ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ; AKP' nin erken yaşta evlilik nedeniyle halen cezaevlerinde tutulan 4 bin dolayında hükümlüye tüm partilerin ortak teklifiyle denetimli serbestlik şartıyla bir seferliğine af getirmek istemesi, bir tür cinsel istismar türü olan suça ortaklık olarak kabul ediliyor.
CHP İzmir milletvekili gazeteci Atilla Sertel, geçtiğimiz günlerde Kazete'ye yaptığı açıklamada, yıllar önce erken yaşta evlendikleri için halen cezaevinde 4 bin hükümlünün bulunduğunu, bunların şu 25-30 yaşına gelmiş ve çocuk sahibi olmuş eşlerinin mağdur durumda olduğunu belirtmişti. Geçmiş yıllarda yine  çocuk evlilik yüzünden cezaevlerinde tutulan kişilerin af konusu gündeme geldiğini ancak tepkiler üzerine teklifin geri çekildiğini kaydeden Sertel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oluruyla, erken evlilik suçundan cezaevinde tutulan kişileri, ailelerinin mağduriyetlerini önleme açısından  sadece bir defaya özgü olmak üzere denetimli serbestlik hakkı tanınmasının toplumun vicdanını rahatlatma açısından önemli olacağına dikkati çekmişti.


Atilla Sertel'in, CHP Meclis Grup Başkan Vekilleri ve Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel'in onayını alarak  bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladığı erken evlilik mağdurlarına denetimli serbestlik önerisinin kadın örgütleri ve hukukçular tarafından sert tepkiyle karşılanması üzerine konu tekrar tartışmaya  açıldı.


Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha yaygın olarak ortaya çıkan çocuk yaşta evlilikler, genellikle polis merkezlerinde son bulan trajik hikayelerin yaşanmasına neden oluyor.


Henüz 15 yaşında bile basmadığı halde doğum için hastaneye getirilen çocuk annelerin ilginç yaşam hikayeleri genellikle sağlık personelinin ihbarıyla ortaya çıkarken, kimisinin tecavüze uğradığı, kimisinin ise zorla evlendirildiği belirleniyor. Kimi zaman devlet korumasına alınması için girişimde bulunulan çocuk annelerin nikahsız olarak birlikte yaşadığı kişiler ise "çocuğun cinsel istismarı" suçundan gözaltına alınabiliyor.


Çocuk yaşta bebek sahibi olan anne ile eşi, ailelerinin kendileri için biçtiği rolün psikolojik yükü altında olgunlaşmaya çalışırken, evliliklerini aynı yaşlarda gerçekleştirmiş olan ebeveynler ise "azmettirici" oldukları iddiasıyla hakim karşısına çıkıyor.


Daha çok tanıdıkları bir ailenin oğluna başlık parası veya berdel (karşılıklı kız alıp verme) karşılığında evlendirilen kız çocukları, çocukluk evrelerini tamamlayamadan, erken yaşta yaşamın ağır yükünü psikolojik sorunlarıyla omuzlamaya çalışıyor.


Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu’da ve eğitim seviyesi düşük olan bazı ülkelerde de sıkça yaşanan bu tür evliliklerin önlenmesi için ailelerin ciddi yaptırımlarla karşı karşıya bırakılması istenirken, kimileri de özellikle din adamları ve kanaat önderlerinin toplumu uyarması ve kız çocuklarının mutlaka eğitimlerini tamamlaması gerektiği görüşünü bildiriyor.



"HER 3 EVLİLİKTEN 1’İ  ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER İÇERİSİNDE"


Şanlıurfa Eski Baro Başkanı İrfan Güven, yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de yaklaşık her 4 evlilikten 1’inin bu tür evlilikler içerisinde yer aldığına dikkat çekerek, bu durumun bir cinsel istismar türü olduğunu söyledi.


Küçük yaşta evliliklerin toplumun bir sosyal yarası olduğunu kaydeden Güven, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin sadece Türkiye’de ve Ortadoğu’da değil Peru, Arjantin, Şili, Lübnan ve Azerbaycan gibi gelişmişlik düzeyi düşük ülkelerde de görüldüğünü belirtti.

 

"ERKEN EVLİLİKLER ÇOCUĞA KARŞI YAPILMIŞ BİR CİNSEL İSTİSMAR TÜRÜ"


Ülkelerin gelişmişlik düzeyi düştükçe "çocuk gelinler"e daha yüksek oranlarda rastlandığını ifade eden Güven, şunları kaydetti:"Belki işin başında terminolojik bir farkındalık yaratmak gerektiğini düşünüyorum. Bu yapılan çocuk yaşta evlilik değildir bizce. Bu hukuksal anlamda çocuğa karşı yapılmış bir cinsel istismar türü olarak tanımlanmış ve ciddi ceza yaptırımlarıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Çocuk evliliği denilinen bu cinsel istismar, kız çocuklarında ciddi sorunlar, ağır tahribatlar yaratmakta, onları travmaya sevk etmektedir. O körpecik bedenlerin kaldıramayacağı bir yükün altına sokmak, beraberinde aile içi şiddete maruz kalmasına neden olmaktadır. Özellikle erken yaşta gebelikler, kız çocuğunun yaşamının sona ermesine neden olabilecek, beraberinde çocuklarla ilgili ölümcül sonuçlar doğurabilir.


Araştırmalar gösteriyor ki ülkemizde yaklaşık her 4 evlilikten 1’i bu tür evlilikler içerisindedir. Bu bir cinsel istismar türüdür. Bu durum TBMM Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu tarafından elde edilen bir sonuçtur. Çok çarpıcı bir veridir. Tabi biz bunun resmi istatistiklere aynı düzeyde yansıdığını görmüyoruz. Özellikle de 15-18 yaş arası çocuklarla ilgili veriler resmi olarak yansımamaktadır. Bunlar şikayete tabi suçlardır ve adliyeye yansımayınca TÜİK verileri arasına da girmemektedir."


"KİLİS İLK SIRADA"


Bu evliliklerin en yoğun olduğu bölgelerin genellikle kırsal kesimler olduğunu ancak gelişmişlik düzeyi düşük olan kentlerde de aynı durumun söz konusu olduğunu vurgulayan Şanlı Urfa Barosu eski Başkanı İrfan Güven, aynı araştırma sonucuna göre, Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bu tür evliliklerin yoğun şekilde görüldüğünü dile getirdi.


Alan araştırmacılarına göre, çocuk yaşta evliliklerin Türkiye genelinde en çok Kilis'te, Güneydoğu’da ise Şanlıurfa’da görüldüğünü bildiren Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:"Aslında bu tür evliliklerin çok nedeni var. Çok parametreli bir bilmece gibi adeta. Ama en başta gelen nedenlerden birisi yerleşik örfi hukuktur. Bu bir adet olarak, meşru bir durum olarak algılanıyor toplum nezdinde. Burada bir sorgulama söz konusu değil. Aileler çocuk yaştaki kızlarının birileriyle evlendirilmek suretiyle himaye altına sokularak, onun cinsel yönden korunduğunu düşünüyor. Böylece yörede namus olarak tanımlanan olgu da korunmuş oluyor. Bunun yanında başlık parası, yoksulluk, bilgi eksikliği, ekonomik güçsüzlük bu tür sonuçları beraberinde getiriyor."


Söz konusu evliliklerin hukuksal boyutları hakkında da bilgi veren Güven, uluslararası sözleşmelerin herkese özgür iradesiyle evlenme hakkı tanıdığını, Türk Ceza Kanunu’nunda da kadına yönelik her türlü ayrımcılığın önlendiğini hatırlattı.


"Türk Ceza Kanunu’na baktığımızda 15 yaşını bitirmeyen çocuklarla ilgili kesinlikle her türlü cinsel girişim bir istismar türü olarak tanımlanmış ve cezai yaptırımlar öngörülmüştür" diyen Güven, cinsel saldırılarla ilgili bazen 20 ile 40 yıla kadar hapis cezalarının öngörülebildiğini kaydetti.


Güven, bu tür konularla ilgili cezaların caydırıcı olması açısından mevcut yasal düzenlemelerin çocuk lehine yorumlanarak uygulanması gerektiğini de sözlerine ekledi.

 

TÜRK'İN 2015 ÇOCUK EVLİLİKLER RAPORU



Öteyandan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye'de 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarındaki resmi evlenme oranını resmi evlenme sayısı içindeki oranına göre açıkladı.


Türkiye’de kadınlarda ortalama ilk evlenme yaşı 2011 yılında 23,3 iken 2015 yılında 23,9 yaş oldu. Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi veri tabanından üretilen evlenme istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarındaki resmi evlenmelerin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2014 yılında yüzde 5,8 iken 2015 yılında yüzde 5,2'ye düştü.


TÜİK'in 2016 yılında açıkladığı 2015 yılı verilerine göre çocuk gelin sayısının en fazla olduğu il, yüzde 15,3 ile Kilis oldu.


Bu ili sırasıyla; yüzde 15,2 ile Kars ve yüzde 15,1 ile Ağrı izledi. Bu resmi evlenmelerin en az olduğu iller ise sırasıyla; yüzde 1 ile Tunceli, yüzde 1,5 ile Rize ve yüzde 1,6 ile Trabzon oldu. Bayburt, kız çocuklarındaki resmi evlenmelerin toplam evlenme oranına göre en fazla olduğu iller sıralamasına göre 35’inci sırada görüldü.


TÜİK’e göre söz konusu yaş grubunda evlenen kız çocuk sayısının en yüksek olduğu il 2 bin 438 ile İstanbul olurken, bu ili bin 962 ile Gaziantep, bin 317 ile Şanlıurfa, bin 293 ile Ankara, bin 130 ile Van’ın takip ettiği açıklanmıştı.


Evlenen kız çocuk sayısının en az olduğu il ise 5 evliliğin gerçekleştiği Tunceli iken, bu şehri 21 evlenme ile Artvin, 31 evlenme ile Bayburt, 32 evlenme ile Rize, 36 evlenme ile Bilecik izliyor.




İşte illere göre 16-17 yaş grubu resmi evlenme sayısı ve toplam resmi evlenme sayısına oranları:



ÇOCUK OLAN BİR KİŞİNİN ÇOCUK YETİŞTİRMESİ


Analist Psikolog Sevda Güner de erken yaşta evliliklerin sakıncalı olduğuna işaret ederek, bunun çocuk yaştaki anne ve babalar üzerindeki etkilerine dikkat çekti.


Kimi ailelerin, "ne kadar erken evlendirilirse, o kadar erken hayata karışır" anlayışına hakim olduğunu ifade eden Güner, şöyle konuştu:


"Her şeyden önce seçme şansı yok. Sürekli kendini yok sayan bir insan haline geliyor. Bir birey böyle bir davranışla yok oluyor. Bu hiç sağlıklı bir psikoloji değil. Çocukken anne oluyor. O çocuk ama çocuk yetiştirmeye çalışıyor. Bir evin ana arteri kadındır, kadın ne kadar kültürlü olursa, evlat da o kadar kültürlü olur. Kadın ne kadar bilinçli olursa, aile o kadar dirayetli olur. Bu şartlarda zaten çocuk olan bir kişinin çocuk yetiştirmesi yanlış. Olgunlaşmayan bir meyveyi yiyebilir misiniz?" (KAYNAK: KAZETE HABER MERKEZİ)
Editör: Haber Merkezi