Röportaj.

DERSİM ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ

Munzur Üniversitesinden 1.09.2016 tarihinde 672 sayılı KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Candan Badem sitemizin yazarı Özlem Armen’ın sorularını yanıtladı. 

"İhraç edildikten sonraki süreçte ailem, arkadaşlarım, dostlarım ve sendikam yanımdaydı. Yurt dışındaki üniversiteler de benim gibi Barış Akademisyenlerini desteklediler. Brüksel’de Özgür Üniversite’den bir yıllık akademik araştırma bursu kazandım ancak yurt dışı yasağından dolayı gidemedim."

Doç. Dr. Candan Badem

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

19 yaşımdan beri marksist ve ateistim. Hayata materyalist bir gözle bakmaya çalışırım ama sanırım romantik yanım ağır basıyor. İnsanlığın dinlerin ve milliyetçiliğin baskısından ve kapitalist sömürüden kurtuluşu ve özgürlük mücadelesi içinde yer almaya değerli buluyorum. Bilimi ve sanatı önemserim. Kitaplarım olmadan yaşayamam. Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme okudum ve mezun olduktan sonra en liberalinden en İslamcısına değin Türkiye’nin tanınmış büyük şirketlerinde çalıştım. Kazakistan’da beş yıl çalıştım, eski Sovyet ülkelerini ve oralardaki vahşi kapitalizmi de yakından tanıdım. Bir şirkette kariyer yapıp zengin olmak gibi bir hayalim olmadı çünkü ben sosyalist bir Türkiye’yi hayal ediyorum. Akademik çalışmayı sevdiğim için 30 yaşında şirketleri bırakıp yüksek lisans ve doktora yaptım. Öğretmenliğin ve öğretim üyeliğinin en güzel meslek olduğunu düşünüyorum.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

Ben ihraç edilmeden önce rektör Ubeyde İpek hakkımda FETÖ soruşturması başlattı. Ancak KHK’larda bilindiği üzere somut bir gerekçe yok, “terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı olmak” diye uyduruk bir ifade var. Ayrıca yine ihraçtan önce evim arandı, bir gün gözaltına alındım, hakkımda Tunceli Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü ve iki yıldır hiçbir sonuca varmayan, hiçbir delile dayanmayan bir FETÖ soruşturması sürüyor. Polis cep telefonumu iki yıldır hala bana geri vermedi. Bu FETÖ suçlaması şaka gibi, İslamcı rejimin, dindar ve kindar neslin sinizminin sınırsız olduğunu gösteriyor. Benim ihracımda en büyük etken Ubeyde İpek ile yardımcıları Nihat Tosun ve Rahmi Aydın’ın bana karşı şiddetli husumetleri oldu. Çünkü üniversitede Tarih Bölümü başkanı ve Edebiyat Fakültesi adına senato üyesi olarak onların çeşitli usulsüzlük ve yolsuzluklarına karşı çıkıyordum. Ancak 2016’da ihraç edildiğimde rektör “ihraçların bizimle ilgisi yok bize listeler devletin ilgili makamlarından geliyor” diyordu. Sonradan YÖK ihraç listelerini rektörlüklerin belirlediğini açıklayınca rektör İpek’in de üniversitede arkamdan “Candan hoca FETÖ’den atılmadı, bana muhalefet ettiği için ben attım” dediğini duydum. Barış Akademisyeni, muhalif, solcu, ateist olmak yanında rektörün usulsüzlüklerine karşı mücadele etmem, Ermeni soykırımını tanıyor olmam, Recep Tayyip Erdoğan’a tazminat davası açmış olmam, Alevilere yönelik AKP politikasını eleştirmem de ihraç edilmeme yol açtı.

Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?

İhraç edildikten sonra rektör kampüse girişimizi yasakladı, üniversite emailimi birden kapattı, maillerimi alamadım. Çevremde beni tanıyan insanların bana bakışı değişmedi, çünkü onlar da FETÖ mensup olmakla suçlamamın şaka gibi olduğunu düşündüler. Dersim halkının bize karşı tavrı da çok olumlu oldu. Ancak AKP’nin Munzur Üniversitesi’ne doldurmuş olduğu sözde Dersimli ve Alevi özde konformist öğretim elemanlarının birçoğu korkudan artık benimle görüşmez oldular. Bununla birlikte daha önce AKP’ye toz kondurmayıp şimdi ihraç olmamdan çok rahatsız olan ve benimle dayanışma isteğini ifade eden yine Dersimli liberal akademisyenler de oldu. Ben hayatımda birçok kez işsiz kalmış ve burjuva devletin çeşitli biçimlerdeki terörünü yaşamış bir solcu olarak hayata uyum sağlamakta fazla sıkıntı çekmedim.

 

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?

İhraç kararına karşı avukatım aracılığıyla itiraz ettim. AKP ihraçların AİHM’e taşınmasını geciktirmek için OHAL Komisyonu diye bir şey icat etti. Benim dosyam da komisyonda bekliyor. Komisyonun amacının oyalama olduğunu ve AKP iktidarda olduğu sürece beni göreve iade etmeyeceklerini düşünüyorum. AKP laik insanları tüm devlet kurumlarından tasfiye etmek ve cumhuriyete son vermek istiyor. Bunu yavaş yavaş yapıyor. Esasen FETÖ suçlamasının uydurma olduğunu bizzat AKP ve rektörlük de biliyor. Türkiye’de hukukun kalmadığını, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığını düşünüyorum.

Dersim’de KHK’yla kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

Dersim’de üniversiteden benim bildiğim 13 Eğitim-Sen üyesi solcu ihraç edildi, ayrıca 30’dan fazla solcu olmayanlar da ihraç edildi. 200 kadar da öğretmen ihraç edildi. İhraç edilen akademisyenler ve öğretmenlerin iletişimi whatsapp gruplarıyla devam ediyor. Birbirimize destek oluyoruz.

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

İhraç edildikten sonra sendikamızın 2000 lira ile başlayıp en son 900 liraya düşen aylık yardımı oldu. Arkadaşlarımız ayrıca para topladılar. Ben çeviri gibi birtakım geçici işler yapıyorum. Şu anda teorik olarak özel bir üniversitede çalışabilirim ancak pratikte buna cesaret edebilecek bir özel üniversite yok.

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

İhraç edildikten sonraki süreçte ailem, arkadaşlarım, dostlarım ve sendikam yanımdaydı. Yurt dışındaki üniversiteler de benim gibi Barış Akademisyenlerini desteklediler. Brüksel’de Özgür Üniversite’den bir yıllık akademik araştırma bursu kazandım ancak yurt dışı yasağımdan dolayı gidemedim.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

İhraç edilen Eğitim-Sen üyelerine yardım etmek isteyenler sendikanın hesabına bağış yapabilirler. İhraç edilenlerin iş bulmasına yardım edebilirler. Yazdıkları kitapları alarak destek olabilirler. Açtıkları iş yerlerinden alışveriş yapabilirler. En önemlisi de bu düzenin değişmesi ve hepimizin kurtuluşu için mücadeleye omuz verebilirler.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve Türkiye adına?

Hayalimde üniversiteye dönmek ve akademik standartların yükselmesi için mücadele etmek var. AKP’nin iktidarı Türkiye’de vasatın ve cehaletin iktidarı oldu. AKP’nin akademide yarattığı tahribatı düzeltmek için çok uğraşmak gerekecek. AKP’nin Türkiye’ye verdiği zararları düzeltmek de uzun yıllar alacak. Hayalimde herkese yeteneğine göre iş veren, akademide niceliğe değil niteliğe önem veren, planlı ekonomiyle yönetilen, tekelleri değil emekçileri ve üreticileri koruyan, doğasını koruyan, betonlaşmayı ortadan kaldırmış, yandaş müteahhitlerin bu milletten çaldıklarını fitil fitil burunlarından getirmiş, kamunun malını kamuya iade etmiş ve dürüst, idealist ellere teslim etmiş bir Türkiye var. NATO’dan ve AB ile gümrük birliğinden çıkmış, komşularıyla barış içinde, hurafeye değil bilime yatırım yapan, bütün dillerin ve kültürlerin özgür yaşadığı, bağımsız bir Türkiye var.

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.
Editör: Haber Merkezi