ANKARA - Her 2 genç kadından birinin işsiz olduğunu vurgulayan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, ucuz işgücü tablosunu tersine çevirmenin mümkün olduğuna işaret etti. Kadınların emeği için örgütlenmesi üzerinde duran Arzu, bu konuda seferberlik başlattıklarını söyledi. 

Kürt Kadın Hareketi, çeşitli alanlarda yürüttüğü çalışmalarla kadın kazanımlarını hedef alan eril zihniyete karşı mücadelesine devam ediyor. Tevgera Jinên Azad (TJA), “Irkçılığa ve cinsiyetçiliğe êdî bes e (artık yeter), şimdi kadın özgürlük zamanı” şiarıyla 16 Eylül’de Diyarbakır’da bölgesel miting için hazırlık çalışmalarını sürdürüyor. Miting öncesi tüm alanları kadın rengiyle buluşturan TJA, 15 Eylül 2020’de “Em Xwe Diparêzin” (Kendimizi savunuyoruz) şiarıyla başlattıkları kampanya kapsamında, alanlara çıkarak erkek şiddetine karşı kadın savunmasını örgütlemiş, 8 Mart’ı ise “Kadın kırımına karşı yaşamı, tecride karşı özgürlüğü savunuyoruz” şiarıyla karşılamıştı.

Mücadele her alanda

Erkek zihniyetinin kadın emeğini yok sayması karşısında yaşamın tüm alanlarını direnişle kuşanan kadınlar, öz bilinç ve iradeleriyle kazanımlarına sahip çıkıyor. Kadınlar, cinsiyetçilikten ırkçılığa, ucuz iş gücünden kadın ve doğa kırımına kadar yürütülen saldırılar karşısında kendi renkleriyle varlıklarını sürdürüyor. 

TJA öncülüğünde kadınların yürüttüğü çalışmalardan biri de ucuz iş gücü. Yaşamda emeği sömürülen, yok sayılan kadınlar emeklerinin karşılığını alabilmek için de mücadelesine devam ediyor. 

Ucuz iş gücü olarak görülen kadınların çalışma yaşamındaki durumuna ışık tutabilmek adına Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK), son dönemde yayınladığı raporların sonuçlarına dikkat çekerken, DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile bu sonuçlar üzerinden kadınların çalışma yaşamındaki son durumunu JINNEWS'te  Öznur Değer konuştu. 

4 kadından biri çalışıyor

DİSK-AR 7 Mart’ta yayınladığı “Covid-19 döneminde kadın iş gücünün durumu raporu”na göre Covid-19 pandemisi kadın işgücü üzerinde büyük tahribatlara yol açtı. Rapora göre, her 4 kadından sadece biri çalışıyor. Geniş tanımlı kadın işsizliğinin yüzde 37,7 olarak açıklandığı raporda, Covid-19 etkisiyle iş kaybı ve geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 43. Rapora göre, Covid-19 döneminde kadınların aylık ortalama iş kaybı 1 milyon 484 bin olarak belirtilirken, kadın işgücünün son bir yılda yüzde 8,2 azaldığı kaydedildi.     

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; 2020 yılında, kadın nüfusu 41 milyon 698 bin 377, erkek nüfusu ise 41 milyon 915 bin kişi.

TÜİK Ağustos verilerine göre işsizlik oranı yüzde 12,0, istihdam oranı ise yüzde 46,2 oldu. TÜİK’e göre toplam işsiz sayısı 4 milyon 19 bin, istihdam edilenlerin sayısı ise 29 milyon 481 kişi.

Kadın istihdamı yüzde 28,7

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 2019 yılında, 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı yüzde 45,7. Bu oran kadınlarda yüzde 28,7, erkeklerde ise yüzde 63,1 oldu.

Yine 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadın istihdam oranı yüzde 26,7 oldu. Kadınların çalışma hayatında kalma süreleri ise 19,1 olarak kaydedildi.

‘İşgücü maliyeti Türkiye’de 5,6 dolar, Almanya’da 47 dolar’

Türkiye’de işsizlik ve yoksulluğun giderek arttığını belirten Arzu, ülkenin “ucuz emek ülkesi” haline getirilmek istendiğinin altını çizdi. Bunun nedeninin ülkeyi 20 yıldır yöneten AKP’nin yürüttüğü politikalar olduğunu dile getiren Arzu, “AKP iktidarı ucuz ve güvencesiz emeğe dayalı bir büyüme stratejisi izliyor. O nedenle de özelde son 20 yılda Türkiye kişi başına düşen milli gelir karşısında, enflasyon karşısında, dolar kuru karşısında sürekli gerileyen, alım gücü düşen ücretler var. Bir taraftan asgari ücret açlık sınırının altına gerilerken, Türkiye ‘asgari ücretler ülkesi’ haline geldi ve bütün ücretler asgari ücret seviyesine geriliyor. Kişi başına düşen milli geliri artan, büyüyen ama bu büyümeden payını alamayan emekçi sınıfların olduğu bir ucuz emek ülkesi haline geldi. Bütün rakamlar da bunu gösteriyor. Saatlik işgücü maliyeti Türkiye’de 5,6 dolar, Almanya’da 47 dolar” sözlerine yer verdi.

‘Kadın hareketinin birikimleri emek alanında önemli’

Ucuz işgücü politikalarının hedefinde öncelikle kadınların olduğunu ifade eden Arzu, kadınların işgücü ve istihdamının gerilediğini vurguladı. Kadın işsizliğinin bir veri olmanın ötesinde, ülkenin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldiğini sözlerine ekleyen Arzu, “Çalışma şansını elde edebilen kadınlar ise aynı işi yaptığı erkek işçilerden daha düşük ücret alıyor, daha güvencesiz koşullarda çalışıyor. Kadınlar çoğunlukla kayıt dışı, asgari ücretle, sendikasız, sigortasız ve en ucuz çalıştırılan bir işçi topluluğu olarak görülüyor. Bütün ucuz işgücü politikaların hedefinde öncelikle kadınlar var. Bununla mücadele etmenin yolu öncelikle kadın hareketinin birikimleri üzerine kadın emeğini değersizleştiren, ikinci sınıf emek olarak gören politikalar karşısında yaşadığımız bütün eşitsizliklerin temelinde erkek egemen kapitalist ilişki biçimleri var. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi yürüten bütün kadın hareketinin birikimleri, emek alanında da son derece önemli” ifadelerini kullandı.

‘Örgütlenme seferberliği yürütüyoruz’

Kadın emekçilerin daha fazla örgütlenmesi, mücadele yürütmesi ve bütün iş kollarında örgütlü ve sendikalı olması için bir mücadele programı hayata geçirmeye çalıştıklarına dikkat çeken Arzu, kadınların iş gücü ve istihdama katılacak politikaların hayata geçirilmesinin şart olduğunu vurguladı. Arzu, “Bunun başında da kuşkusuz toplumda kadın işi olarak görülen yaşlı bakımı, çocuk bakımı, ev işleri gibi işlerin kadının sorumluluğundan çıkarılması toplumsal ve kamusal bir bakış açısıyla ele alınması ve kadının çalışma hayatının önündeki engelleri kaldıracak, erkeklerle eşit şartlarda çalışmasını sağlayacak bir çalışma düzenini tesis etmek için bir mücadele yürütüyoruz. Bu anlamıyla bütün kadınları sendikamıza ve DİSK çatısı altında ortak mücadeleye çağırıyoruz. Şu anda DİSK olarak bir örgütlenme seferberliği yürütüyoruz. Bunun ana eksenlerinden bir tanesi de kadın işçilerin örgütlenmesine dönük yürüttüğümüz mücadele. Tüm eşitsizlik ve ayırımcılıklara karşı verilen mücadeleyle birlikte kadın hareketinin bütün deneyim ve birikimleri üzerinden emek alanında da bu mücadeleyi hayata geçirmek son derece yaşamsal” şeklinde konuştu.   

‘Kod-29 gitti kod-45-46-47’ler geldi’

Pandemiyle birlikte işten çıkarılma kısıtlaması getirildiğini hatırlatan Arzu, Kod-29 ile işten çıkarılmalara dikkat çekti. Kamuoyunda Kod-29’a gösterilen tepki üzerine numaralarının değiştiğini ancak işleyişin aynı şekilde devam ettiğini dile getiren Arzu, “ ‘Ahlak ve ahlak dışı haller’ biçiminde işten çıkartılmak demek kod-29’un bir çeşit kara liste ve damga olduğunu gösteriyor. Bu şekilde işten çıkarılan işçilerin başka bir yerde iş bulması son derece zor. Özellikle kadınlar açısından tekrar işe girmek konusunda zorluklar getiriyor aynı zamanda da toplumsal yaşamdan dışlanmaya varan sonuçlar olduğunu gördük. O nedenle kod-29 ile işten çıkarma yönteminin tümüyle kaldırılması gerektiği yönünde bir mücadeleyi yürüttük. Özellikle pandemi sürecinde kadınların daha fazla işsiz kaldığı, istihdam ve işgücünden daha fazla çekilmek zorunda kaldığı bir süreçte bir de kod-29 ile damgalanmak demek kadın işçiler açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkardı. Bu konuda Bakanlık yeni bir genelge ile bir düzenleme yaptı ama işin özü duruyor. Kod-29 gitti kod-45-46-47’ler geldi. Haksız ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarmalar devam ediyor” diye belirtti.  

Kod-29 ile işten çıkarılanların verisi verilmiyor

Arzu, Çalışma Bakanlığı’nın kod-29 ile işten çıkarılanların sayısını yayınlamadığını ifade ederek, pandeminin başından itibaren kaç kişinin bu kodla işten çıkarıldığına dair Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde Çalışma Bakanlığı’na başvuruda bulunduklarını kaydetti. Bu çerçevede kendilerine bir rakam verildiğini ancak kadın-erkek dağılımı ve hangi gerekçelerle işten çıkarıldıklarına dair bir veri elde edemediklerini söyleyen Arzu şöyle devam etti: “Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde veri istememize rağmen bu karşılanmadı. O nedenle de kaç kadının bu kodla işten çıkarıldığını bilmiyoruz.”

‘2 genç kadından biri işsiz’

TÜİK’in yayınladığı veriler doğrultusunda kendilerinin gerçek verileri yayınladıklarını aktaran Arzu, “İşsizlik türleri ve geniş tanımlı işsizlik diye tabir ettiğimiz gerçek işsizlik tablosunu 10 yıldır DİSK-AR olarak hesaplayıp yayınlıyoruz. Çalışma Bakanı da pandemiyle birlikte gerçek verinin geniş tanımlı işsizlik olduğunu kabul etti. Onlar da ‘atıl işgücü’ adı altında açıklamaya başladılar. TÜİK sadece son 4 hafta içinde iş arayanları işsiz kabul ediyor. Oysa geniş tanımlı işsizlik bütün dünyada ve çalışma ekonomisi literatüründe de daha fazla kabul gören ve pandemide de gerçekliği herkes tarafından kabul edilen gerçek işsizlik tablosunu ortaya koyuyor. Bu açıdan bakıldığında şu an Türkiye’de geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyona ulaşmış durumda. Genç ve kadın işsizliği ürkütücü boyutlarda. Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 50’ye ulaşmış durumda. Pandemiyle birlikte her 2 genç kadından biri işsiz. Türkiye üniversite mezunlarını işe yerleştirme konusunda Avrupa’da sonuncu. Bu tabloyu tersine çevirmek mümkün. Kadınların istihdama katılmalarındaki engeli kaldıracak politikaları hayata geçirmek, kadın istihdamının erkeklerle eşit koşullarda istihdam edilmesini sağlamak ve özellikle de işsizliğin çözümüne dönük temel yapısal sorunları çözecek, güvenceli, kalıcı istihdam yaratacak, üretime dayalı bir ekonomik politika, çalışma saatlerinin kısaltılması, kamu istihdamının artırılması gibi temel yapısal sorunların çözümüne dair adımların atılması mümkün. Bu yapılırsa işsizlik rakamları düşecek ve kadın işsizliği anlamında önemli adımlar atılacaktır” dedi. 

( Kaynak: JINNEWS http://jinnews39.xyz/TUM-HABERLER/content/view/173788

Editör: Haber Merkezi