VAN - Muharrem Taş’ın soruşturmasına ilişkin verilen takipsizlik kararı ile ilgili Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Van’da basın toplantısı düzenledi. Feyzioğlu verilen karar ve bilirkişi raporunu eleştirerek “İnsafsız bir rapordur” dedi.

Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Van'ın Gürpınar ilçesine bağlı Yalınca köyü Çeli mezrasında, 2 Şubat 2014 günü hayatını kaybeden ve cenazesi otopsi için babası tarafından çuvalda taşınarak merkeze götürülen 2 yaşındaki Muharrem Taş'ın ölümü ile ilgili verdiği “kovuşturmanın yapılmasına yer olmadığı” kararına ilişkin basın toplantısı yapıldı. Elite Word Otel’de gerçekleşen toplantıya Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Van Baro Başkanı Murat Timur ve yönetim kurulu üyesi çok sayıda avukat katıldı.

‘MUHARREM’İ KORUYAMADIK’

İlk açıklamayı yapan Feyzioğlu, önce Van Valisi ile bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve Muharrem Taş ile ilgili verilen karar ile ilgili bugün içerisinde Cumhuriyet Savcılığı’na itirazda bulunacaklarını söyledi. Feyzioğlu, "Muharrem Taş bebeğe duyduğumuz sorumluluktan bugün buradayız. Çünkü biz vatandaş olarak, devlet olarak Muharrem'i koruyamadık. 2 yaşındaki Muharrem ölmeyecekti, ölmeyebilirdi. Küçük bir iğne yapılsaydı, ilaç verilseydi ölmeyebilirdi. Biliyorsunuz soruşturma kapandı, ben bu konuda hazırlanan bilirkişi raporuna dikkat çekmek istiyorum. Bilirkişi raporunun bütün suçu bebeğin ailesine atarak işin içinden çıkmasını Muharrem bebeğe saygısızlık olarak değerlendiriyorum. Bilirkişi raporunu tetkik ettik. Bu raporda asla kabul edemeyeceğimiz noktalar var" dedi.

‘FAKİRLİĞİN RAPORA SUÇ OLARAK GEÇTİĞİ BİR ÖRNEKTİR’

Feyzioğlu bilirkişi raporunda ihmallere dikkat çekerek şöyle konuştu: "Bilirkişi sanki kendi göreviymiş gibi 'Aile Çeli mezrasında ne arıyordu?' diyor. Ben cevap veriyorum kardanadam yapmıyorlardı. Bu aile yoksulluktan orada yaşıyordu. Bebek küçük olduğu için kışın ailesiyle orada yaşıyordu. Raporda 112 Acil Çağrı Merkezi, çağrıların çoğunun yanlış çağrı olduğunu belirtmiş. Bu mezrada şebeke sadece bazı noktalarda çekiyor. Baba arayıp tekrar hasta çocuğunun başına dönüyor. Baba burada gereğini yapmış, koruyucuyu aramış o da gereğini yapmış. Burada bir ön yargı olduğunu görüyoruz, 'ne de olsa yolu açtırmak için aramışlar' gibi bir yargı var. 112'nin görevini yerine getirmekten imtina etme durumu var. 'Yüz ihbardan bir tanesi doğru çıkabilir' diye düşünmelilerdi. O bir tane çağrı Muharremin çağrısı olabilirdi. Köy hizmetlerini arıyorlar açamıyorlar, il özel idaresi aranıyor ama idare 'araçlarımızın mazotu donuk o yüzden araçlar hareket edemiyor' diyor. Ya bir kamyoncuya da mı soramadınız? Mazot donuk ne yapılabilir? diye. 4 saat sonra aile tekrar arıyor, hala aynı gerekçe sunuluyor. Eğer 4 saat içiresinde mazotu açtırmaya çalışsaydınız harekete geçerdiniz. Hadi mezraya gidemediniz, Yalıncak köyüne kadar yollar tertemiz hiç olmazsa babaya ambulans gönderilecek 'sen de kendi imkanlarınla köye yaklaşmaya çalış' denseydi. Bunu bile deseler çocuk saat 10.00 gibi köye ulaştırabilirdi ve kurtarılabilirdi."

'BU İNSAFSIZ BİR RAPORDUR'

Bilirkişi raporunda sorumluluğu aileye yükleyen yerleri isyan ederek okuduklarını belirten Feyzioğlu, "Fakirliğin suç olarak rapora geçtiği ilk örnektir ve insafsız bir rapordur” ifadelerini kullandı. Van Barosu'nun aile adına Sağlık Bakanlığı’na “Hizmet kusuru” nedeniyle açtığı tazminat davasına ilişkin de bilgi paylaşan Feyzioğlu, “Burada tipik bir hizmet kusuru vardı. İdare mahkemesi bu ihmalden dolayı bir tazminata hükmetti, bu tazminatla aileye başlarını sokabilecekleri bir ev alındı. Fakat Sağlık Bakanlığı Muharrem bebeğin ailesine hak görülen bu tazminat kararını temyiz etti. Aileye verilen bu tazminat davasını temyiz etmesi gereksizdir ve yersizdir” şeklinde konuştu.

TİMUR: TÜRKİYE’DE CEZASIZLIK VE ADALETE ERİŞİM UMUTLARI YİTİRDİ

Van Baro Başkanı Murat Timur da, “Muharrem bebeğin fotoğrafı olmasaydı ismi bilinmeyecekti” dedi. Timur, “Binlerce bebeğin sağlık hakkına ulaşamadığı için yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Türkiye’de cezasızlık ve adalete erişim noktasındaki beklenti umutları yitiren bir durumda. Cezasızlık Türkiye’de kurumsallaşan bir yapı olduğu için, soruşturmanın 4 yıla yayılması şüpheli sayısının çok az olduğu bir olayda; kamuoyunun tepkisini refleksini yavaş yavaş düşürüp verilen kararla kapatmaktı. Sadece sağlık hakkında değil, yaşam hakkı, işkence, kötü muamele gibi dosyalarda bir politika vardı. Dolayısıyla biz de böyle bir karar bekliyorduk. Ama bu süreç bu noktada kalmayacak, biz Pazartesi günü mahkemeye itirazlarımızı yapacağız” dedi.

Yapılan açıklamaların ardından Fevzioğlu ve Timur gazetecilerin gündemdeki sorularını değerlendirdi.(MA)
Editör: Haber Merkezi