İZMİR - EGEÇEP Eşsözcüsü Seval Ekçici, ülke genelinde etkili olan lodos ve aşırı yağışlar sonrası ortaya çıkan tablonun yanlış yapılaşmadan kaynaklandığını belirterek, "Bu daha başlangıç" uyarısında bulundu. 

Ekolojik dengenin bozulmasına bağlı olarak yaşanan felaketlere her gün yenisi ekleniyor. Kuraklık, sel ve fırtına nedeniyle çok sayıda kişi yaşamını yitirirken, bazı bölgelerde büyük bir yıkım yaşandı. Geçtiğimiz yıl Ankara’da kum fırtınası yaşanırken, 30 Ekim 2020’de İzmir'de yaşanan deprem sonrası tsunami oluştu. Kuraklık nedeniyle tarım arazilerindeki verim düştü, Akdeniz ve Ege'de sıcak hava dalgaları orman yangınlarına neden oldu. Aşırı yağışların olduğu Karadeniz'de ise seller meydana geldi. 

BİR HAFTALIK BİLANÇO

Bu haftanın başında da birçok kentte lodos ve sağanak yağış etkili oldu. Fırtınanın en çok etkili olduğu İstanbul’da 5 kişi yaşamını yitirdi ve 45 kişi yaralandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), kentte fırtına nedeniyle 327 çatının uçtuğunu ve 1517 ağacın devrildiğini duyurdu. Fırtınanın etkisiyle İstanbul Boğazı geçici olarak gemi trafiğine kapatılırken, hava, deniz ve karada ulaşımda aksamalar yaşandı. 

Tekirdağ'da, toz taşınması nedeniyle yağmurla birlikte çamur yağdı. Kente bağlı Süleymanpaşa ilçesinde kuvvetli lodos nedeniyle ağaçlar devrildi, tabela ve panolar yerinden söküldü. Birçok araçta maddi hasar meydana geldi. 

Kocaeli'nde, etkili olan fırtına nedeniyle bazı binaların çatıları hasar gördü. İzmit Körfezi'nde planlanan vapur seferleri iptal edildi, 7 tekne fırtınanın etkisiyle battı. Körfez ilçesinde Hereke sahilinde kıyıya vuran dalgaların boyu 3 metreye ulaştı, sahil bandında kıyıya vuran dalgalar nedeniyle su baskınlar yaşandı. 

SEL VE KUM FIRTINASI

Fırtınanın etkili olduğu İzmir’de, rüzgarın hızı saatte 110 kilometreye ulaştı. Kent genelinde 33 ağaç devrilirken, çok sayıda evin çatısı uçtu. Rüzgarın özellikle güney–güneybatı yönünden kuvvetli fırtına şeklinde esmesi nedeniyle Karşıyaka ve Alsancak’ta deniz yükseldi, kıyı bölgesi sular altında kaldı. 

Muğla'da, fırtına nedeniyle Ula ilçesinde deniz taştı. Akyaka Mahallesi'nde yaşanan taşkınlar nedeniyle kıyıyı sel basarken, fırtınanın şiddetine dayanamayarak bağlı bulunduğu iskeleden ayrılan bir tekne battı. 15 tekne ise zarar gördü. 

Aydın'da, etkili olan yağış ve fırtına nedeniyle İncirliova ilçesine bağlı Şirindere köyünde onlarca evin çatısı uçtu, direkler devrildi. Saatteki hızı 90 kilometreye ulaşan fırtına, köyde büyük yıkıma yol açtı. Zeytin bahçelerinde büyük hasar oluştu. 

Manisa'da, fırtına nedeniyle bazı araçlar kontrolden çıkarak kazalara neden oldu. Konya'da ise, rüzgarın etkisiyle kum fırtınası yaşandı. Ereğli ilçesinde saatte 30 kilometre hızla esen rüzgar sonucu Ereğli-Emirgazi kara yolunda kum fırtınası oluştu. Fırtına nedeniyle görüş uzaklığı 1 metreye kadar düştü. Konya- Ankara karayolunda zincirleme kaza yaşandı.  

EKOLOJİK YIKIM

Son bir haftada yaşananları değerlendiren Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eş Sözcüsü Seval Ekşici, insanın doğaya ne verirse karşılığında onu alacağını söyledi. Yaşanan lodos ve fırtınaların ekolojik yıkımdan kaynaklandığını vurgulayan Ekşici, “Doğayı RES, HES ve JES’lerle o kadar tahrip ediyoruz ki doğa bunlarla boğuşurken, kendisini yenileyemiyor. Bu durumda mevsim değişikliklerine ve fırtınalara neden oluyor. Ege ve Marmara’da inşaat ve sanayi projeleri yerine uygun olarak yapılmıyor. Kentin nasıl kurulduğu, yeşil alanın nerede bırakıldığına bakılması gerekiyor. Çevreye, doğaya, insana uygunluk önemli görülmüyor. Sanayiye göre ne ucuzsa o belirleniyor. Mesela Bayraklı’nın toprak yapısı aslında yapılaşmaya uygun değil. Ama orası insanların yaşam alanları haline getirilmiş. Depremle bunun en yıkıcı biçimini gördük. Fırtınalarla da en yıkıcı halini yaşıyoruz” diye konuştu. 

YANLIŞ YAPILAŞMA

“Bugün yaşadığımız rüzgarların terse dönmesi, mevsim geçişlerinin hızla ve sert biçimde yaşanması yanlış yapılaşmayla alakalı” diyen Ekşici, sahil hatlarındaki yapılaşmayı eleştirdi. Ekşici, “Sahil hattında bu kadar yüksek yapılaşma yer alanı olarak uygun değil. Bu hattın tamamıyla doğanın kendisine bırakılması gerekiyor. Biz aslında bir başlangıcın içindeyiz. Durdurulamayan bir iklim krizi içerisindeyiz. 20 yıl içerisinde çok daha acı ve can yakıcı sonuçlar yaşayacağız. Türkiye’de yaşanan fırtınalar gelecek yıl kuraklaşmaya da gidebilir. Bu yaz Ege alması gereken yağışın yüzde 30’unu bile alamadı. ‘4 mevsim yaşıyoruz’ diye övünerek söyleriz. Artık 4 mevsim yaşanan bir ülkeden bahsetmek zorlaşıyor” ifadelerini kullandı.

GÖSTERMELİK İMZALAR  

Bu yıkıma karşı gerçekçi önlemler alınması gerektiğini belirten Ekşici, iktidarın bir yandan Paris Anlaşmasını onayladığını diğer yandan ise dereleri ve ormanları sattığını söyledi. Ekşici, göstermelik imzalarla bu sorunun çözülemeyeceğine işaret ederek, “Uluslararası şirketlerle bağları güçlendirerek ekolojik krize önlem alamazsınız. O şirketlere karşı gerçekçi talepler oluşturulmalı” diye kaydetti. 

MA / Tolga Güney

Editör: Haber Merkezi