Demokratik İslam Kongresi’nin (DİK), “İktidar İslamcılığı ve Takva” başlığıyla düzenlediği çalıştayda konuşan DİKŞura üyesi Güler Özavcı, dinin iktidarlar eliyle gerektiğinde bir afyon, gerektiğinde bir ölüm makinesine dönüştürüldüğünü kaydederek, “İktidarın en önemli sürdürücüsü dindir ve erkek bunu kullanır. Egemen anlayışıyla şekillenen erkek tahakküm kurmak istiyor” dedi. Dini mekanların erkeklerin kullandığı mekanizmalar haline dönüştürüldüğünü söyleyen Özavcı, “Kadın erkek eliyle mekânlardan çıkarılıyor.İmam, rahip, müftü, Diyanet İşleri Başkanı hep erkektir. Erkek iktidarını devam ettirmek için kadınları mekânlardan çıkartıyor” ifadelerini kullandı.

‘Var olan ahlak erkek ahlakıdır’

Var olan ahlakın bile erkeğin ahlakı olduğunu dile getiren Güler Özavcı, “Ahlak bile erkeğin kurduğu kurallardır.İnsanlığın ilk çağlarda kadınların daha fazla söz sahibi olduğu toplumlarda eşitlikçi özgürlükçü bir yönetim vardı. Ahlak kadın üzerinden tanımlanırdı. Şimdi ise, kadın kapanacak, örtünecek, gülmeyecek, konuşmayacak. Erkeğin yaptığı şiddet bile kadın üzerinden tanımlanıyor. Renk bile cinsiyet kategorisine ayrılmış durumda” diye konuştu. “Toplumsal inşa kadın boyutuyla şekillenirse eşit, adil bir yaşam mümkün olur” diyen Özavcı, bunun için mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Rojava’da 6 yıldır ölüm makinesine dönüştürülen, kadınları cariye yapan anlayışa karşı bir direniş sergilendiğini ifade eden Güler Özavcı, “Özgürlüğü savunanlar sadece barış isteyenler değil, direnişin yanında olanlardır aynı zamanda” dedi.

‘Erkek-kadın ayrımı yoktur’

DİKşura üyesi HaticeKavra ise, çalıştaya ilişkin genel bir değerlendirme yaptı. DİK’in ana çerçevesinin Medine Sözleşmesi olduğunu ve esas amaçlarından birinin de barışı inşa etmek olduğunu söyledi. Medine sözleşmesinde farklı dillerin, insanların, inançların bir arada yaşamasının esas alındığını hatırlatanKavra, son olarak şunları söyledi: “Bu sözleşme bir kadın şahitliğinde imzalanmıştır. O dönemde toplumda kadın sadece onları mutlu etmek için yaratılmıştır, ancak Kur’an’da kadın- erkek ayrımı yoktur. Bugün mevcutiktidarlar, iktidarlarını sağlamlaştırmak için ayetleri reddediyorlar. Başka halkların varlığı onların egemenliğinde kendi kimliklerinden vazgeçtiklerinde kabul ediyorlar. Geçmişte Yezid’in yaptığını bugünkü iktidarlar yapıyor.”( kaynak: yeni yaşam gazete)
Editör: Haber Merkezi