Türkiye'nin Efrin’e yönelik 20 Ocak'ta havadan ve karadan başlattığı askeri operasyon 12'nci gününe girerken, tepkiler artıyor. Demokrasi İçin Birlik (DİB) üyesi Levent Tüzel, "Demokrasi, birlik çalışmasını yürütenler olarak biz bu savaşın, askeri harekatın, adına ne denilirse densin, girişilen sürecin derhal durdurulmasını ve oluşan yaraların, kayıpların daha fazla büyümemesini istiyoruz. Ne yazık ki kayıp, ölüm haberleri geliyor. Ama bu şüphesiz geçen zaman içerisinde daha da artacak. Bizler her zaman olduğu gibi barış hakkımızı savunduk, savunuyoruz" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN BÜTÜN MESELESİ SURİYE'DEKİ KÜRTLER'
Efrin operasyonuyla, Ortadoğu ve bölgede emperyalistlerin varlığı ve Suriye'nin bölünmüşlüğünün bu süreçte daha da çözülmez bir noktaya gideceğinin altını çizen Tüzel, Türkiye'yi yönetenlerin neredeyse 7 yıldır, Suriye halklarının içine girdiği bu büyük kötülükte rol oynamaya devam ettiğini belirtti. Tüzel, "Türkiye'nin bütün meselesi Suriye'deki Kürt oluşumu, Kürt halkının diğer halklarla birlikte girdiği sürecin bir tehdit unsuru olarak görülmesidir. İktidar, ülkemizdeki Kürt Sorununun çözümü açısından ve Ortadoğu halklarının barışa kavuşması açısından da hep söylendiği gibi 'Yurtta barış dünyada barış' desturuyla hareket ettiği ölçüde kazanır. Ama uzun süreden bu yana Türkiye, dış politikasında bunun aksine yol alıyor ve yanlış yapılmaya devam ediliyor" dedi.
'ERDOĞAN SUÇ İCAT EDİYOR'
2019'a doğru giderken, böylesi bir müdahalenin ve operasyonun tercih edilmesinin sebebinin Erdoğan'ın tek parti iktidarını kurmak olduğunu belirten Tüzel, "Türkiye'de savaş siyaseti ile muhalefeti susturmak, OHAL rejimini kalıcılaştırmak ve seçimde elini güçlendirmek için adeta ülkeyi ve gençlerini canı pahasına böyle bir maceraya sürüklüyor" dedi. Tüzel, çözümün halklar arası barış, diyalog, diplomasiden geçtiğini belirterek, "Kürt sorununun, hep söylediğimiz gibi eşit, onurlu, adil demokratik bir çözüm, yani halkların kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesine dönük bir çözümle ancak mümkün olacak. Fakat ülkede bu ifadeleri kullananların büyük bir kuşatma altında, suç istinadıyla karşı karşıya kaldığı günlerden geçiyoruz. Erdoğan'ın kendisi suç icat ediyor" diye konuştu.
'TÜRKİYE SURİYE HALKLARIYLA KARDEŞLİĞİ BENİMSEMELİ'
Barış demenin, savaşın karşısında olmanın ve bu tür müdahalelere karşı çıkmanın suç değil aksine evrensel sözleşmelerin ve insanlığın herkese yüklediği bir görev olduğu vurgusunda bulunan Tüzel, bu nedenle iktidarın bir an önce bu yanlıştan dönmesini istediklerini ifade etti. Tüzel, "Daha büyük kayıplar verilmeksizin Türkiye devleti bir an önce komşu ülke topraklarından çıkmalıdır. Komşu ülke topraklarında hükümranlık hevesi, politikası, çıkarı olmaması lazım, olamaz. Komşu ülke halkları kendi geleceklerini belirleyebilmeliler ve kendi yönetimlerini oluşturabilmeliler. Türkiye, Suriye'de başta Kürtler olmak üzere halklarla kardeşliği ve onların bir arada kurdukları demokratik yönetimleri benimsemek gerektiğini düşünüyoruz. Sonuçta hepsinin çıktığı yer barıştır, halkların barış içinde yaşamasıdır ve Türkiye'nin bu tür felaketlerden kendisini uzak tutması, yanlıştan bir an önce dönmesi gerekir. Bugün savaşa karşı eleştirisi, uyarıları olan ve barış talebi olan herkes bunu ifade etmelidir" şeklinde konuştu.
'CHP SAVAŞI DESTEKLEMEKTEN VAZGEÇSİN'
Son olarak ana muhalefet partisi CHP'nin Efrin operasyonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında durmasını da eleştiren Tüzel, şunları söyledi: "CHP’nin bir tarafıyla Erdoğan'ın tek adam rejimine itirazı var ve parlamenter sistemi savunuyor. Diğer taraftan operasyonun Erdoğan'ın elini güçlendirmeye yönelik bir şey olduğunu görmesine rağmen, millici söylemlerin de adeta arkasına takılıyor. Biz CHP'nin derhal bu politikadan vazgeçmesini talep ediyoruz. Barış diyenlerle birlikte hareket etmesini istiyoruz. CHP, tez elden bugünkü savaş siyasetine karşın Türkiye'nin çıkarı olan barış siyasetini savunmalı" dedi.
(MA / Bilal Seçkin – Yasin Kobulan)
Editör: Haber Merkezi
