HABER MERKEZİ- Kamuoyunda “stokçulara para cezasını artıran teklif” olarak lanse edilen kanun teklifine şerh düşen HDP,  kayırma, vurgun ve talanın üstünün "stokçuluk" ile örtüldüğü belirtti.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu tarafından 16 Aralık’ta görüşülen “2/4018 esas Nolu Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” kabul edildi. Meclis Genel Kurulu’nda hafta içi görüşülmesi beklenen ve kamuoyunda “stokçulara para cezasını artıran teklifi” olarak lanse edilen torba kanuna Halkların Demokratik Partisi (HDP) şerh düştü.

6 KANUNDA DEĞİŞİKLİK

Şerhte getirilen 9 maddelik kanun teklifinde 6 kanun da düzenleme yapıldığına dikkat çekildi. Getirilen teklifle 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanunu, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda, değişikler yapılması öngörülüyor.

HDP, bir kez daha teklifte yer alan değişikliklerin toplumun ilgili kesimleri, odalar, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin görüşleri alınmadan yapılmasını eleştirdi. Şerhte, piyasada fiyat artışlarına sebep olduğu iddia edilen stokçuluğun önlenmesi için Meclis’in harekete geçtiği algısıyla birçok talan, vurgun ve kayırmanın üstü örtüldüğü, usulsüz ve hukuksuz uygulamalar ile kamuoyunun yanıltıldığı kaydedildi.

KOMİSYONA GETİRİLDİ

Teklifin birinci maddesinde yer alan ve limanların ihalesiz kiraya verilmesi, kira süresinin uzatılmasının Genel Kurul’da görüşmeleri tamamlanmayan, kanunlaşmayan, 287 sıra sayılı kanun teklifindeki aynı madde geri çekildikten sonra bir kez daha yeni bir torba kanunu ile getirildiğinin altı çizilen şerhte, “Üzerinde teknik değişiklikler yaparak adeta hülle yöntemiyle tekrar bu kanun teklifine eklenmesi başlı başına bir skandaldır. Yasama yılı tamamlanmadan aynı kanun maddesi teklifinin yeniden komisyona getirilmesinin AKP iktidarına yakışan, bizi şaşırtmayan bir yöntem olduğunu belirtmek gerekiyor” denildi.

Bu madde ile Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi’ne ait 13 liman ile TCDD Genel Müdürlüğü’ne ait olan 5 limanın sözleşme süreleri 49 yıla çıkmış olacak.

Şerhte, süre uzatımına karar verilmesi halinde ek sözleşme düzenlemesi, sözleşme bedelinin de Sermaye Piyasası Kanunu’na göre değerleme yapmaya yetkili en az iki kuruluş tarafından belirleneceği, süre uzatımı ile adrese teslim uzatmaların otomatik olarak devreye gireceği belirtildi.

19 YIL UZATILIYOR

Şerhte, şu noktalara dikkat çekildi:

“* Kamu ihalelerinin gözde şirketleri olan LİMAK, AKFEN, CİNER Grubu, Albayrak, Çelebi ve Doğuş Grubu’nun aralarında olduğu şirketler ile Antalya Limanı’nın işletmesini devralan QTerminals isimli şirkete 10, 13 ve 19 yıl olmak üzere yeni işletme süreleri verilecektir. Bu durumda sözleşmesi 20 yıl olan ve 2028’de sona erecek Katarlı şirketin sözleşme süresi 19 yıl daha uzatılarak Antalya Limanı’nı 2047 yılına kadar işletmesi sağlanacaktır. Park Denizcilik Ciner, Doğuş Bilgili, Ulusoy, Marmaris Liman İşletmeciliği, Albayrak, Ceyport, Riport, Giresun Port, Siport, Mehmet Güneş İnş. ve Dikili Port’un devraldıkları limanları 13 ile 19 yıl arasında değişen uzatma süreleri ile 49 yıl süreyle işletmesinin önü açılmış olacaktır.

GELECEK İPOTEK EDİLİYOR

TCDD Genel Müdürlüğünün özelleştirilen 5 limanı, PSA Singapur-Akfen, Limak, Çelebi, Ceynak, Safiport şirketleri de işletmelerindeki limanlar için 10 ile 13 yıl arasında değişen ek süre alacaktır. Böylelikle Türkiye’nin en stratejik limanları en erken 2046, en geç ise 2067 yılına kadar aralarında yabancıların da olduğu şirketler tarafından işletilecektir. Teklifin yasalaşmasının ardından dört ay içerisinde başvuran şirketlerin işletme hakkını otomatikman 49 yıla kadar uzatacaktır. Tabi bu konuda açılmış dava varsa bu davalardan vazgeçilmesi şartını koyarak yandaş işletmelere yeni kıyakların yolu açılmaktadır.

Söz konusu dönemde iktidarın büyük olasılıkla seçimle değişeceği ve bu kadar uzun bir süre için AKP iktidarının bu uygulamaya yetkisinin olmadığı açıktır. Geleceğin ipotek altına alınmasıdır. Ayrıca halkın iktidar değişikliği kararı durumunda halkın iradesine saygısızlıktır. Bu maddenin kabul edilmesi mümkün değildir ve kesinlikle teklif metninden çıkarılmalıdır.

TEİAŞ ÖZELLEŞTİRİLMESİ BAŞLADI

* Teklifin 6’ncı maddesi ile ETİBANK, TEK, TEÜİAŞ ve Elektrik Dağıtım Şirketleri adına kayıtlı tesislerin; faaliyetlerin niteliğine göre TEİAŞ veya TEDAŞ’a bedelsiz devrinin sağlanması ve işlemlerin harç ve döner sermaye hizmet bedelinden muaf tutulması suretiyle de ek bir yük getirilmemesi ile ortaya çıkan ilave iş ve işlemler için oluşacak iş gücü ve zaman kayıplarının önüne geçilmesinin amaçlandığı söylenmektedir.

Kamu kuruluşlarını bir bir özelleştiren AKP iktidarının, şimdide rotayı TEİAŞ’a çevirdiği anlaşılmaktadır. AKP İktidarının, TEİAŞ’ı özelleştirmeye özendirecek, cazibeli hale getirecek düzenlemeyi gündemine aldığı görülmektedir. Kararla birlikte halka arza yönelik özelleştirmeye hazırlık işlemlerine bu teklif ile start verilmiş olacaktır. TEİAŞ’ın özelleştirilmesine yönelik hazırlık işlemlerinin 31 Aralık 2022 tarihine kadar tamamlanması amaçlanmaktadır. Teklif ile özelleştirme öncesinde TEİAŞ’a yeni mülk kazandırılmış olacaktır. Ayrıca Etibank’ın denize sıfır noktalarda bulunan tesislerinin de bu teklif ile ya TEDAŞ’a ya da özelleştirilecek olan TEİAŞ’a devredilmesinin önü açılmış olacaktır.

AKP KENDİNİ TEMİZE ÇEKME GAYRETİNDE

* Teklifin 7’nci maddesi piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulması durumunda, öngörülen cezaların ağırlaştırılarak cezanın etkinliğinin ve caydırıcılığının artırılması amaçlanmaktadır.

Stokçuluğun gündeme gelmesi, fiyat artışlarının iktidardan, uygulamalarından kaynaklanmadığı algısının yaratılmasıyla ilgilidir. Siyasi iktidar, fiyat artışlarının stokçular tarafından oluşturulduğunu, dış güçlerin oyunu olduğunu söyleyerek, her zamanki gibi yönetme sorumluluğunu başka kesimlerin üzerine atmakta, kendisini temize çekme gayretindedir. Bugün Türkiye'de yaşanan bütün bu fiyat artışlarının sebebinin iktidarın yürüttüğü ekonomi politikalarından kaynaklandığı görülmelidir.

Dolayısıyla bu teklifle öngörülen bu cezaların artırılması ile fiyat artışlarının müsebbibi olarak gösterilen ve stokçu olduğu iddia edilen kimi üreticiler, sözde ‘patates soğan teröristleri’ gibi günah keçisi ilan edilmeye çalışılmaktadır. Depolama ile stokçuluk arasında hassas çizginin iyi tahlil edilmesi gerekir.

GÖREVİNİ YERİNE GETİRMELİ

Piyasada serbest rekabeti bozucu faaliyet gösterenler varsa ceza artırmaktansa öncelikle Rekabet Kurumu harekete geçmelidir. Piyasada rekabeti bozucu sektörlerin varsa eğer üzerine gitmesi gereken kurum Rekabet Kurumu’dur ve görevini yapmalıdır. Ayrıca, iş dünyasında sipariş üzerine çalışılan sektörlerde stokçulukla ilgili kullanılan ‘minimum stok, maksimum stok’ gibi başka terimler de vardır. Sipariş üzerine veya seri üretim ile çalışılan sektörler bu stok tercihlerini buna göre belirleyebilirler. Buradaki ayrım tespit edilmelidir. Yüksek enflasyonun nedenini sadece stokçulara yüklemek, hedef şaşırtarak toplumu manipüle etmek, AKP iktidarının alışkanlık haline getirdiği bir yöntem haline gelmiştir. 

(MA )

Editör: Haber Merkezi