Erkek şiddeti önlenmedikçe, kadına yönelik ayrımcılık ve kadın düşmanlığı resmi olarak ifade edilip savunuldukça, kadın cinayetlerine karşı acil bir dizi önlem alınmadıkça, kadınlar erkeklerce öldürülmeye devam edecektir. Ağustos ayına girer girmez iki kadın cinayeti gerçekleşti.

1 Ağustos’ta Kayseri Serçeönü Mahallesi Ahmetpaşa Caddesi’nde, bir inşaat firmasında sekreter olarak çalışan Gülay Şimşek, bir süredir birlikte olduğu Özkan Onay’dan ayrılmak istediğini söylediği için Özkan Onay tarafından öldürülüyor.

Özkan Onay kendisinden ayrılmak istediğini beyan eden kadının peşini bırakmıyor ve kadının mesai bitiminde karışısına çıkarak cebinden çıkardığı tabanca ile ona 3 el ateş edip kadını öldürüyor. Kadını öldürdükten sonra kaçan Özkan Onay ise Kırşehir’in Mucur ilçesinde yakalanarak, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.









Gülay Şimşek’in babası ise daha önce kızının tehdit edildiğini ve bu nedenle koruma talep ettiğini, ancak adamın kızına tehditleri ve takipleri bırakacağı yönünde söz verdiği için kızının şikayetini geri aldığını söylemiş

https://www.iha.com.tr/haber-ankarada-kan-donduran-kadin-cinayeti-793285/

2 Ağustos’ta, Ankara Etimesgut’ta kimliği bilinmeyen bir erkek, eski karısına pusu kurarak sokak ortasında onu öldürmüş. Etimesgut, 30 Ağustos Mahallesi 1051. Sokak’ta, Feher Alipoor isimli İranlı kadın, gelini ve 4 yaşındaki torunuyla birlikte yolda yürürken daha önce sokağa gelerek pusu kuran ve henüz kimliği belirlenemeyen bir erkek tarafından bıçaklı saldırıya uğramış. Kadının eski kocası olduğu söylenen bu adam kadını boyun ve vücudunun çeşitli yerlerinden defalarca bıçaklamış. Aldığı bıçak darbeleriyle kanlar içerisinde kalıp oracığa yığılan kadının gelini ve torunu yakında bulunan bir markete sığınmış. Katil olay yerine geldiği araba ile kaçmış. Çevredekiler 112’yi ve polisi aramışlar ve ambulans gelene kadar kadına müdahele etmişler. Acil servis ekiplerinin müdahelesinin ardından hastaneye kaldırılan kadın hastanede yaşamını yitirmiş.

Olay yeri yakınlarındaki bir apartmanın kamerası ile katilin birkaç dakika önce alana gelerek kadının gelmesini kolladığı, kadın gelince de arabasından çıkarak kadına saldırdığı, yani önceden kadını öldüreceği anı beklediği ortaya çıkmış. Sonra da katil hızlıca araca doğru koşmuş ve oradan uzaklaşmış. Neyseki polis katili çok geçmeden yakalamış.

Bu yazı 4 Ağustos’ta yazıldı ve 6 Ağustos’ta yayınlanacak. Ayın ilk iki günü basına yansıdığı kadarıyla iki kadın erkeklerce öldürüldü. Bu iki kadının ortak bir noktasıda var. Biri “ayrılmak istediği” erkek tarafından, biri de ayrıldığı kocası tarafından öldürülüyor. Erkekler her gün kadınları dövmeye ve yaralamaya, kadınlara tecavüz etmeye, kadınları öldürmeye devam ediyorlar. Aynı erkekler yakalanıp mahkemeye çıkarıldıklarında ise “onu çok seviyordum, kıskanıyordum, benden ayrılmasını hazmedemedim, o benim namusun, onu kardeşimden bile kıskanırım” ya da “filancadan kıskandım, fişmancayla gördüm” gibi cümleler kuruyor ve “haksız tahrik indirimi” denilen ama bizim erkeklik indirimi dediğimiz şeye de oynuyorlar.

Erkeklerin kadınlara yönelen şiddeti bir nefret eylemidir ve katliam boyutundadır. Ayrımcı, organize, planlı ve hükümetten, yönetimden güç alan, bizzat hükümetçe, ülkeyi yönetenlerce desteklenen bu eylemler, kadınların ölümüyle, kadınlar öldükçe erkek şiddetinin daha da artmasıyla (çünkü kadınları öldüren erkeklere ödül gibi cezalar verilmektedir) ve kamusal alanın kadınlar için tümden güvensiz olmasıyla sonuçlanır. Erkek egemenliği, kadınların hep birlikte mücadele edebileceği, kadın dayanışmasıyla alt edebilecekleri bir olgu. Dolayısıyla, kadınların birleşik mücadelesi ve dayanışması olmadan, kadın hakları mücadelesinin kazanımı olan yasal düzenlemelere, imzalanan sözleşmelere, 6284 sayılı yasaya, Medeni Kanu’na ve nafaka hakkına ve İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkıp bu kazanımların üzerine başka kazanımlar koymadan erkek şiddetinin azalıp tükenmesi mümkün değil. Hem sermaye, hem hükümet erkek egemenliğinin değirmenine su taşıyor ve orayı planlı şekilde besliyorken biz kadınların elinde tek şey kalıyor. Kadın dayanışması ve feminist mücadele.
Editör: Haber Merkezi