğini öğrenip bu şiddetten kurtulmanın yollarını arayıp şiddete yönelik bilinçleniyor ve ona göre tedbir alabilme imkanı buluyordu. Ancak şuan böyle bir dayanışma merkezinin olmayışı demek kadının şiddete uğrayıp evde oturması, ses çıkarmaması demek bu da şiddetin sürekli hale gelmesine ve birçok kez de kadının katledilmesiyle sonuçlanmasına sebep olması demektir” ifadelerini kullandı.


‘İktidarın açtığı KADEM tek bir kadın davasına katılmadı’


Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) Van Kadın Derneği’nin (VAKAD) kapatılması ardından bağımsız aktivist olarak kadına yönelik şiddet içerikli birçok başvuru aldığını söyleyen Songül, buna karşı yalnız mücadele ettiğini söyledi. Van’daki kadın kurum ve kuruluşlarının aktif olmadığını kaydeden Songül, VAKAD’ın kapatılmasının üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra başkan yardımcılığını Sümeyye Erdoğan’ın yaptığı Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) açıldığını hatırlattı. Hiçbir kadın cinayeti davasında bu dernek çalışanlarına rastlamadığını belirten Songül, amaçlarının kadını güçlendirmek değil aksine eve bağımlı hale getirmek ve susturmak olduğunu kaydetti.


Bu şiddeti önleyecek devlet politikasının olmadığının altını çizen Songül, şöyle dedi: “Bu kadar gözle görülür şiddet varken Meclis’te gündeme getirilmemesi, acil eylem planının olmaması, gerçek anlamda eksikliktir. Çözüme yönelik bir şey yapılmıyor. Devletin, aile kurumunu kutsallaştırması, kadını sadece aile ile var etmesi ve eve bağlaması, kadını güçsüz kılması ve çaresizleştirmesi şiddetin politikalarından bazılarıdır. Ayrıca ‘iyi hal’ indirimleri, caydırıcı cezaların olmaması ve şiddetle mücadele konusunda çalışmaların yapılmaması, ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Kadınlara; ‘erkeğe itaat edin’,  ‘börek yapın’ diyen bir kadın bakan bile var bu ülkede. Kısaca devletin politikası kadını güçlendirip bilinçlendirmek değil onu çaresizleştirip eve bağlamaktır. Ayrıca kadınlar bir süre sonra şiddete maruz kaldığı erkeğe dönmek zorunda bırakılıyor ve bu dönüş katledilmesiyle sonuçlanabiliyor.”


‘Devlet cinsiyetçi söylemlerini terk etmeli’


Şiddetin her gün katlanarak arttığını bu yüzden devletin gerçek anlamda çözüme yönelik politikalar üretmesi gerektiğini aktaran Songül, devlet kurumlarının kadın kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde sorunları irdelemesi ve bir araya gelmesi gerektiğini kaydetti. Songül, bunların yanı sıra devletin özellikle cinsiyetçi dilden vazgeçmesi gerektiğini dile getirdi.


‘Sessiz kalındıkça şiddet artıyor’


Şiddetle mücadele konusunda kadınlara düşen sorumlulukların olduğunu anımsatan Songül, şöyle devam etti: “Bize düşen ırk, dil, din gözetmeksizin dayanışma içinde olmak, birlikte mücadele etmektir. Gecenin bir yarısı bir kadın şiddete uğrar çığlık atar ve kimse duymaz. 80 yaşındaki kadın darp edildiğinde komşuları; ‘gürültüleri duyduk’ deyip sessiz kaldılar. Genç kadının ‘intihar’ olayında olduğu gibi aile, okulu,  okul aileyi suçladı. Bu da duyarsızlığın bir sonucudur. Sessiz kaldıkça tepkisiz kaldıkça şiddet artıyor. Edremit ilçesinde bir ay önce ‘intihar’ olayında kadının çığlıkları her yerden duyulmasına rağmen etraftaki insanlar sessiz kaldılar. Şiddete uğrayan bir kadın görünce hemen telefonlara sarılıp yapılan tek şey çekip sosyal medyada paylaşmak. Ama o anda polise haber verilebilir, tepki gösterilebilir ya da destek olunabilir ancak bu yapılmıyor. Bu davranış şekli artık şiddetin normalleştiği anlamına geliyor.”
Editör: Haber Merkezi