İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ; Özgür Gündem gazetesi Bitlis Muhabiri Ferhat Tepe'nin kaçırılarak katledilişinin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen failler hala yargılanmadı. Ağabeyinin cesurca haber yaptığı için hedef alındığını belirten Ayşe Tepe, “Ferhatların ve Apê Musaların gazetecilik tutkuları, baş eğmeyişleri, cesaretleri Kürt basınının duruşunun da ifadesidir” dedi.


Özgür Gündem gazetesi Bitlis Muhabiri Ferhat Tepe'nin kaçırılarak katledilişinin üzerinden 26 yıl geçti. 28 Temmuz 1993'de şehir merkezinde bulunan evinden çıkarken 3 kişi tarafından kaçırılan Tepe'nin cenazesi 10 gün sonra Elazığ'ın Hazar Gölü yakınında bulunmuştu. Tepe'nin yapılan ilk otopsisinde ölüm nedeni “yüzme bilmemesi” olarak kayıtlara geçirildi. Tepe'nin kaçırılırken bindirildiği araba daha sonra Bitlis İlçe Karakolu önünde görüldü. Ailesinin tüm başvurularına rağmen gözaltında olduğu kabul edilmedi.


AİLE TEHDİT EDİLDİ


O dönem Demokrasi Partisi (DEP) Bitlis İl Başkanı İshak Tepe, oğlu kaçırılmadan önce Tatvan 6’ncı Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma tarafından çağırılarak, "Bize 'siz neden devletin işini yapmıyorsunuz da teröristlere yardım ediyorsunuz. Neden devleti suçlu olarak gösteriyorsunuz. Devlet suç işlemez. Devlet cinayet işlemez. Çocuğun gazetede bunları yazıyor. Böyle şeyler yok' diye tehdit edildiği belirtildi. Tağma’nın bu konuşmasına rağmen Tepe'nin akıbetine ilişkin ne etkin bir soruşturma yürütüldü ne de dava açıldı.


AİHM TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETTİ


Türkiye'deki mahkemelerden sonuç alamayan Tepe ailesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AHİM) başvurdu. AİHM, davaya ilişkin etkin soruşturma yürütmediğinden Türkiye'yi 28 bin avroya maddi tazminata mahkûm etti. Adalet arayışını sürdüren Tepe ailesinin, AİHM'in Türkiye'yi mahkum eden kararı sonrası yaptığı tüm suç duyuruları da gerekçesiz ret edildi. Tepe'yi Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı'nda işkence esnasında gördüğünü söyleyen 14 kişi ise, hiç bir zaman dinlenmedi. Avukatı Şevket Epözdemir, davayı bırakması için tehdit edildi. Olaydan az bir zaman sonra kaçırıldı ve cansız bedeni Tatvan'a yakın bir yolda bulundu. AİHM'de açılan dava kapsamında dinlenen ve gazeteci Tepe'yi gördüğünü inkar eden, ancak daha sonra “vicdan azabı” nedeniyle gördüklerini ilişkin konuşan Taner Şarlak isimli yurttaş, Tepe'nin cezaevinde su borusuna bağlı bir şekilde bekletildiğini, yanından her geçen "gazeteci bu" diye bağırarak dövdüğünü söylemişti. AİHM davasında verdiği yalan beyan nedeniyle 13 yıl boyunca vicdan azabı çektiğini belirten Şarlak, daha sonra gazetelere verdiği demeçlerde, pişman olduğunu kaydederek, doğruları anlatması gerektiğini söylemişti.


‘ÇALMADIK KAPI BIRAKMADIK’


Oğlunun katilinin belli olmasına rağmen yargılanmadığını belirten Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe,  “Bütün dünya bile biliyor Korkmaz Tağma benim oğlumun katilidir. Devlet alıp yargılamazsa bile bu böyledir. Sadece oğlumun katili değil o bölgede öldürülen birçok insanın katilidir” dedi. “Oğlum kaybolduğunda çalmadık kapı bırakmadık” diyen Tepe, “Bitlis Emniyet Müdürü ‘bu durumun kabul edilebilir olmadığını nasıl olur kaçırıldığını’ söyledi bizlere. Tatvan Garnizon Karakol’a gittim. Onlara ‘Oğlum kayıp bunda eğer Korkmaz Tağma’nın parmağı varsa ona söyleyin; oğlumu bıraksın. Bu sorun oğlumu kaçırarak çözülmez’ dedim. Bana cevaben ‘günde 10 tane asker öldürülüyor’ denildi. Ben de onlara ‘eğer benim oğlumun ölmesiyle askerlerin ve insanların ölümü duracaksa, oğlumun ölümüne razı geleceğim’ dedim. Bana ‘Garnizon Komutanının orada olmadığı’ söylendi. Ama sanırsam oradaydı. Süleyman Demirel, Mehmet Ağar ve Tansu Çiller dahil birçok yere oğlumun akıbeti nedir, kayıp diye dilekçe verdik ama hiçbir dilekçemize cevap verilmedi” ifadelerini kullandı.


‘OĞLUNUZ ELİMİZDE’


Kaçırıldıktan bir süre sonra kendilerini “Türk İntikam Tugayı” olarak tanıtanlar tarafından telefonla arandığını ifade eden Tepe, “O dönemde Ferhat’ın babası DEP İl Başkanıydı. Kendisine, ‘Oğlunuz elimizde. Kimseye haber vermeyeceksin. PKK’nin kaçırdığı turistleri getireceksin. DEP binasını kapatacaksın ve bize fidye getireceksin’ dediler. Eşim de kendilerine, ‘PKK üyesi olmadığını söyledi. DEP binasının kapatılması için de halk isterse kapatırım. Ama ne kadar para isterseniz getiririm. Yeter ki oğlumu bırakın’ dedi. İstenilen bir milyar lirayı Bitlis halkı ile topladık. Ama fidye olarak istenilen parayla gittiğimiz yerde kimseler yoktu. Yani oğlumu bırakmadılar” diye konuştu.


‘GAZETECİLİĞİ AŞKLA YAPIYORDU’


Oğlunun gazetecilik mesleğini aşkla yaptığı için katledildiğini vurgulayan Tepe, “Bitlis’te çalışma yürütürken sürekli yakılan köylere ve o zaman katledilen Kürt siyasetçilerle ilgili haberler yapıyordu. Zaten o yüzden katledildi” dedi. “Oğlumun katili Korkmaz Tağma’dır” diyen Tepe, şöyle devam etti: “Oğlumun katili belli olmasına rağmen devlet gidip sormuyor bile. Bütün dünya bile biliyor Korkmaz Tağma benim oğlumun katilidir. Devlet alıp yargılamazsa bile bu böyledir. Sadece oğlumun katili değil o bölgede öldürülen birçok insanın katilidir. İstediğim şey oğullarımızın katili olanları çıkıp yargılasınlar. Adalet huzuruna çıkarsınlar. Bu yüzden Cumartesi Anneleri olarak Galatasaray Meydan’ına gidip adalet arayışımızı sürdürüyoruz. Galatasaray Meydan’ına gidip çocuklarımızın katilini yargılanmasını istiyoruz.”


‘CESURCA HABER YAPTIĞI İÇİN HEDEF OLDU’


Ferhat Tepe’nin 1990’lı yılların en karanlık dönmelerinde cesurca haber yaptığı için derin devletin hedefi olduğunu söyleyen Tepe’nin kız kardeşi Ayşe Tepe ise, “Tüm tehditlere rağmen haber yapmaktan korkmayan Ferhat'ın gazetecilik hayatı Elazığ kimsesizler mezarlığında işkence edilmiş bedenine ulaşana kadar devam etti. 19 yaşında bir genci gözdağı vermek amacıyla katletmek Kürtlere yapılan zulmün sadece bir parçasıydı. Failleri belliydi Ferhat'ın. Tatvan Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma bölgedeki birçok olayda olduğu gibi Ferhat'ın olayının da failiydi” dedi.


‘TÜM ÇABALARIMIZA RAĞMEN SUÇLULAR YARGILAMADI’


Her kaybetme hikayesinde olduğu gibi Ferhat'ın olayında da bugüne dek tüm çabalarına rağmen faillerini bulunmadığını, yargılamadığını ve cezalandırılmadığını söyleyen Tepe, “Nihayetinde zaman aşımına uğrayan davamız adaletsizlik duvarına çarptı. Tüm hukuki girişimlerimize rağmen Korkmaz Tağma'nın ifadesi dahi alınmadığı gibi Ankara’da görülen AİHM davasında can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle ifade vermeye gelmedi. Ve son olarak mahkeme kararıyla kendisi hakkında Ferhat'ın olayıyla ilgili yapılan haberlere yönelik yayın yasağı aldırdı. İnternet sitelerinin URL bağlantılarına yönelik bu karar hukuk açısından sessizce alınan skandal bir karardı” diye belirti.


‘HALKININ SESİ VE SOLUĞU OLDU’


“Ferhat, kendisi gibi o dönem de katledilen onlarca Özgür Gündem muhabiri gibi halkının sesi, soluğu oldu” diyen Tepe, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Kendisini Diyarbakır JİTEM’de gördüğüne dair ifade veren ve sonra tehditle ifadelerini geri çeken onlarca tanığa rağmen Ferhat'ın failleri yargılanmadı. Ama Ferhat naif, yurtsever ve cesur kişiliğiyle Kürt halkının kalbinde ebediyete kadar yaşayacaktır. Bizler ise acının, insanlık suçunun zaman aşımının olmayacağı gerçeğiyle hareket ederek, Ferhat'ın failleri yargılanıp cezalandırılana kadar davamızdan vazgeçmeyeceğiz.”


‘FERHATLARIN DURUŞU KÜRT BASIN DURUŞUNUN İFADESİDİR’


Kürt basınının dünyanın en zorlu gazeteciliğini yaptığını vurgulayan Tepe, son olarak şunları kaydetti: “120 yıldır kendini var etmeye çalışan Kürt basını tehdit, hapis cezaları, bombalama ve öldürülmelere karşı kendisini var etmeye devam ediyor. Gazeteciliğin bu kadar tehditkar görülmesi elbette faşizan rejimlerde has bir özellik olarak ortaya çıkmakta. Kürt basını bu anlamıyla dünya tarihinde de örneğine az rastlanacak bir gazetecilik, yayıncılık örneğidir. Kürt basını üzerindeki baskıların devam etmesi, genel yayın yönetmenlerinin hapisle cezalandırılması, davaların açılması demokrasi eşiğinde takılı kalan bir rejimin fotoğrafı olabilir ancak. Türkiye’de özgür basının temsilcileri muhalif basındır ve muhalif basının en etkin temsilcisi de Kürt basınıdır. Bu anlamıyla Kürt basınını dün susturamadıkları gibi bu gün de susturamayacaklardır. Ferhatların, Ape Musaların ve Seyfettinlerin gazetecilik tutkuları, baş eğmeyişleri, cesaretleri Kürt basının duruşunun da ifadesidir. Kürt basını bu değerlerle var olamaya, yazmaya, haber yapmaya ve baş eğmemeye devam edecektir.”


MA / Naci Kaya 
Editör: Haber Merkezi