DİYARBAKIR- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; Gazi Orta Okulundan 22 Kasım 2016 tarihinde 686 sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Diyarbakır Eğitim-Sen Şube üyesi Fatma Gülçiçek Genel Yayın Yönetmenimiz Hamza ÖZKAN’nın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

Merhaba, ben köyde doğdum büyüdüm. Bizim köy, küçük bir dağ köyüydü. Köyde okul ve teknoloji yoktu. Ondan dolayı bütün çocuklarla saatlerce oyun oynardık. Geri kalan zamanımızda da oğlak ve danaları otlatırdık. Hala o günleri özlüyorum.

Pes etmemek benim için önemlidir. Kolay kolay pes edemiyorum. Hayatta önem verdiğim şeylerden vazgeçmek zor gelmiştir bana.

Dürüstlüğe ve samimiyete önem veririm. Bence hayatı sade ve dürüst yaşarsak daha mutlu oluruz.

Olmazsa yaşayamam dediğim şey her zaman değişiyor. Şu an özgürlük olmazsa yaşayamam, diyorum.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

Benim ki biraz ilginç oldu. Daha ortada bir şey yokken bir sabah evimiz basılarak gözaltına alındım. 4 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklandım. Tam bir ay sonra da ihraç edildiğimi öğrendim. İhraç edilmeme gerekçe olarak; sendika yöneticisiyken katıldığım etkinlikleri gerekçe olarak gösterdiler.  Örneğin 4+4+4 eğitim sistemini protesto etmek, 1 Eylül Dünya Barış gününe katılmak gibi birçok neden…

Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?

Geniş bir çemberin içinde olmak güzel bir duygu(gülerek) çünkü bu çemberin dışında kalmanın daha zor olduğunu biliyorum. Beklemek bana hep zor gelmiştir. O yüzden sıra ne zaman bana gelecek diye beklemekten kurtulmuş oldum(gülümseyerek).

Hayatımda birçok şey değişti. Her şeyi yeniden planlamak ve kurmak gerekti. Ondan dolayı yeni hayat hem acemilik yaşadığım hem de yeniden öğrenmeyi deneyimlediğim bir süreç oldu benim için. Örneğin iş aramak zor bir duyguydu. Ama iş ararken sahiplenen kişilerle karşılaşmak inanılmaz bir güven duygusu yaratıyordu.

Yeni duruma uyum sağlamak zor. Çünkü bitmeyen bir süreç. Her zaman yeni bir gelişmeyle karşı karşıya kalıyorum. Biten bir süreç değil. Ondan dolayı her an sürprizlerle karşı karşıyayım. Evet, bu sorunumuz bitti derken yeni bir gelişmeyle karşı karşıya kalıyorum.

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?

Tabii itiraz ettim. Yani mutlaka bir gün döneceğiz, diyorum.  Buna inanıyorum. Ama yine de süreç neyi gösterir kesin olarak bilemem. Kendi içimde de gel-git yaşıyorum kimi zaman dönemeyiz diyorum kimi zaman da mutlaka döneceğiz. Hatta sanki bir an gelecek “siz böyle şeyleri hiç yaşamadınız”, denilecek. Bu kadar da uç duyguları bir arada yaşıyorum.

Diyarbakır’da KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

Tam olarak bir bilgim yok. Çünkü çok sayıda ihraç var ve sayıyı tam olarak bilmem mümkün değil. Belediyeler var. Taşeron olarak ihraç edilenler var. Ondan dolayı bilgim yok. Ama biliyorum ki sayı binlercedir. Sosyal medyada gruplar var onlarla yazışıyoruz. Ama genel bir iletişim ağı yok. Az da olsa tabi dayanışıyoruz.

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?



         Elbette maddi sıkıntılar yaşadık. Tutukluluk süresince sendika destekledi. Sonrasında da kısmen desteklediler. Aile, arkadaşlarımız, dostlarımız destek sundu. Yoksa bu süreci çok daha zor atlatırdım. Tabii sadece maddi değil manevi desteklerini de esirgemediler. O yüzden iyi ki dayanışma var diyorum.

Evet, bu iki yıllık süreçte birçok işte çalıştım. Şu an part-time bir işte çalışıyorum.

Kültür, Sanat ve bilimsel çalışmalara nasıl bakıyorsunuz, var mı bir çalışmanız?

Bu tür çalışmalar rahat dönemlerin çalışmaları ama bence zor dönemlerde hayat kurtarıcı olabiliyorlar kültür sanat ve bilimsel çalışmalar. Şu an öyle aktif yaptığım bir çalışma yok. Ama zaman buldukça okuyorum. Film seyrediyorum.

 

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

Yani dönemin hayat koşullarına göre desteklendiğimi düşünüyorum. Birçok insan yanımdaydı. Yeni dostlar hayatımıza girdi. Bu süreçte yeni ailelerle dayanışabildik. Kendi içinde yeniden kurulan dostluklar ve yaşam var. Yine bağımın koptuğu arkadaşlarla yeniden bağ kurdum. O yüzden tabii ki dayanışabildiğimizi düşünüyorum. Dayanışmak bence her insana iyi gelir. En azından bana iyi geliyor.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

Bence bu soru geç kalınmış bir soru ilk 6 ay önemli. Çünkü memur demek biraz rutine alışma demek. Yani çalışma düzeni var. Bu düzenin dışına çıkmak zor. O yüzden ilk dönemler önemlidir. Geç kalınmış sayılmaz.  Ama yine yapılması gereken birçok şey var. Dayanışma fonları, ortak üretim vs…

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve Demokrasi, eşit yaşam, Barış, sendikacılık adına?

 

Yaşadığımız coğrafya zor bir dönemden geçiyor. Bundan bağımsız bir şey hayal etmek zor. Ondan dolayı “keşkelerim” daha çok. Keşke bunlar olmasaydı. Keşke daha çok barış için çalışsaydık. Keşke daha çok insanı sendikalı yapsaydık vs… ama yine de diyorum mutlaka Ortadoğu’da hak ettiği barışı, kardeşliği yaşayacaktır. Bizden sonra gelecek olan sendikacılar da mücadele bayrağını yükseltecekler. Özgür mutlu ve yetinebilen bireyler yetişeceğine inanıyorum.

               Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim zaman ayırdığınız için…

 
Editör: Haber Merkezi