HABER MERKEZİ:"Ben linç edilirken TYS, PEN, TGS, Basın Konseyi, CHP Kadın Kolları, sinema ve senaryo dernekleri, kadın dernekleri geçmiş olsun telefonu etmedi"



 başlıklı yazısında  öğretmen bir arkadaşının Batmanlı kadınlarla ilgili anlattıklarını aktaran ve hakkında soruşturma başlatılan Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk, "Beni en çok HDP’nin kadın milletvekili ve Batmanlı kadınların saldırıları yaraladı" düşüncesini dile getirdi. Sosyal medyada ağır bir lince maruz kaldığını söyleyen Özgentürk, kendisini 'geçmiş olsun' demek için TYS, PEN, TGS, Basın Konseyi, CHP Kadın Kolları, sinema ve senaryo dernekleri, kadın derneklerinin aramadığını belirtti.



Özgentürk bugünkü yazısında, "Herhalde biliyorsunuz bir haftadır ağır bir sosyal medya linci yaşıyorum, böylesi pek görülmedi. 30 Ağustos’ta Al Gözüm Seyreyle başlıklı köşemde “ bataklığında debeleniyoruz!” diye yazmıştım. kötü bir durumun en dip noktası demek. Ben de bir uzman çavuş tarafından bir eve kapatılan ve tecavüz edilen, bu duruma dayanamayıp intihar eden gencecik bir kızın ölümünden yola çıkmış, Türkiye’nin her yerinde erkek egemen kültürün çocuklarımız ve kadınlarımızı nasıl bir çaresizliğe sürüklediğini sözlerine çok güvendiğim bir dost öğretmenin tanıklığına dayanarak yazmıştım. Hatam kendi tanıklıklarımı yazmamam oldu." görüşünü savundu.

Özgentürk, "2002 yılında Mardin’de N.C. olayı olarak bilinen kent yüksek bürokratlarının, esnafın sürekli tecavüzüne uğrayan 13 yaşında küçük bir kızın başından geçenleri çok acılı bir dille anlatmış, tecavüzcülerin tek tek adını vermiş ve hâkimlere şu meret indirim haklarını kullanmamaları için çağrı yapmıştım. Yazım hâlâ internette dolaşıyor, rastlamış olabilirsiniz. İlk kez böyle bir linç cephesiyle karşılaştım, şaşırdım. 2020 yılında bu lince dahil olmayan yok. HDP (Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran aracılığıyla), Batman İnsan Hakları Derneği avukatları, Batman Barosu, Batman Basın Konseyi, AKP (Batman Milletvekili Ziver Özdemir aracılığıyla), ak-kara troller ve devlet adına Batman Valisi. Ak ve kara trollerin küfürlerini gerçekten burada yazamam ama şimdi “ille dostun tek bir gülü yaralar beni” demenin sırası kulakların çınlasın Ataol, beni de en çok HDP’nin kadın milletvekili ve Batmanlı kadınların saldırıları yaraladı. HDP milletvekili beni oryantalist çukurunda debelenmekle suçladı, kadınlar bana ırkçı ve faşist dediler." ifadesini kullandı.



Özgentürk yazısında şunları kaydetti:



En çok şaşırdığım bir paylaşımı izninizle buraya almak istiyorum: “Benim bir arkadaşım telefon etti, senle aynı zamanda iktisatta okumuş. Sen o zamanlar (benim ilavem yıl 1968) kerhanede fahişe olarak çalışıyormuşsun.” Nerede kalmıştım, evet beni en çok HDP kadın milletvekilinin tavrı ve bölgenin kadınları yaraladı, çünkü HDP’nin şu anda içerde olan iki yiğit kadını Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel ve başlarında beyaz örtüleriyle alanları dolduran Barış Anneleri’yle oldukça çok protesto eyleminde omuzdaşlığımız vardır. Öte yandan ben öylesine linç edilirken ne TYS ne PEN ne TGS ne Basın Konseyi ne CHP kadın kolları ne sinema ve senaryo dernekleri ne de sayılarının epey çok olduğunu bildiğim kadın örgütleri tek bir geçmiş olsun telefonu etti. Böyle bir yalnızlık yaşamamıştım. Ama benim pek çok dostum ve siz okurlarımdan pek çok yürekli kişi bu linci kınadı. Kendimi çok yalnız hissettiğim bu zamanda sevginiz ve güvenimiz beni ayakta tuttu. Hepinize sonsuz teşekkürler. Yıllarca evlerinde beni konuk eden, hikâyelerini anlatan, bunları gazetem Cumhuriyet’te yayımlamama izin veren Kürt kadınlarına da teşekkür ederim.



Yazının devamı için tıklayın

Ne olmuştu?



Cumhuriyet Gazetesi yazarı Işıl Özgentürk, bugün yayınlanan  başlıklı yazısının bir bölümünde, 18 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunarak ölümüne neden olmakla yargılanan Uzman Çavuş Musa Orhan’a yer verdi.



Yazısında öğretmen bir arkadaşının Batmanlı kadınlarla ilgili anlattıklarını aktaran Özgentürk’e tepki gösterildi, hakkında soruşturma başlatıldı.



Özgentürk, öğretmen arkadaşının anlattıklarını şöyle aktardı:



“Batman kadın intiharlarının en çok olduğu kenttir. O bölgeyi çok iyi bilen, bir öğretmen dostum şöyle anlatmıştı: ‘Buralarda kız çocuklarına hiç değer verilmez, babalar kız çocuklarını çocuktan saymaz, onlar okutulmazlar, mal gibi satılırlar. Mirastan onlara hiçbir pay düşmez. Herhangi bir beceri edinmeleri, yaşamlarını kendi ayakları üstünde sürdürmeleri için hiçbir yardım alamazlar. Bu durumdaki genç kızların iki seçeneği vardır: Ya dağa çıkmak ya da kentlerinde görev yapan asker, bürokrat biriyle evlenerek kurtulmak. Bu nedenle pek çok genç kız umutsuzca kendini kandırır, evlilik hayalleri kurar ve ansızın bürokrat, asker bir başka bölgeye tayin olur gider. Çoğu bekâretini kaybetmiş genç kızlar için intihar, bir kurtuluş olur.” ( T24 )

Editör: Haber Merkezi