Beyza Üstün Yeni Yaşam Gazetesi için yazdı: İstifa edin… Olmuyor, yönetemiyorsunuz

Bu ülkede yaşayan bizler; AKP-MHP iktidarının beceriksizliklerinden, hırsından, kendini var etme uğruna, inadına yaşamı yok etmesinden yorulduk. Uyuyamıyoruz, canımız yanıyor, tahammülümüz kalmadı. Avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz, duyuyor musunuz: Sizi istemiyoruz. Bu kabustan uyanmak istiyoruz.

Deprem beklenen, facia ile sonlanacağını düşündüğümüz korktuklarımızdan biriydi, çünkü bu ülke yer kabuğunun çatlakları üzerinde oturuyor, umursamıyorsunuz. Çözümü tüm kentleri soylulaştırmada, tek tip gökdelenlere, TOKİ konutlarına boğmakta buldunuz. Dağları, ovaları, otobanlarla, tünellerle, köprülerle, havalimanları ile doldurdunuz. İnşaat şirketleri, taş ocakları- maden işletmecileri, inşaat araçlarını üreten sanayiciler, enerji şirketleri, bankalar, sayenizde, tabii sizinle birlikte, hiç olmadıkları kadar ihya oldular. Aldığınız deprem vergilerini depremde evi barkı yok olanlar, yardıma ihtiyacı olanlar yerine “gerekli yerlere” yatırıp Elazığ’da depremde halkı sokağa, soğuğa, kendi başına kalmaya, açlığa mahkum ettiniz.





Çevre illerden gıda ve çadır yardımı götüren tırların kente girmesine engel oldunuz. Neyin intikamını, kimden alıyorsunuz? Beceremediklerinizle, halkı ölüme, ölmekten beter olmaya mahkum edip, halktan aldığınız vergilerle şirketleri ve kendinizi garantilemeniz sizi daha ne kadar götürür sanıyorsunuz. Sizler zenginleşirken biz yoksullaşıyoruz. Ve hep beraber uçuruma yuvarlanıyoruz.









Çoğumuz dün geceyi uyumadan geçirdik. Sabiha Gökçen’de parçalanan uçakta ölen olmaması dilekleri ile sabahladık. Van’da çığ altında biz kez daha öldük. Van’da yardıma gidenler de çığın altında kalınca olası felaketlere bile ne kadar hazırlıksız olduğumuza, halkın kendi kendine çabalamasının dışında, felaket olduğunda çözüm olamayacağına bir kez daha tanık olduk. Ülkeyi yöneten bir yapının aslında hiç olmadığı ile yeniden, her felakette yaşadığımız gibi bir kez daha yüzleştik.

Tecrübe, bilgi, ekipman, acil müdahale ekibi, acil durum planlaması o kadar yoktu ki, Van’da insanlar; bildiği kadar ama tüm gücü ile çığ bölgesine koştu, kendi kendine, kazma kürekle çığ altındakileri kurtarmaya çalışırken, çığ altında kalanların sayısı yediden otuz üçe yükseliverdi. O kadar yok ki yönetim, yedi can otuz üç oluverdi. İstifa edin, biz kendi kendimize en fazla bu kadar ölürüz.

Uykusuz geçen gecenin ardından sabah sokaktan geçen bir kişi bana yardım edin, günlerdir açım, ne olur bana da yemek verin diye bağırırken eminim hiç kimse ağzındaki lokmayı yutamadı. Yer İstanbul Göztepe. Tarih 6 şubat 2020.

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan facianın faturasının pilota ve piste çıkacağı belliydi. Pist kusurlu olmalı ki en az elli atı işçinin mezarı olan 3. Havalimanı meşruluk kazansın. Milyarlarca yatırım, onlarca şirketin, siyasinin kazancı vicdanlarda olur alsın, aklansın. Mega projelere milyarlarca yapılacak yatırımın onda biri ile var olan yerleri iyileştirebilirsiniz, gerekmeyen otoban, havalimanı yapmak yerine olanları önce yaşanabilir yapabilirsiniz, neden yapmıyorsunuz diye, il il, ilçe ilçe gezen iktidar yetkililerine sorsak anlarlar mı sizce.

İstifa etsinler, gitsinler başımızdan. Bizler, yaşamı kurtarmaya kazmayla kürekle başlasak da parayı kazanmak yerine yaşamı korumayı kendimize ilke edindiğimiz için hızla bu ülkeye nefes aldırırız. Biz kim miyiz, yandaş medyanız sormadan söyleyeyim. Halkız biz halk. Birbirinin yaralarını saran, birbirinin acısına yanan, lokmasını birbiri ile paylaşan halklarız biz.

Kanal İstanbul projesini önlemek için yağmur çamur, gece gündüz demeden, sokak sokak çalışan, yan yana gelenleriz biz. İstanbul’u Taşova’ya bağlayan, Stuttgart 21 projesine karşı duranlarla Kanal İstanbul’a dur diyenlerin buluştuğu zeminde dayanışanlarız biz. Yanında açım diyeni gören, duyan, kendi yerine onu kollayanlarız biz. Para yiyen vampirlere, bizi uçuruma sürükleyenlere ihtiyacımız yok. Her faciayı bize fıtrat diye yutturanlara da.

Bir an evvel istifa edin gidin başımızdan. Biz kendimize yeteriz.
Editör: Haber Merkezi