ANKARA - İktidar tarafından hedef alınan siyasetçi, sanatçı ve gazeteci kadınlara yönelik saldırılara tepki gösteren Ankara Kadın Platformu, “Erkek-devlet şiddetine karşı dayanışmamızı yükselterek, kadınlar birlikte güçlü demekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

Ankara Kadın Platformu, artan şiddet, sanatçı ve siyasetçi kadınların hedef gösterilmesini düzenledikleri basın toplantısıyla tepki gösterdi. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Ankara 2 Nolu Şube’de gerçekleştirilen toplantıda, “Dilimizi kopartmazsınız, kadınları susturamazsınız susmuyoruz korkmuyoruz” pankartı asıldı.

Çok sayıda kadının katıldığı toplantıda açıklamayı yapan Platformu üyesi Nisan Çıra, tüm baskı, saldırı ve engellemelere rağmen ortak kadın mücadelesinin filizlendiğini söyledi.

KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ 

Erkek egemen sistemin hakları için mücadele eden kadınları erkek şiddetiyle bastırmaya çalıştığını belirten Çıra, “Varlığını kadınların bedeni, kimliği ve emeği üzerine inşa eden bu sistemin son saldırılarından nasibini demokratik siyaset mücadelesini yürüten Semra Güzel, sanatçı Sezen Aksu ve gazeteci Sedef Kabaş aldı. Biz kadınlar Sedef Kabaş’a, Gülşen’e, Semra Güzel’e, Sezen Aksu’ya yapılanlar karşısında sesimizi daha güçlü çıkartarak, erkek-devlet şiddetine karşı dayanışmamızı yükselterek, kadınlar birlikte güçlü demekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

DÜŞMAN HUKUKU İŞLETİLİYOR

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kötü muameleye de dikkat çeken Çıra, iktidarın sıkıştıkça ilk olarak cezaevlerine saldırdığını söyledi. İnsani talepleri karşılanmayan tutukluların ağır tecrit koşullarına maruz kaldığının altını çizen Çıra, “Özellikle hasta tutsaklara adeta ölüm rejimi dayatılmaktadır. Hapishanede kalması mümkün olmayan hasta tutsaklara uygulanan başlı başına bir işkence yöntemidir. En son, hastalığı iyice ağırlaşmış olan sevgili Aysel Tuğluk arkadaşımız hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 'cezaevinde infazı devam ettirilebilir' kararı verdi. Bu durum, iktidarın açık bir şekilde suç işlediğini ve düşman hukukuyla hareket ettiğinin en somut göstergesidir” ifadelerini kullandı.

Erkek egemen sistemin kadınların bedenine ve yaşamına saldırdığını ifade eden Çıra, şöyle dedi: “Son 3 ayda 2 trans kadının öldürüldüğü 3 trans kadının ağır yaralandığı İzmir’de gerçekleşen saldırılardan birinde olaya şahit olan polis, elinde çayı ile saldırıyı izleyip trans kadınlara ‘sizi korumak zorunda değilim’ dedi. Tutanak tutmadı, delil toplamadı. İzmir’de parti binasında güpegündüz katledilen Deniz Poyraz’ın ilk mahkemesinde hep birlikte gördük ki katil bu suçu tek başına işlememiştir, arkasında kocaman bir suç örgütü var; iktidarı, yargısı, kolluk kuvvetiyle. Katilin Deniz’in annesi ve kız kardeşine eril küfürlerle hakaret edebilmesinin rahatlığı buradan gelmektedir. Ama bilinsin ki adliye önlerinde, sokaklarda kadınlar var. Birbirine sahip çıkan, hesap soran, dayanışmayı büyüten. Bu iktidar sadece kadınlara, Kürtlere, LGBTİ+lara karşı değil, tüm insanlığa karşı suç işliyor.” 

KADIN MÜCADELE UMUT VERİYOR 

Başta Aysel Tuğluk olmak üzere kadın mücadelesi yürüten, gazeteci ve seçilmiş kadınların haksız bir şekilde cezaevlerinde tutulduğunu belirten Çıra,  “Çünkü çok iyi biliyorlar ki kadınlar diz çökmedikçe onların karanlık erkek iktidarı ayakta duramayacak, nefes alamayacak. Bu nedenle ısrarla kadınların mücadelesini budamaya ezmeye çalışıyorlar. Kadın kazanımlarımıza göz dikiyorlar. Şunu da çok iyi bilsinler ki onların baskı, saldırı ve engellemelerine rağmen tüm kadın örgütleri, ortak kadın mücadelesini filizlendiriyor; haklarımızı, kazanımlarımızı kıskançlıkla savunuyoruz. Ve bu filizler toplumun her alanına yaşam veriyor, umut veriyor, nefes veriyor.”

( Kaynak: MA )

Editör: Haber Merkezi