-Demokratik siyasette ısrar edeceğiz

-Van’da bazı basın organları Kayyumlara prim veriyor… Doğru bulmuyoruz

-Çözüm sürecinde ortaya çıkan büyük barış ve demokrasi umudu yok edildi

-Sayın Öcalan’ın söylediği her söz bu halkların yararınadır, asla zararına olmamıştır



Geçtiğimiz ay yapılan olağan kongre ile seçilen HDP Van İl Örgütü, Van’da faaliyet yürüten basın mensuplarıyla bir araya geldi.




Düzenlenen kahvaltıda Van’da görev yapan Yerel ve Ulusal basının temsilcileriyle bir araya gelen HDP Van İl Eş Başkanları Yadişen Karabulak ve Ümit Dede, geçmişte de çok ağır dönemler yaşadıklarını ancak buna rağmen demokratik siyasette ısrar ettikleri gibi bundan sonra da demokratik siyasette ısrar edeceklerini söyledi.

28 Ekim 2017 tarihinde düzenlenen Olağan Kongre ile göreve seçilen HDP Van İl Yönetimi Bir Kahvaltı Salonunda Van’da faaliyet yürüten ulusal ve yerel basının temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıya HDP Van İl Eş Başkanları Yadişen Karabulak, Ümit Dede, HDP PM Üyeleri Zelal Yerlikaya, Özgür Zeydanoğlu, DBP PM Üyesi Şehzade Kurt, Kayyum atanan Van Büyükşehir Belediyesi Meclis Grup Başkanı Cahit Bozbay, HDP İl Yöneticileri ve basın mensupları katıldı.

İlk olarak söz alan HDP Van İş Eş Başkanı Ümit Dede, “ 28 Ekim 2017 de 2. Olağan Kongresinde görevi devraldık. Bu organizasyonla amacımız sizinle tanışmak ve kendimizi tanıtmak ve aynı zamanda ülkenin ve kentin, Ortadoğu da yaşanan gelişmelere ilişkin düşüncelerimizi sizlerle paylaşmak. Kentin yerelini ve kentimizi tartışacağız. Günceli değerlendirirken tarihten kopuk değerlendirmek mümkün değil. Kentimizin sorunlarını değerlendirirken genel olarak Türkiye ve Ortadoğu’dan bağımsız değerlendiremeyiz.” Diyerek konuşmasına başladı.

‘TÜRKİYE ORTADOĞU’DAKİ ŞEKİLLENMEYE MAHKUM OLDU’

“Bildiğiniz üzere Ortadoğu çok uzun süredir egemen güçler tarafından çizilen sınırlar, Fransız ihtilalı ile ortaya çıkan ulus devlet ve devletçikler yapılanması söz konusu. Yerel dinamiklerin çok inisiyatif sahibi olmadığını, kendi kaderini belirleyemediği yapay bir şekillenme oluştu” diyerek konuşmasını sürdüren Dede, Bu yapılanmanın bölge halklarının gerçek anlamda bir arada yaşayabilme umutlarını yok ettiğini söyledi. Bu durumun Türkiye’de de yansımalarının görüldüğünü kaydeden Dede, “ Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte 24 anayasası ile Devlet Ortadoğu’da ki genel yapılanmaya göre şekillendi ve Kürtlerin kendilerini bu ülkenin yönetimine kendini katması engellendi. Ademi merkeziyetçi sistemi esas alan bir yapılanma olan 24 anayasası ile Türkiye doğru çizgiden saparak kendini Ortadoğu’daki şekillenmeye mahkum etti.Son 50 yıldır darbeler yaşıyoruz ve toplumsal barış bir türlü tesis edilemedi. Gelişen isyan ve ayaklanmalara karşı yerinden ettirme ve kıyım politikaları hayata geçirildi, çözümsüzlüğü daha derinleştirildi.” Dedi.

‘ÇÖZÜM SÜRECİNDE ORTAYA ÇIKAN BÜYÜK BARIŞ VE DEMOKRASİ UMUDU YOK EDİLDİ’

2000’li yıllarda Türkiye’nin müzakere sürecine girdiğini kaydeden Dede, “ Ancak genel anlamda toplumun beklentisi çatışmalara rağmen Kürt meselesinin demokratik yöntemlerle çözülmesi yönündeydi. Türkiye’nin temel sorunu Kürt sorunudur dedik, çünkü Kürt sorunu demokratikleşme ile ekonomi ile, kalkınma ile alakalı ve 2000 li yıllarda nispeten bunu yaşadık. 2013 yılında Sayın Öcalan’ın tarafları çatışmasızlığa çağıran açıklamaları neticesinde 2013-2015 yılları barış umutlarının en fazla yükseldiği ve demokratik siyasetin en fazla geliştiği dönem olarak hafızalarda yer aldı. Ancak 2015 yılında halkta en fazla umut doğuran Dolmabahçe mutabakatının hemen ertesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dolmabahçe yok, müzakere yok’ demesiyle birlikte başlayan süreçte, büyük barış ve demokrasi umudunu kaybettik. Tabi ki HDP’nin de bunda sorumluluğu var ve özeleştiri vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Barışın ağlarını çok daha güçlü biçimde örmeliydik. Biz barış sürecinde çeşitli provokasyonların olabileceğini biliyorduk. Örneğin Tendürek’te Ağrı halkı provokasyonu engelledi ve orada Ağrı halkının gösterdiği refleksi tüm provokasyonlara karşı göstermeliydik. Bu dönemin kapanması, çatışmalı sürece girilmesi yaşadığımız 2015 2017 döneminde barışa ne kadar ihtiyacımız olduğunu net bir biçimde gördük. Ancak Sayın Öcalan, sonuç alınmazsa çok büyük bir şiddetin geleceğini söylemişti. Barışın sonuç vermemesi durumunda darbelerin başlayacağı yönünde tespiti vardı. İşte bunu da yaşadık, yaşıyoruz. Kürt halkı bu çatışmalardan en fazla etkilenen kesim oldu. “ ifadelerini kullandı.


‘TÜRKİYE’DE BİR BEKA SORUNU VARSA, BUNUN SORUMLUSU HÜKÜMETTİR’

15 Temmuz darbe girişiminin yakın tarihe damga vurduğunu söyleyen Dede, “ Darbeler sürecine girdik, OHAL devam ediyor, OHAL’i bile aşan yöntemlere başvurulması hala bir darbe olur ihtimalinden endişe edildiğini gösteriyor. Darbeyi engellemek adına ülkede hayat durdurulmuş durumda. Ülkenin tüm sorunları beka kelimesi etrafında örülüyor, nedir beka? Söz edilen ülkenin bekası mı, mevcut siyasal iktidarın bekası mı? Ülke her şekilde her yönüyle dağılma, tükenme kendini bitirme riskiyle karşı karşıyadır. Bu ülkeyi 15 yıldır kim yönetiyor. Eğer devlet bir beka sorunu ile karşı karşıysa bunun sorumlusu hükümettir. Bunun bedelini HDP ye, bileşenlerine ödettiriyorlar. Sanki ülkeyi 15 yıldır yöneten biziz, beka sorununu yaratan bizmişiz gibi bir algı yaratılıyor. Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, Belediye Başkanlarımız tutuklu, Binlerce çalışanımız tutuklandı. 5 Haziran 2015 tarihinde Amed’e düzenlenen bombalı saldırı, Antep, Suruç, Ankara da IŞİD eliyle toplumsal muhalefete yönelik saldırılar var. Bizde bunlara maruz kaldık. IŞİD’in yaptığı saldırılar toplumsal muhalefet sokağa çıkamaz hale getirildikten sonra bıçak gibi kesildi. Siyasi iktidarın aldığı kararlar hukuk adı altında uygulamalar, IŞİD eliyle yapılan saldırılar ile toplumsal muhalefet engellendi. Buna rağmen biz ayakta kaldık. Askeri ve yargı yöntemleriyle bu ülkenin sorunlarının çözülemeyeceği gibi bu durum ülkenin huzuruna refahına hizmet etmiyor. Samimiyetle söylüyorum; bu devlet kendi halklarıyla gerçek bir barışı tesis edebilirse, demokratikleşme sağlanabilirse ülke için, halk için huzur böyle sağlanır. Başta Kürt sorunu olmak üzere, Türkiye’nin demokratikleşme sorununu çözmemiz gerekiyor. Eğer güçlü bir ekonomiye sahip olmak istiyorsanız iç huzuru sağlamanız gerekir. Bu şekilde iç ve dış siyasette başarılı olabilirsiniz. Taktiksel ve dönemsel olsa da Kürt sorununu çözeceklerini iddia ettikleri dönem ülkenin en iyi olduğu dönemdir. Nispeten de olsa bunu gördük.” Dedi.

‘VAN’DA İŞSİZLİK HER GÜN BİRAZ DAHA BÜYÜYOR’

Konuşmasında Van kentinin yaşadığı sorunları da değerlendiren Dede, “Van’da 6 yıl önce yaşanan depremin yaraları sarılmadı. Çözüm olarak geliştirilen TOKİ’nin yarattığı sorunlar ortada.İlimizde ülkemizin ortalamasının üstünde bir işsizlik söz konusu. Depremden kalan vergi borçları tüm çabalara rağmen sadece ertelendi. Orta ve Büyük ölçekli esnafımız, işletmeler zor bir döneme girecek ve birçok işletme kapanmak zorunda kalırsa, işsizlik daha da büyüyecek. Bu sorunlar Türkiye ve Ortadoğu’da ki gelişmelerden bağımsız değil.
OHAL ile birlikte birçok hukuksuzluğunun yanında 12 belediyemize kayyumlar atandı. Merkezden yönetilen Vali ve Kaymakam eliyle yönetiliyor, binlerce kamu emekçisi ihraç edildi. Ki bu uygulamalar hukuka aykırı, yüzlerce gazeteci tutuklu, basın yayın kurumları kapatıldı. Edremit Kayyumunun propagandaya dönüştürdüğü Kültür Merkezi gasp edilen Van TV binasını kültür merkezi yaptı. Kültür merkezlerini ihtiyaç var ama ilimizin hatta bölgemizin en büyük yayın kuruluşunun kapısına kilit vuruluyor. Bu asla kabul edilecek bir durum değil. Bu tutumu kınıyoruz.” Dedi.

‘VAN YEREL BASINI KAYYUMLARA PRİM VERİYOR’

Van’da bazı basın yayın organlarının kayyumların tüm çalışmalarını haberleştirmesinin doğru olmadığını ve bu durumun hukuk dışı uygulamalara prim vermek anlamına geldiğini kaydeden Dede, “ Bu koşullar altında siz basın emekçilerinin işi hiç kolay değil. Bizim için siyaset yapmak ne kadar zorsa bu koşullarda gazetecilerin de şartları ağır. Yerel basını takip ettiğimiz kadarıyla kayyum atanan kişilerin yaptıklarının bu kadar yer verilmesi, övülmesi, abartılması söz konusu. Bu doğru değildir, prim vermemek gerekir. Vali ile Cumhurbaşkanın görüşmesi basına yansıdı ve belediye seçimlerinin kaldırılması dahi gündeme geldi. Biz yerinden yönetimlerin güçlendirilmesi ile yerel yönetimlerin yetkilerinin geliştirilmesini konuşurken diğer taraftan Cumhurbaşkanı yerel seçimleri kaldırmayı düşünüyor ve bunun yerine atama yapmak istemiyor. İşte basın tarafından kayyumların övgü ile işlenmesi mevcut planın hayat bulması ve akıl dışılık yapılarak yasalarla bir değişiklikle belediye başkanlarının merkezden ataması gerçekleşebilir. Kayyumların yaptığı bir iş yok ve kalıcı bir durum yaratılmaması lazım. Halkın iradesine yönelik bu gaspın prim bulmaması lazım. Yapılmayanlarında ortaya konulması lazım.Siz basın emekçilerinden de bunu rica ediyoruz. Bugün Sayın Bekir Kaya’nın gözaltına alınmasının 1. Yıldönümü. Hukuken hakkında tutuklama kararı bulunmadan apar topar Van Valisi kayyum olarak atandı. Sayın Kaya’nın yeniden özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz.” Dedi.


‘SEÇİM BARAJININ KALDIRILMASI HDP’NİN TÜRKİYE DEMOKRASİSİNE ARMAĞANI OLACAKTIR’


“ Biz tarih boyunca her zaman baskı ve zulüm altında siyaset yaptık” diyen Dede, Biz her şeyden önce zulme karşı başkaldırmış bir siyasi geleneğiz ve buradan aldığımız güçle siyaset yapmaya devam edeceğiz. Bu dönemin bedelini gazeteciler ödüyor… Bizde aynı şekilde ve bu koşullar altında nasıl olması ve yapılması gerekiyorsa, gerekirse iğne ile kuyu kazarcasına siyaset yapacağız. Mahalleler, sokaklar bizimdir… Bizim için mücadele sokakta, mahallelerde başladı ve böyle de devam edecek. Yeni döneme göre kendimizi yeniden dizayn eden çalışmalarımız var ve bu şekilde halkın içinde, halkla birlikte siyasal çalışmalarımıza devam edeceğiz. 2013-2015 süreçlerini çok daha büyük değerlendirebildik, baraj o günün koşullarında ortadan kalktı ve bugün MHP bile barajın kaldırılmasını istiyor. Eğer gerçekleşirse bu HDP’nin ülkeye büyük bir demokrasi armağanı olacaktır.” Şeklinde konuştu.

‘SAYIN ÖCALAN’IN HER SÖZÜ TOPLUMUN FAYDASINADIR’


Yeni bir çözüm süreci ihtimaline ilişkin bir soruya ise Dede, “ Bizce olmasında bir sakınca yok. Böyle bir süreç ile bir çok şeyin önü açılabilir. Sayın Öcalan’ın toplumla temas ettiği her sözü bu ülkenin faydasına oldu. Sayın Öcalan görüşmeleri ile asla ülkenin zararına bir durum yaratmadı. AKP’nin yeni dönemde Sayın Öcalan ile temas sağlaması ülkenin menfaatine olacaktır. Geçen 10 yıllık süreçte devletin ve AKP’nin uyguladığı politikalar ne kadar aciz bir durumda olduklarını gösteriyorlar… Sayın Öcalan ile siyaset konusunda yarışamıyorlar. Sayın Öcalan’ın toplumda büyük bir karşılığı var. Siz ise bunu ortadan kaldırıyorsanız zayıfsınız ve Abdullah Öcalan ile siyaset yürütecek düzeyde değilsiniz. Oysa devletin cesaret göstermesi gerekiyor. Şahsım ve partim adına söylüyorum… Sayın Öcalan üzerinde ki tecridin kaldırılması devletin de menfaatinedir ve özellikle halkın yararınadır. Türkiye geçmiş yıllarda Kürt sorununu çözseydi bugün Ortadoğu’ya dahili farklı olacaktı. Bu anlamda Türkiye bölgesel güç olma şansını Sayın Öcalan’ın ‘Birlikte yapalım’ diyerek verdi. Ancak bir şekilde devlet içinden bir refleksle bunun önü kesildi. Bu anlamda kendi başkanlığını garanti altına almak istese de Sayın Öcalan ile görüşülmesi her zaman toplumun faydasınadır.” Dedi.

‘KADINA YÖNELİK SALDIRILARI DİRENCİMİZLE BOŞA ÇIKARACAĞIZ’

Dede’nin ardından konuşan HDP Van İl Eş Başkanı Yadişen Karabulak ise şunları söyledi : ‘ Son 2.5 yıllık süreçte mevcut iktidarın özellikle kadınlara yönelik saldırılar gerçekleştiriyor. Halkın oylarıyla seçilen 28 kadın eş başkanımız hala cezaevindedir. Kayyumların ilk iş olarak Kadın Sığınma evlerini ve kadın emek pazarını kapatması hükümetin kadın mücadelesine yönelik öfkesinin bir sonucudur. Tüm bu saldırılara karşı inatla kadın mücadelesini daha da yükselteceğiz. Kadın Meclislerimizi oluşturma yönünde ki tüm çalışmalarımız sürüyor, 25 Kasım’da Van kentimizde büyük bir kadın mitingi düzenleyeceğiz. Kadın mücadelesine yönelik şiddet politikalarını direncimiz ve mücadelemizle boşa çıkaracağız.”


BOZBAY : ‘KAYYUM POLİTİKASI ORTADOĞUDA Kİ GELİŞMELERLE EŞ GÜDÜMLÜ DEVREYE KONULDU’

Son olarak konuşan kayyum atanan Van Büyükşehir Belediye Meclis Başkanı Cahit Bozbay, “ Bugün 17 Kasım darbesi ile meşru yönetime el konulmasının, kayyum atanmasının yıl dönümü. Aslında Ortadoğu’da ki son gelişmeler ile Türkiye’de yürüyen eş güdümlü politikaların bir sonucu olarak kayyumlar ortaya çıktı. Bazı şeylerin ayak sesleri önceden çok gelir, son 1 yıldır daha doğrusu çözüm sürecinin bitmesiyle belediyelere kayyum hazırlığı yapıldığını hepimiz biliyoruz. Tamamen bir politika çerçevesinde bu durum gelişti. Bu süreç boyunca sürekli gönderilen müfettişler eliyle bir şeyler çıkarabilir miyiz düşüncesiyle hareket edildi, bize iş makinesi bile satılmıyordu. Bütün bunları aslında bir politikanın ürünü olarak görebiliyorduk. 12 Eş Başkanımızın yerine kayyum atanmasıyla yerel yönetimler süreci sonlandırıldı. “ dedi.

‘KAYYUM VAN’I HARAÇ MEZAT SATIYOR’

Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanının yargılandığı davalara Van basının gelmediğini dile getiren Bozbay, “ İddianamede neyle suçlanıyor bu bile merak edilmedi. Oysa kayyumun boyası ve badanası ile her şey çözüldü diyen bir yerel basın görüyoruz. Bunlar kente hizmet eden bir anlayış değil. Kayyum yönetimiyle birlikte binin üzerinde belediye emekçisinin işine son verildi ve mağdur edildi. Mağdur edilirken ellerine verilen bir kağıtla ’Göreviniz başında bulunmanız sakıncalıdır’ denildi. 20-25 yıllık memurlar kapının önüne konuldu. Kayyumlar göreve gelir gelmez ‘DBP’li belediyeler çok fazla kişiyi istihdam ediyor’ diyordu… Peki, şu anda kayyumlar kaç kişi işe almış ve hangi yöntemlerle işe almış. 7 yıllık DBP döneminde bu kentin tek metrekare taşınmazı satılmadı ama kayyum 1 senede bu halkın, sakinlerinin malını mülkünü haraç mezat satıyor. Galericiler sitesi 16 milyon TL’ye satıldı… 100 milyon TL değerinde bir fiyatı var… Burada kamu zararı var dedim, benim hakkımda soruşturma açıldı. Büyük emeklerle Bekir Kaya ve ekibinin Van’a kazandırdığı otopark satıldı. Batan geminin malları gibi gerçekten utanç verici bir şekilde billboardlarda satış ilanları verildi. Satılan bu kentin geleceğidir.” Vurgusunda bulundu.

‘ÇEVRE YOLUNU NEDEN YAPMIYORLAR’

Bozbay konuşmasını şöyle sürdürdü : “ Kayyumun gelmesi ile birlikte sosyal politikalar bir bütünen sonlandırıldı. Köylere götürülen hizmetler, tarım ve hayvancılığın kalkınması için verilen desteklerin hepsi kesildi ve her gün yeni kredilerle bütün belediyeler borçlandırıldı. Şu anda çalışanların maaşları bile ödenmiyor… Yine değerli arkadaşlar Van’ın çok gündeminde çevre yolu var. Bu konuda tek engel DBP’li belediyeler diyorlardı ve 1 yıldır DBP’li belediye olmadığı halde çevre yolu neden yok.Biz çevre yoluna hiçbir zaman karşı gelmedik ve değiliz. Biz şunu söyledik. Türkiye’nin tamamında çevre yolları kamulaştırma ile açılır… Halkın parasını ödeyin, yapın dedik. Bizi engellemekle suçladılar. Bunun her dönem seçim malzemesi yapıldığını net bir biçimde görüyoruz. 2019 da Van halkına çevre yolu yapacağız diyerek halktan oy isteyecekler.”

Bozbay konuşmasını yeni seçilen HDP Van İl Yönetimine başarılar dileyerek bitirdi.













.
Editör: Haber Merkezi