ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ/ANKARA - Yeni rejimin yerellerde kurumsallaştırılmak istendiği, bu nedenle de 31 Mart seçimlerinde ve sonrasında toplumsal muhalefete ihtiyaç olduğunu vurgulayan Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş, "Faşist baskı karşısında ortak mücadelenin gereği olarak HDP ile her zaman dayanışma içerisindeyiz. Bunu sadece seçim ittifakı olarak tanımlamıyoruz" dedi.


Halkların Demokratik Partisi (HDP), yerel seçimlere az bir süre kala seçim stratejisini kamuoyuyla paylaştı. "Kürdistan'da zafer, batıda AKP-MHP bloğuna kaybettirme" şiarıyla seçime girecek olan HDP, bölge illerinde adaylarını tanıtıp büyük bir coşkuyla seçim hazırlıklarına devam ediyor. Batıda ise AKP-MHP bloğuna oy kaybettirmek için güç birliği içerisinde olan HDP, bu anlamda yerel seçimlere ciddi bir anlam yüklüyor. HDP'nin batıdaki seçim stratejisini Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş değerlendirdi.


'Yerel seçimler üç ayak ekseninde değerlendirilmeli'


Yerel seçimlerin “tek adam” rejiminin yerel ayağının kurumsallaşmaması için kritik bir yerde durduğunu ve üç ayak ekseninde ele almak gerektiğini ifade eden Dilşat, "Birincisi AKP-MHP ittifakı, bir değer ayağı CHP-İyi Parti yani Millet ittifakı bununla birlikte ortak mücadele alanlarını birleştiren muhalefetin ilerici kuvvetleri. Burada sosyalistlerin çabaları söz konusu. Halkevleri olarak bizim de kentlerin savunulması başta olmak üzere İstanbul ve birçok yerde girişimlerimiz var. HDP açısından, toplumun bütün muhalefet kesimlerini 7 Haziran başından itibaren kapsayacak, referandumda 'Hayır' bloğunun temasını önemseyen, ezilenleri bütün anlamda gören bir yerel seçim siyaseti olduğunu görüyoruz. HDP'nin sadece bu dönem açısından değil batı bölgesinde ciddi kazanımı söz konusu. Rejimin kaybettirilmesi anlamında mutlaka bir adım ilerisi için geri sıçratmak önemli olacaktır" dedi.


'Sağa yaslanan ittifak halklar için kazanım değil' 


Bölge illerinde gasp edilen kazanımların yeniden alınmasının batı için de büyük bir kazanım olacağını belirten Dilşat, "Elbette ki büyükşehirlerde AKP-MHP ittifakına kaybettirilmesi önemli. Büyükşehirlerde uygun isimlerin desteklenmesi bizim açımızdan onaylanıp desteklenecektir. Mevcut ittifakın sağa yaslanılan bir politika izlediğini görüyoruz. Muhalefetin gösterdiği adaylara hiç kimse mutlak bir onay vermemektedir. Yönetenin sağ olduğu bir yerde ne kadar muhalefet  olursa olsun bu seçimlerde başarı gösterilse de  ezilen halk için bir kazanım olmayacaktır" ifadelerini kullandı.


'AKP'nin halka vaat edeceği bir şey kalmadı'


Halkçı ve demokratik yerel yönetim anlayışının inşa edilebileceği yerel meclislerin gündeme alınması gerektiğini ifade eden Dilşat, "Seçim sonuçları ister başarı ile sonuçlansın ister başarısızlıkla sonuçlansın halkı örgütlü kılabilecek direniş mevzilerini kurmak gibi bir sorumluluğumuz var. Bu açıdan yerel seçim süreci genel siyasetin gündemi olmuş durumda. Şuanda handikaba düşmememiz lazım. İnşa edilen rejim bir biçimde kendi sınırları içerisinde bir muhalefet alanı sunuyor. Burada Saray ile kendini meşrulaştıran anlayış ile karşı karşıyayız. En başta Saray'a giden hangi muhalefet olursa olsun buna tepki göstermek lazım.  Asla Saray'ı meşrulaştırmamak gerekir. Bugün baktığımız zaman AKP'nin halka vaat edebileceği herhangi bir şey kalmamıştır" diye konuştu.


‘Kurşun fiyatıyla patlıcan fiyatını karşılaştıran bir anlayış var’


AKP'nin yerel seçimler yaklaştıkça yaşanılan krizleri idare etme anlayışını sürdürdüğünü kaydeden Dilşat, şöyle dedi: "Bir yandan kurşun fiyatıyla patlıcan fiyatını karşılaştıran anlayış ile karşılaşıyoruz. Bu durum seçim sonrası neyle karşılaşacağımızı çok açık gösteriyor. Halkın öfkesini bastıramayan ve bu anlamda meşruiyetini ve gücünü kaybeden bir iktidar var. Topyekun bir müdahale yapmazsak kendi sözümüzü söylemekte zorluklar yaşayabiliriz. HDP'nin bu anlamda sol sosyalist kesimlerle böylesi bir halk muhalefetini görecek şekilde şimdiden zeminini açığa çıkartacak girişimlerini bekliyoruz" dedi.


'CHP'yi sola çekecek hamlelere ihtiyaç var'


CHP'nin sağ ittifak kurduğunu ancak Başkanlık seçimlerinde HDP ve CHP'nin kurduğu "Hayır" bloğunu ve Adalet Yürüyüşü’nü hatırlatan Dilşat, şöyle dedi: "CHP'yi bu tür hamlelere zorlayan sol toplumsal muhalefetti. 'Hayır' bloğunu kuran bu memlekete gerçekten barışı, eşitliği, adaleti ve laikliği savunan kesimlerdir. Bunlardan kaçınmak, belki bugün çok basit anlamda yerel seçimlerde ve milletvekili seçimlerinde kazanımlar sunabilir ama toplumun geleceği bakımından sağı ve faşizmi güçlendiriyor. Bugünkü rejimin istediği gibi sağ bir siyasetin zeminini güçlendiren bir siyaset oluşturarak bunun sonuçları ile karşı karşıya bırakıldık. Bugün yerel seçimlerde de aynı tutumları görüyoruz. CHP'nin mevcut adayları büyükşehirlerde kazansa bile bu ittifakla verdiği taviz ile birlikte bu kentleri yönetirken bir sorunla karşı karşıya kalacaktır. Sol toplumsal muhalefetin CHP'yi de solun tarafına çekecek hamlelere ihtiyacı var."


'HDP ile her zaman dayanışma içindeyiz'


HDP'ye desteklerini sadece üst yapıda yan yana gelerek, basit destek açıklamaları ile değil her bölgedeki ilerici adayları destekleyecek bir çizgide ürettiklerini belirten Dilşat, "HDP sadece faşist rejimle mücadele eden bir parti değil aynı zamanda yıllardır demokratik alanda siyaset üreten, halkla bütünleşmeye çalışan ve iktidar tarafından devre dışı bırakılmaya çalışılan bir parti. Biz bu doğrultuda faşist baskı karşısında ortak mücadelenin gereği olarak HDP ile her zaman dayanışma içerisindeyiz. Biz bunu seçim ittifakı olarak tanımlamıyoruz. Toplumsal muhalefetin içinde yer alacağı ortak zeminde HDP'yi de kapsayacak bir zeminle hareket edilmesi gerekiyor" dedi.


'Direniş mevzilerini kurma zorunluluğumuz var'


Yeni rejimin kurumsal ayaklarının yerellerde kurulmaya çalışıldığına ve buna karşı verilmesi gereken bir mücadeleye dikkat çeken Dilşat, şunları ekledi: "Kazanmak ve kaybetmekten öte toplumsal muhalefetin halka sunacağı bir toplumsal örgütlenme alanına çok acil ihtiyaç var. Ortak bir muhalefet zemininin adımlarının atılması yerel meclislerinin oluşması gerekiyor.  Kazanımlar yeniden alınsa bile oradaki adayın ya da siyasetin kontrolü olmayacak. Yeni rejimin baskısı altında olacak bir yerel yönetim anlayışı olacak. Halkı buna karşı taraf edebilecek direniş mevzilerin kurmak zorunluluğumuz var. Yerel seçimler sonrası toplumsal muhalefeti oluşturabilecek kanalların oluşması gerekiyor."

jınnews
Editör: Haber Merkezi