HDP'li Mahmut Toğrul Antep'in sorunlarına ilişkin hazırladığı raporu açıkladı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antep Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Mahmut Toğrul, vekil seçildiği kentin genel sorunlarıyla ilgili hazırladığı kapsamlı raporu partisinin il binasında düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Açıklamaya, kentteki sivil toplum örgütü ve yerel ile ulusal medya temsilcisi katıldı.  STÖ, basın ve resmi kurumlardan alınan veriler doğrultusunda hazırlanan rapor, dosya halinde gazetecilere dağıtılırken hazırlanan raporun ilgili resmi kurumlara da gönderileceği belirtildi. Slayt gösterimiyle raporun özet sunumunu yapan Toğrul, toplantıda 90 sayfalık raporda yer verilen kentin nüfus, mülteci, eğitim, sağlık, ekoloji, sosyal-kültürel yaşam, ekonomi, kamu yatırımları, toplumsal cinsiyet, yerel yönetimler, hak ihlalleri ve güvenlik alanlarındaki sorunlarını örneklerle açıkladı.

Antep’in sorunlarıyla ilgili verdiği soru önergelerinin büyük bir çoğunluğunun yanıtsız kaldığını belirten Toğrul, Antep’in sorunlarına dair 51 soru önergesi ve 8 araştırma önergesi verdiğini aktardı. Kentin daha yaşanılabilir olması adına elinden gelenin daha fazlasını yapma bilincinde olduğunu söyleyen Toğrul, kentin genel bir fotoğrafını çekmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle ortaklaştıklarını ve raporun kentin genel sorunlarına dair bir arşiv niteliğini taşıdığını söyledi.

Antep’in en büyük sorununun mülteci ve göç sorunu olduğunu vurgulayan Toğrul, Suriye iç savaşından dolayı en çok olumsuz etkilenen kentin Antep olduğunu aktardı. Suriyeli mültecilerin kentte ucuz iş gücü olarak kullanıldığını belirten Toğrul, şöyle konuştu: “Türkiye’de mültecilerin hayatları statü verilmemesinden dolayı askıya alınmıştır. Mültecilerin geleceğe dair hayal ve hayat kuramama sıkıntısı vardır. Geleceksizlik ve geçicilik mültecilerde aile içi şiddet, intihar, psikolojik rahatsızlıklar doğuruyor. İki üç ailenin birlikte yaşadığı, sağlıksız evlerde kalan mülteciler, birçok hastalığa yakalanıp hayatlarını kaybediyor. Mülteciler her alanda olduğu gibi hukuksal alanda da zorluklar çekiyor. İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü sorunları çözme konusunda yetersiz kalıyor.”

Ülke genelinde yaşanan eğitimle ilgili sorunların aynısının Antep’te de yaşandığını paylaşan Toğrul, eğitim sistemindeki başarının kentin geneline yayılamadığını, bazı bölgeler bazında lokal kaldığını belirtti. Gelir seviyesi düşük kenar semtlerde sınıf ortalamalarının 45 ile 50 arasında olduğunu söyleyen Toğrul, “Antep’te okullaşma oranı genel olarak ülke ortalamasının altındadır. Öğrencilerin daha iyi bir eğitim alabilmesi için hâlihazırda 3 bin 835 dersliğe ihtiyaç vardır. Eğitimdeki sorunlardan dolayı başarı ortalaması artmamakla birlikte, her yıl geriye gidiyor. Öğrenciler, eğitimlerini sürdürürken bir yandan da ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor. Bu da öğrencilerin başarısızlığına sebep oluyor. Öğrenciler kalitesiz eğitimin yanı sıra anadilinde eğitimde alamıyor. Suriyeli mültecilerin kente ilk geldiği zaman Arapça eğitim kısa bir süre verildikten sonra, onlara da Kürt öğrencilere olduğu gibi Türkçe eğitim dayatılmıştır” diye ekledi.

Sosyo-ekonomik büyüme, siyasi gelişmeler ve şehirleşmeyle beraber enerji talebinin her geçen gün biraz daha arttığını aktaran Toğrul, kentte ki çevre sorunlarıyla ilgili, “Antep’te yapılan hava kalitesi ölçüm verilerinin incelenmesi ve gözlemler doğrultusunda şehir merkezindeki hava kirliliğinin ana sebebinin kış aylarında yoğun kullanılan kömür olduğu belirlenmiş. Çevre sorunlarının başında hava kirliliği geliyor. Antepliler temiz hava değil kirli havayı soluyor. Antep’in havası maksimum risk sınırının en az beş katı kadar riskli ve tehlikeli durumdadır. Hava kalitesinin düşük olmasının bir diğer önemli nedeni ulaşım ve trafiktir. Devletin dağıttığı kalitesiz kömürde hava kirliliğine nedendir. Antep şuanda resmi verilere göre hava kirliliğinde ülke genelinde 5’nci sıradadır” ifadelerini kullandı.

Kent merkezinde kişi başına düşen yeşil alanın 5,5 metrekare olduğunu dile getiren Toğrul, belediyenin kent merkezini beton yığını haline getirdiğini söyledi. Antep Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulu olduğu alanın kentin en verimli tarım alanı olduğunun altını çizen Toğrul, “Tarım alanlarımız imar rantlarına kurban ediliyor. Nizip Çayı'nda bugün temiz su yerine kirli sular akıyor. Sanayi atıklarının akıtıldığı çay Nizip’e zehir saçıyor. Çay suyuyla sulanan tarım alanlarında verim büyük oranda düşmüş durumda. Ekoloji ve çevre tahribatı, halkın gıda ve temiz suya erişebilmesinde yaşadığı sorunlar, altyapı ve yerleşim birimlerinde zarar, hastalık ve ölümlere yol açarak Antep’te kalıcı tahribatlara ve halkların ağır insani bedeller ödemesine neden oluyor” diye konuştu.

Antep’in sosyal kültürel alanda da çok büyük sorunlar yaşadığını ifade eden Toğrul, kentteki aktif sosyal kültürel yaşamın son 10 yıl içerisinde ciddi şekilde gerilediğini belirtti. Kente gelen turist sayısında da ciddi düşüş yaşandığını anlatan Toğrul şunları belirtti: “İlan edilen OHAL ve kentin sürekli IŞID terör örgütüyle anılmasının kente gelen turistler üzerinde büyük bir etkisi olduğu kanısındayız. Çünkü gerek yerli turistler gerekse de yabancı turistler Antep’i güvenli bir yer olarak görmedikleri için kentimize gelmiyorlar. Antep’te sosyal ve kültürel yaşam tamamen yok edilmiştir.”

Antep’in bölge sanayisinin merkezi olmasına rağmen kentteki işsizlik oranının yüzde 14 olduğunu sözlerine ekleyen Toğrul, ekonomik krizden kaynaklı Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde binlerce işçinin işten çıkarıldığını söyledi. Toğrul sözlerini şöyle noktaladı: “Antep’te katma değeri yüksek olan teknolojik yatırımların önünün açılması gerekiyor. Bu konuyla ilgili hükümetin klasik değil, farklı ve gerçekten sonuç alıcı destekler vermesi lazımdır. İl genelinde çalışanların ücretlerinde bir artış görülmediği gibi kira ve temel ihtiyaç ürünlerinde görülen artış dar ve orta gelirli yurttaşların yaşamını daha da zorlaştırmaktadır. Kimi fırsatçı işverenlerin sigortalı işçi çalıştırmak yerine mültecileri sigortasız ve düşük ücretle çalıştırmaları Antep’in çalışma hayatını iyice tehdit etmektedir. İstikrarsız döviz kurunun etkisiyle reel ücretler azaldı. Enflasyon ve faizin beraber yükselmesi yatırımları azaltırken borçlanmayı arttırdı. İstihdamda kayıt dışılık artmıştır.”